İstanbul Bahçelievler Belediyesi, Azerbaycan’dan Türkiye’ye dönmek üzere yola çıkan ancak Gürcistan’da düşen Türk Hava Kuvvetleri’ne ait askeri kargo uçağında şehit olan 20 Mehmetçik için ilçede anlamlı bir program düzenledi. Cuma namazının ardından Bahçelievler’in 13 camiinde mevlit okutuldu, dualarla lokma ikramında bulunuldu.
Şirinevler Ulu Camii’ndeki programa Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır da katıldı. Başkan Bahadır, burada yaptığı konuşmada şehitlere duyulan minneti dile getirerek, “Hepimizin başı sağ olsun. 20 şehidimiz var… Rütbesi ne olursa olsun, binbaşı da var, uzman erbaş da var. Bizim için önemli olan, canımızın, Mehmetçiğimizin şehit olmasıdır. Hepsine Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Dün de Hırvatistan’da Orman Genel Müdürlüğünden bir pilotumuzu şehit verdik; ona da rahmet diliyorum.”
Başkan Bahadır konuşmasının devamında birlik ve beraberlik vurgusu yaptı. Bahadır, “Şehitlerimiz bu toprakları kanlarıyla suladı. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde özgürce yaşıyor, okula gidiyor, geziyor, eğleniyorsak, bu onların ve gazilerimizin sayesindedir. Allah hepsinden razı olsun. Bahçelievler Belediyesi olarak Cuma namazı öncesi mevlit okuttuk, sonrasında da ruhları için lokma dağıttık. Vatandaşlarımızın yoğun ilgisine teşekkür ediyorum. Türkiye acılı günlerde de sevinçli günlerde de birlik içindedir. Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ilelebet devam edecektir.” diye konuştu. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği programda şehitler için dualar edildi, birlik ve dayanışma mesajları verildi.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Fatih’te Aynı Otelde Peş Peşe Zehirlenme Vakaları: 2 Çocuk ve Anne Hayatını Kaybetti
İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan aynı aileden üç kişi ile aynı tesiste kalan iki turistte görülen zehirlenme şikayetleri, kamuoyunda büyük endişe yarattı. Olayla ilgili hem polis hem de sağlık ekipleri çok yönlü soruşturma başlattı.
Aile 12 Kasım’da Hastaneye Kaldırılmıştı
Mide bulantısı ve kusma şikayetleri yaşayan Servet ve Çiğdem Böcek çifti ile çocukları Kadir Muhammet (6) ve Masal (3), 12 Kasım günü hastaneye başvurdu. İlk müdahalenin ardından aile taburcu edilerek otele geri döndü.
Ancak şikayetler devam ederken sabaha karşı drama dönüştü. Anne Çiğdem Böcek, küçük kızını hareketsiz görünce durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Aile bireyleri tekrar hastaneye sevk edildi; küçük Kadir Muhammet ve Masal tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
Anne de Yaşamını Yitirdi
Çocuklarının ardından yoğun bakımda tedavisi süren Çiğdem Böcek de dün sabah hayatını kaybetti. Böylece aileden üç kişi yaşamını yitirmiş oldu. Baba Servet Böcek’in tedavisinin sürdüğü öğrenildi.
Ailenin Yediği Midye ve Restoran Yemeği İncelemede
Polis ekiplerinin ulaştığı bilgilere göre aile:
-
9 Kasım’da Almanya’dan İstanbul’a geldi,
-
Fatih’teki otele yerleşti,
-
11 Kasım’da Ortaköy’de bir seyyar satıcıdan midye, ardından bir restoranda yemek yedi.
Yemeğin ardından başlayan bulantı ve kusma şikayetlerinin zehirlenmeyle ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği araştırılıyor.
Aynı Otelde Kalan 2 Turist de Hastanelik Oldu
Olay sadece Böcek ailesiyle sınırlı kalmadı. Aynı otelde konaklayan:
-
İtalya uyruklu elektrik mühendisi Mustafa T.,
-
Fas uyruklu aşçı Reda F.
gece saatlerinde benzer şikayetlerle hastaneye kaldırıldı. Her iki turistin tedavisi devam ediyor.
