DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCISI TARAFINDAN HSK’YA YARGIDAKİ ÇETELEŞME VE RANT ÇARKI İÇİN YAPILAN BAŞVURUYU HER FIRSATTA DİLLENDİRECEĞİM DEMİŞTİM, YİNE BUGÜN HATIRLATIYORUM”
“Geçtiğimiz hafta 3 Aralık’ta, ‘Türkiye’ye DEVA’ dedik. Yerel seçimlerdeki yol haritamızı kamuoyuyla paylaştık ve ilk etapta 51 belediye başkan adayımızı vatandaşlarımızla buluşturduk, tanıttık. ‘DEVA Türkiye için burada. Umut DEVA’da. Güzel günler gelecekse DEVA ile gelecek’ dedik. Her gün yaşıyoruz, görüyoruz ülkemiz gerçekten zor dönemlerden geçiyor. Sadece ekonomik anlamda değil, siyasi ve hukuki anlamda da zor günlerden geçiyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HSK’ya yargıdaki çeteleşme ve rant çarkı için yapılan başvuruyu her fırsatta dillendireceğim demiştim, yine bugün hatırlatıyorum. Bugün önümüzdeki yerel seçimleri, kötüye giden ekonomiyi veya yargı darbesini konuşmayacağım. Bugün sadece coğrafyamızı kana bulayan, anne karnındaki bebekleri öldüren, binlerce sivil insanın hayatına kast eden vahşeti konuşacağım. Bu vahşet sadece Gazze ile de sınırlı değil.
"ÖYLE BİR SAVAŞ DÜŞÜNÜN Kİ AMERİKA’DA YAŞAYAN VATANDAŞLARDAN TAM 2 MİLYON 400 BİNİ ÖLDÜRÜLMÜŞ OLSUN”
İsrail devleti, yıllar boyu hapishanelere doldurduğu Filistinlilere işkence ediyor. Copla, tazyikli suyla, plastik mermilerle Filistinliler her gün işkence görüyor. Gazze, zaten bir açık hava hapishanesiydi. 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda, can kaybı şu ana kadar 16 bini geçmiş durumda. Yaralanan insan sayısı da 40 binin üzerinde. Gazze’de yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Hayatını kaybeden ve yaralanan Filistinlilerin sayısını, nüfusa oranla Amerika nüfusuyla mukayese edelim. Amerika’nın nüfusu 340 milyon. Öyle bir savaş düşünün ki Amerika’da yaşayan vatandaşlardan tam 2 milyon 400 bini öldürülmüş olsun. Öyle bir savaş düşünün ki tam 6 milyon Amerikan vatandaşı yaralanmış olsun. Amerika ile karşılaştırıldığında aslında ne kadar büyük bir katliam olduğunu, ne kadar büyük bir insanlık faciası olduğunu bize daha iyi anlatıyor bu sayılar.
"İNSANLARI DARACIK BİR ALANA SIKIŞTIRIP SIKIŞMIŞ ALANDA DA HER GÜN ÜZERİLERİNE UÇAKLARLA BOMBA YAĞDIRIYORSUNUZ”
Gazze’de bu ağır bombardıman altında uzuvlarını kaybeden, yaralanan, can çekişen insanlara yardımcı olmak için çırpınan sağlık çalışanlarından tam 281’i hayatını kaybetmiş durumda. Gazze’de olan biteni dünyaya duyurmaya çalışan, oradaki zulmü, katliamı dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışan basın çalışanlarından tam 73 kişi, İsrail saldırılarında ölmüş durumda. Yine Gazze’de yaşayan 1 milyon 800 bin kişi evinden çıkıp Gazze içerisinde başka bölgelere sürülmüş durumda. Yani Gazze nüfusunun yüzde 80’i şu anda evsiz, barksız. Bu da yetmedi, 7 günlük aradan sonra İsrail, saldırılara tekrar başladığında, ‘Buradan gidin’ diyorlar. Zaten Gazze’nin kuzeyini işgal ettiniz, ‘Buradan gidin’ dediniz. İnsanlar güneye doğru hareket etmek zorunda kaldı. Şimdi güneyden de kuşatıyorsunuz, insanlara yine ‘Gidin’ diyorsunuz. Nereye gidecek bu insanlar? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? İnsanları daracık bir alana sıkıştırıp sıkışmış alanda da her gün üzerilerine uçaklarla bomba yağdırıyorsunuz.
