Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Tülin Düger, “Tüm dünya diyor ki gerçekten inanılmaz bir rehabilitasyon açığı var. Gittikçe de bu çığ gibi büyüyor. Dünya yaşlanıyor. Yaşlı nüfus artıyor. Kronik hastalıklar da artıyor. Fizyoterapist olarak temel olarak isteğimiz aslında birinci basamak sağlık hizmetlerinde yani aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapistlerin istihdam olması. Biz hastalıkları tedavi etmekten ziyade hastalıkların oluşmasını önlemek, birtakım riskler ortaya çıkmışsa da o riskleri bir an önce bertaraf ederek hastalıkların önünü kesmek istiyoruz. Bu daha ekonomik, daha ucuz ve devlet imkanları açısından da en kolay olanı, hastalıkların önüne geçmek” dedi.

Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: EYLEM LADİN DEĞER
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Tülin Düger, “Tüm dünya diyor ki gerçekten inanılmaz bir rehabilitasyon açığı var. Gittikçe de bu çığ gibi büyüyor. Dünya yaşlanıyor. Yaşlı nüfus artıyor. Kronik hastalıklar da artıyor. Fizyoterapist olarak temel olarak isteğimiz aslında birinci basamak sağlık hizmetlerinde yani aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapistlerin istihdam olması. Biz hastalıkları tedavi etmekten ziyade hastalıkların oluşmasını önlemek, birtakım riskler ortaya çıkmışsa da o riskleri bir an önce bertaraf ederek hastalıkların önünü kesmek istiyoruz. Bu daha ekonomik, daha ucuz ve devlet imkanları açısından da en kolay olanı, hastalıkların önüne geçmek” dedi.
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Tülin Düger, fizyoterapistlerin yaşadığı sıkıntıları, Sağlık Bakanlığı’ndan talep ettikleri ‘Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği’, aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapi hizmeti sağlanmasının gerekliliğini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Düger, şunları söyledi:
“2011 yılında tüm sağlık çalışanları için bir meslek yasası çıkarıldı ve tüm meslekler orada tanımlandı. Fizyoterapistlerin de meslek tanımı 2011 yılında çıkan bu yasayla tanımlanmış durumda. Hatta daha sonra 2014 yılında bir yönetmelik de çıktı. Ancak bütün bunlara rağmen maalesef fizyoterapistler, 4 yıllık lisans mezunu olarak şu anda kamuda ya da özel sektörde mesleki yetkinliklerini, becerilerini, bilgilerini kullanamıyorlar. Bunun önünde maalesef bu yasa hala bir sınırlamayla bizi karşılıyor. O yüzden bizim bu konuda daha açıklayıcı bir yönetmeliğe ve bu kanunun bazı noktalarında düzenlemelere ihtiyacımız var ki uluslararası standartlarda, dünya standardında, Türkiye'de de fizyoterapi rehabilitasyon hizmetlerini kaliteli ve etki olarak kullanabilelim.
“SAĞLIK BAKANLIĞI, FİZYOTERAPİSTLER İÇİN BİR SERBEST MESLEK İCRASI YÖNETMELİĞİ ÇIKARMALI. BİZ BU YÖNETMELİĞE BAĞLI OLARAK BUNUN ÇERÇEVESİNDE ÖZEL YER AÇABİLMELİYİZ”
Türkiye'de inanılmaz rehabilitasyon ihtiyacı var. Bu ihtiyacın en önemli neferi fizyoterapistler. Fizyoterapistlere şu anda vatandaşlarımız ancak ve ancak kamudaki çalışan arkadaşlarımız aracılığıyla ulaşabiliyorlar. Fakat ne yazık ki Sağlık Bakanlığı tarafından istihdamımız çok sınırlı sayıda. Çok düşük bir istihdam var. Atamalar çok yetersiz. Dolayısıyla şu an hala hastanelerde fizyoterapi rehabilitasyon hizmetleri için ortalama üç ay sıra bekleniyor. Biraz önce bahsettiğim kanun nedeniyle ve burada yapılmasına ihtiyaç duyulan düzenlemenin de yapılmaması sebebiyle fizyoterapistlere erişim kamu hastanelerinde sadece sayıca değil kamu hastanelerinde yeterli branşlarda, bölümlerde de istihdam edilmediğimiz için de bir kısıtlama söz konusu. O yüzden bir taraftan buna çözümlenmesi gerekirken bir taraftan da her yıl 7 bin mezun veriyoruz. 128 üniversitede fizik tedavi rehabilitasyon bölümü var. Türkiye'nin ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde mezun veriyoruz. Ancak bu mezunlarımızın anayasal hak olarak bir ‘Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği’ne ihtiyacı var. Yani şunu istiyoruz. Sağlık Bakanlığı, fizyoterapistler için bir Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği çıkarmalı. Biz bu yönetmeliğe bağlı olarak bunun çerçevesinde özel yer açabilmeliyiz. Özel teşebbüsümüzün önü açılmalı. Sağlık Bakanlığı'na da diyoruz ki siz bu çerçevede gelin bizi denetleyin. Sınırlarımızı belirleyin ve biz sağlık hizmeti sunumunu özel sektörde de Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak onların kuralları çerçevesinde gerçekleştirelim istiyoruz. Ancak bu şu anda gerçekleşmiş değil. Yıllardır bununla ilgili uğraşıyoruz.