AFAD ve İl Sağlık Müdürlüğü Devrede
AFAD ekipleri otelde geniş çaplı inceleme yaparken, İl Sağlık Müdürlüğü de konuya ilişkin idari soruşturma başlattı. Oteldeki odalar, havalandırma sistemi, su kaynakları, kullanılan temizlik ve dezenfeksiyon ürünleri titizlikle inceleniyor.
Soruşturma Çok Yönlü Sürdürülüyor
Hem polis hem sağlık birimleri, zehirlenmenin kaynağını tespit etmek için çalışıyor.
Gıda kaynaklı mı?
Ortak bir çevresel toksik etken mi?
Otele özel bir sorun mu?
Tüm ihtimaller masada.
Şehit Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz, gözyaşları ve dualarla uğurlandı
Gürcistan'da meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybeden Şehit Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz, binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen cenaze töreni ile gözyaşları ve dualarla son yolculuğuna uğurlandı.
Azerbaycan'dan Türkiye'ye dönmek üzere havalanan Türk Hava Kuvvetleri'ne ait C-130 tipi kargo uçağı, 11 Kasım'da Gürcistan'da düşmüş ve 20 askerimiz şehit olmuştu. Kazada şehit olan Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz'ın cenazesi, ilk olarak helallik alınmak üzere İstanbul Büyükçekmece'deki baba evine getirildi.
Binlerce vatandaş şehidini uğurladı
Şehit Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz'ın cenazesi, helallik sonrası cenaze namazı için Büyükçekmece Küba Camii'ne getirildi. Öğlen namazına müteakip gerçekleşen cenaze törenine şehidimizin acılı ailesi, silah arkadaşları ve binlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleşti. Kılınan cenaze namazının ardından Şehit Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz'ın naaşı Büyükçekmece Eski Mezarlığı'nda bulunan aile kabristanına defnedildi. Cenaze törenine TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nuri Aslan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Büyükçekmece Kaymakamı Ali İkram Tuna, Büyükçekmece Belediye Başkan Vekili Hakan Çebi, TSK Komuta Kademesi, ve siyasi parti temsilcileri, ilçe belediye başkanları katıldı.
Başkan Akgün'den acılı aileye başsağlığı mesajı
Silivri Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Şehit Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz'ın babası Kadir Korkmaz'a bir mektup gönderdi. Akgün, şehitlerimizin elim bir kaza sonrasında yaşamlarını yitirmelerinden dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şehitlerimize rahmet, acılı aileye ise başsağlığı ve sabır dileklerini iletti.
Beylikdüzü Belediyesi’nden Site Yöneticilerine Sıfır Atık Eğitimi: “85 Bin Ton Atığı Doğru Yönetmek Zorundayız”
Beylikdüzü Belediyesi, ilçede sıfır atık yönetim sisteminin kurulması ve etkin şekilde uygulanması amacıyla site yöneticilerine yönelik kapsamlı bir bilgilendirme programı düzenledi. İstanbul Valiliği iş birliğiyle gerçekleştirilen toplantıda, yöneticilere “Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi” için yerine getirilecek yükümlülükler detaylı biçimde aktarıldı.
300 Konut ve Üzeri 50 Sitenin Yöneticisi Katıldı
Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi – Ayşen Gruda Sahnesi’nde gerçekleşen program, sürdürülebilir kent yaşamı ve çevre bilincini artırmayı hedefledi. İlçe sınırlarında yer alan 300 ve üzeri konuta sahip 50 sitenin yöneticileri, toplantıya yoğun ilgi gösterdi.
Katılımcılar, sıfır atık uygulamalarıyla ilgili merak ettikleri tüm soruların yanıtını uzmanlardan aldı.
“Türkiye’nin Atık Miktarı Günlük 85 Bin Ton”
Toplantıda konuşan eğitim uzmanı ve çevre mühendisi Gamze Tepeyurt, TÜİK verileri ve Sıfır Atık Projesi kapsamında çarpıcı bilgiler paylaştı.
Tepeyurt şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de nüfus artışıyla birlikte sanayileşme ve kentleşme de hızlandı. Bunun doğal sonucu olarak tüketim de yükseldi. Eğer tüketim doğru yönetilmezse, doğal kaynakların tükenmesi ve atık miktarının artması kaçınılmaz olur. Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 85 milyon. Günlük çıkan atık miktarı ise 85 bin ton. Bu oldukça büyük bir miktar ve mutlaka doğru şekilde yönetilmesi gerekiyor.”
