Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bayrağımıza uzanan elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından, geçtiğimiz günlerde Kayseri'de başlayan ve başka illere de sıçrayan mülteci karşıtı eylemlerle ilgili; "Irkçı vandallığa ve provokasyonlara boyun eğmediğimizi altını çizerek söylemek istiyorum. Bayrağımıza uzanan mülevves elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz. Kimse kendini polisin, hakimin devletin yerine koyamaz" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bayrağımıza uzanan elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz"

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından, geçtiğimiz günlerde Kayseri'de başlayan ve başka illere de sıçrayan mülteci karşıtı eylemlerle ilgili; "Irkçı vandallığa ve provokasyonlara boyun eğmediğimizi altını çizerek söylemek istiyorum. Bayrağımıza uzanan mülevves elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz. Kimse kendini polisin, hakimin devletin yerine koyamaz" dedi. 

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Fahrettin Koca yerine Sağlık Bakanlığı koltuğuna getirilen Kemal Memişoğlu ve Mehmet Özhaseki yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak ikinci kez aynı göreve getirilen Murat Kurum, toplantıda yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantının ardından açıklama yapan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:

"Bugün görevlerini tevdi ettiğimiz yeni kabine üyelerimizi kutluyorum. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı görevini Murat Kurum kardeşimiz ile Sağlık Bakanlığı görevini yürütecek Prof. Dr. Kemal Memişoğlu hocamıza Rabbimden üstün muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Her iki bakanımızın da seleflerinden devraldıkları hizmet bayrağını çok daha ileriye taşıyacaklarına inanıyorum. Mehmet Özhaseki kardeşimiz ile Fahrettin Koca kardeşimize emek, fedakârlıkları ve milletimize yaptıkları hizmetler için teşekkür ediyorum. Her iki arkadaşımızla yakın temas halinde olmaya devam edeceğiz.

"Orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan 2 ülkeden biriyiz"

Yaz mevsiminin her geçen yıl sıcak ve kurak geçmesiyle yangın riski de aynı oranda artıyor. Ülkemizin akciğerlerini yakan felaketlere baktığımızda ihmal ve kastı görüyoruz. Bölücü terör örgütün de orman yangınları yaktığını biliyoruz. Orman yangınlarıyla etkin mücadele konusunda önemli adımlar attık. 26 uçak, 105 helikopter, 5 binden fazla kara aracılığı ile bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Üzerindeki ekipmanları da en ileri teknolojiyle yeniledik. Halihazırda 14 Bayraktar TB2 İHA'mızla yeşil vatanı 7 gün 24 saat izliyoruz. Dünyada orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan 2 ülkeden biriyiz. 776 kulemizle ormanlarımızı sürekli takip ediyoruz. İlk defa dönemimizde yapılan havuz ve göletle araçlarımızın su ihtiyacını hızla karşılıyoruz. Yapay zeka tabanlı sistemler başta olmak üzere pekçok teknolojik imkanlar gücümüze güç katmaktadır. Gece gündüz demeden yangınlara karşı cansiperhane mücadele eden bütün kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Yaz sıcaklarının artık çok yoğun yaşandığı günlere girdik. En ufak ihmalin büyük zararlara sebep olacağını unutmayalım.

"Türkiye'nin menfaatlerini referans alacağız ama bu süreçte bize sığınan hiç kimsenin mağdrur olmasına da izin vermeyeceğiz"

Komşumuz Suriye'de 13 yıldan fazla sürede devam eden 1 milyon insanın hayatına malolan itilafa siyasi çözüm bulmak için çok uğraştık. Farklı kanallarla daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmeye çalıştık. Sahada bazı konularda müspet neticeler de aldık. Sulhe ve sükunete hizmet edecek ilave adımların atılması mümkündür. Kimsenin toprağı ve egemenliğinde gözümüz yoktur. Suriye'nin milli birliğinin korunması Türkiye'nin de önceliğidir. PKK'ya kurdurulmak istenen terör devletine en ağır darbeyi sınır ötesi harekatlarla Türkiye indirmiştir. Biz demokratik, müreffeh ve güçlü Suriye görmek istiyoruz. Suriye'nin evlerini terk etmek zorunda kalmış milyonlar için güvenli bir hale gelmesini herkesten çok biz arzu ediyoruz. Biz ayrılıkları derinleştirme yerine, ortak paydayı büyütmenin derdindeyiz. İç siyaset gibi dış politikada da sıkılı yumrukların açılmasında büyük fayda olduğuna inanıyoruz. Bunun için kiminle görüşülmesi gerekiyorsa geçmişte olduğu gibi görüşmekten imtina etmeyiz. Elbette Türkiye'nin menfaatlerini referans alacağız ama bu süreçte bize sığınan, bizimle ortak hareket eden hiç kimsenin mağdur olmasına da izin vermeyeceğiz. Türkiye dostlarını yarı yolda bırakan bir devlet değildir, olmayacaktır. 

