İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 60 yıllık mülkiyet problemi çözülerek başlanan KİPTAŞ Karanfilköy Projesi’nde dairelerin kura çekilişine katıldı. Pençe Kilit operasyon bölgesinde şehit olan askerler için başsağlığı dileyen İmamoğlu, “İşbirliği içerisinde acımızı hep birlikte hissederek ve bilerek, sorunların üstüne hep birlikte çalışarak ve düzenli bir şekilde giderek eminim ve biliyorum ki terör belasını, terör örgütlerini hep birlikte bu cennet vatanın üzerinden püskürtürüz, uzaklaştırırız, yok ederiz… En başta her şeyimizle canımızı, vatanımızı emanet ettiğimiz, Silahlı Kuvvetlerimize olan güvenimizle birlikte devletimizin bütün yönetim kademelerinin, bizlerin başımızı öne koyup düşünmemiz gereken ve Silahlı Kuvvetlerimizin büyük mücadelesini arka planda nasıl katkı sunmamız gerektiğini de hep birlikte tasarlamamız gerektiğinin altını çizeyim. Türkiye'miz için ne yazık ki terör beka sorunlarından birisidir. Ve bunu aşmak da bizim elimizdedir” dedi.

Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 60 yıllık mülkiyet problemi çözülerek başlanan KİPTAŞ Karanfilköy Projesi’nde dairelerin kura çekilişine katıldı. Pençe Kilit operasyon bölgesinde şehit olan askerler için başsağlığı dileyen İmamoğlu, “İşbirliği içerisinde acımızı hep birlikte hissederek ve bilerek, sorunların üstüne hep birlikte çalışarak ve düzenli bir şekilde giderek eminim ve biliyorum ki terör belasını, terör örgütlerini hep birlikte bu cennet vatanın üzerinden püskürtürüz, uzaklaştırırız, yok ederiz… En başta her şeyimizle canımızı, vatanımızı emanet ettiğimiz, Silahlı Kuvvetlerimize olan güvenimizle birlikte devletimizin bütün yönetim kademelerinin, bizlerin başımızı öne koyup düşünmemiz gereken ve Silahlı Kuvvetlerimizin büyük mücadelesini arka planda nasıl katkı sunmamız gerektiğini de hep birlikte tasarlamamız gerektiğinin altını çizeyim. Türkiye'miz için ne yazık ki terör beka sorunlarından birisidir. Ve bunu aşmak da bizim elimizdedir” dedi.
İBB iştiraki KİPTAŞ, Karanfilköy bölgesinde 60 yıllık mülkiyet problemini uzlaşı ile çözerek yıllardır beklenen kentsel dönüşüm sürecini başlattı. Tahliyelerin ve yapıların yıkımının ardından 29 Nisan 2023’te proje alanına ilk temeller atıldı. Tüm etaplarda inşaat çalışmalarının hızla sürdüğü proje için Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde (MKM) Karanfilköy daire belirleme kura çekilişi yapıldı. Pençe Kilit operasyon bölgesinde şehit olan 9 asker için saygı duruşu ile başlanan programda konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, “Hepimizin evine ulaşan acı haberle sarsıldık ve şehitlerimizi rahmet diliyorum. Hem milletimizin hem silahlı kuvvetlerimizin hem de ailelerimizin başı sağ olsun. Yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum” dedi.
İmamoğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
"YILLARDIR BU LANET OLASI TERÖR BELASININ DERDİNİ ÇEKİYORUZ VE EVLERİMİZE KEDERLER ÇÖKÜYOR: Bu salonda tabi çok özel bir buluşmayı sağladık. Yoğun ilginizden şu hissediliyor. Özellikle hanımefendilerin, annelerin hatta babaannelerin, annelerin, anneannelerin gözlerinde o ışıltıyı hissedebiliyorum. Yıllardır umut ettikleri mülklerinin gerçek anlamda sahibi olmaları ve bir an önce evlerine girip güvenli bir yaşam sürdürebilmelerinin çabasının sonuca erişmesindeki o huzuru hepinizin gözlerinde görüyorum. Tabi şunu söyleyeyim biz yıllar boyu süren bu ve buna benzer çıkmazları aşarak insanlarımızın çözümü hissettiği, çözümün bulunduğu ortamı gördüğü bir İstanbul var etme duygumuzu bir sonucu bugün yaşadığımız. Tabi günlerce, aylarca, yıllarca heyecan içinde gün saydığınız bu duygu inşallah bugün bahtınıza o dualarla bahtınız açık olsun dediğiniz dualarla hissettiğiniz sonucu bugün size yaşatmak bize nasip oldu. İşte bu mutluluk ve heyecan içerisinde buluşmayı sağladık ama ne yazık ki hepimizin de bildiği üzere yine dün hepimizin evine bulaşan acı haberle sarsıldık ve şehitlerimizi rahmetle anarken hem milletimizin hem silahlı kuvvetlerimizin hem de ailelerimizin başı sağ olsun. Tabi yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Bu vatan için evlatlarını şehit veren ailelerimize, başta annelerimize, babalarımıza sabır diliyorum. Onlarla birlikte hepimiz üzüntülüyüz. Şunu söyleyeyim bu ülkenin pırıl pırıl genç evlatlarını, askerlerimizi şehit vermek elbette hepimizi üzüyor, derinden üzüyor. Ben başta bir baba olarak üzülüyorum. Hepimizin evlatları bugün eğer yaşamlarını sürdürüyorsa hayatlarını devam ettiriyorsa o şehitlerimizin bu mücadelesi sayesinde. Ne yazık ki şunu da konuşmak lazım, yıllardır bu lanet olası terör belasının derdini çekiyoruz ve evlerimize kederler çöküyor.
ŞEHİTLERİMİZİ VERDİĞİMİZ ANLARDA BİLE BU İŞİ SİYASETİN BİR PARÇASI HALİNE GETİRME ÇABALARINI YAŞIYORUZ: Yöneticiler, bizler hepimiz aslında esas görevi işte vatandaşlarımızın başına gelebilecek bu tür belaları, sıkıntıları def etmektir. Vatandaşlarımızın huzur ve refah içerisinde yaşamalarını sağlamaktır. Bunun için çalışmak zorundayız ve hep birlikte milletimizi zora sokan, sıkıntıya sokan üzen, başını öne eğen, acı çektiren ne varsa, milletimize bu sıkıntıyı yaşatan ne varsa bunları bertaraf etmeliyiz. Bizlerin en büyük çabası da bu olmalı. Hele hele terör belasına karşı amasız, fakatsız doğru çözümlerle ve dileğimiz odur ki, tek bir şehit bile vermediğimiz bir Türkiye var etmek. Bu da en kalıcı şekliyle çözümlerin oluşması amacıyla yapılması gereken iş ve işlemler vardır. Başta milli birliğimiz ve beraberliğimizi sağlamak. Hepimizin bu acıyı hissettiğini bilmemiz ve bunu hissetmemiz. Biz bazen acıyı bile bölüyoruz. Şehitlerimizi verdiğimiz anlarda bile bu işi dönem dönem siyasetin bir parçası haline getirme çabalarını yaşıyoruz. Bu bizi büklüm büklüm ediyor. Yani parçalıyor inanın bu çok kötü bir şey.
TERÖR BELASINI TERÖR ÖRGÜTLERİNİ HEP BİRLİKTE BU CENNET VATANIN ÜZERİNDEN PÜSKÜRTÜRÜZ, UZAKLAŞTIRIRIZ VE YOK EDERİZ: Bu milletin hiçbir ferdinin bazı şeylerde duygu farklılığı olamaz. Bu milletin bayrağı, bu milletin vatanı, bu milletin birliği, beraberliği bütünlüğü. Bu cennet vatanı hep birlikte var ettik. Atalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz nice mücadelelerle yüzyıllardır vatan edindiğimiz bu toprakta var olabilmek adına hepimizin evinde şehit de var gazi de var, hepimizin yuvasında var. Öyle acılar var ki Balkanlar'dan göç edip buraya gelenlerin yaşadığı acılar, trajedileri mi konuşsak, ya da Kafkaslar’dan buraya gelirken vatan edinirken yollarda, yüz binlerce insanın öldüğü, yok edildiği ne yazık ki katledildiği ortamlarını konuşsak, işgal altında kalan bu cennet vatanın bir karış toprağını dahi vermemek uğruna bir yuvadan tek bir kişinin kalmadığı kurtuluş mücadelesinden Çanakkale mücadelesine kadar geçmişimizi mi konuşsak? İşte bütün bu birlik beraberlik duygusu böyle bir şey. Ben bir acının yaşandığı anda bu cennet vatanın herhangi bir köşesinde bir vatandaşımızın içine de o acının düştüğünü hissediyorum. Bu yönüyle işbirliği içerisinde acımızı hep birlikte hissettiğimizi hissederek ve bilerek sorunların üstüne hep birlikte çalışarak ve düzenli bir şekilde giderek eminim ve biliyorum ki terör belasını terör örgütlerini hep birlikte bu cennet vatanın üzerinden püskürtürüz uzaklaştırırız ve yok ederiz. Ama önce hep birlikte olabilmeyi, birlikte başarabilmenin o ana karakterini mutlaka sağlayabilmeyi başarabilmeliyiz. Bu bakımdan bu sabah tabi ki başka bir duyguyla, başka bir coşkuyla huzurunuza çıkmayı temenni ederdim ama yine acı düştü.
