Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin, Çorum’da; "Hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hem de Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını uygulamayarak anayasal düzene bir nevi darbe girişiminde bulunmuştur” dedi. Şahin, adliyelerde rüşvet iddialarına ilişkin "Yargı bu kadar kokmuşsa iş şirazeden bu kadar çıkmışsa ve söylenen sözler üzülerek ifade ediyorum ki mızrağa sığmıyorsa artık burada bu konu da bir an önce bir neşter vurulması gerekiyor ve iktidar sahiplerinin bu yönlendirmeleri yaptığını iktidarın içerisindeki siyasetçilerin yargıya müdahale ettiğine ilişkin çok somut burada veriler var" diye konuştu.
ERKAN KARACA
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin, Çorum’da; "Hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hem de Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını uygulamayarak anayasal düzene bir nevi darbe girişiminde bulunmuştur” dedi. Şahin, adliyelerde rüşvet iddialarına ilişkin "Yargı bu kadar kokmuşsa iş şirazeden bu kadar çıkmışsa ve söylenen sözler üzülerek ifade ediyorum ki mızrağa sığmıyorsa artık burada bu konu da bir an önce bir neşter vurulması gerekiyor ve iktidar sahiplerinin bu yönlendirmeleri yaptığını iktidarın içerisindeki siyasetçilerin yargıya müdahale ettiğine ilişkin çok somut burada veriler var" diye konuştu.
DEVA Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Çorum’da il ve ilçe teşkilatlarıyla istişare toplantısı yaptı. Şahin, şunları söyledi:
"SAMSUN LİMANI DÜNYAYA AÇILMALI"
"Şu an Sivas’a kadar hızlı tren seferleri gerçekleşiyor. İnsan nüfusuna ve Ankara’ya bağlantısına baktığımızda mutlak suretle Ankara-Samsun arasındaki hızlı tren mutlaka gerçekleştirilmeli, sadece hızlı tren yolcu taşımacılığı ile değil aynı zamanda Samsun Limanı’nın dünyaya açılması Ankara’nın Karadeniz’e bağlantısı açısından Ereğli dışında kullanabilmesi için bu demiryolu hattının Samsun’a Çorum üzerinden mutlaka gerektiğini ifade ediyorum. Bu konuda arkadaşlarımızın taleplerini Ulaştırma Bakanlığı nezdinde de gündeme getireceğiz ama yerelde dediğim gibi hem konut ihtiyacı konusunda hem de hastane noktasındaki bu talepler geçtiğimiz günlerde tarafımızca gündeme getirildi, Ankara’da dillendirildi. Buna sahip çıkan muhalefet milletvekillerine de özellikle teşekkür ediyorum. Sayın Tahtasız da bizim açıklamalarımızın ardından işin peşini bırakmadı.
"DARBE SADECE SİLAHLA YAPILMIYOR"
En önemli sorun nedir diyecek olursanız özellikle bir hukukçu olarak hepimizi derinden yaralayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları başta olmak üzere tüzel kişilik ile gerçek kişilikli herkesi bağlayacağı Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında açık olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararlar şu an itibarıyla yargı eliyle uygulanmıyor. Yargı eliyle bu şekliyle anayasal düzene darbe yapılıyor ve bu da iktidar tarafından geçiştiriliyor. İktidar yerel seçim öncesinde Türkiye’nin bu çok önemli sorununu örtbas etmek adına farklı gündemleri milletimizin gündemine sunuyor ve sunmuş olduğu bu gündemlerle de Türkiye’yi meşgul ediyor. Bugün hangi ekranı açarsanız açın Türkiye’nin bu can alıcı konusu artık geri planda kaldı. Bir darbe sadece silahla olmuyor. Anayasal düzene yapılan darbe girişimleri yıllarca bu iktidar 28 Şubat uygulamalarından kaynaklı olarak milletin meşru helal oylarıyla seçilmiş iktidara o günkü şartlarda ve vesayet kurumlarının yapmış olduğu müdahaleleri dağda, bayırda, ovada herkese anlatarak herkese anlatarak 22 yıldır iktidarda. Oysa mevcut Anayasa’ya göre iktidara gelenlerin üstüne yemin ettikleri Anayasa’yı uygulamama diye bir durum söz konusu olamaz.
