Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Hatay İskenderun’da; 6 Şubat depremleri öncesi hiçbir önlem alınmadığını belirterek, “6 Şubat depremi bir beklenmedik doğal afet değildi. Yıllarca seyredildi ve deprem oldu. İlk 24 saat seyredildi sonra 36 saat seyredildi sonra 48 saat seyredildi. Askeri birlikler bile müdahale ettirilmedi ve nihayet 3. günün içinde ilk adımlar atılmaya başlandı. Şimdi, aynı süreci Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın, Gaziantep’in yaşadığı süreci İstanbul yaşıyor. İstanbul da şimdi Hatay gibi depremin karşısında korumasız bir durumda bırakılmış” diye konuştu. Özdağ, yerel seçimlere ilişkin de “Bütün ilçelerde ve büyükşehirde önümüzdeki günlerde adaylarımızı Türk ve Hatay kamuoyuyla tanıştıracağız” dedi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Hatay İskenderun’da; 6 Şubat depremleri öncesi hiçbir önlem alınmadığını belirterek, “6 Şubat depremi bir beklenmedik doğal afet değildi. Yıllarca seyredildi ve deprem oldu. İlk 24 saat seyredildi sonra 36 saat seyredildi sonra 48 saat seyredildi. Askeri birlikler bile müdahale ettirilmedi ve nihayet 3. günün içinde ilk adımlar atılmaya başlandı. Şimdi, aynı süreci Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın, Gaziantep’in yaşadığı süreci İstanbul yaşıyor. İstanbul da şimdi Hatay gibi depremin karşısında korumasız bir durumda bırakılmış” diye konuştu. Özdağ, yerel seçimlere ilişkin de “Bütün ilçelerde ve büyükşehirde önümüzdeki günlerde adaylarımızı Türk ve Hatay kamuoyuyla tanıştıracağız” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, yerel seçimler öncesi il gezilerine devam ediyor. Özdağ, bugün Hatay’ın İskenderun ilçesini ziyaret etti. Özdağ, burada düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“6 Şubat depreminin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Depremin 11 ilimizi kapsadığını ve merkez üssünün Kahramanmaraş olduğunu biliyoruz ama buna rağmen depremden en ağır zarar gören şehir hiç şüphesiz Hatay ve Hatay’da da Antakya oldu. Depremin ikinci gününün akşamı üçüncü günün sabahı buradaydım. Görmüş olduğum manzarayı ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin fotoğraflarıyla zihnimde karşılaştırabildim.
Şunu da ifade edeyim, 6 Şubat depremi bir beklenmedik doğal afet değildi. 2019’da İçişleri Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Kahramanmaraş’ta 7.4 üstünde bir depremin Kahramanmaraş merkezi ve 11 ili kapsayacağı bir depremin, senaryo çalışmasını bir çalıştayla yapmıştı. Bu çalıştay yapılmış olmasına rağmen depremin gerçekleşeceği bilinmesine rağmen başta hastane, okul olmak üzere kamu kurumları bu depreme karşı bir güçlendirme sürecine alındı mı? Hayır, alınmadı. Peki, bu illerde depreme karşı bir bilinci oluşturmak ve depremde yapılması gerekenlerle ilgili bir eğitim yapıldı mı? Hayır, yapılmadı. Kentlerin, depremin yaşanacağı kentlerin kritik noktalarına depremden sonra insanların kendi başlarına ilk yardımı yapabilecekleri, ilk çıkarma işlemlerini yapabilecekleri, çelik dolaplar içerisinde alet, edevat yerleştirilmesi yapıldı mı? Yapılmadı.