TÜRKİYEMİZ İÇİN TERÖR BEKA SORUNUDUR. DEPREM DE BU MEMLEKET İÇİN BİR BEKA SORUNUDUR: Bütün bu yaşananlar, her şeyimizle canımızı, vatanımızı emanet ettiğimiz, silahlı kuvvetlerimize olan güvenimizle birlikte devletimizin bütün yönetim kademelerinin, bizlerin başımızı öne koyup eğip düşünmemiz gereken ve o Silahlı Kuvvetlerimizin büyük mücadelesini arka planda nasıl katkı sunmamız gerektiğini de hep birlikte tasarlamamız gerektiğinin altını çizeyim. Türkiye'miz için ne yazık ki terör beka sorunlarından birisidir ve bunu aşmak da bizim elimizdedir. Şunu söyleyeyim aslında Türkiye'miz adına bir beka sorununun daha çözümü için buradayız. Deprem de bu memleket için bir beka sorunudur. Bakın daha bir yılını doldurmak üzere olan 6 Şubat depremi on binlerce diye tarifleyebileceğimiz sayısını söylemekten böyle geri durduğumuz, söylediğimizde içimizi yakan insanımızı kaybettiğimiz bir depremi yaşadık ve o insanlar kendilerini huzurlu hissetmek istedikleri yuvalarında gece uyurken hayatlarını kaybettiler. Nice çocuklar, nice kadınlar, gençler, evlatlar, büyükler hep beraber her birini toprağa verdik ve büyük acılarla verdik. Hala acısı o bölgede var. Hala çözüm bekleyen derin sorunlarla milyonlarca insanımız yüzleşmekte. İstanbul'daki deprem meselesi de beka meselesidir. Çünkü aynen Doğu, Güneydoğu'da yaşadığımız depremler gibi. Buradaki deprem de büyük bir tehdit olarak kapıda beklemektedir.
İSTANBUL’A ÇÖZÜM BULMAK KOLAY DEĞİLDİR: Depremin ne zaman olacağı, kaç şiddetinde olacağı düşünmeden ve konuşmadan çünkü oraya hiçbir etkimiz yok. Depremin ne zaman olacağına kaç şiddetinde olacağını hiçbir etkimiz olamıyor. Bu doğanın bir gereği İstanbul'da da yaklaşık 250 senede bir yüksek şiddette olan bir depremden bahsediyoruz. Ve biz aslında şu anda o devinimin o dönem ucunda bulunan bir süreçte yaşayan insanlarız İstanbul'da. Dolayısıyla bunu konuşmayalım. Bayılıyoruz bunu televizyonda konuşulmasına. Ne zaman olacak? Şiddeti ne olacak? Zannediyoruz çok konuşulunca bir 20 sene, 30 sene daha ileri gidecek veya 40 sene daha ileri gidecek veya şiddeti biraz aşağı düşecek. Bu bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren başka konular var ve bu konuda çözüm bulmak zorundayız. Nasıl? Milletimizle birlikte. Yani sizlerle aynen böyle bir arada olarak, bir arada konuşarak nasıl kurumlarımızla, bizler, belediyeler, büyükşehir, ilçe, bakanlık, devletimizin bütün kurumları. Kimler? Tabii ki finans kuruluşlarıyla, tabi ki yüklenici firmalarla, sektör bileşenleriyle. Yani bu iş bütünlükçü bir hareket istiyor. Niçin beka sorunu biliyor musunuz? İstanbul ve çevresinin bu ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde altmışını ürettiğini unutmayalım. Yani İstanbul aslında belli bölgelere, belli yörelere bir yerde olan bir depreme ya da bir afete koşar, yetişir, çözüm de bulur. Ama İstanbul'a çözüm bulmak kolay değildir.
