TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ BAŞKANI ALPASLAN ÇAKAR; “Bankalar büyümeye kesintisiz desteğini sürdürecek”
Turkuvaz Medya Grubu tarafından düzenlenen “3. Finansın Geleceği Zirvesi” Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar’ın, “Türkiye Yüzyılında Bankacılığın Rolü ve Geleceği” bölümünde yaptığı konuşmayla devam etti. Bankacılık sektörünün 2023 yılında sağlıklı büyümesini sürdürdüğünü belirten Çakar, “Bugün itibarıyla Türk bankacılık sektörünün milli gelire oranı yüzde 93 seviyesinde olup aktif büyüklüğümüz 22 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı kaynaklı gerilimin yaşandığı 2023 yılında bankacılık sektörü sağlıklı büyümesini sürdürmüştür” dedi. Bankacılık sektörünün uluslararası düzenlemelere tam uyumlu olduğunun altını çizen Çakar, “Bankacılık sektörü dengeli ve sağlıklı bir bilançoya sahiptir. Sektörümüzün bilançosu TL ağırlıklıdır. Aktiflerimizin yüzde 65’i, kaynaklarımızın yüzde 56’sı TL cinsindendir. Bugün itibariyle mevduat toplamı 14,4 trilyon TL’ dir” ifadelerini kullandı.

Son dönemde yurtiçi piyasalardan sağlanan kaynaklarda ciddi bir artış yaşandığını anlatan Çakar sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplam kredi 14,4 trilyon TL olup, menkul değerler cüzdanının toplam aktifler içerisindeki payı yüzde 17 ile yatay bir seyir izlemektedir. Bankacılık sektörü iç borç stokunun yüzde 76’sını kullanmaktadır. Krediler ve menkul kıymetler birlikte değerlendirildiğinde aktiflerin yüzde 68’i aktif ekonomik faizin finansmanında kullanılmıştır. Kredilerin 4’te 1’i bireylere, kalan kısmı ise firmalara kullandırılmıştır. KOBİ’lerin payı yüzde 27,4 olmuştur. İmalat sanayi yüzde 30 ile ilk sırada yer almaktadır, inşaat sektörünün payı ise yüzde 10’dur. Enerji ve tarım sektörü yüzde 7’şer paya sahiptir, turizmin payı ise yüzde 4’tür. İmalat sanayinin payı son yıllarda 6 puan, tarım sektörünün payı ise 2 puan artmıştır. Bu ekonomimiz adına sevindirici olmuştur. Bankalarımızın büyüme stratejileri doğrultusunda imalat, imalat sanayi başta olmak üzere döviz kazandıran ve istihdama katkı sunan sektörlerde kredi büyümesinin devam edeceğini öngörüyoruz. Tahsili gecikmiş ticari kredilerde sektörde yoğunlaşma bulunmamaktadır. Sektörde ihtiyatlı bir karşılık ayırma bulunmaktadır. Yeniden yapılandırma veya kredilerin Eylül 2023 itibariyle toplam tutarı 523 milyar TL olup toplam kredilere oranı sadece yüzde 5’tir. Sektörümüz güçlü bir öz kaynak yapısına sahiptir. Öz kaynaklarımız 1,9 trilyon TL’dir, sermaye yeterlilik oranı 18,4’le oldukça iyi bir düzeydedir. Özetle, temel bankacılık performans kriterleri birlikte değerlendirildiğinde sektörümüzdeki göstergeler uluslararası kıyaslama yaptığımız AB ülkelerine yakın düzeydedir. 2024 yılında ülkemizin büyümesine katkıda bulunan kesintisiz destek vereceğini söyleyebiliriz. Geleceğe daha olumlu bakıyoruz, ülkemizin gücünün ve potansiyelinin farkındayız. Bunun temelinde üretimin geldiği seviye, yatırım ve istihdamdaki süreklilik ve finans sektörüne olan güven yatmaktadır. Sektörümüz ülkemizin geleceği için çalışmaktan asla vazgeçmeyecek ve gereken desteği vermeye devam edecektir.”
İFM’den kamudan kalan alanın yüzde 70’ine talep alındı
İstanbul Finans Merkezi Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vizyon projesi olan İstanbul Finans Merkezi’nin; Ziraat Bankası, Vakıf Bank ve Halk Bank gibi kamu bankalarının genel müdürlüklerinin taşınması ile faaliyetlerine başlamış ve hali hazırda yaklaşık 8 bin çalışana ev sahipliği yaptığını dile getirdi. Diğer faz açılışlarının tamamlanması ile birlikte tüm kamu ve özel paydaşlarıyla faaliyetlerine hızla devam edeceklerini kaydeden Erdem, İFM bünyesinde sunulan hizmetlerin verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla, 21 Mayıs 2020’de yüzde 100 Türkiye Varlık Fonu hissedarlığında yönetici şirketleri olan TVF İFM A.Ş.’nin kurulduğunu hatırlattı. Finans sektörü için önemli bir potansiyeli barındıran İstanbul’un bu potansiyelini değerlendirmek amacıyla kavramsal temelleri 2007’de ortaya konan İFM’nin, 2019 yılında TVF’nin devreye girmesi ile stratejik bir önem kazandığını belirten Erdem şunları söyledi: “Ana amacımız; çok boyutlu finansal hizmetler, uluslararası ticaret ve enerji ekosistemini oluşturmak. Bu ana amacı gerçekleştirebilmek adına üç temel hedefimiz Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamak adına çalışmalarımıza odaklanıyoruz. Bir diğer hedefimiz olan finansal piyasalarımızın ve ürünlerimizin derinleşmesini oldukça önemsiyoruz. İFM'nin tüm katılımcılarına yeni iş ve yatırım fırsatları sunmayı da önemli bir hedef olarak görmekteyiz. Bu hedeflere ulaşmak için paydaşlarımızla bir araya gelerek, var olan pastayı daha da büyütmeyi ve Türkiye’nin bu pastadan daha fazla pay almasını sağlayacağız.”
