İstanbul Girişimci Kadınları Destekleme Derneği Kurucu Başkanı gazeteci Nilgün Ege Karaçuha ve dernek başkan yardımcısı Esengül Güler’in önderliğinde düzenlenen İGKADER Maltepe Buluşması, kadınların cesaretini, emeğini ve vizyonunu aynı sahnede buluşturdu. Bu buluşma, hayallerini gerçeğe dönüştürmeye kararlı kadınların; bilimin, ahlakın ve dayanışmanın ışığında kadınların ve gençlerin geleceğine dair yeniden umut olduğunu gösterdi.

Hayalleri Gerçeğe Dönüştüren Kadınlar: İGKADER Maltepe Buluşması Umut ve Gücün Aynası Oldu



HABER / ZEYNEP ŞİMŞEK


İstanbul – Maltepe, 11 Ekim 2025

İstanbul Girişimci Kadınları Destekleme Derneği (İGKADER), Maltepe Erzurumlular Vakfı ev sahipliğinde gerçekleştirdiği “Kadınların ve Gençlerin Girişimcilik Yolculuğuna Güç Katacak Buluşmayla'' gercek deneyimleri ve bilimsel perspektifleri aynı sahnede buluşturdu. Program; İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Av. Nimet Karabulut, Fatinoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fatinoğlu, Fenerbahçe Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdal Şen ve Psikolog–Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu’nun konuşmalarıyla, kadınların ve gençlerin girişimcilik yolculuğuna hem moral hem yol haritası sundu.


“Yolumuz uzun ama yol arkadaşlarımız güçlü’’

Nilgün Ege Karaçuha: “Hayalleri büyütmek, umudu örgütlemek için buradayız.”

İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, programın açılış konuşmasında “girişimciliği yalnız bir koşu değil, dayanışmaya yaslanan uzun bir yolculuk” olarak tarif etti:

“Amacımız sadece girişimcilikten söz etmek değil; kadınların ve gençlerin geleceğe dair umutlarını, cesaretlerini ve hayallerini büyütmek. Her bir kadının kendi ayakları üzerinde durduğu, her bir gencin hayalini gerçeğe dönüştürdüğü bir Türkiye için buradayız. Biliyoruz ki kadınların emeği, gençlerin enerjisi ve toplumun ortak iradesi birleştiğinde başaramayacağımız hiçbir şey yoktur.”

Karaçuha, derneğin eğitim, mentorluk ve ağ kurma faaliyetlerini büyütürken yerel yönetimler, üniversiteler ve özel sektörle stratejik iş birlikleri geliştireceklerini belirtti. Sözlerini derneğin sloganı “Güçlü kadınlar, güçlü gelecek için el ele.” cümlesiyle tamamlayarak programın herkese ilham olması temennisinde bulundu.


“Kadın güçlü olursa toplum da güçlü olur”

Av. Nimet Karabulut: “Eşitlik, evde başlar; şiddetin panzehiri eğitimdir.”

Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Av. Nimet Karabulut, konuşmasında kadınların toplumsal ve ekonomik hayata katılımının kent refahıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı:

“Biz kadınlar her noktada var olabilmek için çoğu zaman daha fazla emek vermek zorunda kalıyoruz. Ama bu çaba hem bireysel hem toplumsal ölçekte dönüştürücü bir güç yaratıyor. Kadın eğitimliyse, bilinçliyse çocuklarını da ona göre yetiştirir. Kadın güçlü olursa, toplum da güçlü olur.”

Karabulut, Maltepe Belediyesi’nin Kadın ve Aile Müdürlüğü üzerinden mahalle mahalle yürüttüğü mesleki eğitimler, girişimcilik atölyeleri ve sosyal destek programları hakkında bilgi verdi. En kritik vurguyu ise erkek çocuklarının eşitlik değerleriyle yetiştirilmesi üzerine yaptı:

“Yanlış değerlerle büyüyen çocuk, ileride şiddetin faili olabilir. Eşitlik evde başlar. Anneler kadar babalara da sorumluluk düşüyor. Eğitim, eşitlik ve hukukun birlikteliği şiddeti önler.


