Yerel seçimlere adım adım yaklaştığımız şu günlerde, aday adayları ve sonrasında da adayları, beldelerine olan yaklaşımları ve projelerini size bu köşeden aktarmaya devam ediyoruz. Bugünkü konuğumuz, Büyükçekmece Ak Parti Aday Adayı Dr.Mir Mehmet Öztürk.
Nilgün Ege:
Seçilmeniz halinde belediye başkanlığınız sürecinde, Büyükçekmece'de yaşayan
vatandaşlara neler vaat ediyorsunuz, projeleriniz nelerdir?
Mir Mehmet Öztürk;
Büyükçekmece, Avrupa Yakası'nın en büyük
ilçelerinden biri konumunda. Boğaz’ın etrafında oluşan ilçelerden sonra
Boğaz'ın en gözde ilçesi. Bir tarafında
deniz, bir tarafında göl bulunan muazzam
bir coğrafyaya sahip. Bu coğrafya 30 yıldır aynı kişi tarafından yönetiliyor.
Bir değişim ve dönüşüm yok. Ak Parti
idareciliği Türkiye'ye çağ atlattı. Biz bu belediyecilikten hiç nasiplenemedik.
İnşallah bu sene bu talihsiz durumu aşacağız.
Çünkü Ak Parti Belediyeciliği bir vizyon. Kendi kişisel becerilerimizle,
mühendisliğimizle, mimarlığımızla da taçlandıracağız.
Hayatta kaldıktan
sonra
estetik kaygı
başlıyor
Nilgün Ege: Halen
Büyükçekmece’den büyük problemi ne olarak görüyorsunuz?
Mir Mehmet Öztürk;
En büyük problem kentsel dönüşümdür. Bir
önceki dönem meclis üyesi olduğumuz zamanda kentsel dönüşümle ilgili planlar
yapmıştık. Kat artırımı ile kentsel dönüşüm planı oluşturuldu. Fakat değişen ve dönüşen Türkiye'de artık bu
kurtarmıyor. Büyükçekmece’de artık yeni bir tasarıma ihtiyaç var.
Öncelikle ada bazlı çalışmaların yapılması gerekir. Sosyal
donatı alanlarıyla, kapalı otoparklar ve yaşam standartlarını yükseltecek
yapılarla da tamamlanması gerekiyor. Vatandaş hayatta kalmak için binasını
yenilemek istiyor. İhtiyaç yaşam döngüsü içinde yerini bulunca bu defa da
estetiğe yöneliyorsunuz. Tüm bunların
yeniden planlanarak programlanması gerekir. Bunu biz yapacağız.
Depremin riski atlatıldıktan sonra Büyükçekmece’deki en
büyük sorunlardan biri ulaşım problemidir.
E-5 Büyükçekmece'yi ikiye bölüyor ve Büyükçekmece’nin iki
yakası bir araya gelmiyor. Dizdariye mahallesi diye bir yer var. Burada akşam
saat 5’ten sonra yaşam yok. Ölü şehirden farksız. Işıklar olmasa sokaklar
kapkaranlık, yürümeye imkân yok. Büyükçekmece için Avrupai bir kent diyorsunuz.
İstanbul’un incisi olarak adlandırdığımız en güzel semtlerinden biri olarak
kabul ediyorsunuz. Ama ışık görmeyen kendi kaderine terkedilmiş sokaklar ve
hizmet görmeyen insanların çoğunlukta olduğu bir yönetim tarzı uyguluyorsunuz.
Bu çehreyi değiştirmek istiyoruz…
Nilgün Ege: Bu yönde
ilk hangi konuya el atacaksınız?
Mir Mehmet Öztürk; İlk yapacağımız eylem Londra Asfaltı ile ilgili bir çalışma yapmaktır. Alt ve üst geçitlerle belirli çevre yollarıyla yani basit dokunuşlarla konuyu halledebilmek mümkün. Örneğin TÜYAP Büyükçekmece sınırları içinde. Yılda milyona yakın ziyaretçi akınına uğruyoruz. Bir tanesinin Büyükçekmece’ye faydası olmuyor. Ya TÜYAP’ı aşağıya indireceğiz. Ya da Büyükçekmece’yi yukarı taşıyacağız. Bunun en önemli yollarından biri de metrobüstür. Son durak TÜYAP olduğu için insanlar bir anda tükeniyorlar. Biz E-5 üzerinden bir çalışma yapacağız. Bu uzun yıllardır, Büyükçekmece’nin programında olan birşey ama bir türlü hayata geçememiştir. Bunu hayata biz getireceğiz.