“İLK 24 SAAT SEYREDİLDİ SONRA 36 SAAT SEYREDİLDİ SONRA 48 SAAT SEYREDİLDİ. ASKERİ BİRLİKLER BİLE MÜDAHALE ETTİRİLMEDİ VE NİHAYET 3. GÜNÜN İÇİNDE İLK ADIMLAR ATILMAYA BAŞLANDI”
Depremden sonra geçici olarak insanların yerleşecekleri alanlar önceden belirlendi mi, bu alanları altyapıları hazırlandı mı, su ve kanalizasyon hazırlıkları yapıldı mı? Çadır depoları, battaniye depoları gerçekleştirildi mi? Konteynerler bir arada kurulmadan ama kurulmaya hazır şekilde bu kentin, bu bölgenin değişik yerlerine yerleştirilebilecekken yerleştirildi mi? Hayır. Peki, değişik devlet birimleri başta polis, jandarma ve silahlı kuvvetler olmak üzere bu bölgedeki depremde ilk müdahale eğitimi verildi mi? İlk müdahalede kullanacakları araç ve gereçler temin edildi mi? O da hayır. Yıllarca seyredildi ve deprem oldu. İlk 24 saat seyredildi sonra 36 saat seyredildi sonra 48 saat seyredildi. Askeri birlikler bile müdahale ettirilmedi ve nihayet 3. günün içinde ilk adımlar atılmaya başlandı. Şimdi, aynı süreci Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın, Gaziantep’in yaşadığı süreci İstanbul yaşıyor. Rönesans binasının hemen yanında bir sivil toplum örgütünün kurtarma çalışmalarını incelerken ara verip bir çaya davet ettiler beni ve arkadaşlarımı. Malzeme çadırlarını gösterdiler. Çok profesyonel ve çok deneyimli. Bende sordum kendilerine, ‘Bir ekip kaç kişiden oluşur, kaç ekiple çalışıyorsunuz?’ O sorularıma cevap verdi sonra bir daha sordum, ‘Peki, yarın İstanbul’da bir deprem olduğunda ne kadar kurtarıcı gerekiyor, kaç insan gücüne ihtiyaç var?’ 6 bin ve 7 bin arası dedi. Evet, İstanbul da şimdi Hatay gibi depremin karşısında korumasız bir durumda bırakılmış.
“BÖLGEMİZ BÜYÜK BİR SAVAŞIN İÇİNDE AMA DAHA BÜYÜK BİR SAVAŞA DOĞRU HIZLA İLERLİYOR”
Erdoğan’ın en son yapmış olduğu açıklama, ‘yaşasın Cumhuriyet’ açıklaması, 1923’ten beri şeklinde. Sanıyoruz bu hilafet söylemlerinin arkasındaki yabancı servis kaynakları bilgisinin kendisine iletilmesinin bir neticesidir. Öyle ummak istiyoruz. Evet, bu dört saldırı aynı stratejik akıl tarafından şekillendiriliyor ve gerçekleştiriliyor. Bölgemiz büyük bir savaşın içinde ama daha büyük bir savaşa doğru hızla ilerliyor.
“LİYAKAT ESASINDA DEĞİL SİYASET ESASINDA SİLAHLI KUVVETLERDE YAPILACAK ATAMALAR, BU MİLLETE VE BU DEVLETE İHANET ANLAMINI TAŞIR”
Şimdi, İran’ın Pakistan’ı vurması neticesinde, Pakistan’ın da cevap olarak İran’a yönelik adımlar atması bölgedeki gerilimi daha da artırmıştır. Israrla ikaz etmemize rağmen hükümetin gereken önlemleri Türkiye’nin savunması için almakta büyük ölçüde geciktiğini görüyoruz. ‘Barış istiyorsan savaşa hazır olacaksın’, eski bir Roma deyişidir. Türkiye’nin bölgesi böyle bir ateş çemberi içindeyken Kıbrıs dahil olmak üzere özellikle KKTC’de değişik arayışlar sahneye konulurken bir an önce Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları arasındaki emir komuta zincirini doğru olarak kurması gerekmektedir. İki, silahlı kuvvetlerde atamaların liyakat esasında yapılması büyük bir zorunluluktur. Liyakat esasında değil siyaset esasında silahlı kuvvetlerde yapılacak atamalar, bu millete ve bu devlete ihanet anlamını taşır. Devletimizin, milletimizin geleceği, çocuklarımızın canı, siyaset esasında atanan komutanlara değil, ancak liyakat esasında atanan komutanlara emanet edilmelidir.
“AMELİYATA BOMBA İMHA EKİPLERİYLE BİRLİKTE GİRMİŞTİR. BUNU SİVİL BİR DOKTORDAN İSTEYEMEZSİNİZ”
Hala askeri sağlık sistemimiz yoktur. Bu kabul edilebilir değil. Bakın, bölgedeki sivil hastanelere sevk edilen gazilerimizin, terör örgütüne müzahir sağlık personelleri tarafından taciz edildiğine dair iddialar vardır. Bu iddialarla ilgili Sağlık Bakanlığı soruşturma açmış mıdır, bunu sayın sağlık bakanına soruyoruz. Ama bunun da ötesinde harp cerrahisi bir başka uzmanlık alanıdır. Her cerrah, harp cerrahı değildir. Sağlıktan sorumlu genel başkan yardımcımız Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu bir ortopedi profesörü olmasının ötesinde deneyimli bir harp cerrahı olarak, bir askerin bacağından patlamamış fünye çıkartmak için ameliyata girmiştir. Ameliyata bomba imha ekipleriyle birlikte girmiştir. Bunu sivil bir doktordan isteyemezsiniz.