“SAĞLIK BAKANLIĞI BURADA DENETLEMELER YAPIYOR VE BU DENETLEMELER ÇERÇEVESİNDE BELEDİYELERDE BU MERKEZLERİN AÇILMASINI SORGULUYOR”
Sadece şöyle bir konu var. Belediyelere bağlı olarak bazı arkadaşlarımız sadece fizyoterapistler değil, diyetisyenler, psikologlar gibi birtakım meslek grupları da buna dahildir. Belediyelerde, sağlıklı yaşam merkezi, ya da rehabilitasyon, fizyoterapi, rehabilitasyon hizmetleri kodlarıyla da özel yer açabiliyoruz. Oralarda danışmanlık hizmetleri vermeye çalışıyoruz. Tabii bunlar ruhsatlı. Aynı zamanda devlete vergi verir şekilde bunu gerçekleştiriyoruz. Ancak bu kez de Sağlık Bakanlığı dönüyor, burada denetlemeler yapıyor ve bu denetlemeler çerçevesinde belediyelerde bu merkezlerin açılmasını sorguluyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Sağlık Bakanlığı bu yönetmeliği çıkarsın. Fizyoterapistler o yönetmelik çerçevesinde bakanlık çatısı altında sağlık hizmeti sunumunu gerçekleştirsin. Böylelikle her yıl 7 bin kişi mezun ediyoruz. Gençlerimiz hem kendileri istihdam olacaklar hem yanında başka arkadaşlarımızı istihdam edecekler hem de kamu hastanelerindeki o ortalama üç ay bekleyen vatandaşlarımızdan isteyen, tercih edenleri özel sektörde de fizyoterapistle buluşabilecekler.”
Düger, fizyoterapistler için kamuda yeterli istihdam sağlanmamasının özel teşebbüs açma isteğine neden olup olmadığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“KAMUDA DAHA ÇOK İSTİHDAM EDİLİRSEK KİŞİLER ERKEN DÖNEMDE AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİNDEN BAŞLAYARAK HASTANELERDE, FİZYOTERAPİSTE ERİŞEBİLİRLERSE HER ŞEYDEN ÖNCE DEVLET İMKANLARIYLA BUNU ELDE ETMİŞ OLACAKLAR”
Elbette vatandaşlarımızın her ikisini de talep etme hakkı var. Sağlık hizmetini isterse özel sektörde isterse kamuda talep etme hakkı var. Elbette eğer ki kamuda daha çok istihdam edilirsek kişiler daha çok fizyoterapi ihtiyacı için en erken dönemde örneğin Aile Sağlığı Merkezleri’nden başlayarak hastanelerde, fizyoterapiste erişebilirlerse bir kere her şeyden önce devlet imkanlarıyla bunu elde etmiş olacaklar. Ama onun dışında da özel sektörde bu anayasal hakkınızı da istiyoruz. Özel teşebbüsün de önü açılmalı. Bu alanda da devlet ne kadar istihdam ederse etsin bugün 128 üniversitedeki 7 bin mezunu istihdam edemeyeceğine göre biz aynı zamanda bu özel teşebbüsle de devletimize hizmet sunmak, fizik tedavi hizmetini vermek, istihdamı arttırmak ve dolayısıyla da vatandaşlarımızın ihtiyacı olan o rehabilitasyon ihtiyacını bu ülkede tam olarak gerçekleştirebilmek istiyoruz.
