Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, yeni eğitim müfredatı hakkında sert eleştirilerde bulundu.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni eğitim müfredatını reddettiklerini açıkladı. Özdağ, 3 bin 388 sayfalık bu müfredattan kimsenin haberi olmadığını belirterek, "Bakan Yusuf Tekin’in 2013’te müsteşar olduğu dönemde başlatılan bu çalışma, bakanlık tarafından internet sitesine yüklendi ve vatandaşlardan bir hafta içinde görüş belirtmeleri istendi. Bu durum Türk milletinin aklını küçümsemektir," dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Açıklaması şöyle:
Prof. Dr. Ümit Özdağ: 22 yıllık AKP iktidarında Milli Eğitim müfredatında, küçük yamalarla sürekli değiştirilen ancak köklü değişiklik diyebileceğimiz ve dördüncüsü olan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne maruz kaldık.
Maruz kaldık diyorum zira 3 bin 388 sayfalık bu müfredattan hiçbirimizin daha evvel haberi olmamıştı. Bakan Yusuf Tekin’in 2013’teki müsteşarlığı döneminde başlanıldığını ve o yıldan beri üzerinde kapsamlı çalışılmış olduğunu bizzat Bakan’ın ifadesinden öğrendik.
Görüşlerimizi almak üzere MEB’in internet sitesine yüklenen 3 bin 388 sayfalık bu yeni müfredat metni için sözde demokrat Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına görüş hakkı sunmuş, üstelik görüşlerimizi belirtmemiz için bir hafta gibi uzun bir süre bahşetmişti!
Sayın Yusuf Tekin, siz Türk milletinin aklını küçümsüyor musunuz?
Mayıs’ın ilk haftasından itibaren yeni müfredat hakkında eğitimciler, sendikalar konuşmaya ve seslerini yükseltmeye başladı.
Görücüye çıkan bu taslak üzerine MEB önünde bir gösteri düzenlendi, basın ve yayın organlarında yazılar çıktı, elinde çubukları olan sözde uzmanlar ve ana muhalefetimsiler birkaç açıklama yaptı.
“Liyakatsiz kelimesinin karşılığı Yusuf Tekin’dir.”
AKP iktidarı 22 yıldır bu ülkeyi ve MEB’i de tek başına yönetiyor. Milli eğitim Bakanı hayatı kayırmalar ile geçmiş bir insandır. Kendisi için çıkarılan ve 1 kez Yusuf Tekin’e uygulandıktan sonra kaldırılan kişidir. Liyakatsiz kelimesinin karşılığı Yusuf Tekin’dir. 22 yıldır eğitim geriliyor. Türkiye beşerî sermaye sıralamasında küme düşüyor.
AKP Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı yıllar önce kanımızı donduran “Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz.” cümlesini zikrettiğinde, aslında gönlündeki müfredatı açık ve net biçimde hepimize söylemişti.
Bir de Cumhurbaşkanı yaklaşık dört yıl önce “İktidarımız döneminde toplumda istediğimiz kültürel değişmeyi gerçekleştiremedik!” diye hepimize dert yanmıştı. 22 yıllık AKP iktidarında, karşı devrim zihniyetiyle Cumhuriyet’in kazanımları, kurumları hepimizin gözleri önünde peyder pey yok edilmeye çalışıldı.
Şükür ki hala başaramadılar ve bundan sonra da başaramayacaklar. 100 yaşını geçen Cumhuriyet’imizin; demokratik, laik, hukuk devleti mayası tutmuştur. Uğraşmayın… Ne kurumlarımızı ne kültürel kodlarımızı değiştiremezsiniz. Türk milletiyle zıtlaşmayı bırakın.
Evet, Türk Milli Eğitimi’nin temeli, kelimenin kökü olan “eğmek” ile ilişkilidir. Ama bilimden, akıldan, çağın gereklerinden, eşitlikten, cinsiyet eşitliğinden ve evrensel değerlerden yana insanlar ve gençler yetiştirmek ve inşa etmek amacındadır. Türk Milli Eğitimi’nin amacı bilimsel kaynaklardan ama asla dinsel kaynaklardan yana insan modeli değildir. İnsanlar dindar olmayı seçebilir, hiç birimizin buna itirazı olamaz ama devlet, dindar gençler yetiştirmeyi amaç edinemez. Laik eğitimden bir milim sapamazsınız. Anayasal suç işlemiş olursunuz.
10 yılda, oya gibi dokuduğunuz ve bize yeni müfredat diye dayattığınız bu somut belge “Siyasal İslam” anlayışınızın, çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatmasıdır.
21. yüzyılın teknolojisine, yapay zekanın gerçeğine doğmuş Türk gençliğini, bu müfredatlara sıkıştırmak isteseniz de buna gücünüz yetmez. Zira bu çocuklar cep telefonu ve internet çağına gözlerini açtılar. Onlara kafanızdaki Siyasal İslam ideolojisini aşılamaya kalkarsanız ters teper.
Nitekim bugün en fazla deist ve ateist İmam-Hatip Liselerinden çıkıyor.
