İzmir'de Basın Özgürlüğü Buluşması’nda konuşan CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, işçilerden, işverenlerden ve kamudan oluşan bir vergi konseyi kurulması gerektiğini belirterek "Her yıl vergi konseyi bir rapor düzenlemeli, halktan toplanan vergilerin nerelere harcandığını kamuoyuna açıklamalı. Fransa'da var. Demokrasi var orada. Harcanan vergilerin hesabını soruyorsun. Ama bizde bu soru sorulmuyor" dedi.

(İZMİR) - İzmir'de Basın Özgürlüğü Buluşması’nda konuşan CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, işçilerden, işverenlerden ve kamudan oluşan bir vergi konseyi kurulması gerektiğini belirterek "Her yıl vergi konseyi bir rapor düzenlemeli, halktan toplanan vergilerin nerelere harcandığını kamuoyuna açıklamalı. Fransa'da var. Demokrasi var orada. Harcanan vergilerin hesabını soruyorsun. Ama bizde bu soru sorulmuyor" dedi.
CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği’nin (BAMAD) sansürün kaldırılışının 116’ncı yılında düzenlediği Basın Özgürlüğü Buluşması’na konuşmacı olarak katıldı. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç modaratörlüğünde gerçekleşen programda Kılıçdaroğlu, konuşmasına hayatını gazetecilikle kazanan ve vefat eden isimleri sayarak başladı. Kılıçdaroğlu, "Hayatını gazetecilikle kazanan ve mücadele eden rahmetli Uğur Mumcu, Ümit Kaftancıoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink Bülent Ülkü'yü rahmetle anıyorum. Bu toplantıda yaptığım konuşmayı bu onurlu gazeteciler ve bundan sonra da hayatını onurlu olarak sürdürecek gazetecilere armağan ediyorum. Kalemini satmayan yürekli gazetecilerin hepsine selam olsun. Çünkü zor dönemden geçiyoruz ve zor dönemde kalemini satmamak gibi onurlu bir görevi üstlenen gazeteciler her zaman başımızın üstündedir. Onlara saygı duymak hepimizin görevidir. Türkiye'de demokrasi var mı? Bunun üzerine düşünmek zorundayız, olmadığını biliyoruz. Ama yaşadığımız tablo düşüncelerimizi özgürce ifade edebileceğimiz bir tablo değil. Elinde kalemi olan gazeteci de yazarken 'yarın hapse girebilir miyim' diye düşünüyor. Vatandaş konuşurken acaba 'birilerinin ayağına bastım mı, beni ertesi gün hapse atarlar mı' diye düşünüyor" dedi.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasası askıdadır"
"Demokrasi konusunda sınıfta kalmış bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Tek adam rejimi Türkiye için felaket olan bir rejimdir. Tek adam rejiminde yargı olmaz, tek adam rejiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi olmaz. Bunlar şeklen olur ama fiilen olmaz" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bir anayasamız bir de Anayasa Mahkememiz var. Anayasa Mahkemesi'nin kararları anayasaya göre bağlayıcıdır, herkesi bağlar. Ama Can Atalay'la ilgili bir karar verilir ve bu karar uygulanmazsa anayasa askıya alınmış demektir. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasası askıdadır ve uygulanmıyor. Şeklen bir anayasamız, Anayasa Mahkememiz var. Ama verdiği kararı uygulamayan alt mahkemeler var. Bütün alt mahkemeler gücü saraydan, tek adamdan alıyorlar. Gücü oradan aldıkları için de verdiği kararların da mükafatını bekliyorlar. Bu tablo kaldıracağımız türden bir tablo değildir. Bu tablo konusunda her birinizin ama her birimizin dikkatli ve duyarlı olması lazım. Malum kurbağayı kazana koyarlar, ateşi yakarlar. Sıcak bir suyu attığınızda kurbağa refleks gösteriri ve kazanın dışına zıplar. Ama ateşi ufak ufak yakar ve sonra kızdırırsanız kurbağa farkında olmadan ölür, hayatını kaybeder. Bugün yaşadığımız gerçek buna benziyor. Artık öyle kanıksadık ki Anayasa Mahkemesi kararını uygulanmadığı zaman ne parlamentodan, ne