"ERDOĞAN'IN ANAYASASI DEMEK ÇOK UYGUN OLUR"
Üzülerek ifade ediyorum ki şu anda hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hem de Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını uygulamayarak anayasal düzene bir nevi darbe girişiminde bulunmuştur. Bu konuyu her zaman gündeme getireceğiz ve asla unutturmayacağız. Bunu özellikle ifade edeyim çünkü bizim hepimizin tabi olduğu bir tek yapı var, o da mevcut Anayasamız. 122 sefer değişikliğe uygulamış 82 Anayasası 122 sefer ve bunun birçoğu Sayın Erdoğan’ın iktidarı döneminde gerçekleşmiş. Yani artık buna darbe anayasası demekten öte sayın Erdoğan’ın anayasası demek çok çok daha uygun olur. Hele hele 2010-2017 yılında yapılan değişikliklerle devletin temeli noktasında yürütme yasama ve yargı erklerinde çok önemli değişiklikler yapılmıştır bu Anayasa’da şimdi bunun üzerine yemin ediyorsak bu kadar değişikliğe rağmen var olan Anayasa’ya uygun hareket etmemek gibi bir durum söz konusu olamaz. Bugün döviz kurlarındaki ve ekonomideki kötü gidişin tek sebebi varsa ülkeye güven duyulmaması arkadaşlar. Ülkenin adaletli yönetilmemesi ülkenin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yönetilmemesi.
"YARGIDA KOKUŞMUŞLUK VAR"
Bu durumları göz önüne alarak özellikle yargıdaki kokuşmuşluğu da bir kez daha ifade etmek istiyoruz. İstanbul Anadolu Yakası Cumhuriyet Başsavcısı’nın Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’na yapmış olduğu ihbar mektubunda içeriğinde çetelerden vatandaşı dolandıran örgütlere kadar pek çoğunun parayla nüfuz kullanmak suretiyle bir kısım yargı kararlarına müdahale ettiği gerçeği ortaya çıkmıştı. Şimdi niçin gerçeği ortaya çıkmış diyorum çünkü bunlar sonucunda Hakimler Savcılar Kurulu yapmış olduğu soruşturmada ismi geçen bir kısım isimlerin ya işte soruşturma açtı ya da görev yerlerini değiştirdi ve ihbarda bulunan Anadolu Başsavcısı’nı da Yargıtay üyeliğiyle ödüllendirdi ama toplumun büyük bir kesimi 85 milyon buradaki iddiaların derinlenmesine incelenmesini istiyor. Yargı bu kadar kokmuşsa iş şirazeden bu kadar çıkmışsa ve söylenen sözler üzülerek ifade ediyorum ki mızrağa sığmıyorsa artık burada bu konu da bir an önce bir neşter vurulması gerekiyor ve iktidar sahiplerinin bu yönlendirmeleri yaptığını iktidarın içerisindeki siyasetçilerin yargıya müdahale ettiğine ilişkin çok somut burada veriler var. Bunlar ortaya çıkarılmalı ve toplum bilgilendirilmeli. Bizim özellikle ifade edeceğimiz hususlar bunlar.
"14 MİLYON VATANDAŞ AÇLIK SINIRININ ALTINDA"
Dolayısıyla Sayın Erdoğan’a buradan sesleniyoruz. Özellikle Çorum’dan sesleniyoruz. Medeniyetin beşiği bir vilayetten sesleniyoruz. Siz iktidara gelirken 3Y ile mücadele edeceğiz diyerek gelmiştiniz; yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. Şimdi şöyle bir tek tek bakalım. Her alanda yasakları uygular hale geldiniz. Uygulamış olduğunuz yasaklarla iktidar yandaşlarının yaptıklarının yargı kararlarıyla hiçbir şekilde cezalandırılmadığını ama iktidar muhalifi her ismin söylemiş olduğu fikir özgürlüğü sözlerle bile ağır bir şekilde cezalandırıldığı ortamı yaşıyoruz. Dolayısıyla yasaklarda 2002’den daha geriye gittiğimiz hepimizin malumu. Yoksulluk, açlık sınırı 2002’deki verilere ve 2024’teki verilere bir bakın 16 milyon emeklinin tamamı açlık sınırının altında görünüyor. Birkaç istisna sayın müsteşarım gibi genel müdür kadrosunda, hakim kadrosunda veyahut da albay rütbesinde, subay rütbesinde emekli olanların dışındaki kalan emeklilerimizin büyük bir çoğunluğu 16 milyon emeklinin belki 14 milyonu açlık sınırının altında. Eğer yoklukla mücadele edecekseniz o gün bireysel bazda lokal olan olanakların olduğu bugün itibariyle toplumun büyük bir çoğunluğunun açlık sınırının altında olduğunu görüyoruz. Zenginleşen bir zümre yok mu; alabildiğine zenginleşen bir zümre var ve çok acıdır bunlar yine iktidarın gündem değiştirmesiyle ortaya koyduğu hususların başında geliyor.
