Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı çağrılara tepki gösterdi.

Erkan Baş: "Kürt Sorununu Yok Saymak, Şiddetle Saldırmak Anlamına Gelir"

HABER/ GÖKCAN ÖZKAN

Baş, "Kürt sorunu, Kürtlerin varlığını inkar etmek ve onları aşağılamak demektir. Kürtçeyi inkar etmek, Kürt’ün siyasi tercihlerini yok saymak; ona tankla, tüfekle, topla saldırmak demektir" ifadelerini kullandı.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, "Yenidoğan çetesi" ile ilgili AKP hükümetinin sorumluluğuna dikkat çekti. Baş, “AKP döneminin tüm Sağlık Bakanları bu sürecin sorumlusudur. Bu konuda isimleri anmak gerekirse, Recep Akdağ, Mehmet Müezzinoğlu, Ahmet Demircan, Fahrettin Koca ve Kemal Memişoğlu sorumludur. Olayın yaşandığı dönemde İl Sağlık Müdürü olan Kemal Memişoğlu derhal istifa etmelidir. Eski bakan Fahrettin Koca’nın sorumlulukları da ortaya konulmalı ve ikisi de yargılanmalıdır. Tüm özel hastaneler derhal kamulaştırılmalıdır” dedi.

“TİP, Kürt Sorununun Varlığını İlk Tespit Eden Partiydi”

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Abdullah Öcalan için yaptığı çağrıları eleştiren Baş, “1 Ekim’de Meclis açıldı. Biz bu sürecin parçası olmadık ama iktidar, bu süre zarfında bir söylem geliştirdi. Ben hem iktidara hem muhalefete açık bir çağrı yapıyorum. Süreci akılla ve vicdanla değerlendirmek son derece önemlidir. TİP, 60 yıl önce 'Kürt sorunu vardır' dediği için 12 Mart cuntası tarafından kapatıldı. Bizim barış, kardeşlik ve eşitlik mücadelesinin gerçeğe ulaşması en büyük hedefimizdir” dedi.

Baş, Türkiye'nin uzun süredir çalkantılı bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, “Bu iktidar ve güçleri, bölgedeki çatışmaların bir parçası oldular. Irak ve Suriye'deki savaşlar ile ilişkili olarak, bu iktidar, bölgedeki kan dökülmesini fırsat olarak görüyor” ifadelerini kullandı.

“Kürt Sorunu, Siyasi Tecrit ve Baskıdır”

Kürt sorununu tanımlayan Baş, “Kürt sorunu, MHP’nin iktidar olduğu dönemde Diyarbakır zindanlarında yaşananlar, köy boşaltmaları ve siyasi tutsaklıklardır. Kürt sorunu, barış isteyenlerin susturulması ve KHK’larla işten çıkarılmalarıdır. Kürtleri ikinci sınıf vatandaş haline getiren bir yaklaşımın sonucudur. Bu sorunları dile getirenlere yönelik silahlı saldırılar, inkar ve faşizm ile örtüşen bir durumdur” dedi.

Baş, barış talep edenlerin sesi olmakta kararlı olduklarını ve barışın sağlanması için mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti. “Biz barış için her koşulda mücadele edeceğiz. 10 Ekim’de yan yana olduğumuz yurttaşlarımız, yalnızca barış istedikleri için katledildi. Bu katliamda hedef bizlerdik” dedi.

“Kürt Sorununun Çözümü İçin Birlikte Mücadele”

Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu hedefle kurulduğunu vurgulayarak, “Kürt halkının siyasi temsilcileriyle birlikte hareket ettik. Halkın temsilcilerinin konuştuğu bir ülke hayal ediyoruz. Tüm siyasilerin ne istediğini açıkça ifade etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Barış isteyen binlerce akademisyenin işten çıkarılmasına, Kürt sorununu savunan siyasetçilerin hapse atılmasına karşı durmalıyız” dedi.

Son olarak, savaş isteyenlerin emperyalizmin iş birlikçileri olduğunu söyleyen Baş, “Kimse halkları birbirine düşman etmek istemesin. Biz, Türklerin, Kürtlerin ve diğer tüm halkların birlikte yaşadığı bir ülke istiyoruz. Barış, adalet ve özgürlükle sağlanacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.