sivil toplum örgütlerinden bir ses çıkıyor. Ne medyadan güçlü bir ses çıkıyor, ne sendikalardan bir ses çıkıyor. Ne hukuk örgütlerinden bir ses çıkıyor? Baro başkanı konuştuğu zaman da Türkiye Barolar Birliği Başkanının sesi kesiliyor. Dolayısıyla yaşadığımız tablo Türkiye'de demokrasinin olmadığı gerçeğini vurgulayan bir tablo. Gezi tutukluları, siyasi tutuklular bunlar 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde yaşanıyor. Hiç kimse siyasi görüşü nedeniyle tutuklanamaz, hapse atılamaz. Demokrasinin temel kuralıdır; nereye giderseniz gidin. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. Herkes saraydaki gibi düşünmek zorunda değil. Herkes özgürce düşünmek ve düşüncelerini özgürce ifade etmek durumundadır. O zaman bu ülkede demokrasinin varlığından söz edebilirsiniz."
"Erdoğan'ın tarafsızlıkla görevini yapacağına hiç kimse inanmıyor"
Cumhurbaşkanlığı yemin metni üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı bir kişi midir, değil midir? Ben de biliyorum bağlı olmadığını. Gidip de parlamentoda 'Ben Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağım, namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum' diyen bir kişi ant içtiği metne sadık kalmazsa o görevi yapmıyor demektir. Halkını kandırıyor demektir. 'Görevini tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve şerefim üzerine and içerim' diyorum. Erdoğan'ın tarafsızlıkla görevini yapacağına hiç kimse inanmıyor. Zaten öyle bir gerçekte yok. Bir partinin genel başkanı tarafsızlıkla görev yapar mı? Yapmaz. Bir cumhurbaşkanı ettiği yeminine sadık kalmazsa yani namusu ve şerefi üzerine yemin edip gereğini yapmazsa namus ve şeref kavramı neyi ifade ediyor? Namusu ve şerefi ayaklar altına alan bir kişi namus ve şeref kavramı üzerine yola çıkabilir mi?" diye konuştu.
"Bir kişinin iradesi Türkiye'nin üzerine karabasan gibi çökmüş durumda"
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:
"Sanıyorlar ki Türkiye Büyük Millet Meclisi demokrasinin temel taşlarından birisidir. Öyleydi ama bugün öyle değil. Parlamentoda çoğunluğu olan siyasi otorite bir merkezden talimat bekler. Erdoğan'dan. O gelen talimata göre o ve MHP'nin milletvekilleri otomatikman 19 Mayıs hareketleri gibi 'ellerinizi kaldırın' der ve bütün milletvekilleri ellerini kaldırırlar. O grup için söylüyorum 'ellerinizi indirin' dediklerinde ellerini indirirler. Bu parlamento dünyanın hiçbir parlamentosunda görülmeyen bir yasaya imza attı. Tasarruf mevduatı sigorta fonunda yolsuzluk olduğu zaman, yolsuzluğu yapan idareciler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diye kanun çıkardı. Bir parlamento yolsuzlukların üzerine gitmesi gerekirken, yani tüyü bitmemiş vatandaşın hakkını, hukukunu koruması gerekirken tasarruf mevduatı sigorta fonunda yöneticilik yapanların yaptıkları yolsuzlukları için soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diye yasa çıkardılar. Akıl alacak bir şey değil değil ama Türkiye'de demokrasi yok. Çünkü Türkiye'de güçler ayrılığı yok. Çünkü Türkiye'de bir kişinin iradesi Türkiye'nin üzerine karabasan gibi çökmüş durumda. O ne derse olacak. Geldiğimiz nokta bu. Zaman zaman konuşulur; gazi meclisimiz. O gazi meclisle bu meclisi karıştırmayın. Gazi meclis Mustafa Kemal'in yönettiği, milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten meclistir. O meclis Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e başkomutanlık yetkisi belli süreyle veren meclistir. Bu meclis sarayın emrinde ve kontrolünde olan bir meclistir. Bu meclise gazi meclis asla ve asla denemez. Çünkü bağımsız iradesi olmayan bir meclisin gazilik ünvanını taşımasına gerek yok.