“HATAY’IN DEMOGRAFİK DEPREMLE BOZULAN DOKUSUNU İSTİSMAR ETME PEŞİNDELER”
Ayrıca silahlı kuvvetlerde hala askeri yargı sistemi kurulmamış, var olan tahrip edilmiştir. Gerekçesi, FETÖ sızdı. FETÖ silahlı kuvvetlere de sızdı sadece askeri yargıya sızmadı ki. O zaman silahlı kuvvetleri de kapatın. Disiplinsizliğin kontrol altına alınmasının tek yolu askeri yargının kurulmasıdır. Şimdi sosyal medyada soruyoruz ve Milli Savunma Bakanına da buradan soruyoruz, bazı astsubaylar, ‘Biz ibadetimizi yapacağız’ diye eğitime çıkmayı reddetmişler. Sayın bakan, acaba bununla ilgili bir soruşturma açtı mı? Askerlik zaten ibadetin kendisidir, vatan savunması ibadetin kendisidir. ‘Ben ibadet edeceğim’ diye vatan savunmasına çıkmayan adamın Türk Silahlı Kuvvetleri’nde işi nedir. Bütün bunların kontrol altına alınması gerekmektedir. Keza, Türkiye’nin asker sayısın da yeterli olmadığı da açıktır. Daha büyük bir orduya önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ihtiyacı olduğu kesindir. İşte, bütün bu gelişmelerin hemen kıyısında bulunan coğrafi olarak ve bu gelişmelerden en fazla etkilenen Hatay, bir yandan IŞİD’in eylem arayışlarının bir yandan da hilafet eylemcilerinin altyapı oluşturmaya çalıştığı bir şehrimiz. Örgütler ve arkasındakiler, Hatay’ın demografik depremle bozulan dokusunu istismar etme peşindeler.
Böyle bir ortamda Hatay’ın, İskenderun’un, Reyhanlı’nın Samandağ’ın, Kırıkhan’ın ve bütün ilçelerin güçlü, dirayetli belediye başkanlara, liderlere yerel liderlere ihtiyacı vardır. Bunun çok büyük bir öneminin olduğunu düşünüyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemde, İskenderun Belediye Başkanının Hatay Büyükşehir Belediye Başkanının, Reyhanlı’nın, Kırıkhan’ın Belediye Başkanının Hassa’nın Belediye Başkanının, Altınözü’nün Belediye Başkanın tek işi yolları temiz tutmak, çöpleri kaldırmak değildir ve olamaz. Şehrinin, ilçesinin doğal lideri, birleştirici lideri ve savunucusu olmak zorundadır. Bu sadece Valinin ve Kaymakamın işi değildir.
“BÜTÜN İLÇELERDE VE BÜYÜKŞEHİRDE ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ADAYLARIMIZI TÜRK VE HATAY KAMUOYUYLA TANIŞTIRACAĞIZ”
1990’lı yıllarda terörün yükseldiği bir dönemde ve İskenderun’un da hedef aldığı bir dönemde mesela İskenderun belediye başkanı yapmış 15 sene Mete Aslan Bey böyle bir işlev üstlenmişti. Bir belediye başkanı olmanın ötesinde bir liderlik, İskenderun’un liderliğini yapmıştır. Şimdi, siyasetin kenarında izliyor ancak hem Hatay’ın hem İskenderun’un hem diğer ilçelerin böyle bir liderliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Hatay böyle bir dönemden geçiyor. Zafer Partisi olarak Hatay’da ve Hatay’ın diğer ilçelerinde, sadece çöpleri toplayacak yolları temizleyecek, altyapı çalışmalarını gerçekleştirecek bir anlayışla değil, topluma liderlik edecek ve toplumun haklarını savunacak adaylarla belediye seçimlerine gireceğiz. Bütün ilçelerde ve büyükşehirde önümüzdeki günlerde adaylarımızı Türk ve Hatay kamuoyuyla tanıştıracağız.”
“VATANDAŞLIĞI SATAN ZİHNİYETİN HASTANELERİ SATMASI DA SÜRPRİZ DEĞİL”
Özdağ, şehir hastanelerinin satılışına yönelik iddialara ilişkin sorulan soruya, “Ben de sosyal medyadan okudum ama teyit etmediğim için konuyu bugün gündemime almadım. Ankara’ya dönünce bu konuda bir brifing alacağım. Vatandaşlığı satan zihniyetin hastaneleri satması da sürpriz değil” yanıtını verdi.