Yaşamı katleden imar
en büyük sorun
Nilgün Ege:
Büyükçekmece’nin en önemli diğer sorunu da imar gibi duruyor…
Mir Mehmet Öztürk;
Evet, haklısınız. Bizi Türkoba adında bir mahallemiz var. Bugün oraya esnaf ziyaretine gittik. İlk sorulan soru bu. “İmarı ne yapacaksınız’ diyorlar.
Büyükçekmece’de belli adalarda 0.25 4 kat, bazılarında 0.35, 0,60…O kadar yan
yana olup ta birbirinden bağımsız parseller var ki… Buraların yeniden
planlanması gerekir.
Mimar Sinan bölgemizde 7 yıl önce kentsel tasarım projesi
yapmıştık. Halen oranın 18’leri yapılmadı. Vatandaşımız bundan çok rahatsız ve
mağdur. Bunu gidermemiz ve yaşam standartlarını artırmamız gerekir. Halen yaşam
standardını artırmak o bölgeye kat vermek olarak algılanıyor. Hâlbuki asıl olan
oranın kaldırabileceği imarı verip, sosyal donatı alanları yaratmaktır. Yaşam
standardını yükseltemediğinizde oradaki yaşamı katletmiş olursunuz.
NİLGÜN EGE: Yani size
göre Büyükçekmece’de çarpık kentleşme hayli fazla…
Mir Mehmet Öztürk;
Ciddi manada çarpık kentleşme var. Ayrıca ciddi manada da çarpık bir oligarşi
de var. Biz çözüm noktasında öncülük edeceğiz. Vatandaş bize emaneti verdiğinde
gereğini yerine getireceğiz. Büyükçekmece geniş bir alan. Celaliye’den Pınartepe’ye kadar, Ahmediye’den
Mimarooba’ya kadar dört tarafın ayrı ayrı ele alınması gerekir.
Önemli konulardan biri de Büyükçekmece Gölü var. İçme suyu
havzası olmasına rağmen göl kaynakları birçok yerde kurutulmuş. Doğal yaşam
alanlarının birçoğu ihlal edilmiş. Bir tarafta
Tepecik imar yaklaşım alanı içinde olmasına karşılık imar verilmemiş ama diğer
tarata Karaağaç’ta dibine kadar villalar yapılmış. Demek ki bu kararlar,
arz ettiği öneme göre değil şartlara ve ekonomiye göre verilmiş. Bu ayrımı
ortadan kaldıracağız. Düşük olanı yüksek olanın seviyesine çıkaracağız. Bunun
için çaba sarf edeceğiz
Gençleri uyuşturucu
Batağından kurtaracağız
Nilgün Ege: Boşanma ve kadın sorunu, İstanbul genelinde
en fazla Büyükçekmece'de yaşanıyor. Bu alanda çok fazla şikâyet var. Bu sorunu gidermek adına hangi projeleri
yapmayı planlıyorsunuz?
Mir Mehmet Öztürk;
Adli bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Çünkü Esenyurt Adliyesi de
Büyükçekmece'de. Esenyurt İstanbul'un en kalabalık ilçesi. Esenyurt, Beylikdüzü ekseni de burada çalıştığı
için rakamlar abartılı görünüyor. Başlı başına Büyükçekmece'de bu kadar vaka olduğunu
düşünmüyorum.
Nilgün Ege: Belediye
ile yaptığımız görüşmelerde en fazla kadın şikâyetinin Büyükçekmece'den
geldiğini söylediler...
Mir Mehmet Öztürk;
Gece gündüz istenilen her saatte Büyükçekmece’nin herhangi bir sokağında bir
kadın rahatlıkla gezebilir. Asayiş noktasında ben böyle bir sıkıntıya
rastlamadım. Büyükçekmece yazlık bir mekân olduğu halde adli vakalara
rastlamadım. Çocuklarımızı uyuşturucu
belasından alıkoyacak, spora ve eğitime yönlendirecek teşvik edici uygulamalarımız
olacak. Okçuluk sporundan tutun da denizimizi iyi şekilde kullanacak yelken
sporu gibi su sporlarına gençlerimizi yönlendireceğiz.