Finansal hizmetler, dış ticaret, enerji ve emtia olmak üzere üç alanın ekosistemin çekirdeğini oluşturduğunu söyleyen Erdem, “Bu ekosistemin yaratacağı fayda ile önce bölgesel sonra küresel bir finans merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yatay eksende İFM’nin tüm bileşenlerine hitap eden bir kavram olarak sürdürülebilirliği de önemsiyoruz” dedi.
İFM’nin kanununda şirketlere sunulan teşvikler ve kolaylıkların belirtildiğini hatırlatan Erdem, “Türkiye’nin hali hazırda işleyen sağlıklı mevzuatına aykırı bir durum yaratmamak adına, yani çitin içi ve dışında önemli bir ayrım olmaksızın İFM’deki teşvikler genel olarak faaliyet esaslı kurgulanmıştır. İFM’nin uluslararası bir ticaret merkezi olması amacıyla aynı zamanda kurumlar vergisinde dıştan dışa ticaret ile alakalı bir avantaj sağlanmıştır. Böylelikle İFM aynı zamanda bir uluslararası ticaret merkezi haline de gelmiş bulunmaktadır” dedi.
Erdem şöyle konuştu: “Merak edilen konulardan biri de İFM gibi dev bir projenin nasıl doldurulacağına dair akıllara gelen sorular olabilir. Hali hazırda İFM’de yer alan kamu bankaları ile birlikte projedeki diğer paydaşlarımız (TCMB, Borsa İstanbul, İş Bankası, Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar) tam olarak yerleştikten sonra projede kalan kiralanabilir ofis alanları yaklaşık 500 sin metrekare olacaktır. Bu alanın da yüzde 70’ine dair bir ön talep almış bulunmaktayız. Benzer bir değer olarak, perakende alanları için mevcut kapasitemizin 2 katından fazla bir ön talebe ulaşmış bulunmaktayız.”
Kadınların kullandığı iki ticari krediden biri Halkbank’tan
Finansın Geleceği Zirvesi’nde, “Bankacılığın Geleceği” özel oturumunda finansal sistemin en kritik bileşenlerinden olan bankacılık sektörünün sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomi için oldukça güçlü bir bağı olduğunu anlatan Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “2023 yılında yaşanan küresel gelişmeler bu gerçeğin en büyük göstergesi oldu. 2023’ü resesyon etkileri, finansal belirsizlikler ve ekonomideki dalgalanmalarla geride bırakıyoruz. Aynı zamanda jeopolitik gelişmelerin de küresel ticareti oldukça etkilediği bir dönemdeyiz” dedi.
6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerine değinen Osman Arslan, “Türkiye’nin sürdürebilir kalkınması için son derece kritik öneme sahip 11 ilimiz bu depremden olumsuz etkilendi. Ancak hemen sonrasında gösterilen dayanışma ve desteklerle bu alanda hızlı bir toparlanma yaşadık. Özellikle Türkiye Bankalar Birliği (TBB) öncülüğünde hem kamu bankaları hem de özel bankalar bölgenin yeniden ayağa kalkması için gereken çaba ve gayreti gösterdi, göstermeye de devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesi ile beraber para ve maliye politikalarında yeni önlemler hayata geçirildi. Orta Vadeli Program kapsamında üretime yüksek katma değerli yatırımla ve kalkınmaya odaklanan ekonomi yönetimimiz sonuçlar almaya başladı” diyen Osman Arslan, “Ekonomi yönetimimiz enflasyonun çıpalanması ve düşürülmesi için faiz artışları, selektif kredi politikaları ve faiz adımları ile oldukça önemli kararlar aldı. Bankamız da bu dönemde selektif kredi politikası ile üreten ve ihracat yapan firmaları desteklemeye devam etti ve bundan sonraki süreçte de devam edecek” şeklinde konuştu.
Kadınların ilham veren hikayeleri gerçeğe dönüşüyor
Finansın geleceğini şekillendiren en önemli hususun girişimcilik ekosisteminin desteklenmesi olduğunu vurgulayan Osman Arslan, “Bugün büyük bir mutlulukla ifade etmeliyim ki geride bıraktığımız yılda kadınların kullandığı her iki ticari krediden biri bankamız tarafından kullandırıldı. Şimdi diğer yarısını bekliyoruz” dedi. Arslan, şöyle devam etti: “Bu bakımdan her zaman olduğu gibi bugün de kadın ve genç girişimciler başta olmak üzere esnafımızın yanında olan bir kuruluşuz. Kadın girişimcilere özel bir başlık açıyoruz hep. Kadın girişimciliğinde 2021 yılında gündeme almış olduğumuz ve Üreten Kadınlar Buluşmaları ile başlattığımız finansman sürecini Üreten Kadınlar Yarışması ile destekliyoruz. Binlerce kadın girişimcinin ilham veren hikayelerinin gerçeğe dönüşmesi için çalıyoruz. Finans merkezindeki kulelerden birine de hem girişimcilik merkezi kurmayı hem de buradaki girişimcilere finansal destek vermeyi amaçlıyoruz.”
Kadınlara ve genç girişimcilere destek vererek Türkiye’den yeni markaların çıkması için çalıştıklarının altını çizen Arslan, “En küçük esnafımızdan büyük şirketlere kadar tüm kesimlere her alanda desteği sürdüreceğiz” dedi. Alın teri olan tüm kesimlere ellerini uzatmaya çalıştıklarını dile getiren Osman Arslan, “KOBİ kredilerimiz geçen yıla göre yüzde 67 arttı. 2022 yıl sonunda bireysel kredileri dışarda tuttuğumuzda toplam ticari kredilerin yüzde 53’ü KOBİ’lere kullandırıldı. Bu oranı 2023 sonunda yüzde 56’ya çıkardık. 2024 hedefimiz ise ticari kredilerinin yüzde 60’ını KOBİ’lere kullandırmak ve onların büyümesini destekleyen bir noktaya ulaşmak. Aynı şekilde küçük esnafımızla da geçmişten gelen bir bağımız mevcut. Bu bağı da giderek büyütüyoruz” diye konuştu.