BU İŞİ ELİMİZE YÜZÜMÜZE GÖZÜMÜZE BULAŞTIRMAYALIM GELİN BERABER KONUŞALIM: Bu bakımdan en az hasarla. En hafif haliyle inşallah Allah'ımıza dua ediyoruz hep birlikte çalışarak başaracağımıza da inanıyoruz. Kimsenin burnunun kanamayacağı şekliyle depremleri atlatabilmenin yolunu çizmeli ve çözümlerini bulmalıyız. Bakın daha yeni Japonya'da 7.6 şiddetinde deprem oluyor ve bir can kaybı veya işte büyük bir trajik görüntü görmüyoruz. Raporunu istedim hem oradan aldığımız raporlarla hem ulusal, uluslararası kaynaklardan edindiğimiz belgelerle biz bunu niçin yapmayalım? Niçin yapamayız? Yaparız. İnanın, Şili yapmış, Peru yapmış, Arjantin yapmış, biz yapamayacağız, olmaz. Utanç duymalıyız. Ama ya bu işi elinize, yüzünüze, gözünüze bulaştırmayalım. Birlikte konuşalım, birlikte çözüm bulalım. Hep beraber yapalım. Gerçekten böyle olmalı. Bunun anahtarı burada. Beş yıl önce göreve başladığımızdan bugüne bu yolculukla sürdürüyoruz bütün iş ve işlemlerimizi depreme yönelik. Yani bu meseleyi muhatabı kimse masasına giderek bakın masamıza çağırarak değil, masasına giderek çözümün nasıl olacağını nasıl olduğunu anlatarak bir süreç geçirdik geçirmeye de ısrarla devam ediyoruz. Bir yandan da işimize baktık. Bu bakımdan biz bu kentsel dönüşüm meselesinin de bu söylediği bütüncül mücadelenin bir parçası.
İSTANBUL’DA BİR DEPREM OLDUĞUNDA ÇIKACAK OLAN ENKAZ 200-250 MİLYON METREKÜPÜN ÜZERİNDE OLACAĞI TAHMİN EDİLİYOR: Kentsel dönüşüm her şey değil bakınız. O kadar etkileri var ki çevresel, ekosisteme dair etkileri yani bir deprem olduğu zaman önceden tedbir almamız gereken, o kadar çok şey var ki. Sadece evlerimiz diye düşünüyoruz, değil. Yollar, köprüler, viyadükler altyapı, kanalizasyon, içme suyu, doğal gaz bütün bunlarla ilgili yatırımları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Yani bu 360 derece bir iş bu. Bakınız, deprem bölgesinde aylarca hatta yılına geldi işte birçok sorun yaşanıyor altyapıda, şurada burada. Bütün bunları çözüme kavuşturmalıyız. Bir yandan yenilerini yaparken depreme dayanıklı, daha dayanıklı hale getirmenin çabasını ortaya koyarken bir yandan geçmişte yapılmış ama bugünün deprem yönetmeliğine ya da depremin etkisine dayanıklı olmayan altyapı üstyapı, çevre yetkileri vesaire gibi ne var ise onlara da çözüm bulma konusunda yoğun bir emek sarf ediyoruz. Bakınız bu şehirde, Allah korusun bir deprem olduğunda enkazın büyüklüğü 200-250 milyon metreküpün daha üzerinde bir büyüklükten bahsediliyor. Enkazın bile kaldırılmasının bile yükünü düşünün. İşte böyle bir yükü olan, yollarının kesintisiz çalışması gerekiyor.