"ERDOĞAN’IN DAMADI VERGİ REKORTMENİ OLUYORSA BU SORGULANMALI"
Bugün Sayın Erdoğan’ın damadı vergi rekortmeni oluyor. Şimdi bu kardeşimizin elbetteki yapmış olduğu hepimizin övünç kaynağı ama biz o övünç kaynağını keşke Sayın Erdoğan’a damat olmadan önce yapmış olduğu işlerle anabilseydik. Bu vergi rekortmenliğini keşke daha önceki tarihler içeresinde beyan etmiş olsaydı da bununla hep birlikte gurur duymuş olsaydık. Bugün geldiğimiz noktada ülkeyi yöneten Sayın Erdoğan’ın en yakınlarının vergi rekortmenleri sıralamasında başı çekmiş olması bile tek başına sorgulanması gereken hususların önünde geliyor çünkü baktığınız zaman bu ticaret kimlerle yapılıyor nasıl yapılıyor detaylı bir şekilde gördüğünüz zaman çoğunda mutlaka ve mutlaka bir kamu otoritesi ile yapılan bir ticaret olduğunu görüyorsunuz. İçeride ve dışarıda hiç fark etmez bu vergi rekortmenliğinin bile övünç olarak gösterilmiş olması ve bunun farklı televizyonlarda farklı bir şekilde takdim edilmiş olması bile ülkenin geldiği durumun ne kadar içler acısı bir durum olduğunu bizlere gösteriyor.
"TÜRKİYE’DE YOLSUZLUKLAR KOLEKTİF HALE GELDİ"
Bir diğer husus özellikle yolsuzluklarla alakalı. Geçmiş dönemde münferit hadiselerle yola çıkarak belediyeler değişiyordu. 1994’de İSKİ yolsuzluğu Ergün Göknel’in bir gönül ilişkisinden kaynaklı olarak kamuoyuna paylaşıldı ve orada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetmişti. Bugün yolsuzluklar kolektif hale gelmiş durumda. Bireysel yolsuzlukları artık ifade etmiyoruz. Devletin hangi kurumuna giderseniz gidin bir rüşvet çarkının olduğunu hep birlikte biliyoruz. Sayın Erdoğan’ın yönettiği ülkede rüşvet artık kolektif hale gelmiş. Yolsuzluk artık kolektif hale gelmiş. Yasaklar artık vatandaşın çilesi haline gelmiş, bunları görmemiz lazım. Asıl gündemimiz bunlar. O nedenle yaklaşan yerel seçimler öncesinde vatandaşlarımızın çok daha fazla uyanık olması gerektiğini ifade ediyorum. Geçtiğimiz 5 yılın bir muhasebesini yapıp, ona göre Çorumlu vatandaşlarımızın sandığa gitmelerini geçtiğimiz 5 yıl içeresinde yerel yönetimlerde kendini yönetenlerden memnun ise söyleyecek bir sözümüz yok ama ben her geldiğimde Çorum’da son 5 yılda taş üstüne taş konulmadığını ifade eden bir toplulukla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla bu seçimlerde mutlaka ve mutlaka iktidara bir ihtarda bulunulması gerekiyor. İktidara yerel seçimlerde bir sarı kart göstermek gibi bir yükümlülük içeresinde vatandaşımız. Aksi takdirde yaptığı her şeyi makul gören bir anlayışla karşı karşıyayız. O nedenle biz de DEVA Partisi olarak Çorum merkez dahil olmak üzere ilçelerimizde maksimum düzeyde adayla bu seçimlere girmeyi hedefliyoruz ve Çorum merkezde de en kısa süre içeresinde belediye başkan adayımızı açıklayacağız. DEVA Partisi bağımsız bir vaziyette, kendi ismi ve logosuyla seçimlere girecek. Yine büyük ilçelerde kendi adaylarımızı çıkarmayı hedefliyoruz. Bu noktada da inşallah Çorum’a tekrar geleceğiz. Bu çalışmayı teşkilatımız ile birlikte gerçekleştireceğiz. Bunu yaparken de DEVA Belediyeciliği Etik Kurallar Bildirgesi diye bildirge hazırladık ve bu bildirgeye uygun hareket edecek arkadaşlarımızın adaylıklarını isteyeceğiz."