OECD ülkeleri arasında yapılan bütün karşılaştırmalı sınavlarda, özellikle PİSA sınavında maalesef ülkemiz listenin sonlarda yer alıyor. Maalesef bugün Türkiye, bırakın matematiği, okuduğunu anlama yetisinden aciz çocuklar yetiştirerek birçok ülke ortalamasının altında kalıyor. Bu sınav sonuçlardan hepimiz üzüntü duyuyor, hepimizin canı yanıyor. Eğitimin bugünkü gerçek sorumluları, AKP’nin eğitim politikaları ve bakanlarıdır!
Görüşlerimizi almadan önümüzdeki yıl okutulması için okullara göndermezsiniz!
Usul ve esas bakımından çok yanlış olan bu müfredatı derhal geri çekin!
İçinde Cumhuriyet’in olmadığı, içinde Atatürk’ün olmadığı, içinde laikliğin olmadığı bir eğitim programı Milli Eğitim Temel Kanuna aykırıdır. Anayasaya aykırıdır.
İçinde vatandaş ve yurttaş kavramının yer almadığı, içinde sorgulayan öğrenci ve gençliğin bulunmadığı bir müfredat olmaz.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” dediğiniz çağ dışı bu yeni müfredatta “fıtrat, cihat” gibi kavramları, epistemoloji, ontoloji gibi süslü ama boş kelimelerle zihninizdeki Siyasal İslam amacına ve 85 milyonluk dinamik Türk milletine dayatamazsınız. Türk Gençliği Yusuf Tekin zihniyetini ezecek!
“Yusuf Tekin, Nazilerin istediği Türk Milletini geri bırakacak bir eğitimi tasarlamış”
2. Dünya Savaşı’nda Almanlar Türkiye’yi işgal etseydi ortaokul üstü eğitim yapmış herkesi öldürecek, Türkiye’yi patates tarlası yapıp Türkleri de patates tarlasında işçi yapacaklardı. Yusuf Tekin, Nazilerin istediği Türk Milletini geri bırakacak bir eğitimi tasarlamış müfredat ile.
Yani Türk eğitiminin laiklik ilkesini ihlal ediyorsunuz. Bilimden çok inançların kaynak olarak görüldüğü bir ahlaki pusula çiziyor, üstelik dayatıyorsunuz. Bu kabul edilemez.
Metinde yüzlerce kez “erdem ve ahlak” kelimesini kullanan Milli Eğitim Bakanı, kendi rektörlüğü için özel bir yasa çıkarılması “Kendine özel ahlak ve erdem kanunu” için bizlere ne söyleyebilir?
Yusuf Tekin, Milli Eğitim Temel Kanunu’nu ve anayasayı çiğnemektedir.
Sivil Toplum Kuruluşu dediği tarikatlarla Milli Eğitim arasında iş birliği yapıp bu anlayışı Türk milletine dayatmaya çalışarak anayasal suç işlemeye devam etmektedir.
MEB Bakanı yargılanacaktır.
Anlaşılan o ki bugüne kadar az buçuk bilim ve aklı merkeze alarak çocuklarımızın genel nitelikleri ve eğilimleri üzerine şekillenen Fen Liseleri, Anadolu Liseleri, Meslek Liseleri gibi okullar da yeni müfredatla bir nevi İmam Hatipleştirilecektir.
Osmanlının çöküş sürecini başlatan da dönemin Ak Parti zihniyetidir. Devlete ve topluma dönemin siyasal İslamcılarının, devletin giderek Ahmet Yesevi’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Yunus Emre’nin gönül ve inanç çizgisinden çıkmasına yol açmıştı.
Tarikatların egemen olduğu Osmanlı eğitim sistemi de giderek çağ dışı kalmış, koca Osmanlı yavaş yavaş çökmüştü. Çürüyen Osmanlı eğitim sisteminin ürettiği “beşik ulemasının” bugünkü yansıması, diplomasız veya apartmandan bozma üniversitelerden diplomalı mahdumların, Allah-kitap diyerek memleketi soyup soğana çevirmesidir. Bugün durum daha da vahimdir.
Şimdi bu yeni müfredatın çok önemli bir noktasına herkesin dikkatini çekmek istiyorum.
Bu müfredatın yapmak istediğini örneğin fen dersi üzerinden ele alalım. Fen dersinde bir çocuğun en basit şekliyle doğa, çevre ve yaşadığı dünyayla ve evrenle ilişki kurmasını amaçlarsınız. Bu müfredata göre öğretmenin bu derste bir öğrencinin elde edeceği kazanımları, fenle ilgili her konuyu, ayet ve hadislerle yani dini referanslarla pekiştirmesi isteniyor. Örneğin insan hakları dersinde “yardımlaşma, hediyeleşme” gibi konular işlenirken ayet ve hadislerle ilişkilendirilmesi bekleniyor.
Bu müfredata göre bütün öğretmenlerden verdikleri ders içeriğinin, değerlerle ilişkilendirmesi görev olarak veriliyor. Felsefe, edebiyat aklınıza hangi ders geliyorsa öğretmenlerin bu yöntemi izlemesi isteniyor.