Ali Fatinoğlu: “Helal kazanç, şeffaf ticaret ve doğru okumayla her kriz aşılır”

Maltepe’deki İGKADER buluşmasında iş dünyasında başarı hikâyesiyle programda yer alan Fatinoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fatinoğlu, yaptığı konuşmada hem iş dünyasında edindiği deneyimleri hem de hayata ve aileye dair içten duygularını paylaştı.

Babası memur olan Fatinoğlu, çocukluk yıllarını “çalışmanın, dürüstlüğün ve sorumluluğun en büyük değer olduğu” bir evde geçirdiğini anlattı. Ancak o ve abisi için masa başı bir hayat yeterli olmamış; birlikte cesur bir kararla ticarete adım atmışlar:

Ben memur bir babanın oğluyum. Evimizde disiplin, dürüstlük ve sorumluluk en büyük mirastı. Ama ben hayatım boyunca hep risk almak istedim. Abimle birlikte ilk işimizi kurduğumuzda elimizde yalnızca inanç, azim ve çalışkanlık vardı. Parayla değil, alın teriyle büyüdük. İşte o inanç bizi bugünlere getirdi.”


Fatinoğlu, bugün geldiği noktada hâlâ mütevazı bir yaşam sürdüğünü ve en büyük gücünü ailesinden ve eşinden aldığını vurguladı:

“Hayatta en büyük desteğim her zaman eşim oldu. Kadının gücü erkeğe de güç verir. Bir erkeği güçlü kılan, yanında duran kadının sevgisi, inancı ve emeğidir. Kadın hem ailede hem toplumda dengeyi, vicdanı ve üretkenliği temsil eder.”

Fatinoğlu, kariyerinin dönüm noktalarını paylaşarak genç girişimcilere üç temel ilke bıraktı: ahlak–şeffaflık, insanı okuma becerisi ve kalite–maliyet disiplininin sürekliliği.

Hayatım boyunca harama el sürmedim, duymak isteneni değil gerçeği söyledim. Pazarlıkta nihai çizgi, karşınızdakinin değil sizin kararlılığınızın belirlediği sınırdır. ‘Buradan aşağı inmem’ dediğiniz an, artık fiyat değil güven konuşur.”

Kriz dönemlerini “ders alınacak fırsatlar” olarak gören Fatinoğlu, Çin’in küresel ham madde piyasalarındaki dalgalanmalarının etkilerini örnek göstererek ayakta kalmanın yollarını şöyle anlattı:

  • Maliyetleri anlık izlemek

  • Stok yönetimini bilim gibi görmek

  • Kaliteden ödün vermeden verimliliği artırmak

  • Müşteri sonrası hizmette güveni merkezde tutmak

Sanayici olmak yalnız üretmek değildir; veriye bakmak, tedarik zincirini yönetmek, finansı disipline etmek ve sözüne sadık kalmaktır. Girişimcilik, paradan önce bir karakter meselesidir.

Genç girişimcilere seslenirken ise, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek nesillerin bilgiye, teknolojiye ve ahlaka yatırım yapması gerektiğini söyledi:

Emek yoğun alanlarda boğulmayın; teknolojiye, bilgiye ve insana yatırım yapın. Kurumsallığın özü, binadan değil, ilkelerin kurumlaşmasından geçer. Başarı tesadüf değildir; risk almak, düşmek, yeniden kalkmak ve inatla yürümektir. Biz o yolu yürüdük — şimdi sıra sizde.”

Konuşmasının sonunda uzun süre alkışlanan Fatinoğlu, İGKADER’e bu anlamlı buluşmada yer almaktan dolayı duyduğu gururu dile getirdi:

Bu salonda umut var, bu salonda inanç var. Kadınların girişim gücüyle Türkiye’nin geleceği daha parlak olacak.”