BİR ŞAHSIN, BİR ŞİRKETİN, BİR GRUBUN ÖZEL ÇIKARI UĞRUNA BİR TEK PARSELDE, BİR TEK YERDE ÖZEL İMAR ÇIKARILMASINA MÜSAADE ETMEDİK BÖYLE BİR TEKLİFİ MECLİSE ASLA GETİRMEDİK: İşte metro yatırımının da böylesi bir deprem şehrinde o kadar önemli olduğunun altını çizelim. O bile hem ulaşım hem oralarının bir sığınak bir sağlık alanı vesaire kullanması gibi lojistik alanların yapılması gibi birçok yaptığımız yatırım. Yani İstanbul'un neredeyse en batısında kurduğumuz Ahmet İsvan Halk Ekmek Fabrikası o kocaman yapı aynı zamanda bizim lojistik merkezimiz projesi. Ya da Tuzla'da yaptığımız ve şu an tam gaz devam ettiğimiz yeni hal binasının yanındaki o büyük yapımız bir lojistik merkezi olarak İstanbul'un bu sorunlarına çözüm bulacak depremle mücadelenin adımları. O bakımdan bu beka sorunu dediğimiz, ekonomik olarak çok büyük zora sokacak olan bizi bu deprem sürecine dair mücadelemizi gerçekten topyekun verilmesi ve devletimizin, milletimizin asla diz çökmemesi için birlikte hareket etmeli ve çözümler bulmalıyız. Biz 2019’dan bu yana inanın, bir mesela çok önemli bir adım attık. Bunu lütfen iyi anlayın. 2019’dan bu yana bizim yönetimimizde, bir şahsın ya da bir şirketin, ya da bir grubun özel çıkarı uğruna bir tek parselde, bir tek yerde özel imar çıkarılmasına müsaade etmedik böyle bir teklifi meclise asla getirmedik. Bu önemli bir şey. O büyükşehir belediyesinin koridorlarını ben siyaset yaşamım ve belediye başkanlığı dönemlerinden dolayı yaklaşan 15 yıldır bilirim. Burada çok deneyimli meclis üyesi arkadaşlarım, belediye başkanı arkadaşlarım var. Bu tür parsel bazında bir kişinin, bir grubun imar artışı meselesinde oralarda bu işin nasıl takip edildiğini ve adımlar atıldığını bilinir. Biz yapmadık, yaptırmadık, yaptırmayacağız.
BİZDEN ÖNCE YÖNETENLER ÇIKTI DEDİLER Kİ BİZ İSTANBUL'A İHANET ETTİK: Bakın bu önemli. Bu niye önemli biliyor musunuz? Ya bu şehre bir bütün bakmazsak, bu millet nasıl yaşayacak? Mahalleler nasıl oluşacak? Evler nasıl bir araya gelecek? O evlerin okulları, sağlık ocakları, hastaneleri nasıl tasarlanacak meselesine bir bütün bakmayı başaramazsak bu kadim şehri Fatih Sultan Mehmet'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emaneti İstanbul'a ihanet ederiz. Zaten bizden önce yönetenler çıktı dediler ki biz İstanbul'a ihanet ettik. Onun için millet İstanbul'a ihanet edeni sevmez bu çok net. O bakımdan biz bu tarz yapılaşmalara, imarlaşmalara, kaçak yapılara, işgallere asla göz yummadık yummayacağız. Kamuya ait alanları koruma alanları, su havzaları bizim için hassas bölgeler oldu olmaya devam edecek. Yüzlerce noktasını bu şehrin yeşil alanlara büründürmenin vadileri, kıyıları ve o alanları yaparken de hassas bir biçimde yapmanın özenli çabasını ortaya koyduk. Meydanları daha geçenlerde işte Beşiktaş Belediye Başkanımızla Rıza Polatlı Beşiktaş Meydanı’nı açtık. Ya yıllarca oranın nasıl metruk nasıl işgal altında olduğunu yani perperişan bir halde olduğunu gördük ve yaşadık. Şimdi gidin en soğuk akşamda bile İstanbul'da, en havanın iyi olduğu ortamda bile şu kısacık günlerde ben bazen geçen yıl böyle durum uzaktan bakıyorum. Yüzlerce, binlerce insan bir arada hasbihal ediyorlar, konuşuyorlar. Daha önce Barbaros Bulvarı’ndan gelen koşarak vapuruna giderdi. Şimdi koşarak vapura gitmiyor. Bir duruyor böyle etrafına bakıyor. İnsanın mutlu eden şeylerdir bunlar.