AKP Milli Eğitimi’nde öğretmen olmanın koşullardan bir tanesi de “manevi değerleri vermek” şeklinde öğretmenlik programının içine yerleştirilmiştir.
Talim Terbiye Kurulunun öğretmen olmak için “özel alan bilgisi ve pedagojik formasyon” zorunluluğuna, Millî Eğitim Bakanlığının -böyle bir yetkisi olmadığı halde- “manevi değerler okuryazarlığı ya da öğretimi” gibi bir bölümü monte ettiğini görüyoruz.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli baştan sona değerler, sözde milli ve manevi çizgi üzerine oturtulmuş bir programdır. Atatürk yok. Türk Milletinin büyük tarihi yok. Doğru dürüst İstiklal Harbi yok. Ama Tekin’in zerre kadar manevi değeri olsaydı özel konumu ile rektör olmazdı.
Müfredatı; akıl ve bilimden yana, evrensel etik insan hakları, çocuğun üstün yararı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık yasağı açılarından değerlendirmeliyiz.
20 milyon öğrencisi olan Türkiye Cumhuriyeti nesilleri adına bu müfredatı tümden reddediyoruz.
İçinde Cumhuriyet ve Atatürk geçmeyen, laiklikten tamamen uzaklaşılmış bu müfredatı derhal geri çekmenizi istiyoruz
Taşımalı eğitimle köy okullarını ortadan kaldıran, devlet okullarında bile zengin ve fakir ayırımcılığına sebep olan, adeta kast sistemi yaratan AKP iktiranı, sesini duymadığımız sözde ana muhalefetin Gölge Milli Eğitim Bakanını halkımıza havale ediyorum!
Eğitim bu ülkenin şu anki en büyük meselesidir.
Tarikat ve cemaatlerle gizli protokoller imzalayan, yoksul aile çocuklarını sermayenin kucağına atan, eğitim ortamındaki eşitsizlikler içinde seküler aileleri özel okullara mahkûm eden, eğitimi kamusal ve parasız olmaktan uzaklaştırarak çağın gereklerinden uzak, bilim dışı bir programı dayatan, pedagojik bir cinayeti hepimizin gözü önünde işleyenleri tarih affetmeyecektir.
Millî Mücadele döneminde ve Kurtuluş Savaşı devam ederken ‘Milli Eğitim Şurası’nı yapmış kahramanların torunlarına, bu dayatmayı yapamazsınız.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
TYBB’den Edirne Çıkarması
HABER / NİLGÜN EGE - Türkiye Yerel Basın Birliği (TYBB) Genel Başkanı Nezir Karayün ile yönetim kurulu, Nilgün Ege, Sabahattin Acar, TYBB Edirne Şube Başkanı Erdoğan Demir ve yönetim kurulu üyeleri Gökhan Tuzladan, Orçun Oğuz, Selim Bekar ve Ahmet Topaç, Edirne’de bir dizi resmi ziyaret gerçekleştirdi. Heyet, Edirne Valisi Yunus Sezer ve Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın’ı makamlarında ziyaret ederek, yerel basının sorunları ve projeleri üzerine görüşmeler yaptı.
BAŞKAN AKIN, YEREL BASININ ÖNEMİ VURGULANDI
Türkiye Yerel Basın Birliği (TYBB) heyeti, ziyaretlerine Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın ile başladı. Edirne Kültür Merkezinde gerçekleşen görüşmede, yerel basının önemi, basının karşılaştığı zorluklar ve TYBB’nin projeleri ele alındı.
Başkan Akın, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek Edirne'deki yerel basının, belediye yönetimine yol gösteren ve eksiklerin giderilmesine katkı sunan önemli bir yapı olduğunu belirtti. Akın, "Yerel basın, bizim için büyük bir değer taşıyor. Hem belediye çalışmalarını halkımıza duyurmak hem de eksiklerimizi görmek açısından bizlere ışık tutuyor. Sizlerin öneri ve eleştirileri bizim için çok kıymetli" ifadelerini kullandı.
TYBB Genel Başkanı Nezir Karayün, yerel basının güçlenmesi için belediye yönetimleriyle iş birliği içinde çalışmanın önemine vurgu yaptı. Karayün, "Sayın Başkanımızın yerel basına verdiği desteği görmek bizleri mutlu ediyor. Kendisi, basının gücünü bilen ve buna değer veren bir yönetici. Bu nedenle kendisini basın dostu olarak nitelendiriyoruz" dedi.
Görüşmenin sonunda TYBB Genel Başkanı Nezir Karayün, Başkan Akın’a Türkiye Yerel Basın Birliği rozetini takdim etti. Akın, TYBB heyetine teşekkür ederek, Edirne'deki basın kuruluşları ile ortak çalışmalar yapmaya devam edeceklerini söyledi.