Politika faizi yabancı sermayenin akması için yeterli seviyede
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, zirvede ‘Bankacılığın Geleceği” başlıklı özel oturumda genel müdür olduğu üç yıldır ilk defa etki alanı içinde olan konularda karamsar olmadığını, geleceğe pozitif baktığını vurgulayarak, finansın geleceği hakkında da olumlu düşünceler hissettiğini dile getirdi. Politika faizinin geldiği noktanın herkes için dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğuna işaret eden Aran, şöyle konuştu: “Parasal sıkılaşma, miktarsal sıkılaşma ve teşvik politikasını işin içine katınca hem reel sektör hem de üretim açısından hassas yürütülmesi gereken bir noktadayız. Finansala erişim açısından dikkat edilmesi gereken bir noktaya gelindi. İçinde bulunan seviye önümüzdeki dönemde riskleri dikkatli yönetmemiz gerektiğini, bazı şeyleri, tartışarak, konuşarak, istişareyle yapılması gereken bir dönemde olduğunu gösteriyor. Ben yaptım oldu anlayışıyla tekrar hassas dengeyi kaybedersek reel sektör finansman maliyetlerinin üstesinden gelemez, üretkenliğini, karlılığını kaybeder hale gelirse bir anda sektörde alacak problemiyle karşılaşabiliriz. Öncelik verdiğimiz üretim alanlarında ben şu anda riskleri yönetilebilecek seviyede buluyorum.”
Aran, zaman zaman bankalar ile reel sektörün birbirinin aleyhine olduğu önyargısı yaşandığını ifade ederek “Birlikte hareket etmeliyiz. Ülkemizin büyümesinin sürdürülebilir olmasından, refahın artmasından, ekonomik kaynaklı olan sorunların giderilmesinden bahsediyorsak, birlikte hareket etmemiz gerektiğini ve çıkarlarımızın ortak olduğunu da bilmeliyiz” dedi.
Yerel seçimler yabancının umurunda değildir
Hakan Aran, Türkiye’de tasarrufların yeterli olmadığını ve dış kaynak ihtiyacının olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:” Biz vatandaşların tasarruflarını ne kadar cazip oranlarda alırsak alalım, reel sektöre ne kadar düşük maliyet ekleyerek neredeyse başa baş, belki zararla aktarırsak aktaralım, kaynakları etkili transfer yapmış olabiliriz, ama bu refahın artması, büyümesi için yeterli değil. Bizim dış kaynak almamız gerekiyor. Politika faizinin seviyesi yabancı sermayenin akması için yeterli seviye. Ben yabancı sermayenin yerel seçimleri beklediklerini sanmıyorum. Hiçbir yatırımcı bir ülkeye giderken yerel seçim sonuçlarıyla ilgilenmez. Siyasi istikrara, genel seçime bakar, ama yerel seçim hiç umurunda değildir. Yatırım yaparken Londra belediye başkanına bakmazsınız. Yabancının beklediği nokta politika faizi seviyesinin son nokta olup olmadığını görmek içindir. Merkez Bankası’nın 2.5 puanlık marjı elinde tuttuğunu en fazla bir seferlik daha artış yapacağı anlaşılıyor. Bu seviyenin ben yabancının bu ülkeye girerim 2-5 yıllık kağıtlarını alır para kazanırım noktası olduğunu anlıyorum. Yabancı sermaye akışının doğrudan yatırım olmasa da sıcak para olsa da 2-5 yıllık kağıtlara girmesi beklentim de pozitif bakış açımın bir nedeni.”
Dışardan bu kadar yüksek bedel ödeyerek yüksek faiz vererek yabancının parası alındıysa, bunun değerlendirileceği yerin çok önemli olduğunu vurgulayan Aran, kaynağın ihracata, döviz kalemi yaratan ithal ikamesi üretime ve turizme aktarılmasının, 2-3 yıldır söylenen büyürken cari açık vermeyen ekonomiye sahip olma söyleminin gerçekleştirilmesi için tarifi bir fırsat yarattığını ifade etti. Aran şöyle devam etti: “Ancak kaynağın cazibesine kapılır dönüşüm hikayesinde aynı hızla motivasyonla devam etmezsek, o sırada bulduğumuz bir dış kaynağın rehavetiyle tüketim ağırlıklı kullanırsak, bu hikâye tekrar yarım kalır ve yine aynı sorunlarla yüzleşiriz. O nedenle finansın ve ekonominin geleceği için gelen dış kaynağın doğru alanlarda kullanılması birinci öncelik. Kaynak, kredilerle üretime dönüştürülmeli, ihracat, turizm ve tarım sektörleri stratejik olarak desteklenmeli, istihdam yaratılmalı, ithal ikamesi üretime aktarılmalı. Bu dönüşüm 5 yıl içinde enerji tarafında yarattığımız hikayeyle tamamlanmalı.”
Aran, önümüzde 5 yıl olduğunu ve bu 5 yılda dönüşüm tamamlanırsa Türkiye’nin kişi başı milli gelirde 20 bin doları zorlayabileceğini bu fırsattan doğru şekilde yararlanılması gerektiğini vurguladı. Enerji tarafındaki hikâyeyi takip ettiklerini söyleyen Aran, önümüzdeki yıl yurtiçindeki doğalgaz ve petrol üretimlerinde artışın cari açıkta önemli ölçüde tasarruf sağlayacağını vurgulayarak, yeşil dönüşümün de bankacılık sektörünün destek verdiği alanlar arasında yer aldığını kaydetti.