"Ne biz ne Suriyeli kardeşlerimiz bu sinsi tuzağa düşmeyeceğiz"

Sollingen'de evlatlarını ırkçı teröre şehit vermiş bir millet olarak bize yakışmayan, inancımız, kültürümüz, medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan sahnelerin yaşanmasına göz yummayız. Kamu düzeni kırmızı çizgimizdir. Bu hassas çizginin yok sayılmasına, çiğnenmesine eyvallah demeyeceğiz. Geçmişte etki ajanları ve provokatörler eliyle ülkemize hangi bedellerin ödetildiğini gayet net hatırlıyoruz. Kayseri'de iğrenç ve rezil bir taciz vakası üzerinden aynı kaos planı tezgahlandı. İkinci perde ise Suriye'nin kuzeyinde sergilendi. Ne biz ne milletimiz ne de Suriyeli kardeşlerimiz bu sinsi tuzağa düşmeyeceğiz. Irkçı vandallığa ve provokasyonlara boyun eğmediğimizi altını çizerek söylemek istiyorum. Bayrağımıza uzanan mülevves elleri kırmasını bildiğimiz gibi ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz. Kimse kendini polisin, hakimin devletin yerine koyamaz. Kayseri'deki olaylar sonrasında ortalığı yakıp yıkan, polisimize saldıran 474 provokatör gözaltına alındı. Dün Suriye Milli Ordusu güçleri ve güvenlik kuvvetlerimiz kışkırtmalara gerekli müdahalelerde bulundu. Suriye Geçici Hükümeti şanlı bayrağımıza yönelik saldırıları lanetlediğini ifade etmiştir. İstihbarat birimlerimiz sınırın öte tarafındaki ortaklarıyla çok titiz bir çalışma yürütmektedir. Hangi kirli ellerin bu işlerin arkasında olduğunu mutlaka ortaya çıkaracağız. Türkiye'nin Suriye'deki mevcudiyeti teröristan kurma hayallerinin önündeki bariyerdir. Silahlarının namlusu ülkemize çevrili eli kanlı caniler orada var oldukça ülke ve milletimizin güvenliğini sağlamaya devam edeceğiz. Bölücü terör tehdidi ortadan kalktıkça elbette üzerimize düşeni yaparız.

"Suriye'de huzur ortamı yükseldikçe geri dönüşler de artacak"

Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimsenin egemenliğinde gözümüz yok. Biz yalnızca bölücü niyetlere karşı vatanımızı koruyoruz ve koruyacağız. Türkiye Gazze krizindeki başarılı imtihanı Suriye meselesinde de vermiştir. En zor günlerinde Suriyeli muhacirlere ensar olmanın gururunu iftiharla taşıyacağız. 13 yıldır ülkemizin şefkat şemsiyesi altında olan mazlumları sıkıntıya sokacak hiçbir eyleme girişmeyiz. Suriyeli kardeşlerimizin, güvenli ve onurlu dönüşlerini hep teşvik ettik. 670 bin kişi geri döndü. Katar'ın da desteği ile hayata geçirdiğimiz konut projeleri tamamlanınca bu sayı inşallah 1 milyon olacak. Arzu eden herkesin gönüllü, huzurlu vatanlarına dönüşünü tesis edebilirsek ne mutlu bize. Akıllı, insani bir çerçevede geri dönüşü bir çerçeveye kavuşturacağız.

"Cumhurbaşkanliği Sistemi'nde erken seçim yoktur"

14-28 Mayıs'ta yasama ve yürütmede son sözünü söyleyen milletimiz 31 Mart'ta da yerel yönetimlerde kimleri başında görmek istediğini göstermiştir. Seçimler elbette demokrasinin bayramı, şölen günüdür. Tarihimizde sandıkta tezahür eden iradeyi yok sayanların olduğu da ülkemizin bir gerçeğidir. Kimi zaman sandığın itibarına gölge düşürerek yaptılar, kimi zaman seçmene hürmetsizlik ederek yaptılar. Son dönemde bu kibirli tavrın, seçmen iradesinin yok sayma aymazlığının yeniden nüksettiğini görmekteyiz. Erken seçim tartışmalarına bu zaviyeden bakılması gerektiği kanaatindeyiz. Bu tartışmalar muhalefet cephesindeki iç savaşın dışa yansımasından ibarettir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde erken seçim yoktur. Bunun yerinde Cumhurbaşkanı ve Meclis'in seçimlerin yenilenmesi kararı alınması vardır. Hiçbir temeli olmayan bu tarz sahte gündemlerle muhalefet, kendi içindeki bilek güreşini perdelemeye çalışmaktadır. Her biri altın değerinde olan 4 yıllık süreyi en verimli şekilde kullanmaya bakıyoruz. Türkiye son 1 yılını seçim gündemiyle geçirmişken bölgemizde her gün yeni bir kriz, çatışma patlak verirken, dünya belirsizlik girdabında sürüklenirken, ülkemizin ve milletimizin çözülmesi gereken meselesi varkken, sırf eski ve yeni takım arkadaşlarına çalım atmak için bu tür şartlara meyledilmesini doğru bulmuyoruz. Önümüzde parlamentoda ve Cumhurbaşkanlığı'nda 4 yıllık, yerel yönetimlerde de 5 yıllık seçimsiz bir dönem vardır. İş dünyasından siyasetçisine, esnafından memuruna, ev hanımından öğrencisine kadar herkes planını programını buna göre yapmalıdır. Fuzuli gündemlerin peşine takılmadan milletin emanetini vermeye gayret edeceğiz."