YAZMAK YÜZLEŞMEK DEMEKTİR
Kitaplarıyla gündem yaratan deneyimli gazeteci Cafer Özilhan, yazı yolculuğunu şöyle anlatıyor; “Okumaya cesaret edemediklerinle" diyerek, ilk yazma deneyimimin ürünü olan TOPAÇ 'lar da başladığım "hakikati arama" yolculuğuna "Paranın peşinde hızlı koştukları için ahlakın yetişemediği" yaşamımım bir yerlerinde yollarımızın kesiştiği isimsiz ama okudukları zaman kendilerini görenlerle başladım. Ardından MAVİ KANATLI KUŞ ve İNSAN KOZASI bu yolculuğun kilo metre taşlarını oluşturdu.
"YAZMAK YÜZLEŞMEK DEMEKTİR”
Kitaplarıyla gündem yaratan deneyimli gazeteci Cafer Özilhan, yazı yolculuğunu şöyle anlatıyor;
“Okumaya cesaret edemediklerinle" diyerek, ilk yazma deneyimimin ürünü olan TOPAÇ 'lar da başladığım "hakikati arama" yolculuğuna "Paranın peşinde hızlı koştukları için ahlakın yetişemediği" yaşamımım bir yerlerinde yollarımızın kesiştiği isimsiz ama okudukları zaman kendilerini görenlerle başladım. Ardından MAVİ KANATLI KUŞ ve İNSAN KOZASI bu yolculuğun kilo metre taşlarını oluşturdu.
Yazılanı değil "Neden yazıyorsun?" sorusuyla ilk karşılaştığım zaman " kendim için yazıyorum. Kendi hakikat arayışım için" dedim. Evet, yazmak ve okumak iyileştirir. O nedenle; 1970’lerden günümüze ağırlıklı olarak içinde bulunduğum medya ve siyaset dünyasında yaşanmışlıkları sorgularken, kendi yaşamımdan kesitlerle dünden bugüne pencere açmaya çalışıyorum. Kişi, toplumu günlük yaşamı sorgulayandır. Ancak, kendini sorgulamayan, kendi aynasına bakmaktan korkan insan, yaşamında iz düşümü olan insanları sorgulamak.
AYNADA KENDİ GERÇEĞİNİ GÖRMEK…
Kendi gerçeğini/ hakikatini kendinden bile gizleyenlerin topluma yol gösterici, aydınlatıcı olarak tanıtılıp sunulması ne yazık ki ülkemizin bir gerçeği. Ve ne yazık ki, kendi aynasına bakmaktan korkan ve yine ne yazık ki toplumda alıcısı olan, kendi gerçeğinden kaçanları, mesleki olarak içinde yarım asra yakın çalışan olarak yer aldığım medya ve mesleğimin gereği olarak kendine, topluma sorumluluğum nedeniyle içinde olduğum siyaset dünyasında gördüm çokça.
Yıllarca, yazıp bir kenara attığım günlüklerin yanı sıra, kişiliğimi, kimliğimi bulmamı, yaşamda yol haritamı belirlememi sağlayan, hafızamın en özel köşelerinde üstünü kapatarak koruduğum olumlu - olumsuz yaşanmışlıkları ve yaşamıma iyi - kötü dokunanları sorguladım aslında yazarken. Yaşamımda yer alan aynaya bakmaktan korkanlara ayna olacağına inandığım "hakikat arayışını" yapmaya karar verdiğim anda, tek ilkem, çuvaldızı kendime batırmak oldu. Çünkü hakikat arayışı sadece karşında, yanında olanı sorgulamak değildir. Bu arayış doğumdan ölüme içinde bulunduğun toplumu, toplumun tüm kesimlerini kapsayan gerçeği, kendi gerçeğim ile sorgulamaktı.
İlk kitabım "TOPAÇ'LAR " yayınlandığı zaman çıktığım yolda fincancı katırlarını ürküttüğüme tanık oldum. Bu tanıklığın, bana yansıma yöntemleri de, "tutmaya çalıştığım ayna” da kendi gerçeğini görenlerin, gerçek yüzlerini bir kez daha tüm çıplaklığıyla görmemi sağladı. Bu da, bedeli olduğunu, olacağını bilerek çıktığım yolun doğruluğunu bana gösterdi ve ikinci kitabım MAVİ KANATLI KUŞ' un doğumunu sağladı.
HAKİKATİ ARAMAK…
İNSAN KOZASI ise, ilk kitabımın ardından ailem, arkadaşlarım, dostlarım, hiç tanımadığım, beni kitaplarımla tanıyan okurların "YAZ, YAZMALISIN" diyen destek seslerinin ürünü...
BU " hakikat arayışı" yolunda en önemli kazanımım ise; kendim için ürettiğim "Yazmakta okumak kadar iyileştiricidir, acı çekerek, gülümseyerek yaz" sloganının yer aldığı reçete. Nefes aldığım, okuma- yazma, düşünme sorgulama yetilerim var olduğu sürece bu reçetenin gereğini yapacağım sözünü de ilk kitabımı okuduğu zaman "Seni şimdi daha iyi anlıyor, tanıyor ve seviyorum..." diyen kızıma verdim.
Cafer Özilhan
İlk Yorum yapan siz olun!