Aran, kripto paralarla ilgili yasa tasarısı hazırlanırken, bankacılık sektörüyle paylaşılmamış olmasını büyük eksiklik olarak gördüğünü vurgulayarak “Kripto para konusuna asıl geleneksel finansal oyunculardan en büyük katkı gelecek. Yasal düzenlemenin doğru olması, eksikliklere alternatif olmasını istiyorsak, bankalara da bir sorulması gerektiği inancındayım. Vatandaşın bu konuda yapacağı yatırımların korunması için bankalar en güvenli kurumlardır, saklama görevi bankalara verilebilir” diye konuştu.
İstanbul katılım finansın merkezi olmaya en büyük aday
Finansın Geleceği Zirvesi’nde “Katılım Bankacılığında Türkiye için Fırsatlar” özel bölümünde Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, katılım bankalarının faiz hassasiyeti nedeniyle finansın dışında kalanların sistemin içine çekilmesine vesile olduğunu belirtti. Katılım bankacılığının gösterdiği gelişim ve hızlı büyümeyle bütünsel bir ekosistem oluşturmayı başardığını vurgulayan Mehmet Ali Akben, şunları söyledi:
“Ülkemizde tohumları ilk kez 1985 yılında atılan katılım bankacılığı bugün sektörün çok önemli bir paydaşı haline geldi. Katılım bankalarının açılması Türkiye’de faiz hassasiyeti nedeniyle finansın dışında kalanların sistemin içine çekilmesine vesile oldu. Katılım bankaları tasarrufların değerlendirilmesi noktasında büyük bir sorumluluk üstlendi. Finansal kalkınmayı önceleyerek geliştirilen enstrümanlar yüksek teveccühle karşılandı. Ülkemizde katılım bankacılığı çalışma prensiplerinde 8 banka hizmet veriyor. Henüz genç olarak nitelendirebileceğimiz ekosistemin Türk bankacılık sisteminden aldığı payın yüzde 9 civarına ulaşması bu alana gösterilen ilgiyi teyit ediyor. 2 trilyon TL’ye yaklaşan bilanço büyüklüğüyle katılım bankaları finansal bankacılığı artırma çerçevesinde yalnızca bankacılık değil gösterdiği gelişim ve hızlı büyümeyle bütünsel bir ekosistem oluşturmayı başardı. Tüm alt katılımlarda çok önemli aktörlere dönüştü. Tabana yaygın ekonomik büyümenin katılım finans ekosistemi üzerine inşa edilmesi küresel ilginin ülkemize kazandırılmasında da önemli bir role sahiptir. Küresel ölçekte 4 trilyon dolar büyüklüğe sahip olan İslami finansın 2026’da 6 trilyon dolara yükseleceği öngörülmektedir. Katılım bankalarının hem yerel tarafta pazar payını artırma hem de küresel sermayeyi sistematik bir biçimde ülkemize kazandırma noktasında önemli bir vazifesi bulunuyor. Türkiye’nin ikinci yüzyılına başlarken finans kurumlarının teknoloji, sürdürülebilirlik ve sosyal finans alanlarında ciddi adımlar atacağını, ülkemizin küresel ekosisteminden aldığı payı artırmasına katkı yapacağını öngörüyoruz. Türkiye’nin ve İstanbul’un katılım finans merkezi olmasında en büyük aday olduğu inancındayız.”
Bitcoin sistemi mutlaka önemli bir yer edinecek
“Finteklerin Finansal Kapsayıcılıkta Rolü” başlıklı bölümde 2013’ten 2017’ye kadar sadece Bitcoin üzerine çalıştığını belirten Papara CEO’su Emre Kenci, “Bitcoin sisteminin büyük sorunları olmakla beraber, geleneksel finansal sisteme alternatif oluşturulmak istendiğinde mutlaka önemli bir yer edineceğini düşünüyorum. Özellikle takas sistemindeki değerlere iyi bir alternatif olabilecek. Bütün pazarları detaylı bir şekilde inceliyoruz. Ortadoğu ve Afrika’ya detaylı olarak odaklanıyoruz. Ülkemiz pırıl pırıl parlıyor. Biraz da doğal kaynağımız olsa çok daha parlarız. Özellikle gençlerimizin potansiyeli bize çok fazla umut veriyor” dedi.
Papara üzerinden yapılabilen işlemlere değinen Kenci, “Çok sayıda kentin ulaşım sistemine entegreyiz. Kent içi ulaşımda Papara kullanılabiliyor. Sağlık ve sigorta işlemleri yapılabiliyor. Sosyal medya yayıncıları bağış toplayabiliyor. Aynı zamanda uygulama üzerinden mesajlaşan kullanıcı sayısı çok fazla. Ayda 1,2 milyon kullanıcı Papara kullanarak sohbet ediyor. Bu da uygulamaya giren kullanıcıların başka hizmetlerden faydalanmasına ve ekonomiye katkı sağlamasına neden oluyor” ifadelerini kullandı. Toplam kullanıcılarının yüzde 5’inin göçmenler olduğunu anlatan Kenci, “Ancak bu yüzde 5, toplam finansal hacmin yüzde 20’sini gerçekleştiriyor. Bu da bize finansal kapsayıcılık açısından önemli bir gösterge. Ayrıca burada Rus vatandaşlarının ve Suriye vatandaşlarının sayısında geçtiğimiz yıla göre ciddi bir artış var. Kapsayıcılık giderek artıyor” diye konuştu.
Çok ciddi yatırım atağı, arayışı var
“Yabancı Sermayenin Türk Bankacılığına Bakışı” adlı bölümde Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Türkiye’nin yabancı sermayenin aradığı birçok özelliği barındırdığını dile getirerek “Son dönemde uygulanan ekonomik politikanın yarattığı güven ortamı yabancının ilgisi artıyor. Bunu şirket borçlanmalarında, hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde görüyoruz. Hisse ve DİBS’te son 7 haftada 4,7 milyar dolar giriş var, yabancı payı yükseldi. Büyük rakamlar değil, ama ciddi bir başlangıç. Önümüzdeki yıl itibariyle Körfez çevresinden çok ciddi giriş olacağını biliyorum. Çok ciddi yatırım atağı ve arayışı var” dedi.