FİKİRTEPE İSMİNE DE YAKIŞMAYACAK, İSTANBUL'A YAKIŞMAYACAK, KADIKÖY'E YAKIŞMAYACAK BİR POZİSYONA EVRİLDİ: İnsanlar şehirlerin meydanlarında, güzel caddelerinde yeşil alanlarında, yaşam vadilerinde Haliç'in kıyılarındaki o güzel peyzaj uygulamalarında mutlu olurlar ve mutlu olarak evlerine gidenler, evlerinde de mutlu olurlar. Birbirlerine iyi davranırlar. Çocuklarına iyi davrandılar. O moralle başarılı olurlar. Yani şehir mutluluğu, şehrin insanlarına verdiği mutluluk aslında toplumsal ve milletçe mutluluk anlamına gelir. O bakımdan yaptığımız işin önemli olduğunu ifade edelim. Genel müdürümüz söyledi. Karanfilköy hani merkezi bir yerde rantı yüksek, çözümü kolay eleştirisi yapanlar oldu dedi. Size bir örnek sunmak istiyorum. Merkezi noktada ya da değerli noktada diye birbirinden ayırt edemeyeceğimiz, birbirine çok yakın iki semtten bahsediyorum. Birisi Karanfilköy olsun birisi de hepinizin yakından bildiği Fikirtepe olsun. Fikirtepe’yi biliyorsunuz değil mi? Fikirtepe'ye ister D100 karayolundan, Bostancı tarafından gelirken bakın, ister İstanbul birinci köprüyü geçip Altunizade'den devirdikten sonra yukarıdan aşağı inerken bakın. İster Harem’den gelirken bakın. Göreceğiniz tek şey var. Kocaman bir beton blok duvar. Fikirtepe'nin aslı fikirleşmeden gelir. Orası aslında Osmanlı döneminde aydınlanmanın en çok hissedildiği, konuşulduğu, sohbet edildiği mekanların olduğu yerden gelen bir Fikirtepe ne yazık ki ismine de yakışmayacak, İstanbul'a da yakışmayacak, Kadıköy'e de yakışmayacak bir pozisyona evrildi. Niye? Ben meslek yaşamımdan biliyorum. İki binlerin başlarından itibaren 2007-2008 itibaren Fikirtepe tartışması başlatıldı. Ya neler yapılmadı? Neler yapılmadı?
VATANDAŞIMIZIN KAZANDIĞI YERDE BİZ VARIZ ONLARIN KAYBETTİĞİ YERDE BİZ YOKUZ: Ben biliyorum uzaktan isledim. Kulak misafiri oldum. Emlak piyasasından mesleğim gereği yaptığım iş yaşamım gereği duydum. Gizli emsal artışları, gizli pazarlıklar, bir kısım devletin kurumlarının ama belediyeler üzerinden yani o zaman büyükşehir belediyesi, TOKİ, Emlak Konut, Şehircilik Bakanlığı dönem dönem bu işe alet edildi. Ve kötü bir iş çıktı ortaya. Size bir şey söyleyeyim mi evini veren, gecekondusu olan ya da orada tapulu binası olan, evini veren benim gariban vatandaşımın hiçbiri mutlu değil. Fikirtepe'de hiçbirisi mutlu değil. Müteahhit mutlu değil o da battı çoğu. Devlet de mutlu değil, kurumlar da mutlu değil. Kimse mutlu değil, biliyor musunuz işin ucunda? Belki bilmediğimiz bir avuç insan mutlu olmuş olabilir. Onu da ben takip edecek değilim. Bu acı durumun yaşanmasının sebepleri var. Gelelim Karanfilköy’e. Yine burası çözüm bulmadı. 50 yıllık geçmişi var neredeyse bu tartışmanın. Ne oldu? Her şeyi şeffaf yaptık. Göreve gelir gelmez arkadaşlarımla her şeyi şeffaf yaptık. Kiminle, sizlerle. Açık açık konuştuk. Kiminle? Bu işin ilgili kamu kurumlarıyla ama bakanlık ama başka kurumlar makamlar ama meclis o kadar şeffaf yaptık ki. Bazıları şaşırdı ya bu kadar şeffaf olmanın arkasında ne var diye. Arkasında bir tek şey var. Vallahi bizim gönlümüzdeki iyi niyet var. Vatandaşımızın kazandığı yerde biz varız. Onların kaybettiği yerde biz yokuz. Ya da bir avuç insanın kazandığı yerde biz yokuz. Milletin kazandığı yerde biz varız bu kadar net. Bakın vatandaşa rağmen, bilime ortak akla rağmen iş yapılmaz ve biz burada vatandaşın can güvenliğini, çıkarlarını öne koyarak ortak akıldan, teknikten, mühendislikten, mimarlıktan da faydalanarak güzel bir iş çıkardık. Ve Karanfilköy’de sürecimizi başlattık tıkır tıkır işledi. Ve çok güzel işler ortaya çıktı.