İstanbul’daki tabloya da dikkat çeken Tepeyurt, yaklaşık 16 milyon nüfusa sahip kentte bir kişinin günlük ortalama 1,13 kilogram atık ürettiğini belirtti.
Sürdürülebilir Beylikdüzü İçin Adım Adım Sıfır Atık
Toplantıda, site yöneticilerinin Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi alabilmeleri için:
-
atık yönetimi planı oluşturma,
-
geri dönüştürülebilir atıkların kaynağında ayrıştırılması,
-
atık sorumlularının belirlenmesi,
-
raporlama süreçlerinin takibi
gibi kriterler ayrıntılı şekilde açıklandı.
Beylikdüzü Belediyesi, sıfır atık çalışmalarını ilçe genelinde yaygınlaştırmak ve sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarını güçlendirmek amacıyla bilgilendirme ve eğitim programlarına devam edecek.
TBMM’de Eşitlik ve Ayrımcılık Gündemi: Gülizar Biçer Karaca’dan TİHEK’e “Hak İhlallerinde Gerçek Denetim Nerede?” Sorusu
TBMM’de düzenlenen İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu – Ayrımcılığın Önlenmesi Alt Komisyonu toplantısında, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun (TİHEK) faaliyetlerini mercek altına aldı. Karaca; cezaevleri, geri gönderme merkezleri, çocuk işçiliği, kadınların soyadı hakkı ve okullarda ücretsiz beslenme başlıklarında dikkat çeken sorular yönelterek, hak ihlallerine dair denetim mekanizmalarının etkinliğini sorguladı.
“KAPALI KURUMLARDA HABERSİZ DENETİM GERÇEKTEN VAR MI?”
TİHEK 2. Başkanı Muhammed Ecevit Carti ve Kurul Üyesi Dilek Ertürk’ün sunumu sonrası söz alan Biçer Karaca, kapalı kurumlarda yürütülen denetimlerin şeffaflığını gündeme taşıdı.
Karaca, cezaevleri ve geri gönderme merkezlerinde yapılan ziyaretlerin niteliğini sorgulayarak şu soruları yöneltti:
-
Habersiz denetimler hangi usulle yapılıyor?
-
Bu denetimlerde hak ihlali tespit edildiğinde rapor hazırlanıyor mu?
-
TİHEK’in yıllık başvuru ve karar istatistikleri kamuoyuyla neden paylaşılmıyor?
TİHEK ise yılda yaklaşık 80 kapalı kurum ziyareti gerçekleştirdiklerini, bugüne kadar toplam 400 civarında denetim yapıldığını ifade etti.
GERİ GÖNDERME MERKEZLERİ: “ŞİKÂYET VAR, KARAR VE YAPTIRIM NE DURUMDA?”
Son dönemde geri gönderme merkezlerinden gelen hak ihlali iddiaları artarken, Biçer Karaca bu alandaki başvuru sayılarını ve alınan kararları sordu.
TİHEK, tüm geri gönderme merkezlerinin ziyaret edildiğini ve iki ilde tespit edilen ihlaller nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, sorumluların görevden uzaklaştırıldığını açıkladı.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ VE OKULLARDA ÜCRETSİZ BESLENME SORULDU
Biçer Karaca, çocuk işçiliğinin yaygınlaşması ve denetim eksikliğine dikkat çekerek:
“Bu konuda kuruma yapılmış kaç başvuru var? Ayrımcılık ya da ihlal tespiti oldu mu?” diye sordu.
TİHEK, çocuk işçiliğine dair rehberler yayımlandığını ancak somut başvuru istatistiklerini paylaşmadığını belirtti.
Milletvekili Karaca, yıllardır savunduğu okullarda bir öğün ücretsiz beslenme hakkı konusunda da TİHEK’in çalışmalarını sorguladı. Kurum, gıda hakkı ve gıda güvenliği üzerine hazırlanmakta olan bir raporda çocukların gıdaya erişimine özel bir bölüm ayrıldığını açıkladı. Türkiye’nin Okul Yemeği Koalisyonuna dahil olması talebi de “not alındı.”
KADININ SOYADI HAKKI: AYM KARARINA RAĞMEN NEDEN RED?
Toplantının en dikkat çeken başlıklarından biri, kadının evlilikten sonra yalnızca kendi soyadını kullanma hakkı oldu.
