TÜİK, 409 ürünün aylık fiyat değişimlerini gösteren ve enflasyon sepeti olarak bilinen “madde sepeti ve ortalama madde fiyatları” tablosunu 20 aydır açıklamıyor. TÜİK’in yargı kararına rağmen enflasyon sepeti verilerini yayınlamamakta ısrar ettiğini vurgulayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), TÜİK’e Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “TÜİK, bu madde sepetini açıklamak zorundadır. Bunun açıklanmaması açıkça yargı kararına uyulmaması anlamına gelmektedir. TÜİK madde sepetini açıklamayarak aslında enflasyonu neye göre ölçtüğünü de açıklamamış oluyor. TÜİK'in yaptığı da enflasyonu eksik, yanlış ölçerek milyonların ekmeğinin her gün biraz daha küçülmesine yol açmaktır. Milyonların ekmeğinden çalmaktır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise “Mahkeme kararı niye uygulanmaz? DİSK’in açtığı dava çok net. ‘Madde fiyatlarını kamuoyuyla paylaşın’ diyor. Mahkeme de bunu ‘paylaşın’ diye karar veriyor. Bunu istatistiki bir uyum süreci ile ilişkilendirebilir miyiz? Bu, bir gerçeğin gizlenmesine ilişkin. Çünkü gizlenen gerçek, vatandaşa ağır bir bedel ödettiren gerçek. Bunun çok kolay kontrol edilebilmesini arzu etmedikleri için madde sepetini de yayınlamıyorlar” diye konuştu.

NİSANUR YILDIRIM
TÜİK, 409 ürünün aylık fiyat değişimlerini gösteren ve enflasyon sepeti olarak bilinen “madde sepeti ve ortalama madde fiyatları” tablosunu 20 aydır açıklamıyor. TÜİK’in yargı kararına rağmen enflasyon sepeti verilerini yayınlamamakta ısrar ettiğini vurgulayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), TÜİK’e Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “TÜİK, bu madde sepetini açıklamak zorundadır. Bunun açıklanmaması açıkça yargı kararına uyulmaması anlamına gelmektedir. TÜİK madde sepetini açıklamayarak aslında enflasyonu neye göre ölçtüğünü de açıklamamış oluyor. TÜİK'in yaptığı da enflasyonu eksik, yanlış ölçerek milyonların ekmeğinin her gün biraz daha küçülmesine yol açmaktır. Milyonların ekmeğinden çalmaktır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. AKP iktidarına da çağrımız TÜİK'in üzerinden artık elini çekmesidir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise “Mahkeme kararı niye uygulanmaz? DİSK’in açtığı dava çok net. ‘Madde fiyatlarını kamuoyuyla paylaşın’ diyor. Mahkeme de bunu ‘paylaşın’ diye karar veriyor. Bunu istatistiki bir uyum süreci ile ilişkilendirebilir miyiz? Bu, bir gerçeğin gizlenmesine ilişkin. Çünkü gizlenen gerçek, vatandaşa ağır bir bedel ödettiren gerçek. Bunun çok kolay kontrol edilebilmesini arzu etmedikleri için madde sepetini de yayınlamıyorlar” diye konuştu.
TÜİK, 409 ürünün aylık fiyat değişimlerini gösteren ve enflasyon sepeti olarak bilinen “madde sepeti ve ortalama madde fiyatları” tablosunu 20 aydır açıklamıyor. Enflasyon sepeti olarak bilinen bu tablo sayesinde hangi ürününün fiyatının en çok arttığı kamuoyu tarafından öğrenilebiliyordu. Ancak TÜİK, Haziran 2022’den beri bu verileri kamuoyuyla paylaşmıyor.
TÜİK, 26 Mayıs 2022’de yaptığı açıklamada, “TÜFE kapsamında yayımlanmakta olan ayrıntılı tabloların sunum şekli ve içeriği konusunda kamuoyunda gündeme gelen yapıcı eleştiriler de dikkate alınarak, piyasadaki fiyat hareketlerinin kullanıcılar tarafından daha doğru okunması ve takip edilmesine imkan verecek bazı düzenlemeler yapılacaktır. Bu amaçla Eurostat’ın TÜFE verileri konusundaki dağıtım politikası ve şeffaflık kriterleri de değerlendirilerek, ilerleyen süreçte TÜFE kapsamında yayımlanmakta olan ve Eurostat tarafından talep edilmeyen tabloların kaldırılarak, aynı şekilde talep edilen yeni tabloların da eklenmesine karar verilmiştir. Hazırlık çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte yeni yayımlanacak olan tablolarda, geçmiş aylara ait karşılaştırılabilir veriler de yer alacaktır” ifadelerine yer vermişti.
