ProGrup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, MÜSİAD EXPO Fuarı’nda Arkahaber'e özel açıklamalarda bulundu. Türk firmalarının uluslararası pazarda rekabet gücünü artırmak için dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik stratejilerinin önemine değinen Çam, Green Quality uygulamasıyla çevre dostu üretim süreçlerini teşvik ettiklerini vurguladı. Ayrıca, Türk şirketlerinin dış ticaretin zorluklarını aşabilmesi için devlet desteği ve eğitim programlarının kritik rol oynadığını belirtti.
RÖPORTAJ/GÖKCAN ÖZKAN
PROGROUP Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim ÇAM, MÜSİAD EXPO FUARINDA ARKAHABER Muhabiri Gökcan Özkan’ın Sorularını Yanıtladı
Gökcan Özkan: Salim Bey, öncelikle sizi tanımak isteriz. ProGrup'un faaliyet alanları hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Dr.Salim Çam: Merhaba, öncelikle davetiniz için teşekkür ederim. ProGrup, 2003 yılında kurulmuş bir uluslararası danışmanlık firmasıdır. Amacımız, Türk markalarını küresel ölçekte rekabetçi hale getirmek ve uluslararası ticarette daha fazla yer edinmelerine yardımcı olmaktır. ProGrup'un faaliyet alanı geniş bir yelpazeye yayılmaktadır; şirketimize, Türk firmalarına dış ticaret, ihracat stratejileri, dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik uygulamaları ve uluslararası pazarlama konusunda danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Ayrıca, firmaların uluslararası pazarlarda rekabet avantajı elde etmelerini sağlayacak çözümler üretmekteyiz. Şu anda 34 kişilik uzman bir kadro ile hizmet veriyoruz ve şirketlerimize yerli ve global piyasada büyüme fırsatları sunuyoruz.
Gökcan Özkan: ProGrup olarak Türk şirketlerinin uluslararası arenada daha güçlü olabilmesi için ne gibi stratejiler öneriyorsunuz?
Dr. Salim Çam: Öncelikle, Türk şirketlerinin uluslararası pazarda başarılı olabilmesi için doğru stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Şirketler, ürünlerini doğru şekilde tanıtmak ve hedef pazarlarını iyi seçmek zorundalar. İhracat sadece ürün satışıyla sınırlı olmamalı; firmalar dijital pazarlama, e-ticaret ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda da rekabet edebilmelidir. Bu bağlamda, ProGrup olarak Türk firmalarına, uluslararası pazarlarda dijital dönüşümü hızlandırmaları ve yeşil teknolojilere geçiş yapmaları konusunda rehberlik ediyoruz. Bu, aynı zamanda Türk firmalarının uluslararası pazarda daha değerli hale gelmelerini sağlıyor.
Gökcan Özkan: Türk firmalarının uluslararası rekabet gücünü artıracak en önemli faktörlerden biri de sürdürülebilirlik. ProGrup olarak "Green Quality" uygulamasını hayata geçirdiğinizi öğrendik. Bu proje hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Dr.Salim Çam: Green Quality, firmaların çevre dostu üretim süreçlerine geçmelerini ve sürdürülebilirlik anlayışını benimsemelerini amaçlayan bir sistem. Türk firmaları, son yıllarda çevresel ve sosyal sorumluluk konusunda daha bilinçli hale gelmeye başladı. Bu proje ile hedefimiz, Türk firmalarının çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı olmak ve aynı zamanda küresel sürdürülebilirlik standartlarına uyumlarını sağlamak. Bu sistemin içinde, firmalar enerji verimliliği, atık yönetimi, su kullanımının azaltılması gibi birçok alanda iyileştirmeler yaparak, çevresel sorumluluklarını yerine getirebiliyorlar. Aynı zamanda, sürdürülebilir ürün ve hizmetlerin pazarda daha fazla talep gördüğünü gözlemliyoruz. Bu nedenle, Green Quality, firmalar için hem çevreye katkı sağlamayı hem de rekabetçi olmalarını mümkün kılmayı amaçlıyor.
Gökcan Özkan: Green Quality sisteminin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için firmaların neler yapması gerekiyor?