Biçer Karaca, Anayasa Mahkemesi’nin açık kararına rağmen kadınların nüfus müdürlüklerinde reddedildiğini belirterek:
“Bu konuda TİHEK’e yapılan başvurular neden retle sonuçlanıyor? AYM kararı yasa hükmünde değil mi?” dedi.
TİHEK, yasal düzenleme yapılmadığı gerekçesiyle başvuruları reddettiklerini ve bu konuda iki ret kararı bulunduğunu söyledi.
Biçer Karaca ise AYM kararlarının, yasal boşluk olduğunda doğrudan uygulanması gerektiğini hatırlatarak kararlardaki çelişkiye dikkat çekti.
DENİZLİ’YE TİHEK BÜROSU TALEBİ
TİHEK’in şu anda yalnızca Gaziantep’te insan hakları bürosu bulunduğunu ifade eden Karaca, “Denizli’de neden bir büro açılmıyor?” sorusunu da yöneltti. Kurum, bu talebi de “not ettik” diyerek yanıtladı.
“HAK İHLALLERİNİN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİM”
CHP’li Gülizar Biçer Karaca, toplantı boyunca yönelttiği sorularla:
-
Cezaevleri ve geri gönderme merkezlerinde yaşanan kötü muamele iddialarının,
-
Çocuk işçiliğinin,
-
Eşitlik ilkesine aykırı uygulamaların,
-
Kadınların soyadı hakkının,
-
Öğrencilerin beslenme hakkının
yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Karaca, toplantı sonrası yaptığı değerlendirmede:
“Sorularımın, raporların ve başvuru süreçlerinin takipçisi olacağım. Hak ihlallerinin üzerini örten değil, ortaya çıkaran bir mekanizma istiyoruz.” açıklamasında bulundu.
Gürer: "8 ayda 58 bin 918 çalışan işini kaybetti"
Türkiye'nin stratejik sektörlerinden tekstil ve hazır giyimde, 2025 yılında küçülme sürecine devam ediyor. Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer "resmi veriler sorunun derinleştiğini gösteriyor" dedi.
Gürer, yalnızca 2025 yılının ilk sekiz ayında 2.781 işyeri faaliyetini sonlandırdığını belirtti. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer Büyük ölçekli işletmelerdeki kapanmalar farklı ülkelerle rekabet edememe yanında artan üretim maliyetlerinin etkisi olduğunu işaret etti. Beyza Altın pamukta da üretilenden fazla ithalat yapılır duruma erildiğini de söyledi.
TEKSTİLDE 437, GİYİMDE 2 BİN 344 İŞYERİ KAPANDI
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2025 Ocak–Ağustos dönemine ait iki sektörde de ciddi küçülmeye işaret ederek rakamların sorunun göstergesi olduğunu belirtti.
Tekstil Ürünlerinin İmalatı
- Ocak 2025: 19.231 işyeri
- Ağustos 2025: 18.794 işyeri
- Azalma: 437 işyeri
Giyim Eşyalarının İmalatı
- Ocak 2025: 38.723 işyeri
- Ağustos 2025: 36.379 işyeri
- Azalma: 2.344 işyeri
BÜYÜK FABRİKALAR DA DAYANAMADI
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Sektördeki krizin boyutunu gösteren verilerden biri ise kapanan büyük ölçekli işletmelerin sayısıdır" dedi.
Giyim eşyası imalatında 750–999 çalışanı olan 7 şirket kapılarını kapattı.
Tekstil ürünleri imalatında
1000'in üzerinde çalışanı bulunan 2 büyük tesis,
500–750 çalışan aralığındaki 6 işletme faaliyetlerine son verdi.
Gürer, "Bu kapanmaların sonucunda yalnızca 8 ayda 58 bin 918 çalışan işini kaybetti" dedi.
KONKORDATO VE YURT DIŞINA TAŞINMA EĞİLİMİ ARTIYOR
CHP'li Ömer Fethi Gürer, "2025 yılında 289 tekstil firması konkordato ilan etti. Sektör temsilcileri, enerji maliyetleri, döviz kuru dalgalanmaları, krediye erişimde yaşanan sıkıntılar, yüksek faiz, hammadde de dışa bağımlılığın artması ve pazar daralmasının sorunları artırdığını ifade ediyorlar. Türkiye'de faaliyet gösteren bazı firmalar üretim bantlarını başta Mısır olmak üzere farklı ülkelere taşıdıkları görülüyor. Farklı avantajlar, yerli üreticiyi yurt dışına itmeye devam ediyor," şeklinde konuştu.