TÜİK, madde sepeti fiyatlarını açıklamamasını ‘Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) standartlarına uyum’ gerekçesine dayandırsa da 20 ay geçmesine rağmen ne veriler kamuoyuna açıklanıyor ne de Eurostat standartlarına uyum gerçekleştirilebilmiş değil.
DİSK, TÜİK’e enflasyon sepeti verilerini açıklamamasından dolayı dava açtı. Ankara İdare Mahkemesi’nde görülen davayı DİSK, Nisan 2023’te kazandı. DİSK’in kazandığı bu davaya rağmen TÜİK, enflasyon sepeti verilerini hala açıklamıyor.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, TÜİK’in enflasyon sepeti verilerini açıklamamasını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’e madde sepeti fiyatlarını yayınlamamasına ilişkin açtıkları davayı kazanmalarına rağmen TÜİK’in bu verileri hala kamuoyuna açıklamamasını ANKA Haber Ajansı’na şöyle konuştu:
“EMEKLİLERİN, DAR GELİRLİLERİN, ASGARİ ÜCRETLİLERİN GIDA ENFLASYONUNU YÜZDE 100’LERİN ÜZERİNE ÇIKTIĞINI GÖRÜYORUZ”
“Türkiye çok yüksek enflasyonlu bir sürece girdi. Özellikle son birkaç yıldır Türkiye’de enflasyondaki yükseliş durdurulamıyor. TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarıyla bile Türkiye’de enflasyon son derece yüksek. Gıda enflasyonu yüzde 70’ler düzeyinde. Araştırma dairemiz DİSK-AR, gelir gruplarına göre enflasyonu, gelir gruplarına göre gıda enflasyonunu hesapladığında TÜİK'in resmi verileri üzerinden özellikle emeklilerin, dar gelirlilerin, asgari ücretlilerin gıda enflasyonunu yüzde 100’lerin üzerine çıktığını görüyoruz şu an. Aynı zamanda genel enflasyonla gıda enflasyonu arasındaki makas da giderek daha fazla açılıyor. Bu, yüksek enflasyonun gerçekten Türkiye'de milyonlar açısından bütün ücretlerin baskılandığı, alım gücünün düştüğü, işçilerin, emekçilerin, emeklilerin yoksullukta eşitlendiği bu süreçte; bu rakamlar milyonların açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiğini gösteriyor bize.
“TÜİK’İN ENFLASYON RAKAMLARINI İKTİDARIN DİREKTİFLERİYLE BASKILAMASI, SADECE BİR İSTATİSTİKİ VERİ OLMANIN ÖTESİNDE MİLYONLARIN SOFRASINDAKİ EKMEĞİN HER GÜN DAHA FAZLA KÜÇÜLMESİNE YOL AÇIYOR”
TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon verisi son derece önemli. Çünkü Türkiye’de bütün emek gelirleri, işçilerin, memurların, emeklilerin yani ücretiyle geçinen, toplumun dörtte üçünden fazlasını oluşturanların bütün emek gelirleri TÜİK'in açıkladığı resmi enflasyon verisine göre belirleniyor. O nedenle TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisinin, gerçek enflasyon olması son derece önemli. Maalesef ama Türkiye'de yıllardır TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon rakamının gerçek enflasyon olmadığını bu ülkede yaşayan herkes görüyor. Her gün hepimiz çarşıya, pazara, manava gidiyoruz. Evimize elektrik, su faturası geliyor. Her şeyin fiyatının her gün arttığını, bugün aldığımızı, yarın aynı fiyata alamadığımızı bu ülkede yaşayan milyonlar yaşayarak görüyoruz. O nedenle TÜİK’in enflasyon rakamlarını iktidarın direktifleriyle baskılaması, enflasyonu düşük göstermesi, enflasyonu eksik ölçmesi sadece bir istatistiki veri olmanın ötesinde milyonların ekmeğinin, sofrasındaki ekmeğin her gün daha fazla küçülmesine yol açıyor.
“TÜİK MADDE SEPETİNİ AÇIKLAMAYARAK ASLINDA ENFLASYONU NEYE GÖRE ÖLÇTÜĞÜNÜ DE AÇIKLAMAMIŞ OLUYOR”
TÜİK yıllardır enflasyonu düşük, yanlış ölçerek milyonların yoksullaşmasına sebep oluyor. Aynı zamanda TÜİK yaklaşık iki yıldır yani Haziran 2022’den bu yana enflasyonu açıklarken kullandığı madde sepetini yani 400’ün üzerindeki maddenin var olduğu sepeti açıklamaktan vazgeçti. Bunun anlamı şu. Bu konuda araştırma yapan araştırmacılar, bu enflasyon sepetindeki rakamları karşılaştırarak TÜİK'in enflasyon verisini değerlendiriyorken, TÜİK bu enflasyon sepeti diye bilinen madde fiyat endeksini açıklamadığı için bu karşılaştırmanın, değerlendirmenin yapılması da olanaksız hale geldi. Yani TÜİK madde sepetini açıklamayarak aslında enflasyonu neye göre ölçtüğünü de açıklamamış oluyor. Zaten her gün yaşadığımız enflasyonla TÜİK'in söylediği enflasyon arasındaki farkın giderek açıldığı bu süreçte TÜİK'in bu verisine olan güven de giderek daha fazla azalıyor. Oysa TÜİK, ülkemizin 100 yıla yakın bir geçmişi, birikimi olan en önemli, en köklü kurumlarından bir tanesidir. TÜİK, bir kamusal kurumdur, kamusal bir hizmet yürütmektedir. Dolayısıyla verilerinin şeffaf ve doğru olması son derece önemlidir.
