Fatih Altaylı’nın Yargı Süreci Hakkında Cumhurbaşkanlığı’ndan Açıklama: “Manipülasyonlara İtibar Etmeyin”

22 Haziran 2025 – Ankara

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik tehdit suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı’nın yargı sürecine ilişkin kamuoyunda yürütülen tartışmalara dair Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden açıklama geldi. Açıklamada, yargı sürecinin hukuki çerçevede yürütüldüğü ve “ifade özgürlüğü” kılıfı altında yürütülen kampanyaların manipülatif olduğu ifade edildi.

“Tehdit suçu ifade özgürlüğü kapsamında değildir”

Açıklamada, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen “tehdit” suçunun, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulandı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Tehdit suçunun ifade özgürlüğü olarak takdim edilmesi açık bir manipülasyondur. Hukuk devletinde herkes hukukun üstünlüğü ilkesine tabidir. Suç teşkil eden eylemlere karşı yargının işlem yapması anayasal bir görevdir.”

Altaylı’nın YouTube yayınına dikkat çekildi

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, Fatih Altaylı’nın 20 Haziran 2025 tarihli YouTube yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dolaylı yoldan tehditte bulunduğu ileri sürülen ifadelerine yer verildi. Altaylı'nın izleyicilerden gelen "Cumhurbaşkanı ömür boyu görevde kalmalı mı?" sorusuna verdiği yanıtta kullandığı ifadeler tartışma konusu olmuştu:

“Yakın geçmiş değil, uzak geçmişe bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Az buz değildir öldürülen, suikasta kurban giden Osmanlı padişahı… Komploya kurban giden, boğazlanan ya da intihar etti süsü verilen Osmanlı padişahı…”

Açıklamada bu ifadelerin, sorulan sorunun bağlamı itibarıyla doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olduğu, tarihî bir anekdot aktarıldığı iddiasının ise gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

“Yargı süreci CMK hükümlerine uygun yürütüldü”

Açıklamada, Altaylı'nın gözaltı ve tutuklama süreçlerinin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerine uygun şekilde, tamamen hukuki bir çerçevede yürütüldüğü bildirildi. Gözaltı sürecine dair ileri sürülen "usulsüzlük" iddialarının ise asılsız ve dezenformasyon amaçlı olduğu vurgulandı.

Tutuklama kararı nasıl verildi?

Cumhurbaşkanlığı açıklamasına göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Altaylı'nın sözlerinin TCK 310/2 ve 106/1 maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle tutuklama talebinde bulundu. Sulh Ceza Hakimliği ise verdiği kararda şu değerlendirmeyi yaptı:

  • Şüphelinin sözlerinin tehdit suçunu oluşturduğu,

  • Beyanlarının fiilî saldırı niteliği taşıdığı,

  • İfadelerinin kendisi tarafından ikrar edildiği,

  • Fizikî delillerle desteklendiği,

  • Cezanın alt-üst sınırı dikkate alındığında kaçma şüphesinin yüksek olduğu kanaatiyle tutuklama kararı verilmiştir.

“Yargı bağımsızdır, süreç hukuka uygundur”

Açıklamanın sonunda, Türkiye’de adli süreçlerin bağımsız mahkemeler eliyle yürütüldüğü vurgulanarak, kamuoyunun manipülatif bilgi akışlarına karşı dikkatli olması gerektiği belirtildi:

“Adli makamlar, suç şüphesi durumunda şüpheli veya tanıklarla ilgili tüm süreçleri hukuki çerçevede yürütmektedir. Kamuoyunun, hukuki sürece saygı göstermesi ve dezenformasyonlara itibar etmemesi önemlidir.”