ATA Parti Genel Başkan Yardımcısı Em. Dnz. Kur. Alb. Emin Fahir Gür'' Atatürk'ü Anlayamadık'

ATA Parti Genel Başkan Yardımcısı Em. Dnz. Kur. Alb. Emin Fahir Gür, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 85 yılında yaşadığımız üzüntülerin Atatürk’ü iyi anlayamadığımızdan kaynaklandığını bildirdi. Doğumundan, ölümüne hayatını ezberlediğimiz Atatürk’ün, hangi kitapları niçin okuduğunu, bazı bölümlerin ve satırların altını niçin çizdiğini, işaretler koyduğunu, notlar yazdığını düşünemediğimiz için bu günlere gelindiğini söyledi.

ATA Parti Genel Başkan Yardımcısı Em. Dnz. Kur. Alb. Emin Fahir Gür'' Atatürk'ü Anlayamadık'

ATA Parti Genel Merkezinde ‘Atatürk’ü Anma ve Anlama Programı”nda konuşan Gür, Atatürk
konusunda önemli noktalara dikkat çekti. Atatürk’ün yokluğunda yaşanan sıkıntıları bir bir dile
getiren Gür şu ifadeleri kullandı:
“ATATÜRK’Ü ANLAYABİLSEYDİK”
Atatürk ile ilgili özel çalışma yapanlar hariç, geniş halk kitlelerinin zamanla ülkemizin
kurtarıcısı olarak Atatürk’ü unutmasalar da ilke ve devrimlerini hatırlayamadıklarını da
biliyoruz. Atatürk’ü ve ülkesi için yaptıklarını eğer unutmasaydık, televizyon kanallarında
açıkça, Atatürk ve İsmet İnönü için “İki Ayyaş” denmesine tepkisiz kalabilir miydik?
“BU FABRİKALAR SATILABİLİR MİYDİ?”
Eğer o’nu unutmasaydık, cumhuriyetin ilanı ile birlikte geçen ve gerçekleştirilen devrimlerinin
getirdiği inançla, fakir ve yetişmiş insan gücü kalmamış bir ulus olarak sadece 15 sene gibi
kısa bir süre içerisinde; Ankara Fişek Fabrikasını, Gölcük Tersanesini, Türk Hava ve Kara
Kuvvetlerinin İhtiyacı İlk Silah ve Cephaneler ile ilk Türk Denizaltıları için Su
Bombaları Üreten Şakir Zümre Fabrikasını, (Marshall yardımından sonra fabrikada soba
üretilmeye başladı. (1970 Yılında Kapandı)
Eskişehir Hava Tamirhanesi’ni, Alpullu ve Uşak Şeker Fabrikaları’nı, Kırıkkale Mühimmat
Fabrikası’nı, Bünyan Dokuma Fabrikası’nı, Eskişehir Kiremit Fabrikası’nı, Kırıkkale Elektrik
Santrali ve Çelik Fabrikası ile Ankara Çimento Fabrikası’nı, Ankara Havagazı Fabrikası’nı,
İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası’nı, Kayaş Kapsül Fabrikası’nı, Nuri Killigil Tabanca,
Havan ve Mühimmat Fabrikası’nı, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikası’nı, Konya Ereğli,
Kayseri ve Bakırköy Bez Fabrikaları’nı, Bursa Süt Fabrikası’nı, İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam
Fabrikası’nı, Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası’nı, Keçiborlu Kükürt Fabrikası’nı, Isparta
Gülyağı Fabrikası’nı, Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları’nı, İzmit Kağıt ve
Karton Fabrikası’nı, Nazilli Basma Fabrikası’nı, Bursa Merinos Fabrikası’nı, Gemlik Suni İpek
Fabrikası’nı, Zonguldak Taşkömürü Fabrikası’nı, Ankara Çubuk Barajı’nı, Barut-Tüfek ve Top
Fabrikası’nı, Nuri Demirağ Uçak Fabrikası’nı, Malatya ve Bitlis Sigara Fabrikası’nı, Malatya
Bez Fabrikası’nı, Karabük Demir Çelik Fabrikası’nı, İzmir Klor Fabrikası’nı, Sivas
Çimento Fabrikasını (Temel Atma), Divriği Demir Ocaklarını, Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanıyla
ve gerçekleştirdiği devrimlerle, devlet ve milletimiz ile birlikte yokluklar içerisinde inşa edilen
bütün bu fabrikaları kolaylıkla yıkabilir veya satabilir miydik?
“LAİKLİK KARŞITI DİNCİ KARARLAR ALINABİLİR MİYDİ?”
Eğer Atatürk’ü anlasaydık, CHP’nin ikinci kurultayında, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında
Atatürk’ün kendisi tarafından yazılan ve altı günde 36,5 saatte bizzat kendisinin okuduğu
Nutuk’un, ne anlattığını unutabilir miydik? Atatürk’ü anlasaydık, CHP’nin 1947 yılı olağan
kurultayında; ilkokullara din dersi konulması, İmam Hatip Kursları açılması gibi laiklik karşıtı

dinci kararlar alınabilir miydi? 7 Ocak 1949’da İlahiyat Fakültesi açılabilir miydi? Tekke,
Zaviye ve Türbelerin kapatılmasına ilişkin kanunun birinci maddesi değiştirilerek 19 türbenin
tekrar açılmasına müsaade edilebilir miydi?
 