“TÜİK'İN YAPTIĞI DA ENFLASYONU EKSİK, YANLIŞ ÖLÇEREK MİLYONLARIN EKMEĞİNİN HER GÜN BİRAZ DAHA KÜÇÜLMESİNE YOL AÇMAKTIR”
Ama maalesef TÜİK, iktidarın direktifleriyle, baskılamasıyla sürekli olarak enflasyonu eksik ölçüyor. TÜİK, bu madde fiyat endeksini Haziran 2022’den beri açıklamamaya başladığında biz DİSK olarak, bir emek örgütü olarak, emekçilerin, işçilerin haklarını koruma mücadelesi veren bir kurum olarak, TÜİK’in bu enflasyon sepetini açıklaması yönünde bir hukuksal süreç de başlattık. Önce çeşitli başvurular yaptık. Bunlar reddedildi. Bunu mahkemeye, yargıya taşıdık. 2023 yılı Nisan ayı başında TÜİK’in bu verileri açıklamasının görevi gereği olduğunu Ankara İdare Mahkemesi karara bağladı. Yani artık bir yargı kararı da var elimizde. Yargı kararı sonrasında defalarca TÜİK’e yazı yazdık. Bu yargı kararına istinaden enflasyon sepetini açıklamaları gerektiğini, hatta geriye dönük Haziran 2022’den bu yana bu verileri paylaşması gerektiğini söyledik. Bunu kamuoyuyla paylaştık. TÜİK Başkanı'ndan defalarca randevu talep ettik. TÜİK önünde açıklamalar yaptık ama TÜİK bu konuda hala yargı kararına rağmen bu madde fiyat endeksini açıklamamakta ısrar ediyor. Bu, açıkça bir kamu kurumunun yargı kararına uymaması anlamına gelmektedir. Üstelik bunu akla zarar bir açıklamayla da kendince izah etmeye çalıştığı, ‘Eurostat verilerine uyum’ gibi bir açıklama yaptılar. Ama bunun gerçeklikle hiçbir ilgisi yok. TÜİK, her ayın başında açıkladığı enflasyon verisine taban, kaynak oluşturan bu madde sepetini açıklamak zorundadır. Bunun açıklanmaması açıkça yargı kararına uyulmaması anlamına gelmektedir. TÜİK'in yaptığı da enflasyonu eksik, yanlış ölçerek milyonların ekmeğinin her gün biraz daha küçülmesine yol açmaktır. Milyonların ekmeğinden çalmaktır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
“İKTİDARA ÇAĞRIMIZ TÜİK'TEN ELİNİZİ ÇEKİN”
Bütün emek gelirlerinin TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon verisi üzerinden hesaplandığı bu süreçte, bizim öncelikle TÜİK'e, TÜİK yöneticilerine çağrımız yargı kararına uyarak madde fiyat endeksini, enflasyon sepetini açıklamaları ve enflasyonu doğru ölçmeleridir. Çünkü onların ölçtüğü ve açıkladığı enflasyonun gerçek enflasyon olmadığını bu ülkede yaşayan 85 milyon insan yaşayarak görmektedir. AKP iktidarına da çağrımız TÜİK'in üzerinden artık elini çekmesidir. TÜİK biraz önce de söylediğim gibi bu ülkenin son derece köklü, 100 yıla yakın bir birikimi olan bir kamu kurumudur. Kamusal bir hizmet vermektedir. İktidara çağrımız TÜİK'ten elinizi çekin. TÜİK’in enflasyon verilerini ve bütün verileri doğru biçimde açıklaması için bu baskıdan vazgeçin. Böylelikle de milyonların emeğinin, ekmeğinin daha fazla küçülmesine, emeğinin değersizleşmesine yol açan bu sürece son verme çağrısı yapıyoruz. Çünkü ölçülen enflasyon, milyonların ekmeğini belirlemektedir. Zaten bu kadar yüksek enflasyonla yaşadığımız bu süreçte TÜİK'in enflasyonu eksik ölçmesi kabul edilemez.