Dr.Salim Çam: İlk olarak, şirketlerin yeşil üretim süreçlerini benimsemeleri gerekiyor. Bu, sadece çevre dostu ürünler üretmekten çok daha fazlasını ifade ediyor. Firmaların sürdürülebilirlik açısından tüm operasyonlarını gözden geçirmeleri ve çevresel etkilerini minimize etmeleri lazım. Bu noktada ProGrup olarak devreye giriyoruz. Firmalara, uluslararası standartlarda sürdürülebilirlik raporlaması, karbon ayak izi hesaplaması ve yeşil pazarlama stratejileri konularında destek veriyoruz. Bu sayede firmalar hem çevresel etkilerini azaltıyor hem de pazarda yeşil ve sürdürülebilir bir marka algısı yaratabiliyorlar. Yeşil üretim uygulamalarını hayata geçirmek, başlangıçta maliyetli olabilir, ancak uzun vadede bu tür uygulamaların tasarruf sağladığını ve markaların değerini artırdığını görüyoruz.
Gökcan Özkan: Türk şirketlerinin yurtdışına açılmalarıyla ilgili bazı zorluklarla karşılaşıyor musunuz? Bu engelleri aşmak için neler yapılmalı?
Dr.Salim Çam: Türk şirketleri yurtdışına açılmaya çalışırken çeşitli zorluklarla karşılaşabiliyorlar. En büyük zorluklardan biri, farklı pazarların ihtiyaçlarına uygun ürün ve hizmet geliştirememek. Bu nedenle, firmaların pazar araştırması yaparak doğru hedef kitleyi belirlemeleri ve uluslararası ticaretin dinamiklerine hakim olmaları gerekiyor. Bunun yanında, dijital dönüşüm sürecine ayak uydurmak da önemli bir engel. Ancak, bu zorlukların üstesinden gelmek mümkün. ProGrup olarak, Türk firmalarına yurtdışına açılmadan önce hedef pazarları ve bu pazarların dinamiklerini iyi analiz etmelerini öneriyoruz. Ayrıca, dijital pazarlama, e-ticaret platformları ve sosyal medya stratejilerini de devreye sokarak firmaların globalleşme sürecinde daha etkin olmasını sağlıyoruz.
Gökcan Özkan: Son zamanlarda dikkat çeken bir diğer konu da Türkiye’nin ihracatına dair fahiş fiyat artışları. Bu sorunu nasıl çözebileceğimizi düşünüyorsunuz
Dr.Salim Çam: Fahiş fiyat artışları, özellikle iç pazarın sorunlarıyla bağlantılı olarak ortaya çıkabiliyor. Bu durum, ithalat ve ihracat dengesini de olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ancak, fiyat artışlarını çözmenin temel yolu, maliyetlerin doğru yönetilmesi ve şirketlerin verimlilik artırıcı adımlar atmasıdır. Türk firmalarının, üretim süreçlerini daha verimli hale getirerek ve kaynakları doğru kullanarak maliyetleri düşürmeleri gerekiyor. Bunun yanı sıra, şirketlerin etik ve adil ticaret anlayışıyla hareket etmeleri önemli. Üretici ve tüketici arasında adil bir denge sağlanmalıdır. ProGrup olarak, firmalarımıza bu tür verimlilik artırıcı çözümler sunarak, fiyat artışlarının etkilerini minimize etmelerine yardımcı oluyoruz.
Gökcan Özkan: Son olarak, Türk markalarının uluslararası pazarda daha fazla yer alabilmesi için devlet desteği ve politika önerileriniz var mı?
Dr.Salim Çam: Devlet desteği, Türk markalarının global pazarlara açılmasında önemli bir rol oynuyor. Özellikle devletin ihracat teşviklerini ve desteklerini daha erişilebilir hale getirmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, Türk şirketlerinin uluslararası pazarlarda daha fazla yer alabilmesi için eğitim ve farkındalık oluşturulması çok önemli. Firmaların uluslararası ticaretin zorlukları hakkında daha fazla bilgi edinmeleri ve bu konuda eğitimler almaları gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, devletin dijital dönüşüm ve yeşil teknoloji alanlarında daha fazla destek sunarak Türk markalarının bu alanlarda da rekabet edebilmesini sağlaması gerektiğini düşünüyorum.