Büyükçekmece'de gençlerin ve sporcuların kullanımına açık
olimpik bir havuz yok.
Nilgün Ege: Esenler
’de var ama…
Mir Mehmet Öztürk;
Biz gençlerimizi Başakşehir, Esenyurt ve Esenlere gönderiyoruz. Ne kadar ayıp
bir durum. Burnumuzun dibinde deniz var. Yazın denizden kışın havuzdan
yararlanmamız ve bu alanda başarılı sporcular çıkarmalıyız.
Ayrıca Büyükçekmece’de kapalı pazar bile yok. Pazartesi günü
yağmur yağdıysa, Tepecik'teki vatandaşlar pazara gidemiyor. Pazarcı ürün
satamıyor.
İnsanların Mars gezegenine gittiği 21.yy'da siz
vatandaşınıza kapalı pazar yeri yapmamışsınız. Bu durum 30 yıllık
belediyesiniz. Bence belediyeciliğin doktor olmaktan çok kötü bir doktor olarak
tanımlıyorum. Yarım doktor insanı candan eder, Bunlarda Büyükçekmece'yi candan
etti.
Nilgün Ege: Sizin doktoranız
doktoranızın konusu nedir?
Mir Mehmet Öztürk;
Ben doktorayı uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi üzerine yaptım.
Mühendislik eğitimimi pekiştirmek amacıyla... Ümit ediyorum ki, bunun
pekiştirilmiş tarafı halka da yansıyacaktır.
Biz Büyükçekmece halkının menfaati olan her şeyin yanındayız.
Zararına olan her şeyin de karşısında olan bir yaklaşım düsturu içinde hizmet
sunacağız…
Nilgün Ege :
Başarılar diliyoruz..
Mir Mehmet Öztürk; Çok
teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Tahliye Oldu: “Özgürlüğün Sevincini Yaşayamıyorum, Yüreğimin Yarısı Hâlâ İçeride”
1 yıl 10 gün sonra Silivri Cezaevi’nden tahliye edilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, özgürlüğüne kavuşmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Özer, “Dünyanın en güzel şeyi özgürlük ama ben bu sevinci tam olarak yaşayamıyorum. Yüreğimin yarısını içeride bıraktım.” sözleriyle duygularını dile getirdi.
“Yüreğimin Yarısı İçeride Kaldı”
Tahliyesinin ardından basın mensuplarına konuşan Başkan Ahmet Özer, yaşadığı duygusal çelişkiyi şu ifadelerle anlattı:
“1 yıl 10 gün sonra dışarıdayım. Tabii dünyanın en güzel şeyi özgürlük. Ama maalesef ben bugün özgürlüğün sevincini tam olarak yaşayamıyorum. Çünkü yüreğimin yarısını içeride bıraktım.
Başta Cumhurbaşkanı adayımız ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar ve ilçe belediye başkanlarımız, belediyelerimizin üst düzey bürokratları ve diğer dostlarımız, arkadaşlarımız içerideler. O nedenle ben bu özgürlüğün sevincini bugün tam olarak yaşayamıyorum.”
“İBB İddianamesinin Kabulü Üzücü Bir Tablo”
Özer, tahliyesiyle aynı güne denk gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesinin kabul edilmesine de değindi.
“Özellikle de bugün İBB ile ilgili iddianamenin kabul edilmesi ve yayınlanmasıyla birlikte ortaya çıkan tablo ayrıca üzücü bir tablo karşımıza çıktı.”
Özer, sürecin sadece bireyleri değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini ilgilendirdiğini belirterek dayanışma çağrısında bulundu.
Gündemde Yankı Uyandırdı
Ahmet Özer’in sözleri, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Siyasi çevreler, Özer’in “özgürlüğün sevincini yaşayamıyorum” sözlerini, adalet ve demokrasi vurgusunun güçlü bir sembolü olarak değerlendirdi.
Ümit Özdağ’dan İmamoğlu Ailesine Ziyaret: “En Kısa Zamanda Oğullarına Kavuşmalarını Dilerim”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve annesi Havva İmamoğlu’nu ziyaret etti. Ziyaretin ardından sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri Cezaevi’nde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.” ifadelerini kullandı.
Ziyarette Duygusal Anlar
Ümit Özdağ, İmamoğlu ailesini ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, hem geçmişte yaşanan sürece hem de cezaevi dönemine dair değerlendirmelerde bulunduklarını belirtti. Özdağ, anne ve babanın oldukça metin bir duruş sergilediğini ifade ederek, aileye destek mesajı verdi.