Prof. Dr. Erdal Şen: “Girişimcilik ailede başlar, kültürle büyür; stratejiyle kurumsallaşır”

Fenerbahçe Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdal Şen, İGKADER Maltepe buluşmasında yaptığı etkileyici konuşmada hem bilimsel hem de yaşamdan örneklerle dolu bir vizyon çizdi. Şen, girişimciliği yalnızca bir iş kurma süreci değil, bir düşünme biçimi, bir karakter inşası olarak tanımladı:

Girişimcilik, ekonominin en önemli taşıyıcısıdır. Çünkü bir ülkenin girişimci sayısı, o ülkenin üretim gücünü ve yenilik kapasitesini belirler. Ancak girişimcilik sadece bir şirket açmak değildir. O, bir kültürdür, bir ekosistemdir; ailede başlar, okulda olgunlaşır, toplumda filizlenir.

“Ailede şekillenen vizyon, ülkenin girişimci profilini belirler”

Prof. Şen, kendi yaşam öyküsünden kesitlerle konuşmasına derinlik kattı. Babası serbest meslek sahibi, ailesi ticaretle iç içe büyümüş bir çocuk olarak, girişimcilik kavramıyla erken yaşta tanıştığını anlattı:

“Babam mali müşavirdi, ama aynı zamanda girişimciydi. Kırtasiye dükkânı açtı, mobilya işi yaptı. Evimizde hep yeni bir fikir, yeni bir girişim konuşulurdu. Ben de o atmosferin içinde risk almayı, hesap yapmayı ve ticaretin nabzını okumayı öğrendim. Girişimcilik okulda değil, hayatın içinde öğrenilen bir disiplindir.

Şen, özellikle memur ailelerinde yetişen çocukların risk algısının farklı olduğuna değindi:

“Memur ailelerinde güvenlik ön plandadır; ticarette ise risk. Girişimci olmak, konfor alanını terk etmeyi göze almaktır. O yüzden aile, çocuklarına sadece bilgi değil, cesaret de aşılamalıdır.”

“Birey – Örgüt – Sistem: Yönetimin üç halkası”

Prof. Dr. Şen, konuşmasının ana temasını yönetim biliminin üç temel halkası üzerine kurdu: Birey, örgüt, sistem.

“Her girişimci bu üç halkayı anlamak zorunda.
Birey, kendi öz yönetimini sağlamazsa yöneticilik yapamaz.
Örgüt, değer üretmeyen bir yapıya dönüşürse sürdürülebilirlik kaybolur.
Sistem, dış çevreyi yani ekonomiyi, politikaları, toplumsal beklentileri kapsar.
Başarılı bir girişimci, bu üç seviyeyi birlikte yönetebilen kişidir.

Şen, kriz dönemlerinde en kritik farkındalığın, “kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz” faktörleri ayırt edebilmek olduğunu belirtti:

“Kontrol edebildiklerinize strateji geliştirirsiniz; edemediklerinizi yönetilebilir hâle getirirsiniz. Türkiye’de girişimcilerin çoğu, kontrol edemediği konularla uğraşmaktan enerjisini tüketiyor. Oysa farkında olan kişi, enerjisini çözüme yönlendirir, şikâyete değil.”

“Veri, bugünün sermayesi; analiz, yarının vizyonudur”

Şen, çağın en büyük gücünün bilgi ve veri olduğunu belirtti. Öğrencilik yıllarında kurduğu küçük bir telekomünikasyon şirketinde, daha o dönemde Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) sistemini uygulamaya başlamasının kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu anlattı:

“Bir müşterinin doğum gününü not etmek, ona küçük bir hediye vermek, onunla bağ kurmaktır. O zamanlar farkında değildim ama ben aslında ‘CRM’ yapıyordum. Müşteri ilişkisi yönetimi, literatürde geçmeden önce sahada vardı.”

Bu örnek üzerinden insan faktörünün önemini vurguladı:

Teknoloji ilerliyor ama ticaretin kalbi hâlâ insandır. Bir ürün satmak değil, bir güven satmak gerekir. Eğer müşterinizin gözünde itibarınız varsa, markanız zaten vardır.”