"Kılını dahi kıpırdatmadı"
Can Atalay, milletvekili seçildi. Yüksek Seçim Kurulu 'milletvekili olman için hiçbir engel yoktur' dedi. Milletvekili seçildi, mecliste adı okundu. Aynı zamanda parlamentoda insan hakları komisyonuna üye olarak seçildi Ama parlamentoya gelemedi. Parlamento başkanına şu soruyu sordum: Neden kendi milletvekiline sahip çıkmıyorsun, sen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başkanısın. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak hemen oturup Adalet Bakanlığına bir yazı yazman gerekiyordu. 'Milletvekilini derhal serbest bırakın, milletin iradesini sınırlayamazsınız' demesi lazım. Kılını dahi kıpırdatmadı. Çünkü yukarıdan talimat gelmiş, o talimata uyacak.
"İhale takipçiliği yapıyorlar"
Bu ülkeye demokrasi ve basın özgürlüğü gelsin diye hangi hedeflere kitlenmeliyiz? Türkiye darbe hukukundan arındırılmak zorundadır. Darbeler döneminde çıkmış yasaların demokratikleşme çerçevesini çizmemiz gerekiyor. 12 Eylül'de ve 15 Temmuz yani 20 Temmuz sonrası çıkan yasaların mutlaka demokrasi çerçevesinde alınıp sorgulanması gerekiyor. Siyasi ahlak yasası mutlaka çıkmalıdır. Ahlak dersi veriyorlar değil mi herkese. Milletvekillerine bakıyorsunuz büyük bir kısmı ihale takipçiliği yapıyorlar. Milletin hakkını, hukukunu savunmuyorlar. Çünkü çıkardıkları yasalardan haberleri yok. Talimata göre el kaldırıp indiriyorlar. Bu tablo demokrasiye kasteden bir tablodur. Milletvekilinin milletin sorunlarını dile getirmemesi milletvekilinin görevini yapmaması demektir. Siz hiç bir AK Parti milletvekilinin meclis kürsüsüne çıkıp Türkiye'nin sorunlarını dillendirdiğini duydunuz mu? Duyamadınız. Çünkü öyle bir talimat yok.
"Devlette hiçbir kurum denetim dışında olamaz"
Devlet liyakat üzerine inşa edilir, işi ehline vereceksiniz. Devlette şu anda liyakat yok. Liyakatla ilgili olarak tabloya bakıldığı zaman devletin kurumlarının tahrip edildiğini görüyorsunuz. Devlet ayrıdır, siyasi parti ayrıdır. Siyasi parti halktan aldığı yetkiyle 5 yıl süreyle devleti yönetir, devlet olmaz. O nedenle devlette liyakat vardır. O nedenle devlet kadroları sıradan kadrolar değildir. En son müsteşarlıkları kaldırdılar. Müsteşarlık; devletle siyasi otorite arasında dengeyi sağlayan kişiydi. Bakana 'bu yanlıştır' diyebilecek kişiydi onu da kaldırdılar. Devlette hiçbir kurum denetim dışında olamaz denetlenmeyen bir kuruma demokrasilerde rastlayamazsınız.