"GAZZE’DEN GELEN ÖLÜ SAYILARININ HER BİRİNİN BİR HİKÂYEYE, BİR YÜZE, BİR HATIRAYA SAHİP OLDUĞUNU HİÇ UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR”
Gazze’den gelen ölü sayılarının her birinin bir hikayeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Rakamlar çok şey anlatır, doğru. Ekonomiye dair çok şey anlatır, bize bir ülkenin nasıl yönetildiğiyle ilgili önemli ipuçları verir. Bir davanın kaç ay sürdüğü, sokak ortasında birini öldüren çete üyesine ne kadar ceza verildiği de yine rakamlardan ibarettir. Kiralar, öğrencilerin aldığı burslar, asgari ücret hepsi birer rakam, birer veridir. Fakat söz konusu insan yaşamı olduğunda rakamlardan fazlasını konuşmak gerekiyor. Yiyecek ekmeğe, içecek suya ulaşmanın her geçen saat zorlaştığı, artık şu saat itibarıyla hiçbir hastanesinde ameliyat yapılamadığı, tıbbi malzemelerin ve yakıtın güç bela bulunabildiği bir bölgeye dair sadece rakamları konuşmak, orada yaşam mücadelesi veren insanları bir zayiata indirgemek demektir. Söz konusu Gazze ise ses çıkartmayan, sessiz kalan herkes bu zulme, bu suça ortaktır. Bunun için konuşuyoruz, konuşmak zorundayız.
"AVRUPA’DA SOKAĞA ÇIKAN BİNLERCE İNSAN, GAZZE İÇİN SES YÜKSELTMEYE ÇALIŞSA DA ASLİ GÖREVİ İNSANI YAŞATMAK OLAN DEVLETLER SESSİZ”
Gazze’dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderileri yasaklıyorlar. İnsanlar Gazze ile ilgili paylaşımlarından dolayı işinden oluyor. Bu Avrupa’da, Amerika’da oluyor. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Basın da ağır bir baskı ve kontrol altında olduğu için her şeyi basından da öğrenemiyoruz. Avrupa’da sokağa çıkan binlerce insan, Gazze için ses yükseltmeye çalışsa da asli görevi insanı yaşatmak olan devletler sessiz. Sessizliği bırakın, birçok kurum ve kuruluş kendilerini İsrail hükümetinin yaptıklarını meşrulaştırmaya adamış durumda. Batı’nın 50 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atarken ‘vicdan’ diyenler, ‘insanlık’ diyenler bugün nerede, bilmiyorum. Devlet binalarında, muhalif partilerin bürolarında, derneklerde sarkıtılan İsrail bayrakları görüyoruz. Onlar için Gazze’de yaşananlar izledikleri Hollywood filmlerinden farksız.
"ABDULLAH BEY, OĞLU MAHMUT’U İKİ KEZ DEFNETMEK ZORUNDA KALDIĞINDA YIL 2009’DU”
Bir psikolojik ambargoya alınmışlar. Özellikle siyasetçiler, devletleri yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla baskı altına alınmış durumdalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlılar bile değil. Dua ederken evinde öldürülen Lulin’den, futbolu seven Taha’dan, arkadaşları tarafından bir türlü evine gönderilemeyen çalışkan doktor Mithat’tan, Büşra’dan, anne karnında ölen Davut’tan, 10 yaşındaki Eymen’den bahsetmek istiyorum size. 3 aylık hamile Fatma, kızları Farah ve kardeşi Zekeriya ile yemek sofrasında katledildiğinde yıl 2006’ydı. Abdullah Bey, oğlu Mahmut’u iki kez defnetmek zorunda kaldığında yıl 2009’du. Abdullah Bey önce çoraplarından teşhis edebildiği oğlunun bedeninin bir bölümünü bir kere defnetti. Birkaç gün sonra, evladının bedeninin bir başka bölümünü teşhis etti ve onu ikinci kez defnetti. Ve 14 yaşındaki oğlunu iki kez defnetme acısı, bir baba için çok ağır. Hamad, annesinin kollarında, uykusunda kaybetti hayatını, roket saldırısıyla o da 14 yaşındaydı.
"İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”
Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir. İsrail, içine girdiği bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamak zorunda. Siz İsrail’in güvenliğini böyle sağlayamazsınız. Mazlumlara zulmedip ondan sonra kendiniz huzur ve güvenlik içinde yaşayamazsınız. Bunu anlayın. 70 yıldır olmadı, 700 yıl geçse yine olmayacak.