TYBB Edirne Şube Başkanı Erdoğan Demir de Edirne’de hayata geçirmeyi planladıkları projeler hakkında Başkan Akın’a bilgi verdi. "Bizler, yerel basının daha da güçlenmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sayın Başkanımıza bizleri kabul ettiği için teşekkür ederiz" diyen Demir, TYBB Genel Başkanı Nezir Karayün’e de Edirne’ye gerçekleştirdiği ziyaretten ötürü teşekkür etti.
VALİ SEZER’DEN YEREL BASINA DESTEK MESAJI
TYBB heyeti, belediye ziyaretinin ardından Edirne Valisi Yunus Sezer’i makamında ziyaret etti. Görüşmede, yerel basının kamu yönetimiyle ilişkileri, basının karşılaştığı zorluklar ve geleceğe yönelik projeler ele alındı.
TYBB
Genel Başkanı Nezir Karayün, basının
kamuoyunu bilgilendirme görevini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için
yetkililerin desteğinin büyük önem taşıdığını belirtti. "Sayın Valimiz, basının özgür ve güçlü bir
şekilde çalışmalarına devam etmesi için her zaman destek veriyor. Kendisine
teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı.
TYBB
Edirne Şube Başkanı Erdoğan Demir de Edirne’de yerel basının gelişimine yönelik
hazırladıkları projeleri Vali Sezer ile
paylaştı. Demir, "Yerel basının
daha güçlü olması, halkın doğru bilgilendirilmesi açısından çok önemli. Sayın
Valimiz de basının önemini bilen ve destek veren bir yönetici. Kendisine
teşekkür ediyoruz" dedi.
Vali
Sezer, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Yerel basın, kamu yönetimi ile halk
arasında köprü görevi görüyor. Doğru, tarafsız ve ilkeli habercilik anlayışıyla
hareket eden gazetecilere her zaman destek olmaya devam edeceğiz"
dedi.
TYBB EDİRNE ŞUBESİNE
BAŞARI ÖDÜLÜ
Ziyaretlerin
ardından TYBB heyeti, Edirne Belediyesi’nin daveti üzerine Meriç Sosyal
Tesisleri’nde düzenlenen yemekte bir araya geldi. Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın’ın ev sahipliğinde
gerçekleşen yemekte, basının sorunları ve çözüm önerileri konuşuldu.
Yemek
sonrasında, TYBB Genel Başkanı Nezir
Karayün, TYBB Edirne Şube Başkanı Erdoğan Demir’e, yönetim kurulunun
başarılı çalışmaları nedeniyle bir plaket takdim etti.
Karayün, yaptığı konuşmada,
"Edirne Şubemiz, Türkiye Yerel
Basın Birliği'nin en aktif ve başarılı şubelerinden biri. Şube başkanımız ve
yönetimi, Edirne’de yerel basının güçlenmesi için özverili çalışmalar yapıyor.
Bu başarılarından ötürü kendilerine teşekkür ediyor, çalışmalarının devamını
diliyorum" dedi.
Plaket,
TYBB Genel Başkan Yardımcısı Nilgün Ege
Karaçuha tarafından Erdoğan Demir’e
takdim edildi.
Erdoğan
Demir, plaketin kendisi için büyük bir anlam taşıdığını belirterek, "Bu
ödülü tüm yönetim kurulu arkadaşlarım adına alıyorum. Bizler, Edirne’de yerel
basını güçlendirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Sayın Genel
Başkanımıza ve yönetim kurulumuza teşekkür ediyorum" dedi.
TYBB’nin
Edirne’de gerçekleştirdiği bu ziyaretler, yerel basının sorunlarının daha iyi
anlaşılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi açısından önemli bir adım
olarak değerlendirildi.
Kartal Belediyesi’nden Soruşturma Haberlerine İlişkin Açıklama
Kartal Belediyesi, bazı basın organlarında yer alan soruşturma haberlerine ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, 2021 yılında Mülkiye Müfettişi tarafından yapılan genel teftiş sonucunda, bazı belediye taşınmazlarının kiralanmasına ilişkin savunma talep edildiği belirtildi.
Soruşturma Süreci Nasıl İşledi?
Kartal Belediyesi’nin açıklamasına göre, 2886 sayılı Kanun’un 51/g maddesi uyarınca gerçekleştirilen taksi durağı, baz istasyonu ve belediye içerisindeki çay ocağı gibi taşınmazların kiralanmasına ilişkin savunmalar, Mülkiye Müfettişi’ne sunuldu.
Daha sonra İçişleri Bakanlığı tarafından konu hakkında soruşturma izni verildi ve 2023 yılında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatıldı. Bu süreçte, belediye yönetimi savunmalarını Savcılığa iletti.
“Bilirkişi İncelemesi Talebimiz Dikkate Alınmadı”
Belediye yetkilileri, sürecin hukuki boyutunu vurgulayarak, bilirkişi incelemesi ve keşif yapılması taleplerinin karşılanmadığını belirtti. Açıklamada, yaklaşık iki yıldır ek bir inceleme yapılmadan ve yeni delil toplanmadan, Mülkiye Müfettişi tarafından hazırlanan raporun birebir iddianameye dönüştürüldüğü ifade edildi.