“Sayın Ekrem İmamoğlu’nun babası Sayın Hasan İmamoğlu ve annesi Sayın Havva İmamoğlu’nu ziyaret ettim. Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri cezaevinde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.”
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı!
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı
Diyarbakır’da görev yapan polis memuru İsmail T., tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra kayıplara karıştı. Polis memurunun uzun süre haber alınamaması üzerine arama çalışması başlatıldı.
İlk belirlemelere göre, İsmail T.’nin son olarak Dicle Nehri çevresinde görüldüğü iddia edildi. Bunun üzerine bölgeye AFAD, polis dalgıçları ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekipler, nehir çevresinde geniş çaplı arama çalışması yürütüyor.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, polis memurunun yakınlarının da endişe içinde hastane ve çevrede aramalara katıldığı öğrenildi. Yetkililer, arama çalışmalarının aralıksız sürdüğünü bildirdi.
Diyarbakır’da Engelli Çocuğa Taciz İddiası: Mahalleli Şüpheliyi Darp Etti!
Diyarbakır’da Engelli Çocuğa Taciz İddiası: Mahalleli Şüpheliyi Darp Etti
Diyarbakır’da engelli bir çocuğa yönelik taciz iddiası mahallede büyük infiale yol açtı. İddiaya göre, bir şahıs engelli çocuğa tacizde bulundu. Durumu fark eden çevredekiler, öfkeye kapılarak şüpheliyi yakalayıp darp etti.
Olay yerine kısa sürede polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan şüpheli, vatandaşların elinden güçlükle alınarak polis koruması eşliğinde hastaneye kaldırıldı.
Engelli çocuğun ve ailesinin ifadesi alınırken, polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Mahallede ise gerginlik uzun süre devam etti.
Yetkililer, adli sürecin titizlikle yürütüleceğini ve olayın tüm yönleriyle araştırıldığını bildirdi.
İki Kardeşin Arazi Kavgası Kanlı Bitti: 1’i Ağır 4 Yaralı!
İki Kardeşin Arazi Kavgası Kanlı Bitti: 1’i Ağır 4 Yaralı
Adıyaman’da iki kardeş arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgaya kardeşlerin çocuklarının da karışmasıyla olay büyüdü. Taş, sopa ve silahların kullanıldığı kavgada 4 kişi yaralandı, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.
İhbar üzerine olay yerine çok sayıda jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırılırken, bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı.
Jandarma ekipleri olayla ilgili soruşturma başlatırken, kavganın arazi sınır anlaşmazlığından çıktığı bildirildi. Olayın ardından mahallede gerginliğin devam ettiği, güvenlik güçlerinin bölgede nöbet tuttuğu öğrenildi.
Şanlıurfa Akçakale’de Pamuk Hasadı Faciası: Tarlada Uyuyan Vatandaş Tonlarca Pamuğun Altında Kalarak Hayatını Kaybetti!
Şanlıurfa Akçakale’de Pamuk Hasadı Faciası: Tarlada Uyuyan Vatandaş Tonlarca Pamuğun Altında Kalarak Hayatını Kaybetti
Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde pamuk hasadı sırasında meydana gelen trajik olayda, Nurullah Bertan isimli vatandaş hayatını kaybetti. Edinilen bilgilere göre, Bertan tarlada dinlenmek için pamuk yığınlarının yakınında uyuduğu sırada, sürücüsünün fark etmediği pamuk yüklü araç, tonlarca pamuğu üzerine boşalttı.
Pamuk yığınının altında kalan talihsiz adamı fark eden çevredekiler, durumu hemen jandarma ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler tarafından yapılan kontrollerde, Nurullah Bertan’ın yaşamını yitirdiği belirlendi.
Olayla ilgili pamuk yüklü aracın sürücüsü gözaltına alınırken, soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Yetkililer, pamuk hasadı döneminde tarla alanlarında güvenlik önlemlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Adıyaman’da 17 Yaşındaki Kız Çocuğu Silahı Temizlerken Kendini Vurdu: Yaşam Mücadelesi Veriyor!