Gökcan Özkan: Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim, Salim Bey. ProGrup ve Türk markaları için başarılar dilerim
Dr.Salim Çam: Ben teşekkür ederim. Sağ olun.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Tahliye Oldu: “Özgürlüğün Sevincini Yaşayamıyorum, Yüreğimin Yarısı Hâlâ İçeride”
1 yıl 10 gün sonra Silivri Cezaevi’nden tahliye edilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, özgürlüğüne kavuşmasının ardından ilk açıklamasını yaptı. Özer, “Dünyanın en güzel şeyi özgürlük ama ben bu sevinci tam olarak yaşayamıyorum. Yüreğimin yarısını içeride bıraktım.” sözleriyle duygularını dile getirdi.
“Yüreğimin Yarısı İçeride Kaldı”
Tahliyesinin ardından basın mensuplarına konuşan Başkan Ahmet Özer, yaşadığı duygusal çelişkiyi şu ifadelerle anlattı:
“1 yıl 10 gün sonra dışarıdayım. Tabii dünyanın en güzel şeyi özgürlük. Ama maalesef ben bugün özgürlüğün sevincini tam olarak yaşayamıyorum. Çünkü yüreğimin yarısını içeride bıraktım.
Başta Cumhurbaşkanı adayımız ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar ve ilçe belediye başkanlarımız, belediyelerimizin üst düzey bürokratları ve diğer dostlarımız, arkadaşlarımız içerideler. O nedenle ben bu özgürlüğün sevincini bugün tam olarak yaşayamıyorum.”
“İBB İddianamesinin Kabulü Üzücü Bir Tablo”
Özer, tahliyesiyle aynı güne denk gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesinin kabul edilmesine de değindi.
“Özellikle de bugün İBB ile ilgili iddianamenin kabul edilmesi ve yayınlanmasıyla birlikte ortaya çıkan tablo ayrıca üzücü bir tablo karşımıza çıktı.”
Özer, sürecin sadece bireyleri değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini ilgilendirdiğini belirterek dayanışma çağrısında bulundu.
Gündemde Yankı Uyandırdı
Ahmet Özer’in sözleri, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Siyasi çevreler, Özer’in “özgürlüğün sevincini yaşayamıyorum” sözlerini, adalet ve demokrasi vurgusunun güçlü bir sembolü olarak değerlendirdi.
Ümit Özdağ’dan İmamoğlu Ailesine Ziyaret: “En Kısa Zamanda Oğullarına Kavuşmalarını Dilerim”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu ve annesi Havva İmamoğlu’nu ziyaret etti. Ziyaretin ardından sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri Cezaevi’nde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.” ifadelerini kullandı.
Ziyarette Duygusal Anlar
Ümit Özdağ, İmamoğlu ailesini ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, hem geçmişte yaşanan sürece hem de cezaevi dönemine dair değerlendirmelerde bulunduklarını belirtti. Özdağ, anne ve babanın oldukça metin bir duruş sergilediğini ifade ederek, aileye destek mesajı verdi.
“Sayın Ekrem İmamoğlu’nun babası Sayın Hasan İmamoğlu ve annesi Sayın Havva İmamoğlu’nu ziyaret ettim. Her ikisini de gayet metin gördüm. Yaşanan süreci değerlendirdik. Silivri cezaevinde yaşadıklarımızı ve yaşadıklarını konuştuk. En kısa zamanda oğullarına kavuşmalarını dilerim.”
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı!
Diyarbakır’da Bir Polis Kayboldu: Dicle Nehri’nde Arama Çalışması Başlatıldı
Diyarbakır’da görev yapan polis memuru İsmail T., tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra kayıplara karıştı. Polis memurunun uzun süre haber alınamaması üzerine arama çalışması başlatıldı.
