Zafer Partisi’nden Fatih Altaylı’nın Gözaltına Alınmasına Sert Tepki: “Bu Bir İstisna Değil, Sistematik Bir Susturma”

ANKARA – 21 Haziran 2025 | Gazeteci Fatih Altaylı’nın, YouTube kanalında yaptığı açıklamalar nedeniyle "Cumhurbaşkanını tehdit" suçlamasıyla gözaltına alınmasına tepkiler sürerken, Zafer Partisi konuya ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, gözaltının hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı, gazetecilerin susturulmasının halkın bilgi edinme hakkını tehdit ettiği vurgulandı.

“Artık Hiçbirimiz ‘Sıra Bana Gelmez’ Diyemeyiz”

Zafer Partisi'nin açıklamasında, Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmasının yalnızca bir bireye değil, toplumsal özgürlüklere yönelik bir müdahale olduğu savunularak şu ifadelere yer verildi:

“Fatih Altaylı’nın gözaltına alınması, artık hiçbirimizin ‘sıra bana gelmez’ diyemeyeceği bir eşiğe işaret ediyor. Bu ülkede gazetecilik yapmak, yazmak, konuşmak; iktidarın çizdiği sınırları aştığınız anda suç sayılıyor. Çünkü muktedirler artık fikri susturamıyor, onun yerine sahibini susturmayı tercih ediyor.”

“Bu Bir Sistemdir, Çürümedir”

Zafer Partisi, yaşanan sürecin münferit değil sistematik olduğunu belirterek, Türkiye’de fikir beyan etmenin tehlikeli hale geldiği bir düzene dikkat çekti:

“Bugün Fatih Altaylı, yarın bir başkası. Çünkü bu bir istisna değil; bir sistemdir. Düşman ceza hukuku, muhalifi ‘suçlu’, gazeteciyi ‘tehdit’, fikri ‘tehlike’ olarak kodlayan sistematik bir çürümedir.”

“Susturulan Bir Gazeteci Değil, Halkın Haklarıdır”

Açıklamada, bir gazetecinin susturulmasının aslında halkın bilgiye ulaşma hakkının gaspı anlamına geldiği vurgulandı:

“Biz biliyoruz: Susturulan bir gazeteci, yalnızca bir kişi değildir. Susturulan, halkın gerçeklere ulaşma hakkıdır. Susturulan, eleştiridir, sorgulamadır, düşüncedir. Ve susturulan her ses, iktidarın meşruiyetinden bir parça daha koparır.”

“Basın Özgürlüğü, Duymak İstemediğimiz Görüşler İçin de Vardır”

Zafer Partisi açıklamasının sonunda basın özgürlüğünün yalnızca beğenilen fikirler için değil, tahammül edilemeyen görüşler için de var olduğunu hatırlattı:

“Altını çiziyoruz: Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne ve birleştirici değerlerine kastetmediği müddetçe hiçbir görüş suç değildir. Basın özgürlüğü, sadece duymak istediklerimiz için değil, duymaya tahammül edemediklerimiz için de gereklidir. Bu bir tercih değil; bir duruştur. Bugün konuşmazsak, yarın konuşacak kimse kalmaz.”