“HEPİMİZİN ÇALIŞARAK ÜRETTİĞİ TOPLAM DEĞER 85 MİLYON İNSANI, İNSANCA YAŞATMAYA YETER DE ARTAR BİLE. YETER Kİ TERCİHLER DEĞİŞSİN”
Biz DİSK olarak yaklaşık iki yıldır gelirde adalet, vergide adalet mücadelesi yürütüyoruz. Çünkü bu yüksek enflasyonlu süreçte her gün yoksullaşıyoruz. Her gün alım gücümüz daha fazla geriliyor. Asgari ücret, emekli aylıkları başta olmak üzere insanca yaşayacak bir düzeyde belirlenmesi ve bu anlamda işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, halkın ürettiğimiz değerden hakça payını alabildiği bir ücret politikasına ihtiyaç var. Yine TÜİK’in en son açıkladığı gelir istatistiklerine baktığımızda Türkiye'de gelir dağılımının giderek daha fazla bozulduğunu görüyoruz. Gelir dağılımı adaletsizliği artık bir uçurum haline geldi Türkiye'de. Türkiye'de en zengin yüzde 5’lik kesimle, en yoksul yüzde 5’lik kesim arasındaki gelir farkı 31 kata çıktı. Bu kabul edilebilir, bu sürdürülebilir bir durumda değildir. O nedenle gelirde adalet olması için, başta enflasyonun doğru ölçülmesi, asgari ücret ve emekli aylıkları, kamu çalışanı, işçi ücretleri başta olmak üzere bütün ücretlerin gerçek enflasyon karşısındaki kaybının giderilmesi ve büyümeden milli gelir artışından payını alabilmesi şarttır. Yani ürettiğimiz değeri hakça paylaştığımız, gelirde adaletin sağlanması şarttır. Bu ülkede hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer 85 milyon insanı, insanca yaşatmaya yeter de artar bile. Yeter ki tercihler değişsin. Yeter ki gelirde adalet sağlansın. Bunun için mücadele etmeye ve alnımızın terini akıttığımız ve hepimizin çalışarak ürettiği değeri hakça paylaştığımız insanca yaşayacağımız gelirde adaletin sağlandığı, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin tüm boyutlarıyla sağlandığı bir ülke için de mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Çerkezoğlu, ‘TÜİK’in geçtiğimiz hafta açıkladığı ‘hissedilen enflasyon’a ve ‘hissedilen enflasyon’ verilerine yalnızca TÜİK Başkanlığı ve Bölge Müdürlüklerinde bulunan Veri Araştırma Merkezleri’nde gözetim altında, ücret karşılığı erişilebilmesine’ ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“TÜİK ÖYLE DOLAMBAÇLI BİR MEKANİZMA KURMUŞ Kİ BU VERİLERE ULAŞMAK MAALESEF MÜMKÜN OLMUYOR. TÜİK’İ BU VERİLERİ ŞEFFAF BİR BİÇİMDE KAMUOYUNA AÇIKLAMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Geçtiğimiz hafta TÜİK bir ‘hissedilen enflasyon’ ifadesi kullandı ve bu konuda da ölçümler yaptıklarını söylediler. Bu tabii Türkiye'de TÜİK'in açıkladığı enflasyonla hepimizin yaşadığı enflasyon arasındaki makasın giderek daha fazla açıldığının da bir itirafı aynı zamanda. Biz DİSK olarak bu konuda TÜİK’e çağrılarımızı ve resmi başvurularımızı da yaptık. Hissedilen enflasyon denilen bu verilerin, dünyanın her yerinde olduğu gibi paylaşılması için gerekli başvurularımızı da yaptık. Ancak TÜİK öyle dolambaçlı bir mekanizma kurmuş ki bu verilere ulaşmak maalesef mümkün olmuyor. Bir kez daha TÜİK’e bu verileri de tüm verilerle birlikte şeffaf bir biçimde kamuoyuna açıklamaya, bilim insanlarının erişimine açık hale getirmeye çağırıyoruz. TÜİK, bir kamu kurumudur. TÜİK, kamusal bir hizmet yapmaktadır ve TÜİK'in verdiği bu hizmet, tüm bu veriler kamusal olarak da açık ve şeffaf olmak zorundadır. DİSK olarak biz hem TÜİK’in başta enflasyon olmak üzere bu verilerini şeffaf bir biçimde ulaşabilmek, özellikle enflasyon sepetiyle ilgili yargı kararına rağmen açıklamamasını asla kabul etmiyoruz ve bu konuda yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi, enflasyonun doğru ölçülmesi ve enflasyonla gerçek bir mücadele programının, politikasının hayata geçirilmesi için gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet için bu mücadeleyi büyütmeye kararlıyız.