İlk belirlemelere göre, İsmail T.’nin son olarak Dicle Nehri çevresinde görüldüğü iddia edildi. Bunun üzerine bölgeye AFAD, polis dalgıçları ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekipler, nehir çevresinde geniş çaplı arama çalışması yürütüyor.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, polis memurunun yakınlarının da endişe içinde hastane ve çevrede aramalara katıldığı öğrenildi. Yetkililer, arama çalışmalarının aralıksız sürdüğünü bildirdi.
Diyarbakır’da Engelli Çocuğa Taciz İddiası: Mahalleli Şüpheliyi Darp Etti!
Diyarbakır’da Engelli Çocuğa Taciz İddiası: Mahalleli Şüpheliyi Darp Etti
Diyarbakır’da engelli bir çocuğa yönelik taciz iddiası mahallede büyük infiale yol açtı. İddiaya göre, bir şahıs engelli çocuğa tacizde bulundu. Durumu fark eden çevredekiler, öfkeye kapılarak şüpheliyi yakalayıp darp etti.
Olay yerine kısa sürede polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan şüpheli, vatandaşların elinden güçlükle alınarak polis koruması eşliğinde hastaneye kaldırıldı.
Engelli çocuğun ve ailesinin ifadesi alınırken, polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Mahallede ise gerginlik uzun süre devam etti.
Yetkililer, adli sürecin titizlikle yürütüleceğini ve olayın tüm yönleriyle araştırıldığını bildirdi.
İki Kardeşin Arazi Kavgası Kanlı Bitti: 1’i Ağır 4 Yaralı!
İki Kardeşin Arazi Kavgası Kanlı Bitti: 1’i Ağır 4 Yaralı
Adıyaman’da iki kardeş arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgaya kardeşlerin çocuklarının da karışmasıyla olay büyüdü. Taş, sopa ve silahların kullanıldığı kavgada 4 kişi yaralandı, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.
İhbar üzerine olay yerine çok sayıda jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırılırken, bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı.
Jandarma ekipleri olayla ilgili soruşturma başlatırken, kavganın arazi sınır anlaşmazlığından çıktığı bildirildi. Olayın ardından mahallede gerginliğin devam ettiği, güvenlik güçlerinin bölgede nöbet tuttuğu öğrenildi.
Şanlıurfa Akçakale’de Pamuk Hasadı Faciası: Tarlada Uyuyan Vatandaş Tonlarca Pamuğun Altında Kalarak Hayatını Kaybetti!
Şanlıurfa Akçakale’de Pamuk Hasadı Faciası: Tarlada Uyuyan Vatandaş Tonlarca Pamuğun Altında Kalarak Hayatını Kaybetti
Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde pamuk hasadı sırasında meydana gelen trajik olayda, Nurullah Bertan isimli vatandaş hayatını kaybetti. Edinilen bilgilere göre, Bertan tarlada dinlenmek için pamuk yığınlarının yakınında uyuduğu sırada, sürücüsünün fark etmediği pamuk yüklü araç, tonlarca pamuğu üzerine boşalttı.
Pamuk yığınının altında kalan talihsiz adamı fark eden çevredekiler, durumu hemen jandarma ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler tarafından yapılan kontrollerde, Nurullah Bertan’ın yaşamını yitirdiği belirlendi.
Olayla ilgili pamuk yüklü aracın sürücüsü gözaltına alınırken, soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Yetkililer, pamuk hasadı döneminde tarla alanlarında güvenlik önlemlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Adıyaman’da 17 Yaşındaki Kız Çocuğu Silahı Temizlerken Kendini Vurdu: Yaşam Mücadelesi Veriyor!
Adıyaman’da 17 Yaşındaki Kız Çocuğu Silahı Temizlerken Kendini Vurdu: Yaşam Mücadelesi Veriyor
Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı Aşağı Nasırlı Köyü’nde 17 yaşındaki G.B. isimli kız çocuğu, iddiaya göre evde bulunan silahı temizlemeye çalıştığı sırada kazara tetiğe dokunarak kendini vurdu.
Ağır yaralanan genç kız için olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde yapılan G.B., daha sonra Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Durumunun ciddiyetini koruduğu ve yaşam mücadelesi verdiği öğrenildi.
Olayla ilgili jandarma ekiplerinin inceleme başlattığı, silahın kime ait olduğunun ve olayın kesin oluş biçiminin araştırıldığı bildirildi.