Adıyaman’da 17 Yaşındaki Kız Çocuğu Silahı Temizlerken Kendini Vurdu: Yaşam Mücadelesi Veriyor
Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı Aşağı Nasırlı Köyü’nde 17 yaşındaki G.B. isimli kız çocuğu, iddiaya göre evde bulunan silahı temizlemeye çalıştığı sırada kazara tetiğe dokunarak kendini vurdu.
Ağır yaralanan genç kız için olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde yapılan G.B., daha sonra Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Durumunun ciddiyetini koruduğu ve yaşam mücadelesi verdiği öğrenildi.
Olayla ilgili jandarma ekiplerinin inceleme başlattığı, silahın kime ait olduğunun ve olayın kesin oluş biçiminin araştırıldığı bildirildi.
Yetkililer, evlerde bulunan silahların güvenli şekilde muhafaza edilmesi gerektiğini vurgulayarak benzer olayların yaşanmaması için dikkatli olunması çağrısında bulundu.
Kocaeli Dilovası’ndaki Parfüm Dolum Tesisi Yangını: 6 Ölü, 7 Yaralı – İş Yeri Sahibi Kaçarken Yakalandı!
Kocaeli Dilovası’ndaki Parfüm Dolum Tesisi Yangını: 6 Ölü, 7 Yaralı – İş Yeri Sahibi Kaçarken Yakalandı
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 6 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı parfüm dolum tesisi yangınıyla ilgili yeni gelişme yaşandı. Olay sonrası firari olan iş yeri sahibi K.O., Yalova’da kaçma hazırlığı yaparken polis ekiplerince yakalandı.
Edinilen bilgilere göre, K.O.’nun Yalova’da valizleriyle birlikte kaçmak üzere hazırlık yaptığı tespit edildi. Polis ekipleri tarafından düzenlenen operasyonla gözaltına alınan K.O.’nun aracında valizler ve çeşitli kişisel eşyalar bulundu.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, faciaya ilişkin teknik incelemeler ve bilirkişi raporlarının da devam ettiği öğrenildi. Yetkililer, yangının çıkış nedeninin netleştirilmesi ve olası ihmallerin tespiti için çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü belirtti.
Yangında hayatını kaybeden 6 kişinin cenazeleri otopsi işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edilirken, yaralı 7 kişinin tedavileri çeşitli hastanelerde sürüyor.
Özgür Özel Ordu’da konuştu: “Alın terini sömürerek bir ülke ayakta kalamaz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ordu’da düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde ekonomi, tarım, hukuk ve madencilik başlıklarında değerlendirmelerde bulundu. Emekli ve asgari ücretlinin alım gücündeki kayba dikkat çeken Özel, “Alın terini sömürerek bir ülke ayakta kalamaz. Emekli ve emekçi için direneceğiz” dedi.
Özel, seçimlerde Ordu’daki belediye sayılarını artırdıklarını hatırlatarak yerel yönetimlerde sosyal belediyecilik uygulamalarını anlattı ve “Onlar sonuna geldi, biz daha yeni başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Fındık üreticisinin sorunlarına değinen Özel, FİSKOBİRLİK ve Toprak Mahsulleri Ofisi ile üreticiyi koruyan bir düzen kurulması gerektiğini söyledi. Ham ürün yerine ara ve son mamul ihracatına dayalı bir model öneren Özel, “Fındık, yalnız üreticinin değil Ordu’nun ekonomisidir” dedi.
Madencilik ruhsatlarına ilişkin eleştirilerde bulunan Özel, Ordu’da ormanların ve tarım alanlarının büyük bölümünün maden ruhsatlarına açıldığını belirterek “Önce insan, önce doğa” vurgusu yaptı. Stratejik madenler konusunda ise “Nadir elementler vatandır, vatan satılamaz. Devlet çıkarır, devlet işler” ifadesini kullandı.
Hukuk devleti tartışmalarına da değinen Özel, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması çağrısı yaparak, “Anayasa ortak çatımız; hukuk herkese lazım” dedi. Ekonomik koşullara ilişkin olarak da en düşük emekli maaşı ve asgari ücrette yapılması planlanan artışların enflasyonun gerisinde kaldığını savundu ve “Bu katlanılmaz; mücadeleyi büyüteceğiz” açıklamasını yaptı.
CHP lideri, yaklaşan kurultayda açıklanacak parti programında “Güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye” başlıkları altında; kadın istihdamını artıran “mor dönüşüm”, yeşil ve dijital dönüşüm, kaliteli istihdam ve sosyal destek mekanizmalarının yer alacağını söyledi.