Denizbank’ın MENA bölgesinde Türkiye’ye gelecek yatırımlara kilometre taşı görevini yürüttüğüne işaret eden Ateş, “74 milyar doların üzerinde bir varlığı inceleme yaklaşımındayız” diye konuştu.
ChatGPT’ye yabancı yatırımcının ne istediğini sorduğunu ve herkesin bildiği maddeleri sıraladığını aktaran Hakan Ateş, onun yazmadığı ve ilave etmek istediği maddenin “teknoloji ve sürdürülebilirlik” olduğunu vurguladı. Bir turistin bile kalacağı otelin sürdürülebilir olup olmadığına baktığını kaydeden Ateş, verinin günümüzün petrolü olduğunu ve Denizbank’ın da bunu işlemeye çok meraklı olduğunu belirtti. Yoğun sermaye akışına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Ateş, cazip ürün ve hizmetler sunarak, kaynağı çekip bunu ülkenin kalkınmasında kaldıraç olarak kullanmak gerektiğine işaret etti.
Finansın Geleceği Zirvesi’nde Güçlü Sponsor Desteği
Finansın Geleceği Zirvesi’nin ana sponsorluğunu Halkbank, Türk Telekom, Türk Hava Yolları, Vakıf Yatırım, Ziraat Bankası ve Denizbank üstlendi. Zirvede Colendi, Finans Kurumlar Birliği, İstanbul Finans Merkezi, Koleksiyon Mobilya, Koza Altın, Kuzu Grup, Misyon Yatırım Bankası, Papara, RHG Enertürk Enerji, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Vakıf Katılım co-sponsor, Artemis Halı, Astaş Holding, Damat Tween, DAP Yapı, Doğuş Çay, Kuzey Marmara Otoyolu, Phillip Capital, Rixos Hotels ve Torkam Holding ise destek sponsoru olarak yer aldı.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
AK Partili Belediyelerde Eş Zamanlı Buluşma: Halkla 1. Yıl Değerlendirmesi

HABER/HASAN MESUT EKMEN
AK Partili belediyeler, yerel yönetimlerde geçen bir yılın ardından, halkla bütünleşen ve şeffaf yönetişim anlayışı çerçevesinde 19 Nisan Cumartesi günü anlamlı bir etkinliğe imza atacak.
AK Parti çatısı altındaki tüm belediyelerde eş zamanlı olarak düzenlenecek programda, belediye başkanları vatandaşlarla birebir buluşacak. Bu buluşmalarda, halkın soruları, önerileri ve talepleri doğrudan muhataplarına iletilecek.
Partiden yapılan açıklamada, bu buluşmaların “çözümün bir parçası olarak birlikte üretme” anlayışıyla şekilleneceği belirtildi. AK Partili belediyelerin hizmet odaklı çalışmalarını, 1 yılın sonunda halkla birlikte değerlendirecek olan başkanlar, yerel yönetimde katılımcı demokrasiye örnek teşkil edeceklerini vurguladı.
📍 Etkinlik Tarihi: 19 Nisan 2025, Cumartesi
📌 Yer: Tüm AK Partili Belediyeler
🗣 Katılımcılar: Belediye Başkanları ve Vatandaşlar
Yılmaz Tunç: "Adaletle Güçlenen İstikrarla Kalkınan Bir Türkiye Hedefliyoruz"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’nin adalet sistemi ve ekonomik kalkınması üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Tunç, “Adaletle güçlenen istikrarla kalkınan ve büyüyen bir Türkiye için çalışıyoruz” diyerek bakanlığının öncelikli hedeflerini net bir şekilde ortaya koydu. Bu vizyon doğrultusunda atılacak adımların ülke genelinde hukukun üstünlüğünün sağlanması ve ekonomik istikrarın desteklenmesi amacıyla hayata geçirileceği belirtildi.
Adalet Sistemindeki Reformlar
Bakan Tunç, adalet sisteminin etkinliğini artırmak için bir dizi reformun üzerinde çalışıldığını vurguladı. Bu reformların arasında duruşma süreçlerinin hızlandırılması, yargı personelinin eğitimi ve teknolojik altyapının güçlendirilmesi gibi önemli başlıklar yer alıyor. Özellikle son yıllarda mahkeme kararlarının icra edilmesindeki gecikmelerin önüne geçmek için yeni düzenlemeler yapıldığına dikkat çekildi.
Ekonomik Kalkınma ve Adaletin İlişkisi
Adalet Bakanı, adaletin ekonomik kalkınma ile doğrudan ilişkili olduğunu belirterek, şeffaf ve güvenilir bir hukuki zeminin yatırım ortamını iyileştireceğini ifade etti. Bu bağlamda, ticaretin kolaylaştırılması, sözleşmelerin ihlallerine karşı etkin koruma sağlanması ve fikri mülkiyet haklarının güvence altına alınmasının ekonomik büyüme için kritik öneme sahip olduğu vurgulandı.
Hukukun Üstünlüğü İlkesi
Tunç, bakanlık olarak hukukun üstünlüğü ilkesini her zaman ön planda tuttuklarını belirtti. Bu ilke çerçevesinde, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunması, yargı bağımsızlığının sağlanması ve adalete erişimin kolaylaştırılması gibi konularda hassasiyet gösterdiklerini ifade etti. Ayrıca, uluslararası hukuk normlarına uygun hareket ederek Türkiye’nin hukuki saygınlığını artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Örnek Uygulamalar
Bakan Tunç'un açıklamalarına göre, adalet sistemini güçlendirmek için başlatılan bazı projeler şunlardır:
- Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri (AUÇY): Mahkemelerin yükünü hafifletmek ve uyuşmazlıkların daha hızlı çözülmesini sağlamak amacıyla AUÇY’nin yaygınlaştırılması.