Yetkililer, evlerde bulunan silahların güvenli şekilde muhafaza edilmesi gerektiğini vurgulayarak benzer olayların yaşanmaması için dikkatli olunması çağrısında bulundu.
Kocaeli Dilovası’ndaki Parfüm Dolum Tesisi Yangını: 6 Ölü, 7 Yaralı – İş Yeri Sahibi Kaçarken Yakalandı!
Kocaeli Dilovası’ndaki Parfüm Dolum Tesisi Yangını: 6 Ölü, 7 Yaralı – İş Yeri Sahibi Kaçarken Yakalandı
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 6 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı parfüm dolum tesisi yangınıyla ilgili yeni gelişme yaşandı. Olay sonrası firari olan iş yeri sahibi K.O., Yalova’da kaçma hazırlığı yaparken polis ekiplerince yakalandı.
Edinilen bilgilere göre, K.O.’nun Yalova’da valizleriyle birlikte kaçmak üzere hazırlık yaptığı tespit edildi. Polis ekipleri tarafından düzenlenen operasyonla gözaltına alınan K.O.’nun aracında valizler ve çeşitli kişisel eşyalar bulundu.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, faciaya ilişkin teknik incelemeler ve bilirkişi raporlarının da devam ettiği öğrenildi. Yetkililer, yangının çıkış nedeninin netleştirilmesi ve olası ihmallerin tespiti için çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü belirtti.
Yangında hayatını kaybeden 6 kişinin cenazeleri otopsi işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edilirken, yaralı 7 kişinin tedavileri çeşitli hastanelerde sürüyor.
Özgür Özel Ordu’da konuştu: “Alın terini sömürerek bir ülke ayakta kalamaz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ordu’da düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde ekonomi, tarım, hukuk ve madencilik başlıklarında değerlendirmelerde bulundu. Emekli ve asgari ücretlinin alım gücündeki kayba dikkat çeken Özel, “Alın terini sömürerek bir ülke ayakta kalamaz. Emekli ve emekçi için direneceğiz” dedi.
Özel, seçimlerde Ordu’daki belediye sayılarını artırdıklarını hatırlatarak yerel yönetimlerde sosyal belediyecilik uygulamalarını anlattı ve “Onlar sonuna geldi, biz daha yeni başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Fındık üreticisinin sorunlarına değinen Özel, FİSKOBİRLİK ve Toprak Mahsulleri Ofisi ile üreticiyi koruyan bir düzen kurulması gerektiğini söyledi. Ham ürün yerine ara ve son mamul ihracatına dayalı bir model öneren Özel, “Fındık, yalnız üreticinin değil Ordu’nun ekonomisidir” dedi.
Madencilik ruhsatlarına ilişkin eleştirilerde bulunan Özel, Ordu’da ormanların ve tarım alanlarının büyük bölümünün maden ruhsatlarına açıldığını belirterek “Önce insan, önce doğa” vurgusu yaptı. Stratejik madenler konusunda ise “Nadir elementler vatandır, vatan satılamaz. Devlet çıkarır, devlet işler” ifadesini kullandı.
Hukuk devleti tartışmalarına da değinen Özel, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması çağrısı yaparak, “Anayasa ortak çatımız; hukuk herkese lazım” dedi. Ekonomik koşullara ilişkin olarak da en düşük emekli maaşı ve asgari ücrette yapılması planlanan artışların enflasyonun gerisinde kaldığını savundu ve “Bu katlanılmaz; mücadeleyi büyüteceğiz” açıklamasını yaptı.
CHP lideri, yaklaşan kurultayda açıklanacak parti programında “Güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye” başlıkları altında; kadın istihdamını artıran “mor dönüşüm”, yeşil ve dijital dönüşüm, kaliteli istihdam ve sosyal destek mekanizmalarının yer alacağını söyledi.
Özel konuşmasını, “Kimse korkmasın; geldiğimizde herkesin yoksulunun yüzü gülecek, herkesin çocuğu iş bulacak” sözleriyle tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor”
Bakü – Nilgün Ege
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı’ndaki tarihi zaferinin 5. yıl dönümü dolayısıyla Azadlık Meydanı’nda düzenlenen Zafer Günü Töreni’nde konuştu. Erdoğan, “Hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor” sözleriyle Türk dünyasının birlik mesajını yineledi.