Özdağ, bir basın mensubunun Zafer Partisi’nin yerel yönetim seçimleriyle ilgili tavırları ve tek başına seçimlere girme kararına yönelik sorulan soruya şu yanıtı verdi:
“Demokrasi partilerin kurulması ve oy istemesidir. Eğer siz Sovyet dönemi komünist ülkelerde yaşıyor olsaydınız muhtemelen komünist partilerden birinin savunucu olacaktınız komünist rejimin değiştirilmesini istemeyecektiniz. Bu sorunuzla mevcut düzen partilerinin savunuculuğunu yapıyorsunuz ‘Ya iktidardaki partiyi destekleyin ya muhalefetteki tek partiyi destekleyin’ diyorsunuz. Bu çok anti-demokratik, faşist bir duruş.
Demokrasi siyasi partilerin özgürce kurulduğu ve halktan oy istediği rejimlerdir. İkincisi bizim parti olarak tavrımızın ‘zikzaklı’ olduğunu söylediniz. Oysa sokaktaki gençlere sorun. Zafer Partisi gibi ilkeler üzerinde siyaset yapıp bu ilkelerden taviz vermeyen bu ülkede bir ikinci parti var mı?
“HATAY’DA AKP’Yİ DESTEKLEYEN İKİ AİLEYLE CHP’Yİ DESTEKLEYEN BİR AİLENİN HATAY SİYASETİNİ DOMİNE ETMESİNE ZAFER PARTİSİ SON VERECEKTİR”
Türkiye CHP ve AKP’ye muhtaç değildir. Bunların dışında da siyasi alternatifler çıkarlar adaylarını gösterirler ve halk tercih eder. Nitekim Zafer Partisi, Ata İttifakı’nı kurduğu ve aday gösterdiği için ikinci tura kalmıştır. HDP’nin Türk siyasetinde belirleyici olması Zafer Partisi sayesinde engellenmiştir. Hatay’da AKP’yi destekleyen iki aileyle CHP’yi destekleyen bir ailenin Hatay siyasetini domine etmesine Zafer Partisi son verecektir."
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!

Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!
Batman’da bir lisenin önünde çıkan silahlı kavga, çevrede büyük paniğe neden oldu. İddiaya göre, aralarında husumet bulunan iki grup okul önünde karşı karşıya geldi. Tartışmanın kısa sürede büyümesiyle taraflar birbirine tabancayla ateş açtı.
Çatışma sırasında ölen ya da yaralanan olmadı, ancak park halindeki bazı araçlara kurşun isabet etti. Öğrenciler ve veliler yaşanan olay nedeniyle büyük korku yaşarken, çevrede güvenlik önlemleri artırıldı.
Polis ekipleri olaya karışan şüphelileri yakalamak için geniş çaplı çalışma başlattı.
İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!!

İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!
İstanbul’un Fatih ilçesinde, turistlere yönelik müstehcen gösteriler düzenlendiği belirlenen bir eğlence işletmesine polis ekipleri baskın düzenledi. “Sex bomb” dansı adı altında yapılan uygunsuz gösterilerin sosyal medyada yayılması üzerine harekete geçen ekipler, mekânda detaylı denetim gerçekleştirdi.
Yapılan baskında işletmede uygunsuz içerikli eğlencelerle turistlerin eğlendirildiği ortaya çıktı. Polis, işletmede bulunan bir kişiyi gözaltına alırken, söz konusu mekâna 120 bin 482 TL idari para cezası uygulandı.
Yetkililer, kamu düzenini ve toplumsal değerleri zedeleyen bu tür faaliyetlere izin verilmeyeceğini, denetimlerin artarak süreceğini belirtti.
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı!

İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı
İzmir’de bir eğlence mekanında çekilen ve sosyal medyada büyük tepki toplayan görüntüler sonrası soruşturma başlatıldı. Görüntülerde tesettürlü bir kadının, erkek dansçılarla birlikte twerk yaptığı anlar yer alıyordu.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen polis ekipleri, kimlikleri tespit edilen 2 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili incelemeler sürerken, gözaltındaki şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Sosyal medyada kısa sürede yayılan görüntüler, toplumun farklı kesimlerinden yoğun tepki aldı.
İlk Yorum yapan siz olun!