- E Duruşma Sistemi: Duruşma süreçlerini dijitalleştirmek, şeffaflığı artırmak ve zamandan tasarruf sağlamak için e-duruşma sisteminin geliştirilmesi.
- Yargı Personeli Eğitimi: Hakimler, savcılar ve diğer yargı personelinin güncel hukuk mevzuatı ve yargılama teknikleri konusunda eğitilmesini sağlayacak programların düzenlenmesi.
Tunç, bu projelerin Türkiye’nin adalet sistemini daha etkin, verimli ve güvenilir hale getirmeyi amaçladığını belirtti.
İstanbul'da 3. Uluslararası Yeditepe Bienali Başladı

İstanbul'da 3. Uluslararası Yeditepe Bienali açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bienalin ülkemize ve kültür sanat camiasına hayırlar getirmesini diledi. Gelenekselleşen etkinlik, bu yıl 15 farklı ülkeden 263 sanatçının 215 eserine ev sahipliği yapıyor.
Bienalde Yer Alan Eserler
Yeditepe Bienali, geniş bir yelpazede sanatsal çalışmaya yer veriyor. Resim, heykel, seramik, gravür gibi farklı disiplinlerdeki eserler, sanatseverlerin ilgisini çekmeyi hedefliyor. Bienale katılan sanatçılar arasında Türkiye'den ve dünyadan önde gelen isimler bulunuyor.
Etkinlik 2 Ay Sürecek
Bienal kapsamında çeşitli yan etkinlikler de düzenlenecek. Sanatçı söyleşileri, atölye çalışmaları ve panel tartışmaları ile bienalin zengin içeriği daha da genişletiliyor. Bu etkinliklerin amacı, sanatseverlerle sanatçılar arasında etkileşim kurmak ve sanata olan ilgiyi artırmak.
2 ay boyunca sürecek bienal, İstanbul'un kültürel yaşamına önemli bir katkı sağlaması bekleniyor. Bienalin, yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi göreceği tahmin ediliyor. Etkinlik, sanatın evrenselliğini vurgularken, farklı kültürlerin etkileşimine de zemin hazırlıyor.
Çatalca Belediyesi, 18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü'nü Kutladı

Çatalca ilçesinde tarihi ve kültürel mirasın korunması amacıyla yapılan çalışmalarla bilinen Çatalca Belediyesi, 18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, ilçenin zengin tarihi dokusuna dikkat çekilerek, geçmişten günümüze uzanan mirası koruma ve gelecek nesillere aktarma çabalarının devam edeceği vurgulandı.
Çatalca'nın Tarihi Dokusu
Çatalca, İstanbul'a yakın konumu ve tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması sebebiyle önemli bir kültürel mirasa sahip. İlçe sınırları içerisinde bulunan antik kalıntılar, tarihi camiler, kiliseler ve Osmanlı döneminden kalan eserler, Çatalca’nın geçmişine ışık tutuyor. Özellikle Çatalca Kalesi, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde stratejik öneme sahip olmuş ve günümüze kadar korunmuş önemli bir yapı olarak dikkat çekiyor.
Belediye'nin Miras Koruma Çalışmaları
Çatalca Belediyesi, tarihi yapıların restorasyonu ve bakımına büyük önem veriyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarla birçok tarihi eser restore edilerek turizme kazandırıldı. Bunlar arasında;
- Tarihi Çatalca Merkez Camii'nin minare onarımı
- Köy içindeki eski taş evlerin cephelerinin yenilenmesi
- Roma dönemine ait kalıntıların bulunduğu alanlarda arkeolojik kazı çalışmaları desteklenmesi
Geleceğe Yönelik Hedefler
Belediye yetkilileri, 18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü vesilesiyle yaptıkları açıklamada, kültürel mirasın korunması konusunda daha fazla adım atacaklarını belirtti. Çatalca'nın tarihi değerlerinin tanıtımı için çeşitli etkinliklerin düzenleneceği, yerel halkın ve turistlerin bu eserlere olan ilgisinin artırılmasının hedeflendiği ifade edildi. Ayrıca, genç nesillerin tarihi bilincini güçlendirmek amacıyla okullarda yönelik eğitim programlarının da planlandığı öğrenildi.
Çatalca Belediyesi'nin açıklaması, ilçenin tarihi ve kültürel mirasına verilen önemin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. İlçe sakinleri ise belediyenin bu çalışmalarını takdirle karşılıyor ve Çatalca’nın geçmişten günümüze taşıdığı değerlerin korunmasına destek veriyor.
Beylikdüzü Belediyesi'nden Genç Sporculara Destek

Beylikdüzü Belediyesi, genç sporcuların hayallerine ulaşmalarına destek olmak amacıyla düzenlediği Spor Akademileri Sınavlarına Hazırlık Kurslarına kayıtlar devam ediyor. Bu kurslar, spor alanında eğitim almak isteyen ve çeşitli üniversitelerin beden eğitimi öğretmenliği veya spor bilimleri bölümlerini hedefleyen öğrencilere yönelik kapsamlı bir hazırlık imkanı sunuyor.
Kursların İçeriği ve Hedef Kitle
Hazırlık kursları, sınavda başarıya ulaşmak için gerekli olan teorik bilgilerin yanı sıra pratik uygulamaları da içeriyor. Kurs programı; anatomi, fizyoloji, spor psikolojisi, antrenman metodları gibi konularda uzman eğitmenler tarafından veriliyor. Özellikle son yıllarda spor alanına olan ilgi ve üniversitelerin bu bölümlere olan talebi göz önünde bulundurulduğunda, kurslar öğrencilere önemli bir avantaj sağlıyor.