"Bir vergi konseyi kurulmak zorunda"
Hepimiz vergi veriyoruz. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi öder. Peki ödediğiniz vergiler nereye harcanıyor, kim harcıyor? Bu soru sorulmuyor. Bu soru sorulmadığı içindir ki Türkiye'de demokrasi gelişmiyor. Ey hükümet benim ödediğim vergileri nereye harcadın? Sorusu sorulmadığı için Türkiye'de demokrasi gelişmiyor. Herkes vergi kaçırıyor, Erdoğan'a yakın herkes malı götürüyor. Kimse de sormuyor. Çünkü onlar da denetim dışı. Ben boşuna beşli çeteler demiyorum. Bakın İzmir'den çağrı yapalım. Beşli çeteler bu ülkeye ne kadar vergi ödedi? Asgari ücretlinin vergisi belli. Esnafın belli. Peki bu beşli çeteler ödüyor mu, bunu ben öğrenmek isterim. Siz de öğrenmek istersiniz. Ama öğrenemezsiniz. Çünkü onlar özel koruma altında. Bu nedenle bir vergi konseyi kurulmak zorundadır. İşçilerden, işverenlerden ve kamudan oluşan bir vergi konseyi oluşturulmalı ve her yıl vergi konseyi bir rapor düzenlemeli, halktan toplanan vergilerin nerelere harcandığını kamuoyuna açıklanmalı. Fransa'da var. Demokrasi var orada. Harcanan vergilerin hesabını soruyorsun. Ama bizde bu soru sorulmuyor.
"Medyanın susmaması lazım"
Medya susarsa ne olur? Medyanın zor dönemden geçtiğini biliyorum. Büyük sıkıntılar yaşadığını biliyorum. Kalemini satmayan gazetecilerin hangi zorluklarla ve hangi risklerle yazdığını da biliyorum. Eğer medya susarsa Anadolu'nun küçük ve yoksul okulunda parmak kaldıran kız öğrenci susar. Eğer medya susarsa tarikat yurtlarında istismar edilen yavrularımız susar. Eğer medya susarsa parmağını makineye kaptıran genç işçi, söylemekten utanıyorum ama 'zorla evlendirildim' diyen genç kızlar susar. Kurutma makinasını çocukların odasına koyup, üşümesin diye çalıştıran anneler susar. Eşi pazara gitmemiz gerekiyor, evde yiyecek kalmadı dediği için cebindeki 12 lirayı koyup yan odaya geçip intihar eden babalar susar. Torunlarına verirse biraz da kurban eti ben alayım bunun için pazara giden ama gördüğü kötü muamele yüzünden kendini direğe asan susar. Kanun hükmünde kararname mağduru annesi hapishanede olduğu için kanser tedavisi gören, annesini sayıklayarak hayata gözünü yuman evladı susar. Dilek Özçelik'i hatırlayın. Kanser hastası genç bir kız. Hani bakan beyin yanına yaklaşıp, ya bir sorunum var dediğinde bakan cebinden 3-5 kuruş çıkarıp bunu al git deyince 'ben dilenci değilim' deyip küsen kız susar. Yoksul, ayakkabısı doğru dürüst olmayan çocuklarımız, evlatlarımız, yoksul, geçinemeyen emekli susar. Umutsuz gençler, umutsuz anneler, babalar susar. Medya susarsa ne olur biliyor musunuz? Emine Şen Yaşar susar. Saniye Ateş, Ayşe Ateş susar. Siz susarsanız yani medya susarsa SMA anneleri susar. Diyarbakır anneleri susar. Cumartesi anneleri susar. Medyanın susmaması lazım. Her türlü baskıya, kendine, davalara, linç girişimlerine, hedef göstermelerine, hapishanelere, hatta ve hatta ölümlere bile kendilerine halkı için korkmadan yürüyen gazetecilerimiz. Sizler susarsanız cumhuriyet susar, sizler hak susar, halk susar. Peki onlar sustuğunda kim konuşur? Arsızlar, millet ve vatan düşmanları, mafya çeteleri konuşur. Cumhuriyet düşmanları konuşur.