PAMUKTA DIŞA BAĞIMLILIK DERİNLEŞİYOR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, düşen pamuk üretimine ve artan ithalata da dikkat çekti.
- 2025 Ocak–Ağustos döneminde 788 bin 209 ton pamuk ithal edildi.
- Bu ithalat için 1 milyar 353 milyon 302 bin dolar ödendi.
Üretimdeki gerileme ise çarpıcı:
- 2022 pamuk üretimi: 1 milyon 18 bin ton (yeterlilik oranı %105,9)
- 2023 pamuk üretimi: 777 bin ton (yeterlilik oranı %97,7)
Gürer, "Pamuk yeterlilik oranının iki yılda bir düşüş göstermesi, Türkiye'nin tekstil gibi stratejik bir sektörde hammadde açısından dışa bağımlı hâle geldiğini ortaya koyuyor," dedi.
GÜRER UYARDI
Gürer, "Tekstilde istihdam azalırken bir yanda fabrikalar kapanıyor, diğer yanda pamuk üretimi düşüyor; bu tablo Türkiye'de sektörlerin birbirine nasıl bağlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. İktidar bir an önce tekstil için destek ve farklı ülkelere gidişi durdurmazsa tekstil sektör olarak büyük çıkmaza girecek. Çok sayıda fabrika üretimini kısmış durumda. Sıkı para politikası tekstil sektörünün satışlarını daralttı, maliyetlerini artırdı. 2025 yılının ilk 6 ayında toplam 2776 firma konkordato talebinde bulunmuş, bu firmalarla ticari ilişkisi olan her firmayı da bu süreçten olumsuz etkiliyor" dedi.
Esenyurt Belediyesi’nden gençlere spor desteği
Dün gerçekleşen final karşılaşmasında şampiyonluk, Recep Tayyip Erdoğan Parkı Futbol Okulu'nun oldu.
Esenyurt Belediyesi'nin spor kurslarında eğitim alan 7-14 yaş arası genç sporculardan oluşan 8 takımın yer aldığı Futbol Turnuvası, dün oynanan final müsabakasıyla tamamlandı. İlçede spor kültürünü geliştirmeyi ve çocukların fiziksel-sosyal gelişimlerini desteklemeyi amaçlayan turnuva, yoğun katılımla ve büyük bir heyecanla gerçekleştirildi.
Final karşılaşmasında etkili bir performans sergileyen Recep Tayyip Erdoğan Parkı Futbol Okulu, turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. Tribünlerde ailelerin ve vatandaşların heyecanlı desteği dikkat çekti.
Programa Spor İşleri Müdürü Yalçın Sırakaya, Yeşil Esenyurt Spor Kulübü Başkanı Hasan Demir, Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Zekeriya Şanlıer ve çok sayıda vatandaş katıldı. Müsabakanın ardından Başkan Yardımcısı Zekeriya Şanlıer, şampiyon takıma kupasını takdim ederek sporcuları tebrik etti.
Esenyurt Belediyesi, gençlerin spora yönlendirilmesi ve ilçede sağlıklı bir spor bilincinin geliştirilmesi için düzenlediği etkinlikleri sürdürmeye devam ediyor.
Ümit Özdağ’dan 2026 Uyarısı: “Cumhuriyet Tarihinin En Ağır Kırılmasına Sürükleniyoruz”
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’nin 2025 yılında yaşadığı ekonomik ve siyasi süreçleri değerlendirerek 2026 yılı için “tarihsel kırılma” uyarısında bulundu. Ekonomiden iç politikaya, terörle mücadeleden madencilik faaliyetlerine kadar birçok başlıkta sert ifadeler kullanan Özdağ, iktidarın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarını zedeleyen adımlar attığını savundu.
“2025 Çok Ağır Geçti, 2026 Daha Kötü Olabilir”
Özdağ, dar gelirli kesimlerin milli gelirden aldığı payın azalması, sanayisizleşme, tarımın tasfiye edilmesi ve artan vergiler nedeniyle toplumun ağır bir ekonomik baskı altında olduğunu vurguladı.