“TEMEL OLARAK İSTEĞİMİZ BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNDE YANİ AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİ’NDE FİZYOTERAPİSTLERİN İSTİHDAM OLMASI”
Şu an tüm dünya diyor ki aslında gerçekten inanılmaz bir rehabilitasyon açığı var. Gittikçe de bu çığ gibi büyüyor. Dünya yaşlanıyor. Yaşlı nüfus artıyor. Kronik hastalıklar da artıyor. Fizyoterapist olarak temel olarak isteğimiz aslında birinci basamak sağlık hizmetlerinde yani aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapistlerin istihdam olması. Biz hastalıkları tedavi etmekten ziyade hastalıkların oluşmasını önlemek, birtakım riskler ortaya çıkmışsa da o riskleri bir an önce bertaraf ederek hastalıkların önünü kesmek istiyoruz. Bu daha ekonomik, daha ucuz ve devlet imkanları açısından da en kolay olanı. Hastalıkların önüne geçmek. Bütün dünya aslında çabasının büyük bir kısmını bu konuya odaklamışken biz de fizyoterapist olarak bu konuya odaklanmak ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde koruyucu, önleyici, rehabilite edici hizmetleri sunmak istiyoruz. Bunu sunarken de iyi, kaliteli mezunlar yetiştirmek istiyoruz. 128 üniversitede tamamen Türkiye’nin ihtiyaç planlaması yapılmaksızın her gün yeni bir fizyoterapi rehabilitasyon bölümü açılıyor. Ama biz mezunlarımızı en doğru, en etkin, en kaliteli biçimde mezun etmek istiyoruz. O yüzden bu sınırsız ve çok geniş bir aralıktan, 90 binle 900 bininci sıralama arasında fizyoterapi öğrencisi almak istemiyoruz. Bunun için de belli bir sınırlama getirilmesi şart. Çünkü sağlık hizmeti sunumu çok değerli. İnsan sağlığından bahsediyoruz. Burada da belli sınırda öğrencinin alınması ve daha kaliteli bir eğitim vermeyi talep ediyoruz.”
Düger, hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın aile sağlığı merkezlerinde fizyoterapi hizmeti vermemesine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“Bunun tam cevabını tabii benim söylemem söz konusu değil. Doğal olarak Sağlık Bakanlığı planlaması şu anda ülkemizde çok fazla hasta, kronik hastalık biliyorsunuz çok ağır bir deprem, Covid-19 pandemisi geçirdik. Çok fazla hastalık ve tedavileri üzerinde halkımızın yoğun bir sıkıntısı var, talebi var. Belki şu anda ağırlıklı olarak dikkat bu noktaya çevrilmiş ve bütün kaynaklar bu konuda kullanılıyor olabilir. Ama bir an önce bu musluğun asıl kapatılmasını sağlamak ve bir an önce bu tarafa dönmek gerekir. Ben inanıyorum ki önümüzdeki günlerde bunu yapmayı da hedefleyeceklerdir.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Mersin’de düğün faciası: Çatıdan düğünü izleyen genç kurşunların hedefi oldu!

Mersin’de düğün faciası: Çatıdan düğünü izleyen genç kurşunların hedefi oldu
Mersin’in Akdeniz ilçesinde sokakta yapılan bir düğün, can kaybıyla sona erdi. Edinilen bilgilere göre, 20 yaşındaki Yakup Sarıca evinin çatısına çıkarak düğünü izlemeye başladı. Bu sırada düğünde havaya ateş açılması sonucu Sarıca göğsünden ve sırtından vuruldu.
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Sarıca, hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayın ardından bölgede geniş çaplı inceleme başlatan polis, düğünde ateş eden kişilerin tespit edilmesi için çalışma başlattı.
Genç yaşta hayatını kaybeden Yakup Sarıca’nın ölümü, mahallede ve yakın çevresinde büyük üzüntüye yol açtı.
Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!

Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!
Batman’da bir lisenin önünde çıkan silahlı kavga, çevrede büyük paniğe neden oldu. İddiaya göre, aralarında husumet bulunan iki grup okul önünde karşı karşıya geldi. Tartışmanın kısa sürede büyümesiyle taraflar birbirine tabancayla ateş açtı.
Çatışma sırasında ölen ya da yaralanan olmadı, ancak park halindeki bazı araçlara kurşun isabet etti. Öğrenciler ve veliler yaşanan olay nedeniyle büyük korku yaşarken, çevrede güvenlik önlemleri artırıldı.
Polis ekipleri olaya karışan şüphelileri yakalamak için geniş çaplı çalışma başlattı.
İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!!

İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!
İstanbul’un Fatih ilçesinde, turistlere yönelik müstehcen gösteriler düzenlendiği belirlenen bir eğlence işletmesine polis ekipleri baskın düzenledi. “Sex bomb” dansı adı altında yapılan uygunsuz gösterilerin sosyal medyada yayılması üzerine harekete geçen ekipler, mekânda detaylı denetim gerçekleştirdi.
Yapılan baskında işletmede uygunsuz içerikli eğlencelerle turistlerin eğlendirildiği ortaya çıktı. Polis, işletmede bulunan bir kişiyi gözaltına alırken, söz konusu mekâna 120 bin 482 TL idari para cezası uygulandı.
Yetkililer, kamu düzenini ve toplumsal değerleri zedeleyen bu tür faaliyetlere izin verilmeyeceğini, denetimlerin artarak süreceğini belirtti.
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İlk Yorum yapan siz olun!