Kartal Belediyesi, konuya ilişkin yasal sürecin takip edildiğini ve gelişmelerin kamuoyu ile paylaşılacağını belirtti.
Fidan: Türkiye'nin Güvenlik İhtiyaçlarına Yanıt
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki terör örgütü PKK/YPG konusunda Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçlarının net bir şekilde tanımlandığını belirtti. Fidan, bu açıklamayı yaptığı toplantıda, PKK/YPG tehdidinin ulusal güvenlik için ciddi bir mesele olduğunu vurguladı.
PKK/YPG'nin Suriye'deki varlığı ve faaliyetleri, Türkiye'nin terörle mücadelede kilit öncelikleri arasında yer alıyor. Bakan Fidan, bu konuda uluslararası işbirliğinin önemine değinirken, Türkiye'nin kendi güvenlik çıkarlarını koruma konusunda kararlı olduğunu ifade etti.
Fidan, Türkiye’nin sınır güvenliğinin aynı zamanda bölgesel istikrar için de kritik bir unsur olduğunu dile getirerek, bu bağlamda alınan önlemlerin kapsamını anlattı. Bakanın söyledikleri, Türkiye’nin güvenlik politikalarının Suriye ile ilgili bölümünde ciddi bir kararlılığı işaret etmekte.
Türkiye’nin stratejilerinin net olduğunu belirten Fidan, bu adımların uluslararası hukuk çerçevesinde atıldığını ve hedeflerinin, ülkenin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandığını sözlerine ekledi.
Gercüş’te Tarım ve Hayvancılık Can Çekişiyor: Çözüm Meslek Yüksekokulu mu?
HABER/HASAN MESUT EKMEN
ÖZEL HABER
Batman’ın Gercüş ilçesinde küçük bir market sahibi olan Polat Bey, her kesimin ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Özellikle sabahları öğrenciler için taze simit, börek ve poğaça hazırlayarak çocukların aç kalmaması için çaba gösteriyor. Üstelik, parası olmayan çocuklara da ücretsiz ikramda bulunuyor. Haftanın belirli günlerinde okullara giderek öğrencilere yiyecek dağıtıyor. Yaşlı müşterilerin ise aldıkları ürünleri evlerine kadar ulaştırmalarına yardımcı oluyor.
Ancak Polat Bey, artan pahalılıktan şikâyetçi. Eskiden sebze, meyve ve süt ürünlerini köylülerden temin edebildiklerini, bu sayede hem daha kaliteli hem de daha uygun fiyatlı ürünler sunduklarını belirtiyor. Geçmişte dükkanının önüne her sabah keçi, inek, koyun ve manda yoğurtlarının geldiğini anlatan Polat Bey, şu an ise market raflarındaki fabrikasyon yoğurt ve ithal sebzelere muhtaç olduklarını söylüyor.
Tarım ve Hayvancılık Çöküşte!
Eskiden Gercüş’te bolca yetişen sebzelerin artık dışarıdan geldiğine dikkat çeken Polat Bey, “Domates, fasulye, bamya, biber gibi birçok ürün burada yetişirdi. Tarım güçlüydü, hayvancılık canlıydı. Şimdi ne çiftçi kaldı ne de hayvan yetiştiriciliği… Tarım bitti, hayvancılık bitti, gençler çalışmak için başka şehirlere göç ediyor. Çiftçilerin yaş ortalaması 50-60’a çıktı,” diyerek ilçede yaşanan tarımsal çöküşe dikkat çekiyor.
Gercüş’ün Kurtuluşu Eğitim mi?
Polat Bey’e göre Gercüş’ün tarım ve hayvancılıkla yeniden ayağa kalkması için tek çare, ilçeye tarım, hayvancılık ve gıda üzerine eğitim veren bir Meslek Yüksekokulu açılması. “Eğer burada bir yüksekokul açılırsa, tarım ve hayvancılık modern yöntemlerle yapılır, çiftçilere eğitim verilirse bu sektör tekrar canlanır. Gençlerimiz bu okullara gider, üretim artar, hem halk ucuz gıdaya ulaşır hem de ekonomik rahatlama sağlanır,” diyerek önerisini dile getiriyor.
Bugün sütü, yoğurdu, peyniri ve yumurtayı marketlerden almak zorunda kalıyorsak, ortada büyük bir eksiklik var. Polat Bey’e göre bu eksiklik de eğitimle giderilebilir ve yetkililerin bir an önce sesine kulak vermesini bekliyor.
DEVA Partili Avşar- “Bu cenazeyi artık el birliğiyle kaldırmak zorundayız”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, 6 Şubat depremlerinde yaşanan ihmallerin tüm yönleriyle araştırılması ve sorumluların belirlenmesine ilişkin Yeni Yol Grubu’nun grup önerisini Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. Öneri üzerine yaptığı konuşmada, deprem öncesi ihmal edilen hazırlıklara, deprem anında yaşanan koordinasyonsuzluklara ve afet ülkesi olduğumuz halde afete karşı dirençli olunamamasına dikkat çeken Avşar, 6 Şubat depremlerinin bilançosunun 99 depremlerinden sonra bir arpa boyu yol alınmadığını gösterdiğini kaydetti.