“2025 yılı kabus gibi geçti. 2026’da Cumhuriyet tarihinin en ağır ve en korkutucu gelişmeleri yaşanabilir.” dedi.
Sanayi üretiminin durma noktasına geldiğini söyleyen Özdağ, özellikle tekstil sektöründeki çöküşe dikkat çekerek, 364 bin işçinin işsiz kaldığını, sermayenin Mısır ve Balkan ülkelerine kaçtığını hatırlattı. Abdullah Kiğılı’nın uyarılarını örnek göstererek:
“Sanayici yok olma tehdidiyle karşı karşıya.” değerlendirmesinde bulundu.
“PKK ile Pazarlık Cumhuriyete Ortak Etme Sürecidir”
Özdağ, hükümetin PKK ve Abdullah Öcalan ile yürüttüğünü iddia ettiği pazarlıkları “Cumhuriyete ortak etme” girişimi olarak nitelendirdi. DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın “Cumhuriyete ortak oluyoruz” sözlerini hatırlatarak:
“Bu süreç Cumhuriyetin tasfiyesidir. Türk milleti bunu kabul etmez.” dedi.
Özdağ, TBMM’de bir “Öcalan Komisyonu” tartışılmasını da sert sözlerle eleştirdi:
“Milli iradeyi temsil eden Meclis'in bir terör örgütü elebaşıyla ne görüşmesi olabilir? Bu Türk milletine hakarettir.”
Demirtaş’ın Serbest Bırakılması Senaryosuna Tepki
Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılacağı ve siyaset sahnesine yeniden döneceği iddialarına değinen Özdağ:
“Ana muhalefetin bütün belediye başkanları hapisteyken, Demirtaş’ın anayasa pazarlıklarına dahil edilmesi kabul edilemez.” şeklinde konuştu.
“YPG’ye SDG Diyerek Buharlaştıramazsınız”
Suriye’nin kuzeyindeki oluşum için “PKKistan” nitelendirmesini kullanan Özdağ, isim değişikliğiyle gerçeğin gizlenemeyeceğini söyledi:
“YPG’ye SDG deyince YPG yokmuş gibi davranamazsınız. Bu milletin aklıyla alay etmeyin.”
“Mahmur Kampı Sakinlerinin Türkiye’ye Girişi Kabul Edilemez”
1990’larda Kuzey Irak’ta Mahmur Kampı’nı kuran grupların Türkiye’ye döneceği iddialarıyla ilgili ise şunları söyledi:
“Bunlar terörün parçasıydı. Türk milleti bunu asla kabul etmez.”
“Kürt Sorunu Yok, Sosyal Sınıf Sorunu Var”
Özdağ, Türkiye’de etnik temelli bir sorun bulunmadığını, sorunun ideolojik bölücülük olduğunu savundu:
“Ana dili Kürtçe olan bakanlar, milletvekilleri mi mağdur? Gerçek mağdur sosyal sınıflardır.”
“PKK’nın Narkoterör Gelirlerinin Türkiye’ye Verileceği Söyleniyor”
Özdağ, iddia edilen pazarlıkların içinde PKK’nın uyuşturucu gelirlerinin Türkiye’ye devri teklifinin bile olduğunu söyleyerek:
“Bir terör örgütünü muhatap alırsanız karşınıza böyle ahlaksız teklifler gelir.” ifadelerini kullandı.
Altın Madenciliği: “Anadolu Afrika’nın Sömürgesi Gibi Yağmalanıyor”
Özdağ, özellikle Erzincan İliç ve Kaz Dağları’ndaki altın madeni işletmelerine tepki gösterdi:
“Batı şirketleri Anadolu’yu 19. yüzyıl Afrika’sı gibi sömürüyor. Kendi ülkesinde yasaklanan tekniklerle doğamızı yok ediyorlar.”
Zafer Partisi’nin bu talana karşı sahada en güçlü muhalefeti yürüttüğünü belirtti.
Aile Bakanı’na Sert Eleştiri: “Gençler Evlenmiyor Çünkü Geçinemiyor”
Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın “gençler evlenmiyor” açıklamasına da değinen Özdağ:
“3-4 maaşı olan iktidar yakınları evleniyor. Türk gençlerine de aynı imkânı versinler bakalım evlenmiyorlar mı.” dedi.