Kayıt İşlemleri ve İletişim Bilgileri
Kurslara kayıt yaptırmak isteyen adayların, 444 09 39 numaralı çağrı merkezinden 7948 nolu dahiliden bilgi alabileceği belirtildi. Kayıt sürecinde öğrencilerin, gerekli belgeleri hazırlamaları ve belirlenen tarihler arasında başvurularını tamamlamaları gerekiyor. Beylikdüzü Belediyesi yetkilileri, kursların kontenjanının sınırlı olduğunu ve başvuru yapacak adayların acele etmelerini tavsiye ediyor.
Beylikdüzü'nde Sporun Teşvik Edilmesi
Beylikdüzü Belediyesi, sporun teşvik edilmesi ve gençlerin sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması amacıyla çeşitli projeler yürütüyor. Bu kapsamda düzenlenen hazırlık kursları, öğrencilerin hem akademik başarılarını desteklemeyi hem de spor yeteneklerini geliştirmeyi amaçlıyor. Belediye tarafından hayata geçirilen bu tür çalışmalar, ilçe genelinde sporun daha geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulunuyor.
- Kurslar uzman eğitmenler tarafından veriliyor
- Sınav içeriğine uygun ders anlatımı yapılıyor
- Pratik uygulamalarla öğrencinin başarısı destekleniyor
İsrail'in Filistin Politikalarına Tepkiler Artıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü politikaları eleştirdi. Yaptığı açıklamada, yıllardır özgürlük, hak ve hukuktan bahsedenlerin, İsrail'in uyguladığı katliam politikası karşısında sessiz kaldığını belirtti. Bu durumun, uluslararası arenada çifte standartlara işaret ettiğini vurguladı.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Vurgusu
Erdoğan, açıklamasında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne atıfta bulunarak, bu beyannamenin prensiplerinin İsrail tarafından ihlal edildiğini savundu. Filistin topraklarında yaşanan olayların, temel insan haklarına aykırı olduğunu ve uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Batılı Devletlere Eleştiri
En ufak bir olayda ambargo uygulayan Batılı devletlerin, İsrail’e karşı neden aynı tavrı sergilemediği sorusunu yöneltti. Bu durumun, uluslararası ilişkilerdeki adaletsizliği gözler önüne çıkardığını belirtti. Uluslararası hukuk ve insan hakları ilkeleri çerçevesinde, tüm ülkelerin eşit mesafede olması gerektiğinin altını çizdi.
Filistin'de Yaşanan Son Durum
Filistin topraklarında yaşanan gerginlikler son zamanlarda artış gösterdi. İsrail ordusunun düzenlediği operasyonlar ve Filistinlilerin tepkileri, bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu gelişmelerle birlikte uluslararası toplumdan gelen çağrılar, çatışmanın tırmanmasını engellemeye yönelik diplomatik çabaları içeriyor.
- İsrail'in Filistin politikalarına yönelik eleştiriler
- Uluslararası hukuk ihlalleri iddiaları
- Batılı devletlerin tutumu sorgulanıyor
ABD, Suriye'den Askerlerini Çekmeye Başladı

New York Times gazetesinin haberine göre ABD, Suriye’den yüzlerce askerini geri çekmeye başladı. Gazete, bu bilgiyi iki üst düzey ABD yetkilisine dayandırarak, Pentagon’un Suriye’nin kuzeydoğusundaki 8 üsten 3’ünü kapatmayı planladığını belirtti. Bu hamle, bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkilemesi beklenen önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Geri Çekilmenin Kapsamı ve Detayları
ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı yaklaşık 2 bin askerden oluşuyor. Geri çekilme planı kapsamında, öncelikle kuzeydoğu bölgesindeki üslerin kapatılması hedefleniyor. Bu üsler, IŞİD ile mücadelede önemli bir rol oynadı ve bölgedeki Kürt güçlerine destek sağlıyordu. Yetkililer, geri çekilmenin kademeli olarak gerçekleşeceğini ve operasyonel ihtiyaçlara göre takvimin belirleneceğini ifade ediyorlar.
Geri Çekilme Kararının Ardındaki Nedenler
ABD'nin Suriye'den askerlerini çekme kararı, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle alındı. Bunlar arasında:
- IŞİD’in askeri olarak yenilmesi
- Bölgedeki istikrarsızlığın artması
- ABD’nin iç politik önceliklerinin değişmesi
yer alıyor. Birçok analist, bu kararın ABD'nin Suriye politikasında bir dönüm noktası olduğunu ve bölgedeki güç dengelerini değiştirebileceğini vurguluyor.
Bölgesel Etkiler ve Olası Senaryolar
ABD askerlerinin geri çekilmesi, Suriye’deki mevcut durumu karmaşıklaştırabilir. Özellikle Kürt grupların güvenliği konusunda endişeler artıyor. Geri çekilmenin ardından bölgede farklı aktörlerin güçlenmesi ve çatışmaların yeniden alevlenmesi riski bulunuyor. Uzmanlar, Türkiye'nin bu süreçte daha aktif bir rol oynayabileceğini belirtiyorlar. Ayrıca, Rusya ve İran’ın da Suriye’deki etkisini artırma potansiyeli değerlendiriliyor.
ABD’li yetkililer, geri çekilmenin IŞİD ile mücadeleyi zayıflatmayacağını, bölgedeki ortaklarla koordineli bir şekilde hareket edileceğini vurguluyor. Ancak, bu konuda henüz net bir strateji kamuoyuyla paylaşılmadı. Suriye'deki durumun gelişimi, önümüzdeki dönemde yakından takip edilecek.
6 Farklı Organize Suç Örgütü Üyesi Operasyonla Çökertildi: 158 Şüpheli Yakalandı

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 6 farklı organize suç örgütüne yönelik eş zamanlı operasyonlar düzenlendi. Operasyonlarda toplam 158 şüpheli gözaltına alındı. Operasyonların Adana, İstanbul, Antalya ve İzmir illerinde gerçekleştirildiği belirtildi.