“Farklılaşma yoksa rekabet yoktur”

Şen, girişimcilerin başarısında maliyet, kalite ve farklılaşma dengesinin vazgeçilmez olduğunu ifade etti:

“Ya ürünü ilk siz sunarsınız ya da başkasının yaptığına bir ruh katarsınız. Ürününüzü veya hizmetinizi farklılaştırmazsanız rekabet edemezsiniz. Aynı ürünü satan iki markayı ayıran şey algıdır. Algıyı yöneten, pazarı da yönetir.

“Korku kültüründen özgüven kültürüne geçmeliyiz”

Konuşmasında kültürel dinamiklere de değinen Prof. Dr. Şen, Türk toplumunun korku kültürü içinde yetiştiğini söyledi:

“Yıllarca çocuklara ‘yemeğini ye yoksa doktor iğne yapar’, ‘dersini çalış yoksa öğretmen kızar’ dedik. Oysa korkuyla yetişen birey, risk almaktan da korkar. Girişimcilik için önce korku kültüründen özgüven kültürüne geçmeliyiz.”

“Girişimcilik, anlam üreten bir sistemdir”

Şen, konuşmasının sonunda girişimciliği yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir üretim biçimi olarak tanımladı:

“Girişimcilik, sadece para kazandırmaz; aynı zamanda anlam üretir. Bir iş kurmak, bir istihdam yaratmak, bir aileye ekmek götürmektir. Girişimcinin topluma borcu vardır. Bizler yalnız üretim değil, değer üretmek zorundayız.”

Konuşmasını büyük alkış alan şu sözlerle tamamladı:

Bir ülkenin geleceği, düşünen ve üreten bireylerin omuzlarındadır. Kadınlar ve gençler bu yolculuğun kalbidir. Kadınlar cesaret eder, gençler hayal kurar, bizler de o hayalleri gerçeğe dönüştürürüz. Girişimcilik ailede başlar, kültürle büyür, stratejiyle kurumsallaşır.


Psikolog ve Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu: “Gerçek güç, insanın kendi farkındalığını keşfetmesindedir”

İGKADER’in “Kadınların ve Gençlerin Girişimcilik Yolculuğuna Güç Katacak Buluşması” etkinliğinde konuşan Psikolog ve Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu, dinleyicilere hem bilimsel hem duygusal yönüyle unutulmaz bir konuşma sundu. Türkoğlu’nun konuşması, modern insanın motivasyon, psikolojik dayanıklılık ve öz farkındalık ekseninde verdiği yaşam mücadelesine ayna tuttu.

“Her düştüğümde yeniden ayağa kalkmamda bana ilham olan; doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu kutsal vatanın ilimle yoğrulmuş evlatlarıdır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bilimin ışığında çalışan tüm büyüklerimizi minnetle, saygıyla ve şükranla anıyorum.”

“Motivasyon, insan davranışlarının motor gücüdür”

“Motivasyon, bizi hedefe yönlendiren içsel veya dışsal bir enerjidir. Her birimizin içinde bir neden vardır; bazen bu neden bir sevgi, bazen bir hedef, bazen de bir zorluğa direnme gücüdür.”

Türkoğlu, motivasyon ekollerini sade bir dille özetleyerek Maslow, Alderfer, Herzberg, McDougall ve Deci–Ryan’ın teorilerinden örnekler verdi; ortak noktanın anlam arayışı olduğunu vurguladı:

“Bir insan, sadece alkışla değil, anlamla var olur. Yaptığınız şeyin anlamını kaybederseniz, en yüksek maaş bile size enerji vermez.”

“Sosyal medya dopamini, modern çağın sahte motivasyonudur”

Türkoğlu, sinirbilim perspektifinden sosyal medya bağımlılığının beyin üzerindeki etkilerini anlattı:

“Sosyal medya, beynimizin ödül mekanizmasını kandırıyor. Bir beğeni aldığımızda dopamin salgılıyoruz; bu anlık bir mutluluk yaratıyor ama kalıcı değil. Beyin kısa sürede bu uyarana alışıyor ve artık gerçek hayatın doğal mutluluklarına karşı duyarsızlaşıyor. Sonra farkında olmadan atalet başlıyor. Üretmeden, düşünmeden, sadece ekran kaydırarak günler geçiyor.”