150 bin TL evlilik desteğini ise “gerçeklikten kopuk” olarak değerlendirdi.
“Zafer Partisi Milli Merkezdir”
Partisine yönelik katılımların devam ettiğini belirten Özdağ, Zafer Partisi’nin siyasi konumunu şöyle açıkladı:
“Atatürk çizgisinde milli merkezi temsil eden tek partiyiz. Kapımız, Cumhuriyetin kuruluş esaslarına bağlı tüm yurttaşlara açıktır.”
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Tahliye Oldu: “Özgürlüğün Sevincini Yaşayamıyorum, Yüreğimin Yarısı Hâlâ İçeride”
1 yıl 10 gün sonra Silivri Cezaevi’nden tahliye edilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, özgürlüğüne kavuşmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Özer, “Dünyanın en güzel şeyi özgürlük ama ben bu sevinci tam olarak yaşayamıyorum. Yüreğimin yarısını içeride bıraktım.” sözleriyle duygularını dile getirdi.
“Yüreğimin Yarısı İçeride Kaldı”
Tahliyesinin ardından basın mensuplarına konuşan Başkan Ahmet Özer, yaşadığı duygusal çelişkiyi şu ifadelerle anlattı:
“1 yıl 10 gün sonra dışarıdayım. Tabii dünyanın en güzel şeyi özgürlük. Ama maalesef ben bugün özgürlüğün sevincini tam olarak yaşayamıyorum. Çünkü yüreğimin yarısını içeride bıraktım.
Başta Cumhurbaşkanı adayımız ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar ve ilçe belediye başkanlarımız, belediyelerimizin üst düzey bürokratları ve diğer dostlarımız, arkadaşlarımız içerideler. O nedenle ben bu özgürlüğün sevincini bugün tam olarak yaşayamıyorum.”
“İBB İddianamesinin Kabulü Üzücü Bir Tablo”
Özer, tahliyesiyle aynı güne denk gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesinin kabul edilmesine de değindi.
“Özellikle de bugün İBB ile ilgili iddianamenin kabul edilmesi ve yayınlanmasıyla birlikte ortaya çıkan tablo ayrıca üzücü bir tablo karşımıza çıktı.”
Özer, sürecin sadece bireyleri değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini ilgilendirdiğini belirterek dayanışma çağrısında bulundu.
Gündemde Yankı Uyandırdı
Ahmet Özer’in sözleri, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Siyasi çevreler, Özer’in “özgürlüğün sevincini yaşayamıyorum” sözlerini, adalet ve demokrasi vurgusunun güçlü bir sembolü olarak değerlendirdi.
Ümit Özdağ’dan İmamoğlu Ailesine Ziyaret: “En Kısa Zamanda Oğullarına Kavuşmalarını Dilerim”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve annesi Havva İmamoğlu’nu ziyaret etti. Ziyaretin ardından sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri Cezaevi’nde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.” ifadelerini kullandı.
Ziyarette Duygusal Anlar
Ümit Özdağ, İmamoğlu ailesini ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, hem geçmişte yaşanan sürece hem de cezaevi dönemine dair değerlendirmelerde bulunduklarını belirtti. Özdağ, anne ve babanın oldukça metin bir duruş sergilediğini ifade ederek, aileye destek mesajı verdi.
“Sayın Ekrem İmamoğlu’nun babası Sayın Hasan İmamoğlu ve annesi Sayın Havva İmamoğlu’nu ziyaret ettim. Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri cezaevinde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.”
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı!
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı
Diyarbakır’da görev yapan polis memuru İsmail T., tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra kayıplara karıştı. Polis memurunun uzun süre haber alınamaması üzerine arama çalışması başlatıldı.
İlk belirlemelere göre, İsmail T.’nin son olarak Dicle Nehri çevresinde görüldüğü iddia edildi. Bunun üzerine bölgeye AFAD, polis dalgıçları ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekipler, nehir çevresinde geniş çaplı arama çalışması yürütüyor.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, polis memurunun yakınlarının da endişe içinde hastane ve çevrede aramalara katıldığı öğrenildi. Yetkililer, arama çalışmalarının aralıksız sürdüğünü bildirdi.
İlk Yorum yapan siz olun!