“GELİRDE ADALET OLMASI İÇİN AYNI ZAMANDA VERGİDE ADALET OLMASI ŞART”
Gelirde adalet olması için aynı zamanda vergide adalet olması şart. O yüzden vergide adaletin sağlanması için bir kanun teklifi de hazırladık. Meclis’e sunduk ve önümüzdeki haftalarda bu kanun teklifi Meclis’te yeniden gündeme gelecek. Biz de iş yerlerinden, alanlardan, meydanlara, Ankara'ya, Meclis’e kadar uzanan bu mücadeleyi büyütmeye kararlıyız. Vergide adalet, gelirde adalet, ülkede adalet için bu mücadeleyi DİSK tüm sendikalarıyla, tüm üyelerimizle ve sendikalı, sendikasız tüm işçi kardeşlerimizle birlikte büyütmeye kararlıdır. Herkesi de bu ülkede emeğine, ekmeğine sahip çıkmaya ve hep birlikte bu bir mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
“ENFLASYONDA DÜŞÜŞÜN ANCAK 2024 YILININ İKİNCİ YARISINDA HATTA 2025’TE OLABİLECEĞİNİ ARTIK İKTİDAR TEMSİLCİLERİ DE SÖYLÜYOR. YÜKSEK ENFLASYONLU BU SÜRECİ MAALESEF YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Yarın ocak ayı enflasyonu açıklanacak. Yine enflasyondaki bu yükselişin devam ettiğini göreceğiz. Zaten hükümetin bütün belgelerine, Orta Vadeli Program’a, 12. Kalkınma Planı’na baktığımızda enflasyondaki bu yükselişin devam edeceğini, iktidar temsilcileri kendileri de açık bir biçimde söylüyorlar. Enflasyonda düşüşün ancak 2024 yılının ikinci yarısında hatta 2025’te olabileceğini artık iktidar temsilcileri de söylüyor. Yani bir yüksek enflasyonlu bu süreci maalesef yaşamaya devam edeceğiz. Bu milyonların yoksullaşması, açlığa yoksulluğa mahkum edilmesi anlamına gelmektedir. İşçileri, emekçileri bekleyense, asgari ücret, emekli aylıkları başta olmak üzere bu yüksek enflasyon karşısında hepimizin daha fazla yoksullaştığı bir süreçtir. O nedenle biz diyoruz ki asgari ücret, enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar yılda 4 kez güncellenmeli. Asgari ücret başta olmak üzere bütün ücretlerin gerçek enflasyon karşısındaki kaybının giderilmesi ve büyümeden milli gelir artışından payını alabilmesi şarttır.
“DÜNYANIN EN ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİ TÜRKİYE'DE. KAŞIKLA VERİLENİN ARTIK KEPÇEYLE DEĞİL KAZANLA ALINDIĞI BİR SÜRECİN İÇERİSİNDEYİZ”
Emekli aylıklarına ocak ayı itibarıyla resmi enflasyon üzerinden artış yapıldı. İşçi, memur, BAĞ-KUR emeklileri arasındaki farkı gideren çeşitli adımlar atıldı. 5 puan gibi. Ama burada çok açık bir adaletsizlik var. AKP'nin yaptığı düzenleme 5510 sayılı yasa aylık bağlama oranlarının düşmesi nedeniyle emekli aylıkları 2008’den beri çok sistematik bir biçimde geriledi. Biz en düşük emekli aylığının en azından asgari ücret düzeyine yükseltilmesi- kök aylıkların - ve bütün artışların, tüm emekli aylıklarının da aynı oranda artırılması ve geriye dönük bir İntibak Yasası’nın şart olduğunu söylüyoruz. Çünkü bu ülkede 15 milyon emekli ve hak sahibi resmen açlıkla yüz yüze bırakılmış durumda. Bütün emek gelirleri çok ciddi bir biçimde geriliyor. Bu yüksek enflasyon karşısında işçinin, emekçinin, halkın alım gücünün korunduğu bir politikaya ihtiyaç var. Tabii ki adaletli bir vergi sistemiyle birlikte. Çünkü dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye'de. Kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil kazanla alındığı bir sürecin içerisindeyiz. Dolaylı vergiler dahil olmak üzere KDV, ÖTV gibi. Bizleri, işçileri, emekçileri, halkı önümüzdeki yerel seçimlerle birlikte çok açık bir yoksulluk bekliyor. Çünkü enflasyonun yüksek seyredeceğini artık iktidar da kabul ediyor. O nedenle yapılması gereken; enflasyonla gerçek bir mücadele. Ama asıl olarak da Türkiye'nin bir bölüşüm krizini yaşadığı ve TÜİK'in verilerinin bile geçtiğimiz hafta yayınlanan TÜİK verilerindeki gelir adaletsizliğin artık bir uçurum haline geldiğinin ortaya çıktığı bu süreçte; gelirde adaleti sağlayacak bir politikanın üretilmesi. Üretime dayalı bir ekonomik politika. Kalıcı ve güvenceli istihdam yaratacak bir ekonomik politika. Bunların hepsinin olabilmesi için de gerçek bir demokrasi yani neyi üreteceğimize, nasıl üreteceğimize ve nasıl bölüşeceğimize başta işçi sınıfı olmak üzere hep birlikte karar verdiğimiz gerçek bir demokrasi için mücadelemizi büyütüyoruz.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, TÜİK’in enflasyon sepetini açıklamamasına ilişkin şunları söyledi:
“VATANDAŞIN MARUZ KALDIĞI ENFLASYON, TÜİK’İN MANŞETE TAŞIDIĞININ 2 KATINDAN DAHA FAZLA”
“Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisine ilişkin kamuoyunda çok ciddi şüpheler var. Bunun inandırıcı olmadığını herkes biliyor. Çarşıya, pazara çıktığınız zaman maruz kaldığınız fiyat artışı ile TÜİK’in manşete taşıdığı veriyi karşılaştırdığınızda da bunun çok örtüşmediği görülüyor. Hatta bu hafta basına yansıdığı kadarıyla TÜİK yaptığı araştırmalarda da ‘hissedilen enflasyon’… Onu hissetmiyoruz biz bedelini ödüyoruz. Gerçek enflasyon ile TÜİK’in bize manşetten sunduğu veri arasında yüzde 100’lük bir fark var. Vatandaşın maruz kaldığı enflasyon, TÜİK’in manşete taşıdığının 2 katından daha fazla. Dolayısıyla açıklanan enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını hem biz biliyoruz hem de TÜİK bu konuda kamuoyuna yansıyan çalışmasından dolayı da bunu kabullenmiş gibi görünüyor.
“TÜİK’İN HANGİ FİYATLARI DERLEYEREK ENFLASYONU HESAPLADIĞINI ARTIK BİLEMİYORUZ”
Biz 2 sene öncesine kadar TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisini, enflasyonda yer alan madde sepetindeki maddelerin fiyatlarını da yayınlıyordu. Biz onlara bakıyorduk. Beyaz peynir kaç liraymış, çocuk ayakkabısı ne kadarmış falan gibi. O fiyatlara bakıp karşılaştırma yapıyorduk. Fakat sonra TÜİK, ‘Ben Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi) ile uyumlu veri açıklayacağım. Şimdilik durduruyorum. Yakında buna uygun veri açıklayacağım’ dedi. Ama üzerinden iki yıl geçmesine rağmen enflasyon sepetinde yer alan maddelerin fiyatlarını kamuoyu ile paylaşmıyor. ‘Gıda fiyatları şu kadar arttı, konut grubu bilmem ne kadar arttı’ gibi başlıklar veriyor. Dolayısıyla biz TÜİK’in hangi fiyatları derleyerek enflasyonu hesapladığını artık bilemiyoruz.
“TÜİK ENFLASYON VERİSİNİ GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR”
Bu konuda DİSK’in açmış olduğu bir dava vardı. Dava sonuçlanmış olmasına rağmen bu verilerin yayınlanmıyor olması bunun aslında bir ‘istatistiki uyumlaştırma sürecinin’ bir sonucu değil vatandaştan gerçek verileri gizlemeye yönelik bir çabanın sonucu olduğu algısını ya da gerçeğini ortaya çıkarıyor. TÜİK enflasyon verisini gizlemeye çalışıyor.
“TÜİK’İN ENFLASYONU, GELİR GRUPLARINA GÖRE FARKLI ŞEKİLDE HESAPLAMASI GEREKİR”
Vatandaşın hissettiği, maruz kaldığı enflasyon ile TÜİK’in açıkladığının neden örtüşmediğini somut bir veri üzerinden verelim. TÜİK, enflasyon sepetinde yer alan ürünleri belli gruplar altında topluyor. Gıda, konut, ulaşım, sağlık, eğitim vs. gibi harcama grupları var. Bunların belli ağırlıkları var. TÜİK diyor ki ‘Ortalama bir ailenin harcamasının dörtte biri, yani yüzde 25,5’i gıdaya gidiyor.’ Konut grubuna ne kadar gidiyor, biliyor musunuz? Yüzde 16,62’si. Konut grubunda yer alan şeyler; kira, doğal gaz, elektrik ve su faturaları. TÜİK aslından şunu söylüyor. ‘Ben vatandaşların tüketimine, gelirlerinin ne kadarını harcıyorlar diye baktım.’ 10 bin lira geliri olan birisi için bunu hesaplayacak olursak bunun bin 662 lirası ile kirasını, doğalgaz, su faturasını ödüyor. Geri kalan parayı da diğer alanlara harcıyor. Bu gerçekle örtüşen bir şey midir? TÜİK’in enflasyonu, gelir gruplarına göre farklı şekilde hesaplaması gerekir. Çünkü bugün vatandaşın gelirinin yarıdan fazlası kira, doğal gaz, elektriğe gidiyor. Geri kalan da beslenmesine yeterse gıda harcamalarına gidiyor. Yetmediği için zaten borçlanmak durumunda kaldığını anlatmıştık.