Sıkılmak insana kötü bir şey gibi öğretildi ama aslında zihnin yaratıcılığa geçebilmesi için sıkılmaya ihtiyacı vardır. Sürekli uyarılan bir zihin üretmez, yalnızca tüketir.”

“Akış hâli: Zamanın akışını unuttuğunuz an, siz üretkensinizdir”

“Bir çocuk oyun oynarken, bir sanatçı resim yaparken, bir yazar yazarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmez. Çünkü o anda akıştadır. Bu hâl, hem üretkenliği hem de içsel huzuru artırır. Ancak sürekli ekran ışıklarıyla çevrili bir dünyada bu hâle ulaşmak giderek zorlaşıyor.”

“Telefonu birkaç saat kapatmak, sessiz bir alanda yürümek, nefes almak bile zihnin sisini dağıtır. Zihin, kas gibidir; dinlenmeden gelişemez.”

“Beyin sisi, çağımızın görünmez salgınıdır”

Pandemi sonrasında artan beyin sisine dikkat çeken Türkoğlu:

“Sürekli bildirimler, ekran ışıkları, kesintisiz veri bombardımanı… Beyin bu kadar bilgiyi işleyemiyor. Sonuç: bulanıklık, odak kaybı, duygusal yorgunluk. Dinlenmek bazen uyumak değil, dijital detoks yapmaktır.”

“Psikolojik dayanıklılık doğuştan değil, farkındalıkla gelişir”

“Hayat hepimizi zaman zaman yere düşürür. Dayanıklılık, hiç düşmemek değil; her düşüşten sonra yeniden kalkabilmektir.”

Türkoğlu, psikolojik dayanıklılığın beş temel unsurunu sıraladı:

  1. Duygusal farkındalık

  2. Stresle başa çıkma becerisi

  3. Düşünce esnekliği

  4. Sosyal destek

  5. İçsel denge

“Kendini tanımak, güçlü yönlerini bilmek kadar zayıf yönlerini kabullenebilmektir. Gerçek güç, kırılmamakta değil, kırıldığında onarabilmektedir.”

“Kendine iyi bakmak bir lüks değil, sorumluluktur”

Rutinler zihne güven verir. Kısa yürüyüşler, sessiz bir an, birkaç satır yazmak bile zihni onarır. Hayatın koşturmacasında kendimizi unutuyoruz ama unutmamalıyız ki, kendine iyi bakmak bir lüks değil, bir sorumluluktur.

“Gençlere mesaj: Potansiyeliniz etiketlerden daha güçlüdür”

“Üzerinizdeki unvanlar değil, içinizdeki potansiyel sizi tanımlar. Korkularınızdan değil, değerlerinizden hareket edin. Yıkıldığınızda yeniden başlamayı seçin; çünkü gerçek başarı, iç sesinizle barıştığınız anda başlar.”

“Bazen bir gülümseme, bir sessizlik, bir sabır anı bile birine umut olabilir. İlham vermek bir rol değil, bir yankıdır. Sen nasıl yaşıyorsan, hayat da senden öyle yankılanır.”


Neşe Şairoğlu: “Eğitimli kadın, güçlü toplum demektir”

Programın sonunda konuşan Maltepe Erzurumlular Vakfı Kadın Kolları Başkanı Neşe Şairoğlu, duygulu ama bir o kadar da güçlü bir konuşma yaptı. Şairoğlu, kadınların yalnızca aile içinde değil, toplumsal gelişimin merkezinde yer aldığını vurguladı:

“Bir toplumu gerçekten kalkındırmak istiyorsak, önce kadını eğitmekten başlamalıyız. Çünkü eğitimli kadın, güçlü toplum demektir. Kadının bilgiyle, özgüvenle ve üretimle buluştuğu her adım, ülkenin geleceğine atılan en sağlam temeldir.”