"Güzel bir demokrasi inşa etmek için mücadele edeceğiz"
Bayramlarda, törenlerde, Anıtkabir’de BOP eş başkanın elini sıkmayıp, yüzüne bakmam. Siz susmayın, konuşabilin diye elini sıkmıyorum. Halkımıza 'sürtük, çapulcu' dediği için onun elini sıkmıyorum. Partime ve kendinden olmayan seçmene 'terörist' dediği için elini sıkmıyorum. Vatandaşlığımızı üç kuruşa sattığı için elini sıkmıyorum. Hayatını kaybeden Gezi'de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan için elini sıkmıyorum ve yüzüne bakmıyorum. Beni tehdit ettiği, hakaret ettiği için değil linçlere, suikastlere uğradığım için değil, saldırılara uğradığım için değil gazeteciler, öğrenciler, akademisyenlerin hakkını hukukunu savunmak için onun elini sıkmadım ve sıkmayacağım. Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırıp vatan toprağını terk ettiği için elini sıkmıyorum ve gözüne bakmayacağım. Türkiye'yi bir sığınmacı deposuna dönüştürdüğü için elini sıkmayacağım. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için sahte videolar hazırladığı için yüzüne bakmayacağım, elini sıkmayacağım. Biz sarayda oturan zatın elini sıkmayacağız, mücadele edeceğiz. Demokrasi lütufla verilmez. Dünyanın hiçbir ülkesinde de lütufla buyurun size demokrasiyi getirdik denmez. Demokrasi kararlı mücadeleyle olur. Sivil toplumla, yürekli insanlarla olur. Hapislerden korkmayacağız. Tutuklamalardan korkmayacağız. Linç girişimlerinden korkmayacağız. Varsa Türkiye bizim korkumuz yoktur. Güzel bir demokrasi inşa etmek için mücadele edeceğiz”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!

Okul önünde silah sesleri: Batman’da öğrenciler korku dolu anlar yaşadı!
Batman’da bir lisenin önünde çıkan silahlı kavga, çevrede büyük paniğe neden oldu. İddiaya göre, aralarında husumet bulunan iki grup okul önünde karşı karşıya geldi. Tartışmanın kısa sürede büyümesiyle taraflar birbirine tabancayla ateş açtı.
Çatışma sırasında ölen ya da yaralanan olmadı, ancak park halindeki bazı araçlara kurşun isabet etti. Öğrenciler ve veliler yaşanan olay nedeniyle büyük korku yaşarken, çevrede güvenlik önlemleri artırıldı.
Polis ekipleri olaya karışan şüphelileri yakalamak için geniş çaplı çalışma başlattı.
İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!!

İstanbul’da “sex bomb” dansı skandalı: Polis baskınıyla son buldu!
İstanbul’un Fatih ilçesinde, turistlere yönelik müstehcen gösteriler düzenlendiği belirlenen bir eğlence işletmesine polis ekipleri baskın düzenledi. “Sex bomb” dansı adı altında yapılan uygunsuz gösterilerin sosyal medyada yayılması üzerine harekete geçen ekipler, mekânda detaylı denetim gerçekleştirdi.
Yapılan baskında işletmede uygunsuz içerikli eğlencelerle turistlerin eğlendirildiği ortaya çıktı. Polis, işletmede bulunan bir kişiyi gözaltına alırken, söz konusu mekâna 120 bin 482 TL idari para cezası uygulandı.
Yetkililer, kamu düzenini ve toplumsal değerleri zedeleyen bu tür faaliyetlere izin verilmeyeceğini, denetimlerin artarak süreceğini belirtti.
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı!

İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı
İzmir’de bir eğlence mekanında çekilen ve sosyal medyada büyük tepki toplayan görüntüler sonrası soruşturma başlatıldı. Görüntülerde tesettürlü bir kadının, erkek dansçılarla birlikte twerk yaptığı anlar yer alıyordu.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen polis ekipleri, kimlikleri tespit edilen 2 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili incelemeler sürerken, gözaltındaki şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Sosyal medyada kısa sürede yayılan görüntüler, toplumun farklı kesimlerinden yoğun tepki aldı.
İlk Yorum yapan siz olun!