“TÜİK, MADDE SEPETİNDE YER ALAN 406 ÜRÜN İÇİN ORTALAMA FİYAT DERLEYEREK KAMUOYU İLE PAYLAŞMASI GEREKİR. BİZ DE ‘GÖMLEK FİYATINI KAÇ BULMUŞ? HAKİKATEN BU FİYATA GÖMLEK VAR MI?’ SORUSUNU SORABİLELİM. BUNLARIN HİÇBİRİSİNİ SORAMIYORUZ”
TÜİK’in, vatandaşın gerçek enflasyonunu hesaplayıp kamuoyuyla paylaşması gerekir. Çünkü enflasyon sadece bir gösterge olarak televizyonların sağ ekranında yazan bir şey değil. Bu, herkesin refahını doğrudan etkileyen bir şey. Nasıl etkiliyor? Örneğin SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarında artış yapılacaksa tek kriter enflasyon oranı. Siz bunu düşük açıkladığınızda enflasyon karşısında mağdur etmiş olacaksınız. Kamu çalışanları ya da memur emeklileri için enflasyon artı sözleşmeden gelen bir şey diyorsunuz. Yine orada enflasyonu referans olarak alıyorsunuz. TÜİK’in kamuoyuyla paylaştıkları veriyle, onların gerçekten derledikleri veri arasında bir fark var. Kamuoyu ile paylaştıkları ile manşet enflasyon arasında ciddi sorun var. Bu, vatandaşın yoksullaşmasına ve mağduriyetine yol açıyor. Bu sebeple TÜİK, madde sepetinde yer alan 406 ürünün her biri için ortalama fiyat derleyerek o ürünler için hesapladığını kamuoyu ile paylaşması gerekir ki biz de iktisatçılar, vatandaşlar olarak TÜİK’in sayfasındaki dosyaya bakıp ‘Gömlek fiyatını kaç bulmuş? Hakikaten bu fiyata gömlek var mı?’ sorusunu sorabilelim. Bunların hiçbirisini soramıyoruz. Bize sadece ürün, harcama gruplarının ortalama verisini paylaşıyor.
“DİSK’İN AÇTIĞI DAVA ÇOK NET. MAHKEME BUNU ‘PAYLAŞIN’ DİYE KARAR VERİYOR. BUNU İSTATİSTİKİ BİR UYUM SÜRECİ İLE İLİŞKİLENDİREBİLİR MİYİZ? BU, BİR GERÇEĞİN GİZLENMESİNE İLİŞKİN”
2 yıldır nesinin uyumunu sağlayamamışlar? Buradaki zorluk teknik olarak mı yazılımdan mı kaynaklanıyor? Nereden kaynaklanıyor? Hesaplama biçiminden mi kaynaklanıyor? Verileri gizlemek istediler, gizlediler. Gerekçe olarak da bunu sundular. Eğer 2 yılda istatistiksel olarak uyum sağlanamamışsa, hazırlık yapılamamışsa oradaki yöneticilere bunun hesabını sormak gerekir. ‘2 yılda dünya değişiyor. Siz sadece veri tabanında mevcut bir veriyi Avrupa istatistik standartlarına ya da onların yayınladığı şekle sokamıyor musunuz’ diye sorusunu sormak gerekir. Buradaki niyet bir veri yayınlama takvimine ya da biçimine uymak değildir. Vatandaşın enflasyon verisini yani TÜİK tarafından açıklanan manşet enflasyon verisini detaylı bir biçimde sorgulama imkanını ortadan kaldırmak için yapılan bir işti. Mahkeme kararı niye uygulanmaz? DİSK’in açtığı dava çok net. ‘Madde fiyatlarını kamuoyuyla paylaşın’ diyor. Mahkeme de bunu ‘paylaşın’ diye karar veriyor. Bunu istatistiki bir uyum süreci ile ilişkilendirebilir miyiz? Bu, bir gerçeğin gizlenmesine ilişkin. Çünkü gizlenen gerçek, vatandaşa ağır bir bedel ödettiren gerçek. Bunun çok kolay kontrol edilebilmesini arzu etmedikleri için madde sepetini de yayınlamıyorlar maalesef.
