ERDOĞAN: "AMERİKA'NIN F-16 KONUSUNDA VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMASI PARLAMENTOMUZUN KONUYA OLUMLU BAKIŞINI HIZLANDIRIR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde İsveç'in NATO üyeliği ve F-16 konularını ele aldıklarını belirterek, “Görüşmede kendisinin 'Siz bunu Meclis'ten çıkarın, aynı şekilde ben de Kongre'den bunu geçiririm' şeklinde bir ifadesi oldu. Gerek Amerika'nın F-16 konusu gerekse Kanada'nın verdiği sözleri tutması noktasında beklediğimiz olumlu gelişmeler, inanıyorum ki parlamentomuzun da konuya olumlu bakışını hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde İsveç'in NATO üyeliği ve F-16 konularını ele aldıklarını belirterek, “Görüşmede kendisinin 'Siz bunu Meclis'ten çıkarın, aynı şekilde ben de Kongre'den bunu geçiririm' şeklinde bir ifadesi oldu. Gerek Amerika'nın F-16 konusu gerekse Kanada'nın verdiği sözleri tutması noktasında beklediğimiz olumlu gelişmeler, inanıyorum ki parlamentomuzun da konuya olumlu bakışını hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak ve Türkiye-Macaristan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin altıncı toplantısına katılmak üzere gittiği Macaristan'ın başkenti Budapeşte'den Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. İletişim Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Erdoğan'ın değerlendirmeleri şöyle:
“ORBAN'A TOGG'U HEDİYE ETTİM. O DA BİZE GÜZEL BİR AT HEDİYE ETTİ”
“Muhtelif alanlarda imzaladığımız 50 kadar anlaşmayla ilişkilerimizin ahdî zeminini güçlendirdik. Bugün 17 yeni anlaşma metni daha imzalayarak iş birliğimizi perçinledik. Sayın Orban'a ülkemizin gurur kaynağı olan yerli ve millî otomobil markamız Togg'u hediye ettim. Sağ olsun o da bize güzel bir at hediye etti. Yıl sonu itibarıyla 4 milyar dolar düzeyine yaklaşacak ikili ticaret hacmimizi 6 milyar dolar hedefine ulaştırmak istiyoruz. İlkini Türkiye'de düzenleyeceğimiz Ekonomi ve Ticaret Ortaklık Komitesi Toplantısı ile bu hedefimize bir adım daha yaklaşacağız.
Macaristan, önümüzdeki yılın ikinci yarısında Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığını deruhte edecek. Stratejik ortağımız Macaristan'ın AB üyeliğimize olan desteğini yeniden teyit etmesi bu minvalde önemliydi. Macaristan ile Türk Devletleri Teşkilatımızda tesis ettiğimiz iş birliği de bizler için çok kıymetli. Tüm görüşmelerimde 7 Ekim'den beri Gazze'de yaşanan insani drama özellikle dikkat çektim. Kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların akışının temini noktasında yapılabilecekleri istişare ettik. Sayın Orban'la imzaladığımız ortak siyasi bildiri ile stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerimizi, geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükselttiğimizi ilan ettik. Aldığımız kararlar ve imzaladığımız yeni anlaşmalar, ilişkilerimizin ulaştığı seviyenin ve stratejik vizyonumuzun birer göstergesi olmuştur.