Avşar, kader perdesine gizlenerek risklerin azalmayacağını, insanlarımızın riskli yapılarda yaşamak zorunda kaldığını, artık boş sözlere kulak verilmediğini dolayısıyla daha önce ifade ettikleri gibi tüm siyasi partilerin katılımıyla ortak akıl ve bilimin ışığında Depreme Hazırlık ve Kontrol Komisyonun kurulması gerektiği ile bir daha bu afetlere maruz kalınmaması için ihmal ve eksikliklerin tespit edilerek somut bir yol haritasının oluşturulması gerektiğini belirti.
‘6 Şubat 2023 depremlerini üzüntüyle acıyla yad ediyoruz’
6 Şubat Depremlerinde yaşanan kayıplara değinen Avşar; “Depremin ikinci yılını geride bıraktığımız resmi açıklamalara göre 53.557 vatandaşımızı yitirdiğimizi ve 104 milyar dolar zarara yola açan 6 Şubat 2023 depremlerini üzüntüyle acıyla yad ediyoruz” dedi.
‘Bir arpa boyu yol alınmamış’
Avşar, 99 depreminin üzerinden geçen süreçte 6 Şubat’ta afete hazırlık noktasında bir arpa boyu yol almadığının görüldüğünü belirtti.
Avşar, 99 depreminden sonra kesintisiz iktidarın, taşıması gereken muktedirlik ve iradenin yerini İlk 48 saate acziyetin, şaşkınlığın ve çaresizliğin aldığını, milletin kendi kaosuyla baş başa kaldığını ve ciddi bir koordinasyonsuzluk yaşandığını ifade etti.
Avşar; “Depremin yaraları sarılırken, gördüğümüz büyük eksiklikler, deprem öncesi ve sonrası yaşananlar, sistemdeki tıkanıklık, afete karşı hazırlıklı olmamanın ne anlama geldiğini en acı şekliyle önümüze koydu.”
‘Deprem kader değil, yönetilebilecek bir risktir’
Yaşanan bu büyük felaketin bizlere bir kez daha depremin kader değil, yönetilebilecek ve etkisi azaltılabilecek bir risk olduğunu gösterdiğini belirten Avşar; “Sayın Bakan Kurum, bugün yine tespitlerini, bilimsel açıklamalarını ortaya koyan, hükümeti ve sorumluları uyaran bir bilim adamı edasıyla açıklama yaptı.”
‘İnsanımız bu riskli binalarda yaşamak zorunda değil’
Sayın Bakanın, tıpkı 13 Aralık 2023’te Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Projesini açıkladıkları o şatafatlı lansman programında dönemin Şehircilik Bakanı Özhaseki’nin dediği gibi o meşhur nakaratı tekrarladığını ve şöyle konuştuğunu belirtti; “İstanbul’da 1,5 milyon yüksek riskli yapı var. Bunun 600 bini Konya’daki bina gibi kendiliğinden yıkılabilecek durumda, annelerin feryadı duyun, insanımız bu riskli binalarda yaşamak zorunda değil, evet artık yeter, kişisel işlerinizi bırakın,” ve Kurum’a uyarıları için teşekkürlerini ifade etti(!)
‘Halk boş söylemlerden bıktı’
Bakanlığın deprem bölgesi özelinde de yoğun bir çalışma içinde olduğuna şahit olduklarını belirten Avşar, ancak bu bilgileri dinlemekten bıktıklarını, artık yorulduklarını ve sürekli aynı şeyleri dinlediklerini söyledi.
“Peki ne istiyoruz başta İstanbul ve Marmara bölgesini depreme hazırlamak için?” diye soran Avşar; “Sadece bir örnek olsun diye gösteriyorum, bakın bu fotoğrafta gördüğünüz yer İstanbul bağcılar. Evet, burası bir tuğla parçası değil, burası bir taş yığını değil burası tamda Sayın Bakanın dediği gibi kendiliğinden yıkılabilecek 600 bin konutun olduğu ve 24 yıldır iktidarın yönettiği, yüzde 50-60 dolayında oy aldığı Bağcılar. Burada Allah korusun dönüşümler tamamlanmadan bir deprem olursa zaten yardım ulaşamayacağı için insanlar yardım beklerken enkaz altında kalacak” şeklinde konuştu.
‘Bal bal diyerek ağız tatlanmıyor’
Görseldeki sıkışıklığı gösteren Avşar, “İnsanlar herkesin bildiği bilgileri dinlemek duymak istemiyor ne yapacaksınız şu mahallere nasıl ulaşacaksınız. Bakanlık belediye iş birliği yapmadan bunu nasıl sağlanacak. Lafa gelince herkes siyaset üstü deyip duruyor ama bal bal diyerek ağız tatlanmıyor” dedi.