Elebaşılardan Yurt Dışı Bağlantıları
Operasyonun merkezinde, farklı şehirlerde faaliyet gösteren organize suç örgütlerinin elebaşıları yer alıyor. Adana'da S.B., İstanbul'da H.Y. ve B.B., Antalya'da A.B., İzmir'de ise S.A.'nın yurt dışında olduğu ve U.G.’nin cezaevinde bulunduğu tespit edildi. Yurt dışından talimat verdiği iddia edilen bu elebaşlarının, Türkiye'deki suç faaliyetlerini yönettiği öne sürülüyor.
Operasyonların Kapsamı
Yapılan operasyonlar çerçevesinde çeşitli suç unsurlarına el konulduğu bildirildi. Bu kapsamda şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda uyuşturucu madde, silah, sahte belge ve nakit para ele geçirildi. Yetkililer, operasyonların organize suç örgütlerinin finans kaynaklarını kurutmaya yönelik olduğunu vurguladı.
Şüphelilerin Tutukluluk Durumu
Gözaltına alınan 158 şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor. Şüphelilerden bir kısmının çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı, diğerlerinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi. Operasyonun ardından bölgedeki güvenlik güçleri, organize suç örgütlerine yönelik takibini sürdürüyor.
Organize Suçla Mücadele Devam Edecek
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, organize suçlarla mücadelede kararlılıkla devam edileceğini vurguladı. Vatandaşların huzur ve güvenliğini sağlamak amacıyla bu tür operasyonların sıklıkla gerçekleştirileceği belirtildi. Yetkililer ayrıca, organize suç örgütlerinin eylemlerine karışan herkesin adalet önüne çıkarılacağını ifade etti.
ABD Dışişleri Bakanından Rusya-Ukrayna Savaşı İçin Zaman Uyarısı

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın taraflarına ve Avrupa’ya “zamanlarının daraldığı” mesajını verdi. Yapılan açıklamada, savaşın sona erdirilmesinin mümkün olup olmadığının kısa sürede belirlenmesi gerektiği vurgulandı.
Savaşın Sonu İçin Belirleyici Anlar
Rubio, "Savaşı sona erdirmenin mümkün olup olmadığını belirlememiz gerekiyor. Netleştirmek için birkaç günden bahsediyoruz," ifadelerini kullandı. Bu açıklama, savaşın seyrini değiştirebilecek kritik bir döneme girildiğine işaret ediyor. Diplomatik çabaların ve müzakerelerin bu kısa zaman dilimi içerisinde yoğunlaşması bekleniyor.
Alternatif Senaryo: Başkan Trump'a Dönüş
Rubio, savaşın sona erdirilmesinin mümkün olmadığı takdirde ise eski Başkan Donald Trump’ın devreye girebileceği sinyalini verdi. Bu durum, ABD dış politikasında olası bir değişikliğe ve yeni bir stratejiye işaret ediyor. Savaşın uzaması halinde, farklı aktörlerin arabuluculuk rolü üstlenmesi ihtimali gündeme gelebilir.
Avrupa'ya Yönelik Uyarı
Rubio’nun Avrupa’ya yönelik “zamanınız bitiyor” mesajı ise kıta üzerindeki güvenlik kaygılarını artırdı. Bu uyarı, Avrupa ülkelerinin enerji bağımlılığı ve savunma stratejileri konusunda daha hızlı adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Avrupa'nın Rusya
- Savaşın sona erdirilmesi için birkaç günün belirleyici olacağı vurgulandı.
- Eski Başkan Trump’ın devreye girebileceği sinyali verildi.
- Avrupa'ya yönelik zaman uyarısı yapıldı.
Galatasaray'ın Bodrum FK Maçında Alman Hakem Görev Yapacak

Süper Lig’de heyecan devam ediyor. Galatasaray, deplasmanda karşılaşacağı Bodrum FK maçında hakem Markus Schmidt tarafından yönetilecek. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu (MHK), kritik mücadele için yapılan hakem atamasını duyurdu.
VAR Merkezi'nde Alman İsmi
Galatasaray’ın 2023 2024 sezonunda oynayacağı Bodrum FK karşılaşmasında, VAR merkezinde de Alman bir isim görev alacak. Bu durum, maçın hakem kararlarının daha yakından inceleneceği anlamına geliyor. MHK tarafından yapılan açıklamada, hakem Schmidt'in deneyimli ve uluslararası arenada da görev yapmış bir hakem olduğu vurgulandı.
Maç Öncesi Hazırlıklar
Galatasaray, Bodrum FK karşılaşması için hazırlıklarını tüm hızıyla sürdürüyor. Teknik direktör yönetimindeki antrenmanlarda oyuncular, taktiksel çalışmalar yapıyor ve fiziksel olarak kendilerini geliştiriyor. Bodrum FK da kendi sahasında Galatasaray'ı ağırlamak için yoğun bir hazırlık süreci izliyor.
Süper Lig'de Hakem Uygulamaları
Son yıllarda Süper Lig’de hakem uygulamalarında VAR sistemi önemli bir rol oynuyor. Özellikle tartışmalı pozisyonlarda hakemlerin doğru kararlar vermesine yardımcı olan bu sistem, ligin kalitesini artırmayı hedefliyor. MHK, hakem atamalarını yaparken deneyimi ve performansı göz önünde bulunduruyor.
- Galatasaray, Süper Lig'de şu ana kadar oynadığı maçlarda başarılı bir performans sergiliyor.
- Bodrum FK ise ligdeki ilk sezonunda dikkat çekici sonuçlar elde etti.
- Hakem Markus Schmidt daha önce birçok önemli karşılaşmayı yönetti.
İlk Yorum yapan siz olun!