“AMERİKA'NIN F-16 KONUSU VE KANADA'NIN VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMASI NOKTASINDA BEKLEDİĞİMİZ OLUMLU GELİŞMELER PARLAMENTOMUZUN KONUYA OLUMLU BAKIŞINI HIZLANDIRACAKTIR”
Biliyorsunuz İsveç'in NATO üyeliği ile katılım protokolünü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne biz gönderdik. İsveç konusu Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Sayın Joe Biden ile yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. ABD ile aramızdaki F-16 meselesini de bu çerçevede değerlendirdik. Görüşmede kendisinin 'Siz bunu Meclis'ten çıkarın, aynı şekilde ben de Kongre'den bunu geçiririm.' şeklinde bir ifadesi oldu. 'ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan eş zamanlı olarak bu süreci işletsin. Eş zamanlı olarak bunu işletirsek bunu parlamentodan çok daha rahat bir şekilde bizim de geçirme imkânımız olur.' dendi. Parlamentodaki sürece ilişkin bir başka zorlaştırıcı konu da savunma tedarikinde Kanada ve bazı müttefiklerin olumsuz tavırları... Bunların hepsi birbirine bağlı. Gerek Amerika'nın F-16 konusu gerekse Kanada'nın verdiği sözleri tutması noktasında beklediğimiz olumlu gelişmeler, inanıyorum ki parlamentomuzun da konuya olumlu bakışını hızlandıracaktır. Diğer taraftan İsveç'in bize Vilnius'ta verdiği sözler bulunuyor. Bunların tutulmasını bekliyoruz ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
“YAKINDA PUTİN İLE GÖRÜŞME YAPIP 'NE YAPIP EDİP TAHIL KORİDORU'NU İŞLETELİM' DİYECEĞİZ”
('Daha adil bir dünya mümkün ama Amerika'yla değil' ifadesinin karşılık bulup bulmadığı sorusu üzerine): Daha adil bir dünya için adil adımlar atmak şart. ABD'nin bu süreçte tarihi bir sorumluluğu olduğuna ve bunu yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum. O sorumluluk İsrail'i bu canilikten vazgeçirmek, Gazze'deki bu katliamı durdurmaktır. Fakat ABD bugüne kadar İsrail'i durdurmak şöyle dursun adeta teşvik etti. ABD'den cesaret ve güç alan İsrail ise ne uluslararası hukuk tanıdı ne insan hakları. 'Nasıl olsa arkamda ABD var ve beni her şartta korur' yaklaşımıyla hareket eden bir İsrail'den söz ediyoruz. Biden ile görüşmemizde ABD'ye o tarihî sorumluluğu hatırlattım. Tüm dünyanın beklediği o tavrı takınmaları çağrısında bulundum. Dünya İsrail'in durdurulması gerektiğini daha nasıl haykırabilir? BM zemininde de ülkelerin meydanlarında da haftalardır insanlık 'yeter' diyor.
Beyaz Saray önünde, hatta ABD Kongresi'nde bile bu haykırış yankılandı. Artık ABD bu çağrılara kulak tıkamayı bırakmalıdır. İsrail sadece Filistinliler’i, Gazze'yi değil insanlığı vurmaktadır. Tarih buna sessiz kalanları yargılayacak ve mahkûm edecektir. Adalet sadece Gazze'de sükunetle sağlanmayacak maalesef. Dünyada çok çeşitli sorun alanları bulunuyor. Mesela Tahıl Koridoru mekanizması daha adil bir dünya için atılmış olumlu bir adımdı. Tahıl Koridoru'nu yeniden işletmemiz lazım. İhtiyacı bulunan Afrika ülkelerinin, buradan nasibini almalarını sağlamamız lazım. Rusya, Katar, Türkiye olarak üçlü bir dayanışma oluşturmuştuk. Bu koridordan gelecek tahılı mali noktada Katar destekleyecek, fabrikalarımızı çalıştırmak suretiyle bunları una çevirmek noktasında biz devreye girip işleyecek ve sonra da Afrika ülkelerine bunları gönderecektik. Bu planın takibini yapıyoruz. Yakında Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile görüşme yapıp 'Ne yapıp edip Tahıl Koridoru'nu işletelim' diyeceğiz. İnşallah ondan da olumlu cevaplar alarak yolumuza devam ederiz.
“EN BÜYÜK İNTİKAM SAHİBİ ALLAH'TIR”
('İsrail kabinesinde bir değişiklik olmasını öngörüyor musunuz' sorusu üzerine): Netanyahu'nun gidici olduğunu söylediğimizde kulak asmayanlar, haklılığımızı ifade etmekte zorlananlar da dâhil herkes onun gittiğini görecektir. Ancak koltuğunu bırakıp gitmek onu kurtarmayacak. Mazlumların hesabını sormak için hukuk zemininde peşinde olacağız. İsrail kabinesinde yapılacak değişiklik sonrası umarım bu katliam biter. Yoksa Netanyahu'yu koltuğundan eden bu süreç onları da tarihe karıştıracaktır. Sadece Netanyahu değil bu soykırımda parmağı bulunan herkes hukuk önünde işledikleri savaş suçlarının hesabını verecek. İsrail'de de Netanyahu yönetimine karşı güçlü sesler yükselmeye başladı. Mesela rehinelerin, İsrail tarafından öldürülmesi olayı var ki tepkinin dozunu artırdı. En büyük intikam sahibi Allah'tır.