İSTANBUL'UN YÖNETİM KOLTUĞU KUMANDA KOLTUĞU ÖNEMLİDİR. O KOLTUĞA OTURAN MİLLETİNİ DİNLEYECEK TAM YOL İLERİ DİYECEK: Göreceksiniz yarınlarda, bugünden de koyabilirsiniz. Fikirtepe'yi alın, koyun maket olarak sol tarafa, Karanfilköy'ü alıp koyun maket olarak sağ tarafa bütün İstanbullular seyretsin. İstanbul'un geleceğini kime emanet edeceğini de oradan karar versin. Tabi yüklenicimizle ve bütün paydaşlarıyla yol yürürken iş bitti, toparlandık, her şeyi sağladık. Ama inanın buradan ekstra kaynaklar ürettik. Yani biraz komşuda pişer, bize de düşer misali oldu ama Rıza Bey. Sarıyer'e bu işin ucu dokundu ve orada başkanımızla da açılışını yaptık. Kocaman Atatürk'ün bize emaneti büyüklere fidanlığını da buradan elde ettiğimiz kaynakla bir lira harcamadan İstanbul’a hediye ettik. Yine buradan yarattığımız kaynakla Adalar'da metruk bir halde kaybolmaya doğru herhangi birinin eline geçme ihtimalini de görerek otuz otuz beş bin metrelik bir alanı yine belediyemizin iştiraklerinin girişimiyle belediyemiz bünyesine aldık. Onu da söyleyeyim burada Orman Bakanlığı isteseydi o yeri bize verebilirdi. Al burayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi sen koru, işlet diyebilirdin. Yok illa ihaleye çıkacağız. Gönlümüz el vermedi burayı iştiraklerimiz üzerinden ihale ile aldık iyi de para verdik aldık. Arkadaşlarıma dedim ki biz kimiz? Kamu kurumu. Kime parayı vereceğiz? Kamu kurumuna. Tamam kamunun malından, kamunun malına aktarım yapacağız. Başkasına buranın geçmesine müsaade etmeyin. İhalede ne gerekiyorsa yapın ve alın dedim. Orayı aldık o metruk halden kurtarmak için hem de sosyal amaçlı kullanımlara açık Adalar’ın en güzel sahilini, en güzel plajını, en güzel otelini orada açtık ve İstanbulluların malı haline getirdik. Orada bu kaynakla yapıldı buradan elde ettiğimiz kaynakla yapıldı. Sonuçta biz olmasaydık söyleyeyim 25 yıl daha burada uğraşırdınız.
YAPACAĞINIZ HER İŞİ MİLLETİN HUZURUNDA YAPIN KARDEŞİM: Bütün arkadaşlarıma söyledim yapacağınız her işi milletin huzurunda yapın kardeşim. Bizim hiçbir gizli işimiz olamaz. Bazen bana başkanım size çok özel birşey konuşmak istiyorum. Ya benimle özel neyin olabilir, söyle işte. Nerede rastlarsam böyle özel bir anımız yok bizim. Yani kişisel anım ayrı evin, yuvam. Biri de eğer gelmişse benden kişisel bir hesabı varsa o da ayrı ama onun dışında biz yaşamımızı bu işe vakfettik. Kendimizi İstanbul'a da mühürledik kardeşim. Bu şehre hizmet edeceğiz bu şehrin evlatlarına hizmet edeceğiz. İnşallah buralar göz bebeği şekliyle devam edecek. Genel Müdürümüz plan yapma anlayışının, projeyi yönetme anlayışının bir başka örneğini de hemen bir kaç yüz metre yukarıdaki polis okuluyla burası arasındaki farkı da ortaya koyarak izah etti. Çok net böyledir. İstanbullu kıymetli vatandaşlarımız bunun ne anlama geldiğini anlarlar. Bakınız bu şehri orta akla demokrat bir zihniyete, temsilciye değil birinden izin alarak hareket edecek kişilere değil 16 milyon insandan talimat alan onların arzularını, isteklerini yerine getirene oy verin kardeşim bu kadar basit. Bu millet temsilciye oy vermez. İstanbul'un koltuğu, İstanbul'un yönetim koltuğu kumanda koltuğu önemlidir. O koltuğa oturan milletini dinleyecek tam yol ileri diyecek. Tam yol ileri derken dönüp arkaya acaba o ne der diye korkarak bakıyorsa o İstanbul'un koltuğunda oturamaz. İstanbul’un koltuğu öyle bir koltuk.