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Muğla Datça Açıklarında 4,7 Büyüklüğünde Deprem Meydana Geldi
Akdeniz’deki 4,7 büyüklüğündeki deprem, Muğla’nın Datça ilçesine 224 kilometre uzaklıkta, 7 kilometre derinlikte kaydedildi.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Akdeniz’de saat 22.09’da 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, deprem Muğla'nın Datça ilçesinin 224 kilometre güneyinde ve 7,03 kilometre derinlikte gerçekleşti. Sarsıntı, bölgedeki vatandaşlar tarafından hissedilirken, şu ana kadar can veya mal kaybı ile ilgili bir bilgi verilmedi.
Depremin etkilerini araştıran AFAD, gelişmeleri takip ettiklerini ve olası artçı sarsıntılara karşı halkı uyardı. Datça ve çevresindeki yerleşim yerlerinde güvenlik önlemleri alındığı bildirildi.
Ömer Çelik’ten Deniz Yücel’e Yanıt: “Baas Dili Kullananları Kendi Karanlık Dünyalarıyla Baş Başa Bırakıyoruz”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in AK Parti’ye yönelik eleştirilerine yanıt vererek, "Bu dil, 28 Şubat ve Yassıada zihniyetinden bile daha çirkin" dedi.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in AK Parti’yi hedef alan açıklamalarına sosyal medya hesabından yanıt verdi. Deniz Yücel’in, "AKP, küresel güçlerin asıl soytarısıdır; FETÖ ve PKK ile işbirliği yapan bir iktidardır" ifadelerine sert tepki gösteren Çelik, kullanılan dili eleştirerek "Baas zihniyetinin kalıntılarıyla mücadele etmek demokrasiye olan borcumuzdur" dedi.
Çelik, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“CHP Sözcüsü’nün kullandığı dil, tarihimizde Yassıada ve 28 Şubat zihniyetinin dilinden bile daha çirkindir. Cumhurbaşkanımıza yönelik ifadeleri ise çeşitli ülkelerdeki Baas Partisi sözcülerinin söylemleriyle birebir örtüşmektedir. Siyasi bilgi ve birikimden yoksun bir şekilde, milletimize hizmet eden politikalarımızı hedef alan bu sözleri reddediyoruz.”
Deniz Yücel’e, dış politika ve milli meselelerdeki tutumunu gözden geçirme çağrısında bulunan Çelik, şunları kaydetti:
“Mavi Vatan’a masal diyen, sınır ötesi harekatlara karşı çıkan, Türkiye’nin Azerbaycan ile dayanışmasını eleştiren CHP yöneticileri, milletimizin duruşuyla zıt hareket ediyor. Bu durum, CHP’ye gönül veren vatandaşlarımız için de üzücüdür.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın demokrasi mücadelesine vurgu yapan Çelik, "28 Şubat faşizmi ve Baas zihniyetine karşı mücadelemiz, milletimize olan borcumuzdur" dedi. Çelik, CHP’yi milletin hassasiyetlerine kulak vermeye davet etti.
Fatih Erbakan’dan Ekonomi Eleştirisi: “Bu Saatten Sonra Manda Yoğurtlu Tarif Verebilirler”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, "Milletten koptular, verebilecekleri tek şey manda yoğurtlu tarif" dedi.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin Mersin İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, iktidarın ekonomi politikalarını sert bir dille eleştirdi. Vatandaşların temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığını belirten Erbakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın manda yoğurduyla ilgili önerisini hatırlatarak, iktidarın halkın sorunlarından uzaklaştığını söyledi.
Erbakan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“17 bin lira asgari ücretle, hatta 20-30 bin lira maaşla dahi insanlar bu masrafları nasıl karşılayacak? Bu durum, iktidarın milletten koptuğunu gösteriyor. Milletin derdiyle dertlenmekten tamamen uzaklaştılar. Bu saatten sonra verebilecekleri hiçbir şey kalmadı. Millete ancak manda yoğurtlu, kestane ballı, Medine hurmalı tarif verebilirler. Başka verebilecekleri bir şey yok.”