“BU ÜLKELERİN HİÇBİRİSİ, BİR TÜRKİYE DEĞİL”
(AB'nin Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerini başlattığı, Gürcistan'a aday statüsü verilmesinin anımsatılması üzerine): Onlara adaylık statüsü vermesi demek, bunların gelip de AB'ye üye olması anlamına gelmez. Onlarla bir süreç başlatılacak, onlar da oyalanacak. Bu ülkelerin hiçbirisi, bir Türkiye değil. AB'nin bundan sonra Türkiye'nin konumunu iyi değerlendirmesi lazım. AB'ye katılmaya birçok üye ülkeden daha hazır durumda bulunan Türkiye'nin, yıllardır siyasi engellemeler nedeniyle kapıda bekletilmesi yanlıştır. Türkiye'nin gerek stratejik gerek ekonomik potansiyeli AB'ye tam üyeliği çoktan elde etmiş olmasını gerektirirken yıllardır çeşitli bahanelerle oyalandık. Türkiye'nin ne kadar önemli ve ne kadar etkili bir ülke olduğu son yıllarda yaşadığımız süreçlerde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Artık AB bu yanlıştan vazgeçmelidir. Belki de Macaristan'ın dönem başkanlığında bu konu masaya çok daha farklı bir şekilde yatırılıp ona göre yeni bir adım atma durumu gündeme gelebilir.
“MHP VE AK PARTİ OLARAK BU YOLCULUĞUMUZU DEVAM ETTİRİYORUZ”
('Seçimlerin hemen ardından muhalefetteki bu dağınıklığı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum 2024 Mart seçimlerini nasıl etkileyecek' sorusu üzerine): Biz bu konuda kendimize bakıyoruz, diğerleri ne yapmış, ne yapıyor bunun üzerinde durmuyoruz. Bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak biliyorsunuz bir yolculuğumuz var. Burada da Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti olarak beraber bu yolculuğumuzu devam ettiriyoruz. Görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz. Geçen hafta içinde malum gerek Yeniden Refah Partisi gerek HÜDAPAR gerek diğer iki ortağımızla da görüşmelerimizi yaptık. Şu an itibarıyla ekiplerimiz birbirleriyle temas hâlinde. Genel Başkanvekilimiz Efkan Ala ile Genel Başkan Yardımcılarımız Ali İhsan Yavuz ve Yusuf Ziya Yılmaz bu görüşmelerle görevlendirilmiş arkadaşlarımızdır. Bu arkadaşlarımıza gösterilen muhataplar kimlerse onlarla arkadaşlarımız görüşmeleri yapıyorlar.
“BİZDE KAVGA, GÜRÜLTÜ YOK, RAHATIZ”
Biz de bu arada illerimizi, büyükşehirlerden başlamak üzere davet ediyor, görüşlerini alıyoruz. Ankara, Adana, İzmir ve pazar günü de İstanbul'da bütün arkadaşları davet ettik. Bu arkadaşlarımızla İstanbul'da toplantımızı yaptık. Şimdi, yarından itibaren tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ay sonuna kadar da peyderpey aldığımız bu temayüllerin neticelerini açıklamaya başlayacağız. Bütün bunlarla beraber Cumhur İttifakı'nda ilçelerde kimlerle gireceğiz, meclis üyeliklerinde kimleri meclis üyesi olarak belirleyeceğiz, bunları arkadaşlarımız da birer birer görüşüyorlar. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı yaşamadan çalışmalarımız devam ediyor. Bizde kavga, gürültü yok, rahatız. Ama diğer ittifaktaki durumu zaten izliyorsunuz, benim size anlatmama gerek yok. Kavgayla, gürültüyle zaten bir yere varılmaz. İnşallah sonu iyi olacak.”
İlk Yorum yapan siz olun!