KAMU KAYNAKLARINI UZAT TUTUYORLAR BİZDEN: İstanbulluları bu anlamda elbette ki çocuklarının geleceğine sahip çıkacak sürece yol yürümelerini konusunda hassas olacaklarını biliyorum. Karanfilköy gibi sayısız dönüşüm projelerine imza atmayı diliyorum. Sokaklara kadar gireceksiniz kardeşim dedim arkadaşlarıma ve biz girdik girmeye de devam ediyoruz. Kamu kaynaklarını bizden uzak tutuyorlar. Bazı bankaların bu sürece destek olmalarını hala sağlayabilmiş değiller. Ama biz çözüm üreteceğiz ama yüzlerine de vuracağız bunları niçin bunu yapmıyorsunuz, bu millete niçin yardımcı olmuyorsunuz dönüşümleri için diye yüzüne vuracağız ama yolumuza da devam edeceğiz çözüm bulacağız, kaynak üreteceğiz. Sektörün bileşenleriyle makul vadelerde, vade farksız, fiyatı artmaksızın insanlarımızın cebinden bildikleri parayı ödeyerek iş yaptıracakları sistemler sunacağız. Beş dairemi? On beş, elli mi, beş yüz mü, beş mi? Yapacağız. Ve insanlarımızı bir an önce yaşamlarını yitirmeyecekleri, depremden korkmayacakları yuvalarına kavuşturacağız. Bu bizim milli bir meselemizdir, milli bir sorundur. Çözüm için de gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı!

İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı
İzmir’de bir eğlence mekanında çekilen ve sosyal medyada büyük tepki toplayan görüntüler sonrası soruşturma başlatıldı. Görüntülerde tesettürlü bir kadının, erkek dansçılarla birlikte twerk yaptığı anlar yer alıyordu.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen polis ekipleri, kimlikleri tespit edilen 2 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili incelemeler sürerken, gözaltındaki şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Sosyal medyada kısa sürede yayılan görüntüler, toplumun farklı kesimlerinden yoğun tepki aldı.
Ava Gitme” Dedi, Katliam Yaşandı: Annesini Av Tüfeğiyle Öldürdü!

“Ava Gitme” Dedi, Katliam Yaşandı: Annesini Av Tüfeğiyle Öldürdü
Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde aile içi tartışma kanlı bitti. Edinilen bilgilere göre 22 yaşındaki S.S., ava gitmesine karşı çıkan annesiyle tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine öfkelenen genç, evde bulunan av tüfeğini alarak annesini başından vurdu.
Ağır yaralanan anne olay yerinde hayatını kaybederken, mahallede büyük üzüntü yaşandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede kadının yaşamını yitirdiği belirlendi.
Olay sonrası S.S. jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınırken, cenaze otopsi için Muğla Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Bursa’da Metroda Can Pazarı: Yaşlı Adam Raylara Düştü, Mucizevi Şekilde Kurtuldu!

Bursa’da Metroda Can Pazarı: Yaşlı Adam Raylara Düştü, Mucizevi Şekilde Kurtuldu
Bursa’da metro istasyonunda yaşanan olay, yürekleri ağza getirdi. İddiaya göre, peronda metro bekleyen iki öğrenci şakalaştıkları sırada 60 yaşındaki Abdulkadir Kavaklıgil’e çarptı. Çarpmanın etkisiyle dengesini kaybeden Kavaklıgil, raylara düştü.
O sırada istasyona yaklaşan metro makinisti, durumu fark ederek anında fren yaptı. Tren, raylara düşen Kavaklıgil’e çarpmadan durmayı başardı. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı adam hastaneye kaldırıldı.
Abdulkadir Kavaklıgil’in sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, olayla ilgili inceleme başlatıldı.
İlk Yorum yapan siz olun!