Erbakan, mevcut ekonomi politikalarının halkın yaşam standartlarını giderek kötüleştirdiğini ve çözüm önerilerinin gerçeklikten uzak olduğunu dile getirdi. Kongrede partililerden gelen alkışlar eşliğinde konuşmasını sürdüren Erbakan, Yeniden Refah Partisi’nin halka gerçek çözümler sunacağını vurguladı.
Şanlıurfa’da 5 Günlük Eylem Yasağı
Şanlıurfa Valiliği, 23-27 Aralık tarihleri arasında kent genelinde yapılması planlanan tüm eylem ve etkinlikleri 5 gün süreyle yasakladı.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Şanlıurfa Valiliği, kentteki huzur ve güven ortamını koruma amacıyla, 23 Aralık 2024 saat 00.01’den 27 Aralık 2024 saat 23.59’a kadar tüm açık alan etkinliklerini yasakladığını duyurdu.
Valilikten yapılan açıklamada, yasak kararının 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu çerçevesinde alındığı belirtildi. Bu süre boyunca kentte planlanan basın açıklamaları, yürüyüşler, mitingler, oturma eylemleri, stant açma gibi etkinliklere izin verilmeyeceği vurgulandı. Ayrıca, eylem ve etkinlik amacıyla Şanlıurfa’ya gelmek isteyenlerin kent sınırlarına girişine de müsaade edilmeyecek.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Şanlıurfa’nın huzur ve güvenliğinin, kamu düzeninin ve vatandaşlarımızın dokunulmazlığının korunması amacıyla alınan bu karar doğrultusunda, Valilik ve Kaymakamlık makamlarının uygun göreceği özel etkinlikler dışında hiçbir açık alan faaliyetine izin verilmeyecektir. Yasak, il merkezi ve tüm ilçelerimizi kapsayacaktır.”
Yetkililer, yasağın kamu düzeninin korunmasına yönelik önleyici bir tedbir olduğunu ifade ederek, vatandaşların kurallara riayet etmelerini istedi.
Muğla Belediye Başkanı Aras: Büyük bir faciadan dönüldü
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, ambulans helikopterin hastane binasına çarparak düşmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, Pazar günü olması nedeniyle hastanenin boş olduğunu ve daha büyük bir facianın önlendiğini belirtti.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Muğla’da Sağlık Bakanlığı’na ait bir ambulans helikopterin Eğitim ve Araştırma Hastanesinin binasına çarparak düşmesiyle ilgili açıklama yapan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, büyük bir facianın önlendiğini söyledi.
Antalya’ya gitmek için havalanan ambulans helikopter, yoğun sis nedeniyle bu sabah saat 10.07’de hastane binasına çarptı. Kazada Pilot Bayram Çiçek, Pilot Tamer Gönül, Dr. Cengiz Coşkun ve acil tıp teknisyeni Selçuk Soykan hayatını kaybetti.
Kazanın ardından hastaneye gelen Başkan Aras, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bugün Pazar olduğu için normalde çok kalabalık olan hastanemiz, sabah saatlerinde oldukça sakindi. Vatandaşlarımızın çevrede olmaması daha ağır sonuçları engelledi. Helikopterin çarptığı bölgenin toplantı salonu olduğunu öğrendik. Neyse ki içeride kimse yoktu.”
Başkan Aras, hava şartlarının kazaya neden olduğunu belirterek, “Helikopterin yoğun sis nedeniyle görüşün sıfır olduğu bir anda havalandığını görüyoruz. Böyle olayların bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun” ifadelerini kullandı.
Helikopterin bakımlarına ilişkin iddialar hakkında da konuşan Aras, “Bakımlarla ilgili herhangi bir sorun duymadım. Kaza kırım ekibi detaylı incelemeyi yapacaktır” dedi.
Adli ve idari soruşturmalar devam ederken kazanın kesin nedenlerinin tespit edilmesi bekleniyor.