“MERKEZ BANKASI BİLE 2027 YILINDAN ÖNCE TÜRKİYE’DE MAKUL BİR ENFLASYON SEVİYESİNE İNİLEMEYECEĞİNİ RAPORLARINA YANSITIYOR”
AKP iktidarı döneminde enflasyondan kurtulamayız. Bunun gerekçesi de AKP, enflasyona neyin yol açtığını yanlış tanımlıyor. Bir sorun var, ama o soruna neyin yol açtığını yanlış teşhis ederseniz ona yönelik uygulayacağınız politikalar da beklediğiniz sonucu vermez. Teşhis yanlış. Teşhis şu, ‘Vatandaşın çok parası var. Çok para harcadığı için de enflasyon oluyor.’ Öyle mi? Bunu 10 bin liraya çıkarılan en düşük emekli aylığını alan birisine sorun bakalım. ‘Siz o kadar çok para harcayıp enflasyona mı yol açıyorsunuz’ diye. Ya da daha üst gelir grubunda olanlara soralım. Türkiye’de harcamanın önemli bir kısmını yüzde 20’lik gelir grubundan olanlar yapıyor. Vatandaş ihtiyacını bile karşılayamıyor. Enflasyona neyin yol açtığını doğru tespit etmezseniz uygulayacağınız politikalar da beklediğiniz sonucu vermez. AKP iktidarı döneminde, bizim enflasyondan kurtulmamız mümkün değil. Bunu bir iktisatçı olarak ya da CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak söylüyorum diye düşünmeyin. Merkez Bankası bile 2027 yılından önce Türkiye’de makul bir enflasyon seviyesine inilemeyeceğini raporlarına yansıtıyor. Bu sene sonu için bekledikleri enflasyon bile hala dünyada var olan enflasyonun 10 katı seviyesinde. 2025’te aynı seviyelerini koruyacakmış gibi görünüyor. En erken işaret ettikleri tarih 2027. Benim tahminimi, eleştirel bakan bir iktisatçı olarak ya da muhalefet partisinin bir temsilcisi olarak değil resmi verilerle, beklentilerle örtüştüğünü de ifade etmek isterim. 2027’de de zaten Türkiye, seçimlere gitmiş olacak. Hem Erdoğan’dan hem onun uyguladığı ekonomi politikalarından hem de bu bozuk ekonomik göstergelerden kurtulacağız diye düşünüyorum.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Mersin’de düğün faciası: Çatıdan düğünü izleyen genç kurşunların hedefi oldu!

Mersin’de düğün faciası: Çatıdan düğünü izleyen genç kurşunların hedefi oldu
Mersin’in Akdeniz ilçesinde sokakta yapılan bir düğün, can kaybıyla sona erdi. Edinilen bilgilere göre, 20 yaşındaki Yakup Sarıca evinin çatısına çıkarak düğünü izlemeye başladı. Bu sırada düğünde havaya ateş açılması sonucu Sarıca göğsünden ve sırtından vuruldu.
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Sarıca, hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayın ardından bölgede geniş çaplı inceleme başlatan polis, düğünde ateş eden kişilerin tespit edilmesi için çalışma başlattı.
Genç yaşta hayatını kaybeden Yakup Sarıca’nın ölümü, mahallede ve yakın çevresinde büyük üzüntüye yol açtı.
Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!

Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!
Batman’da bir lisenin önünde çıkan silahlı kavga, çevrede büyük paniğe neden oldu. İddiaya göre, aralarında husumet bulunan iki grup okul önünde karşı karşıya geldi. Tartışmanın kısa sürede büyümesiyle taraflar birbirine tabancayla ateş açtı.
Çatışma sırasında ölen ya da yaralanan olmadı, ancak park halindeki bazı araçlara kurşun isabet etti. Öğrenciler ve veliler yaşanan olay nedeniyle büyük korku yaşarken, çevrede güvenlik önlemleri artırıldı.
Polis ekipleri olaya karışan şüphelileri yakalamak için geniş çaplı çalışma başlattı.
İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!!

İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!
İstanbul’un Fatih ilçesinde, turistlere yönelik müstehcen gösteriler düzenlendiği belirlenen bir eğlence işletmesine polis ekipleri baskın düzenledi. “Sex bomb” dansı adı altında yapılan uygunsuz gösterilerin sosyal medyada yayılması üzerine harekete geçen ekipler, mekânda detaylı denetim gerçekleştirdi.
Yapılan baskında işletmede uygunsuz içerikli eğlencelerle turistlerin eğlendirildiği ortaya çıktı. Polis, işletmede bulunan bir kişiyi gözaltına alırken, söz konusu mekâna 120 bin 482 TL idari para cezası uygulandı.
Yetkililer, kamu düzenini ve toplumsal değerleri zedeleyen bu tür faaliyetlere izin verilmeyeceğini, denetimlerin artarak süreceğini belirtti.
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İlk Yorum yapan siz olun!