Özel konuşmasını, “Kimse korkmasın; geldiğimizde herkesin yoksulunun yüzü gülecek, herkesin çocuğu iş bulacak” sözleriyle tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor”
Bakü – Nilgün Ege
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı’ndaki tarihi zaferinin 5. yıl dönümü dolayısıyla Azadlık Meydanı’nda düzenlenen Zafer Günü Töreni’nde konuştu. Erdoğan, “Hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor” sözleriyle Türk dünyasının birlik mesajını yineledi.
“Zaferiniz kutlu olsun, Allah Türk dünyasına nice zaferler nasip etsin”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Zafer Günü’nüzün 5. yıl dönümünde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum” diyerek başladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti için teşekkür eden Erdoğan, “Sizlere Türkiye’deki kardeşlerinizin selamlarını getirdim” dedi.
Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif başta olmak üzere törene katılan tüm dost ülke temsilcilerine teşekkür ederek, “Cenab-ı Allah Azerbaycan’ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun” ifadelerini kullandı.
“Karabağ zaferi, Türk dünyasının ortak tarihine altın harflerle yazıldı”
Erdoğan, Karabağ zaferinin sadece Azerbaycan için değil, tüm Türk dünyası için gurur vesilesi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Azerbaycan ordusunun Karabağ toprağında attığı her adım, istiklal ve izzet uğruna dökülen her damla kan, Türk dünyasının tarihinde birer şeref nişanesi olarak altın harflerle yazılmıştır. Bugün Karabağ’ın dört bir yanında dalgalanan hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dirayetli liderliğine övgüde bulunarak, “Karabağ’ın özgürlüğe kavuşmasıyla birlikte bölge artık barış, kalkınma ve refahın merkezi haline geliyor” dedi.
“Kafkasya’da kalıcı barış için ümitvarız”
Karabağ Zaferi’nin yalnızca işgali sona erdirmediğini, Kafkasya’da kalıcı barışın kapılarını araladığını vurgulayan Erdoğan, “Bu zaferi bir son değil, barışa giden yolun kilometre taşı olarak görüyoruz” dedi.
Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın attığı cesur adımları da olumlu bulduğunu belirterek, “İlham Aliyev kardeşimin samimi çabalarıyla bölgede kalıcı barışın sağlanacağına inanıyorum” ifadesini kullandı.
“Can Azerbaycan’la stratejik bağlarımız güçleniyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki stratejik iş birliklerine de değinerek şu sözleri söyledi:
“Aramızdaki müstesna ilişkiler somut projelerle her geçen gün güçleniyor. Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı’nı faaliyete geçirdik. Hazar Geçişli Doğu Batı Orta Koridoru’nun bölgedeki tüm kardeşlerimizin faydasına olacak şekilde yatırımlarla geliştirilmesi gerekiyor.”
Erdoğan, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi projelerin, Türk dünyasının ekonomik entegrasyonuna katkı sağladığını belirtti.
“Karabağ, yeniden bölgenin parlayan yıldızı olacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın Karabağ’daki imar ve ihya çalışmalarına övgüde bulunarak şunları kaydetti:
“Azerbaycan, Karabağ’ın her karışında kalkınma ve refah için olağanüstü bir gayret içinde. Yollar, köprüler, havalimanları, tarım alanları yeniden inşa ediliyor. Bu sadece bir başlangıç, Karabağ yeniden bölgenin parlayan yıldızı olacak.”
“Türk Dünyası dayanışması artarak sürecek”
Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki dayanışmanın da güçlenerek devam edeceğini belirtti:
“Ekim ayında Gebele’de 12. zirvemizi gerçekleştirdik. 15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Günü olarak kabul edilmesinden memnuniyet duyuyorum. Azerbaycan’ın dönem başkanlığında Türk dünyası arasındaki birlik daha da ivme kazanacak.”
“Azerbaycan yalnız değildir”
Törende konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise, 2. Karabağ Savaşı sürecinde Türkiye’nin verdiği desteği unutmayacaklarını vurguladı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Azerbaycan yalnız değildir’ sözü, tüm dünyaya mesajdı. Azerbaycan halkı bu desteği asla unutmayacaktır.”
Aliyev, Türk askerlerinin törende yer almasının iki devlet, tek millet anlayışının en güçlü göstergesi olduğunu söyledi.
İlk Yorum yapan siz olun!