TGC’den Halk TV ve KRT TV’ye Yapılan Saldırılara Kınama
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Halk TV ve KRT TV’ye yönelik saldırıları kınayarak saldırganların hak ettikleri cezayı almasını beklediklerini açıkladı. TGC, bu saldırıların basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına yönelik bir tehdit olduğunu vurguladı.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Halk TV ve KRT TV’ye yönelik gerçekleşen saldırılara ilişkin yazılı bir açıklama yaparak saldırıları kınadı. Açıklamada, basına yönelik bu tür saldırıların halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına ciddi bir tehdit oluşturduğu ifade edildi.
TGC açıklamasında, “Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Halk TV binasına giren saldırgan, çalışanlara hakaret etmiş ve malzemelere zarar vermiştir. Saldırganın çok sayıda suç kaydı olduğu belirlenmiştir. KRT TV’de ise el bombası taşıdığını iddia eden bir kişi güvenliği aşarak yönetim katına ulaşmıştır. Her iki olayda da büyük bir tehlike atlatılmış, saldırganlar yakalanarak tutuklanmıştır” denildi.
Açıklamada ayrıca, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının sürekli hedef gösterildiği bir ortamda toplumsal barışın sağlanamayacağına dikkat çekildi. TGC, saldırganların cezalandırılmasını talep ederken, Halk TV ve KRT TV çalışanlarına geçmiş olsun dileklerini iletti.
Şişhane’deki Protestoda Gözaltına Alınan 14 Kişiden 9’u Tutuklandı
Suriye’de yaşamını yitiren gazeteciler için Şişhane Meydanı’nda basın açıklaması yapmak isteyen çoğu gazeteci 14 kişiden 9’u tutuklandı. 5 kişi ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
Şişhane Meydanı’nda, Suriye’de "SİHA saldırısı sonucu" hayatını kaybettiği belirtilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için düzenlenmek istenen basın açıklamasına müdahale sırasında gözaltına alınan 14 kişiden 9’u tutuklandı. Basın açıklaması, DİSK Basın İş, Mezopotamya Kadın Gazeteciler (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) tarafından organize edilmişti.
Tutuklanan isimler arasında gazeteciler Gülistan Dursun, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin ve Osman Akın yer aldı. Diğer tutuklanan kişiler ise Can Papila, Haci Ugis ve İmam Şenol oldu.
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılanlar arasında gazeteciler Zeynep Kuray, Yadigar Aygün, Mahsum Sağlam, Yağmur Filiz ve Pelin Laçin bulunuyor.
Tutuklamalar, basın özgürlüğü ve ifade hakkına yönelik tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Gazeteci örgütleri, gözaltılar ve tutuklamalara tepki göstererek dayanışma çağrısında bulundu.
Hakan Fidan ve Ahmed eş-Şara, Kasyun Dağı’nda Şam’ı Seyrederek Çay İçti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Kasyun Dağı’nda bir araya geldi. İkili, Şam manzarası eşliğinde çay keyfi yaptı.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’de yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şara ile kritik bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısından sonra ikili, Şam’ın simge noktalarından Kasyun Dağı’nda buluşarak Şam manzarası eşliğinde çay içti.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, X hesabından yaptığı paylaşımda bu anlara dair bir fotoğraf yayınladı. Yılmaz, paylaşımına “Kasyun Dağı’ndan Şam’a doğru çay keyfi” ifadelerini ekledi.
Fidan ve Şara’nın görüşmesinde iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına yönelik adımların ele alındığı öğrenildi. Manzaralı çay sohbeti, ikili diyaloğun samimi bir atmosferde geçtiğinin göstergesi olarak yorumlandı.
Muğla’da Ambulans Helikopter Kazası: 4 Kişi Memleketlerine Uğurlandı
Muğla’da yoğun sis nedeniyle Eğitim ve Araştırma Hastanesi binasına çarpan ambulans helikopterde yaşamını yitiren 4 sağlık çalışanının cenazeleri, düzenlenen törenlerin ardından memleketlerine gönderildi.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Muğla’da Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans helikopterin, yoğun sis nedeniyle Eğitim ve Araştırma Hastanesi binasına çarpması sonucu meydana gelen kazada hayatını kaybeden 4 kişinin cenazeleri, Adli Tıp Kurumu’ndaki işlemlerin ardından memleketlerine uğurlandı.
Sabah saatlerinde Antalya’ya gitmek üzere havalanan helikopter, kısa süre sonra hastane binasına çarparak düştü. Kazada Pilot Bayram Çiçek, Pilot Tamer Gönül, hekim Dr. Cengiz Coşkun ve acil tıp teknisyeni Selçuk Soykan yaşamını yitirdi.