‘8 Mayıs 2024’te dediğimiz gibi Depreme Hazırlık ve Denetim Komisyonu kurumalı’
Avşar, 8 Mayıs 2024 tarihinde yine bu kürsüde adeta bu günleri görerek, Sayın Bakanı duyarak bu işe Yüce Meclisin el atması gerektiğini söylediklerini ve Meclis çatısı altında tarafların eşgüdüm halinde çalışmasını sağlamak üzere acilen Depreme Hazırlık Denetim ve Kontrol Komisyonu kurulması gerektiğini ifade ettiklerini belirtti. Ancak üzerinden hayli vakit geçmesine rağmen hala aynı noktada olunduğunu ve Maalesef zamanın kendilerini haklı çıkardığını söyledi.
‘Cenaze ortada kaldı’
Avşar; “Hala cenaze ortada bunu kim kaldıracak belli değil. Depremin yıl dönümünde tekrar birkaç gün konuşulacak ve tekrar rafa kaldırılacak.
Bu teklifimim yineliyoruz; bu iş ciddi, bu iş büyük, bu iş acı, kendinize gelin ve işin siyasi boyutundan ötesini görmeyen bu beceriksizlere işi bırakmayın!
Gelin bu önergemize destek verin bu işin takipçisi Yüce Meclis olsun.”, şeklinde konuştu.
‘Tüm siyasi partiler ortak akıl ve iradeyle hareket etmeli’
Avşar, buna ışık tutacak 6 Şubat depremlerinin tüm yönleriyle incelenmesi, yaşanan ihmallerin, eksikliklerin belirlenmesi ve kamuda görevini ihmal edenlerin ceza alması, gereken tedbirlerin ortaya konulması yeni ihmallerin riski için sorumluluk makamındakilere ibret teşkil etmesi gerektiğini, cezasızlık algısı sürdüğü sürece kimse sorumluluğunu ciddiye almayacağını ve olan ölene olacağını belirtti.
Avşar, “Depremzede vatandaşlarımızın yaşadığı acıların olası bir Marmara depremi başta olmak üzere ülkemizde bir daha yaşanmaması için, tüm siyasi partilerin bir araya gelerek, ortak bir akıl ve iradeyle hareket etmesi gerekmektedir” dedi.
‘Geleceğe yönelik somut önerilerde oluşturulmalıdır.’
Avşar, “Bu önergeyle, 6 Şubat depremlerinde yaşanan ihmallerin tüm yönleriyle araştırılması, ihmallerin sorumlularının belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Bu komisyon, deprem öncesi ve sonrası yaşananları detaylı bir şekilde inceleyerek ihmalleri, eksiklikleri tespit edecek ve geleceğe yönelik somut önerilerde bulunacaktır” diye konuştu.
‘Hatay’a yaptığımız ziyarette ciddi sağlık risklerini gördük’
Yıl dönümü münasebetiyle Hataya yaptıkları programa değinen Avşar, “Dün Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan ile Hatay’daydık, depremzede vatandaşlarımızın talep ve sorunlarını dinledik. İnsanlar yeniden yaşama tutunmaya çalışıyor, Hatay dev bir şantiye ama evleri yetiştirmek için hızla çalışan kamu kurumlar ve emekçilere çok teşekkür ediyorum. Tabi hızlı olmanın verdiği dezavantajların ceremesini de vatandaş ne sağlığı ile ödüyor. Bu dev şantiye büyüklüğü ölçeğinde ciddi kirlilik yaratmakta kent dev bir toz bulutu içinde çoluk çocuğun sağlığı tehdit altındadır” ifadelerine yer verdi.
Kartalkaya'daki Otel Yangını: İki Üst Düzey Yetkili Gözaltına Alındı
Bolu, Kartalkaya'da meydana gelen otel yangını olayıyla ilgili soruşturma sürüyor. Bu kapsamda Bolu İl Özel İdaresi'nde görevli iki üst düzey yetkilinin gözaltına alındığı bildirildi.
Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli ve Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal'ın, yangınla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmaları, olayın ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Yangının çıkış nedenine dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, olay yerinde yapılan incelemeler ve ifade işlemleri devam ediyor.
Yangının kontrol altına alınmasının ardından başlatılan titiz soruşturma süreci, bölgedeki güvenlik kameralarının kayıtlarının incelenmesini ve görgü tanıklarının ifadelerinin alınmasını içeriyor. Mekanik ekipman ve elektrik sistemleri üzerinde yapılan değerlendirmeler de sürece eklenmiş durumda.
Yetkililer, soruşturmanın derinleşmesiyle birlikte yangının olası sebep ve ihmallerini açığa çıkarmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu olayda, sorumluların tespit edilmesi için gereken tüm adımlar atılacak. Yaşanan bu felaketin ardından bölgede güvenlik önlemlerinin artırılması planlanıyor.