“Zaferiniz kutlu olsun, Allah Türk dünyasına nice zaferler nasip etsin”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Zafer Günü’nüzün 5. yıl dönümünde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum” diyerek başladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti için teşekkür eden Erdoğan, “Sizlere Türkiye’deki kardeşlerinizin selamlarını getirdim” dedi.
Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif başta olmak üzere törene katılan tüm dost ülke temsilcilerine teşekkür ederek, “Cenab-ı Allah Azerbaycan’ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun” ifadelerini kullandı.
“Karabağ zaferi, Türk dünyasının ortak tarihine altın harflerle yazıldı”
Erdoğan, Karabağ zaferinin sadece Azerbaycan için değil, tüm Türk dünyası için gurur vesilesi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Azerbaycan ordusunun Karabağ toprağında attığı her adım, istiklal ve izzet uğruna dökülen her damla kan, Türk dünyasının tarihinde birer şeref nişanesi olarak altın harflerle yazılmıştır. Bugün Karabağ’ın dört bir yanında dalgalanan hürriyet sancağı, şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükseliyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dirayetli liderliğine övgüde bulunarak, “Karabağ’ın özgürlüğe kavuşmasıyla birlikte bölge artık barış, kalkınma ve refahın merkezi haline geliyor” dedi.
“Kafkasya’da kalıcı barış için ümitvarız”
Karabağ Zaferi’nin yalnızca işgali sona erdirmediğini, Kafkasya’da kalıcı barışın kapılarını araladığını vurgulayan Erdoğan, “Bu zaferi bir son değil, barışa giden yolun kilometre taşı olarak görüyoruz” dedi.
Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın attığı cesur adımları da olumlu bulduğunu belirterek, “İlham Aliyev kardeşimin samimi çabalarıyla bölgede kalıcı barışın sağlanacağına inanıyorum” ifadesini kullandı.
“Can Azerbaycan’la stratejik bağlarımız güçleniyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki stratejik iş birliklerine de değinerek şu sözleri söyledi:
“Aramızdaki müstesna ilişkiler somut projelerle her geçen gün güçleniyor. Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı’nı faaliyete geçirdik. Hazar Geçişli Doğu Batı Orta Koridoru’nun bölgedeki tüm kardeşlerimizin faydasına olacak şekilde yatırımlarla geliştirilmesi gerekiyor.”
Erdoğan, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi projelerin, Türk dünyasının ekonomik entegrasyonuna katkı sağladığını belirtti.
“Karabağ, yeniden bölgenin parlayan yıldızı olacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın Karabağ’daki imar ve ihya çalışmalarına övgüde bulunarak şunları kaydetti:
“Azerbaycan, Karabağ’ın her karışında kalkınma ve refah için olağanüstü bir gayret içinde. Yollar, köprüler, havalimanları, tarım alanları yeniden inşa ediliyor. Bu sadece bir başlangıç, Karabağ yeniden bölgenin parlayan yıldızı olacak.”
“Türk Dünyası dayanışması artarak sürecek”
Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki dayanışmanın da güçlenerek devam edeceğini belirtti:
“Ekim ayında Gebele’de 12. zirvemizi gerçekleştirdik. 15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Günü olarak kabul edilmesinden memnuniyet duyuyorum. Azerbaycan’ın dönem başkanlığında Türk dünyası arasındaki birlik daha da ivme kazanacak.”
“Azerbaycan yalnız değildir”
Törende konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise, 2. Karabağ Savaşı sürecinde Türkiye’nin verdiği desteği unutmayacaklarını vurguladı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Azerbaycan yalnız değildir’ sözü, tüm dünyaya mesajdı. Azerbaycan halkı bu desteği asla unutmayacaktır.”
Aliyev, Türk askerlerinin törende yer almasının iki devlet, tek millet anlayışının en güçlü göstergesi olduğunu söyledi.
İlk Yorum yapan siz olun!