Olayın ardından Adli Tıp Kurumu’nda otopsi işlemleri tamamlanan sağlık çalışanlarının naaşları, düzenlenen törenlerle ailelerine teslim edildi. Pilot Bayram Çiçek ve Pilot Tamer Gönül için Aksaz Deniz Üs Komutanlığı tarafından askeri tören düzenlendi.
Törene Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Vali Yardımcısı ve Menteşe Kaymakamı Mehmet Eriş, Başsavcı Oğuzhan Dönmez ve İl Sağlık Müdürü Ali Burak Mülayim katıldı.
Sağlık personeli Dr. Cengiz Coşkun ve acil tıp teknisyeni Selçuk Soykan’ın cenazeleri ise ailelerine teslim edilerek gözyaşları içinde uğurlandı.
Hayatını kaybedenlerden Pilot Bayram Çiçek’in cenazesi Mersin’e, Pilot Tamer Gönül, Dr. Cengiz Coşkun ve Selçuk Soykan’ın cenazeleri ise Antalya’ya gönderildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Şam’da Tarihi Ziyaret: "Suriye’nin Yeni Dönemi İçin Birlikte Çalışacağız"
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam’da Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi.
EDİTÖR/ GÖKCAN ÖZKAN
Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında, Fidan, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşasına her alanda destek vermeye hazır olduğunu ifade ederken, Ahmed eş-Şara ekonomik yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.
"Suriye Halkı İçin Tarihi Bir Fırsat"
Bakan Fidan, yaptığı konuşmada, "61 yıllık Baas rejiminin zulmünden kurtulan Suriye, artık özgür ve müreffeh bir geleceğe adım atabilir. Türkiye olarak Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında, kapsayıcı bir yönetimin tesis edilmesinde ve terör unsurlarının temizlenmesinde iş birliği yapmaya kararlıyız" dedi.
DEAŞ ve PKK/YPG Vurgusu
Fidan, Suriye’deki terör tehdidinin tamamen sona erdirilmesi gerektiğine işaret ederek, "PKK/YPG’nin ve DEAŞ’ın Suriye topraklarından silinmesi için uluslararası toplumun da sorumluluk alması şart. Bugünkü görüşmemizde, bu konuda tam bir mutabakat sağladık" ifadelerini kullandı.
Şara: "Yaptırımlar Sona Ermeli"
Ahmed eş-Şara, uluslararası toplumu Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımları kaldırmaya davet etti. "Eski rejim sebebiyle mağdur olan halkımız, bu yaptırımlar yüzünden daha fazla acı çekmemeli. Artık yeni bir döneme girdik ve bu süreçte ekonomik destek almak hayati önem taşıyor" dedi.
Türkiye’den Yeniden Yapılandırma Desteği
Fidan, TİKA, Kızılay ve AFAD gibi kurumların Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında aktif rol oynayacağını belirterek, "Devlet kurumlarının yeniden güçlendirilmesi ve Suriyeli mültecilerin gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması önceliklerimiz arasında" dedi.
İsrail’e Sert Mesaj
Fidan, İsrail’in Suriye topraklarındaki işgalci tavrını eleştirerek, "İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik müdahalelerine kesinlikle müsamaha gösterilemez" açıklamasında bulundu.
"Silahlar Susturulmalı, Barış Tesis Edilmeli"
Suriye’de silahlı grupların tasfiyesi konusuna da değinen Ahmed eş-Şara, "Yeni dönemde hiçbir grup silah bulunduramayacak. Bütün silahlar Suriye Ordusu’nun kontrolünde olacak" diyerek kararlılık mesajı verdi.
"Trump’ın Yeni Dönemi Farklı Olabilir"
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve yeniden gelmesiyle, YPG/PKK meselesinde olumlu adımlar atılabileceğini ifade eden Fidan, "Trump’ın net ve çıkar odaklı yaklaşımı, bu sorunun çözümünde etkili olabilir" dedi.
"Azınlıklar Güvende"
Şara, Suriye’deki azınlıkların korunmasına yönelik özel hassasiyet gösterdiklerini belirterek, "Azınlıkların haklarını korumak ve provokasyonları engellemek önceliklerimiz arasında" dedi.
İlk Yorum yapan siz olun!