Türkiye ve Katar Arasında Savunma İş Birliğinde Yeni Dönem
Türk savunma sanayii, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şeyh Saud Bin Abdurrahman Bin Hasan Bin Ali Al Saninin görüşmesinin ardından önemli bir adım attı. Türkiye'nin savunma alanında öncü kuruluşları MKE AŞ ve ASFAT AŞ ile Katar Savunma Bakanlığı'na bağlı Barzan Holding arasında geniş kapsamlı iş birliği protokolleri imzalandı.
Gerçekleştirilen anlaşmalar, her iki ülkenin savunma ve yatırım alanlarında ortak projeler geliştirmesini hedefliyor. İmzalanan protokoller, Katar ve Türkiye arasındaki mevcut iş birliklerini daha da güçlendirirken, iki ülkenin ortak bir kararla üçüncü ülkelerle de yeni iş birlikleri geliştirebilmesine olanak sağlıyor.
Bu stratejik anlaşmalar, Türkiye ve Katar arasında savunma sektörü odaklı iş birliklerinin bir göstergesi olup, iki ülkenin savunma kapasitesini artırmayı hedeflemektedir. Görüşmelere ev sahipliği yapan Millî Savunma Bakanlığı, bu tür uluslararası iş birliklerinin önemine vurgu yaparak, gelecekte de benzer adımlar atılmasının planlandığını belirtiyor.
Kağıthane Belediye Başkanı'ndan Umre Ziyareti Sonrası Anlamlı Buluşma
Kağıthane Belediye Başkanı, Çağlayan Mahallesi'nde bulunan ve umreden dönen esnaf Kamil Özgenç'i ziyaret etti. Belediye Başkanı, Özgenç'in umre dönüşünü kutlayarak nazik misafirperverliği için teşekkürlerini iletti.
Ziyaret sırasında Özgenç ile sıcak bir sohbet gerçekleştiren Belediye Başkanı, mahallenin ihtiyaçları ve esnafların talepleri hakkında bilgi aldı. Yerel esnaflara verdiği desteği bir kez daha vurgulayan Başkan, birlik ve beraberlik mesajları verdi.
Belediye Başkanı'nın ziyareti, samimi bir ortamda gerçekleşti ve yerel halk tarafından memnuniyetle karşılandı. Bu tür ziyaretlerin, yerel yönetim ile vatandaşlar arasındaki bağı güçlendirdiği ve toplumda olumlu bir etki yarattığı değerlendirildi.
Trump'ın Emriyle California'da Barajlar Açıldı: Çiftçiler Su Kıtlığı Riski Altında
ABD Başkanı Donald Trump'ın emriyle, California'daki barajlardan yaklaşık 8.3 milyar litre suyun salınması kararı büyük tartışmalara yol açtı. Kararın bölgedeki su kaynakları üzerindeki etkileri konusunda ciddi endişeler bulunuyor. Uzmanlar, bu adımın kısa süreli fayda sağlamak yerine, özellikle önümüzdeki aylarda bölgedeki çiftçilerin su temininde kısıtlamalarla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor.
California’da su yönetimi kararları genellikle hem ekosistemi korumak hem de tarımsal üretimi desteklemek üzerine şekillenir. Ancak, böylesine büyük miktarda su salınmasının uzun vadeli stratejilere uygun olup olmadığı konusunda tartışmalar sürüyor. Uzmanlar, bu politikaların çiftçilerin suya olan erişimlerini olumsuz etkileyebileceğini, bunun da tarımsal üretimde ciddi aksamalara neden olabileceğini belirtiyor.
Öte yandan, barajlardan su salınmasının kentsel su tüketimi ve çevresel dengeler üzerindeki muhtemel etkileri de kamuoyu tarafından sorgulanıyor. Çevreci gruplar, ekolojik dengeyi bozan kararlar yerine sürdürülebilir su yönetimi politikalarına yönelinmesini savunuyor. Bu durum, bölgedeki tarım sektörünün su kıtlığıyla nasıl başa çıkacağına yönelik endişeleri de artırmış durumda.
GÜRZ 44 Operasyonu: 164 DEAŞ Şüphelisi Yakalandı
Son bir hafta boyunca 21 ilde düzenlenen geniş çaplı GÜRZ 44 operasyonunda, DEAŞ terör örgütüne yönelik dikkate değer bir darbe indirildi. Operasyon sonucunda, terör örgütü ile bağlantılı olduğu düşünülen 164 şüpheli gözaltına alındı.
Operasyon, ülke genelinde terör örgütlerinin faaliyetlerini engellemek ve vatandaşların güvenliğini sağlamak amacıyla yürütülen kararlı mücadele çerçevesinde hayata geçirildi. Elde edilen başarı, güvenlik güçlerinin sistematik ve disiplinli çalışmasına dayanıyor.
Toplumun terörle mücadelede gösterdiği dayanışma ve sahip olduğu ortak değerler, terörün yayılmasını engellemede önemli bir savunma mekanizması oluşturuyor. İçişleri Bakanlığı yetkilileri, bu tür operasyonların kararlılıkla devam edeceğini ve terör tehdidinin tamamen ortadan kaldırılması için gerekli adımların eksiksiz atılacağını belirtiyor.
İlk Yorum yapan siz olun!