“Kadın emeği, çoğu zaman sessiz ama çok güçlüdür. Bugün burada bu kadar girişimci, üretken ve vizyon sahibi kadını bir arada görmek, umut veriyor. Kadın dayanışması sadece bir slogan değil; bu ülkenin geleceğini taşıyan bir güçtür.”

“Bu programda gördüğüm şey sadece bir etkinlik değil, bir dönüşümün işareti. Kadınlar artık kendi hikâyelerini yazıyor, kendi geleceğini inşa ediyor. Ve bu yolculukta her kadının elinden tutan, yanında olan bir başka kadın var.”

Kadınlar el ele verirse, başaramayacakları hiçbir şey yoktur. Nilgün Ege Karaçuha ve Esengül Güler gibi güçlü kadınların önderliğinde yürütülen bu çalışmalar, bizlere umut veriyor. Bizler de Maltepe Erzurumlular Vakfı olarak, kadınlarımızın ekonomik, sosyal ve kültürel olarak güçlenmesi için her zaman destek olmaya hazırız.”

Plaket takdimi: Kadın dayanışmasının sembolü

Konuşmasının ardından Şairoğlu, yoğun alkış eşliğinde İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha ve Dernek Başkan Yardımcısı Esengül Güler’e teşekkür plaketi takdim etti:

“Bu plaketi yalnızca teşekkür olarak değil, bir dayanışma sembolü olarak sunuyorum. Çünkü kadın emeği, kadın dayanışmasıyla çoğalır. Nilgün Başkanımızın vizyonu ve Esengül Hanım’ın emeği hepimize ilham oluyor.”


Nilgün Ege Karaçuha: “Varlığınızla güçleniyoruz, birlikte daha nice başarılara imza atacağız”

Programın sonunda söz alan İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, etkinliğin başından sonuna kadar hissedilen kadın dayanışması ve üretim ruhunun, derneğin kuruluş amacını en güzel biçimde yansıttığını vurguladı:

“Bugün burada yalnızca bir programı değil, bir vizyonu, bir umudu paylaştık. Her biri kendi alanında örnek olan konuklarımız, kadınların ve gençlerin girişimcilik yolculuğuna ışık tuttu. Kadın emeği, bilgiyle birleştiğinde mucize yaratır; biz bu mucizenin her gün tanığıyız.”

Karaçuha, konuşmalarıyla programa değer katan isimleri tek tek anarak, emeğe saygı ve ortak başarı vurgusu yaptı:

“Bugün burada bizlerle olup fikirleriyle yolumuzu aydınlatan Ali Fatinoğlu’na, Prof. Dr. Erdal Şen’e, Jasmina Türkoğlu’na en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Her biri, kadınların ve gençlerin gücüne inanan, bu ülkenin geleceğine emek veren kıymetli isimlerdir.”

“Varlığınızla güçleniyoruz” – Destek verenlere özel teşekkür

Başkan Karaçuha, programın gerçekleşmesine katkı sağlayan iş insanları ve kurumlara da özel olarak teşekkür etti:

  • MSK Enerji Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaplan

  • Büyükçekmece İş Adamları Derneği (BİAD) Başkanı Mustafa Karayün

  • Basın Platformu Başkanı M. Remzi Tanış

  • Türkiye Yerel Basın Birliği Genel Başkanı Nezir Karayün

  • Anadolu Börekçilik markası

Varlığınızla güçleniyoruz. Kadınlar, gençler, akademisyenler, iş insanları ve basın temsilcileri olarak aynı hedefe inanıyoruz: Güçlü kadınlar, güçlü gelecek. Daha nice ortak başarıya birlikte imza atacağız.

Ayrıca Karaçuha, ev sahipliği için Maltepe Erzurumlular Vakfı Başkanı Hasan Koç ve Kadın Kolları Başkanına da teşekkür etti.