Atatürk’ü Anlasaydık, Milli Mücadeleyi omuz omuza birlikte verdikleri arkadaşları tarafından
kurulan Demokrat Parti, iktidara gelmelerinin henüz ikinci ayında ezanın Türkçe dışında
herhangi bir dilde okunmasını yasaklayan Ceza Kanununun ilgili maddesini değiştirebilir
miydi? 5 Temmuz 1950’de radyoda dini program yapma yasağını kaldırarak, Pazartesi,
Çarşamba ve Cuma günleri akşamları radyolarda 10’ar dakika Kuran okutturulur muydu?
21 Ekim 1950’de okullarda din dersini zorunlu hale getirebilirler miydi? 1951-1952 Eğitim,
Öğretim döneminde 7 Yıllık İmam Hatip Okullarını ilk olarak 7 ilde sonra bütün illerde açmaya
cesaret edebilirler miydi? Demokrat Parti Kongrelerinde; Kadınlar çarşafa, fes-sarık ve Arap
harfleri yeniden kullanılsın, ‘Devletin Dini İslam’ maddesi anayasaya yeniden konulsun,
kadınlar çalıştırılmasın, kızlar ilkokuldan sonra okutulmasın gibi sloganlar atılabilir miydi?
Atatürk’ün manevi şahsına ve heykellerine saldırılar düzenlenebilir miydi?
 
Eğer Atatürk’ü anlasaydık; İktidara geldiği 2002 yılından yargılandığı 2008 yılına kadar,
söylediği ve yaptığı eylemlerinden dolayı, Anayasa Mahkemesi tarafından “Laikliğe aykırı
fiillerin odağı haline geldiği” için suçlu bulunan ve cezalandırılan bir parti hala iktidarda
kalabilir miydi?
 
Tarikat ve cemaatler açıkça desteklenip, sürekli gelir elde edecekleri ekonomik yatırımlara
sahip olabilirler miydi? İlkokulu dışarıdan sınavlara girerek bitiren bir imama sınırsız destek
vererek devlet kadrolarını ele geçirmesine, iç savaş çıkarma ve darbe girişimlerinde
bulunacak kadar cesaretlendirip büyümesine izin verilir miydi?
“ATATÜRKÇÜ ASKERLERİMİZ TSK’DAN TASFİYE EDİLEBİLİRLER MİYDİ?”
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Atatürkçü güzide askerlerimiz isimsiz mektup, istifaya zorlama,
sosyal medyada itibarsızlaştırma, toplantı ve önemli görüşmelerde gizli ses ve görüntü kaydı
alınması gibi yöntemler kullanılarak, sahte belgelerle TSK’dan tasfiye edilebilirler miydi?
Cumhuriyetin en önemli anlaşmalarından, boğazlarda tam egemenliğimizi sağlayan 1936
Montrö Anlaşmasını değiştirme algıları yaratılabilinir miydi? Silahlı Kuvvetler içine sarıklı
Amiraller yerleştirmeye cesaret edilebilir miydi?
Bu konuda devleti yönetenleri ve milletimizi bilgilendirmeye çalışan 60-90 yaşlarındaki
Amiraller “Darbe Suçlaması” ile yargılanabilirler miydi?
 
Askeri Liseleri, Askeri Hastanelerimizi kapatıp, Milli Savunma Üniversitesi bünyesindeki
fakültelere dönüştürdükleri Harp Okullarını; niteliksiz öğrenciler, müfredat, dini yapıların
referansına terk ederek ulusal güvenlik zafiyetlerine sebep olabilirler miydi?
“MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİMİZİ DİNSELLEŞTİRMEYE CESARET EDİLEBİLİR MİYDİ?”
“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” kandırmacasıyla, “Çedes” isimli proje
uydurarak, okulları imam, vaiz ve sözde din işleri uzmanları ile doldurarak, üstelik laiklik ve
anayasaya aykırı olmasına rağmen Milli Eğitim Sistemimizi dinselleştirmeye cesaret edilebilir
miydi?
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu tarafından seçmeli ders saatleri ile oynanarak
ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu din dersi saatlerini arttırmak ve ortaokul birinci sınıfta
Arapça dersi verilebilmesinin önünü açabilirler miydi?

“DİNCİ DAYATMA HARCAMALARI”
 
ATA PARTİ Baş Yardımcımız Sayın Feyzullah Budak’ın birkaç hafta önce hazırladığı rapora
göre, insanlarımızın çoğunluğu fakirlik ve açlık sınırında yaşamaya mahkum edilirken,
sadece 2023 yılı bütçesinde 91 milyar 90 milyon 233 bin TL gibi, her yıl yüzlerce okul,
hastane, fabrika kurulabilecek kadar büyük bir bütçe, dinci dayatma harcamaları için
kullanılabilir miydi?
Atatürk’ü anlasaydık eğer, kendisini Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanı ilan eden
kişinin katkılarıyla, Ortadoğu ülkeleri içerisinde iç savaşlar çıkarıp milyonlarca Suriyelinin
ülkemize yerleşkeci olarak getirilmesine ve ülkemizin Araplaştırılarak İslamcı karaktere
dönüştürülmesine cesaret edilebilir miydi?
PKK/ YPF Terör Örgütlerinin, ABD, Rusya, AB gibi emperyalist güç odakları tarafından
silahlandırılıp cesaretlendirilerek komşu ülkelerdeki Kürt terörist unsurlarla birlikte hareket
etmelerine, “Bağımsız Birleşik Kürdistan” hayali uğruna yüzlerce asker ve sivil insanımızı
şehit etmelerine cesaret etmeleri mümkün müydü?

Atatürk’ü anlasaydık eğer, bugün için 1 milyon çocuğumuzun tarikat ellerine teslim edilerek
dinci militan olarak yetişmelerine müsaade edilir miydi?
Atatürk’ün en büyük tehlike olarak gördüğü irticacılar için söylev ve demeçlerinde “Tarihimizi
okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar,
hep din kisvesi altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir onlar her türlü hareketi dinle
karıştırırlar” sözlerine rağmen, aksini uygulayanlar hiç iktidar olabilirler miydi?