"BEBEK KATİLİ NETANYAHU VE ELİ KANLI SAVAŞ KABİNESİ, TÜM DÜNYADAKİ YAHUDİLERİ, ASIRLARCA SÜRECEK BİR UTANCA MARUZ BIRAKMAKTADIR”
Bu suçların failleri er ya da geç yargı önünde hesap verecekler. Nasıl Bosna’da zalimler çıktılar, mahkeme önünde hesap verdiler, aradan onlarca yıl geçse de vicdanların adaleti bunu unutmadı; bugün Gazze’de yaşananları da insanlık vicdanı unutmayacak. Buradan ben İsrail halkına ve tüm dünyadaki Yahudilere de seslenmek istiyorum: Bu bebek katili Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesi, aslında tüm dünyadaki Yahudileri, asırlarca sürecek bir utanca maruz bırakmaktadır. Adeta topyekun bir failliğe şu anda Netanyahu, tüm Yahudi toplumlarını hapsetmeye çalışıyor. Sadece Filistinliler için değil, şu andaki İsrail hükümeti Yahudiler için de artık bir tehdit haline gelmiştir. Yahudi toplumları itirazlarını daha güçlü bir biçimde ortaya koymalı ve bu canilere artık ‘dur’ demelidir. ABD ve birçok Avrupa ülkesi anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kilise bombalamanın, sivil alt yapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini artık anlamalıdır.
"TÜRKİYE’DEN SON 60 GÜNDE, YÜZLERCE GEMİNİN SEVKİYATIYLA İLGİLİ EN UFAK TEDBİR, BİR YAVAŞLAMA DUYDUNUZ MU?”
Buradan Amerikan yönetimine ve pek çok Avrupa ülkesinin hükümetlerine seslenmek istiyorum: Filistin halkına karşı onlarca yıldır sürdürülen tecrit, baskı ve zulüm devam ettiği sürece, yerleşkelerin inşası devam ettiği sürece, ilahi dinlerin kutsal mekanları her gün taciz edildiği sürece İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış asla sağlanamaz. Dertleri İsrail’in güvenliğiyse zulüm, işkence, taciz bitmeden güvenlik sağlanamaz. Arap Birliği ile İslam İş Birliği Teşkilatı ortak bir toplantı yaptı. Bütün liderler oradaydı, Sayın Erdoğan da oradaydı. Yaptıkları açıklamaya bakın, somut ne var? ‘Kınıyoruz’, ‘uyarıyoruz’, iyi de somut olarak ne yapıyorsunuz? Türkiye’den son 60 günde, yüzlerce geminin sevkiyatıyla ilgili en ufak tedbir, bir yavaşlama duydunuz mu? Para söz konusu olunca herkesin gözünde o yeşil dolar işaretleri beliriyor. İslam ülkeleri, Gazze’ye insanı yardımları ulaştırma ve yaşanan insanlık dramına son verme konusunda bedeli ne olursa olsun hep birlikte kararlı adımlar atmalılar.
"HÜKÜMET DİPLOMATİK ADIMLARIN YANI SIRA, İSRAİL’E YÖNELİK EKONOMİK YAPTIRIMLARI DA DERHAL DEVREYE SOKMALIDIR”
Tam da bu noktada Türkiye'ye çok önemli bir rol ve sorumluluk düşüyor. Masum insanların kanı dökülürken Türkiye, hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorunda. İktidar, Gazze’de yaşananların bir iç siyasi, hamasi söylem malzemesi olmaktan öte aktif bir oyuncu olarak barış için görev almak zorunda. Önceliğimiz kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır. Arkasından kapsamlı bir çözüm için derhal kollar sıvanmalıdır. Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır. Dikkat ettiyseniz hükümet, buradaki İsrail Büyükelçisini geri göndermedi; İsrail, büyükelçisini geri çekti.
"FİLİSTİNLİLERİN KENDİ KADERLERİNİ SEÇİMLE BELİRLEYECEKLERİ BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI VE SEÇİM SONUÇLARINA HERKES SAYGI GÖSTERMELİDİR”
3 hafta sonra, yeni bir yıla, 2024’e gireceğiz. Bundan 10 yıl sonra karşınıza geçip üzerinde başka isimlerin yazılı olduğu sayfalar, yine böyle gösterilmesin. Gazze’deki masumların talepleri iktidarın ayrı, muhalefetin ayrı hamasi söylemleri arasında kaynayıp gitmesin. Filistinlilerin kendi kaderlerini seçimle belirleyecekleri bir sistem oluşturulmalı ve seçim sonuçlarına içeride, dışarıda herkes saygı göstermelidir. Çatışma çözümünün ara bulucularından birisi olarak ülkemizi temsilen barış için gayret gösteren çok sayıda heyete başkanlık yapmış birisi olarak, Türkiye’deki iktidar partilerine, muhalefet partilerine ve özellikle Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Hamaset çözüm üretmiyor. Diplomasiyi iyi çalıştırmanız gerekiyor. Hem yaptırım gücünüzü iyi kullanmanız ama bir yandan da siyasi diyalog kapılarını sürekli zorlamanız gerekiyor. Sağduyuyla hareket edilmeli ve hep beraber, iktidar-muhalefet demeden taşın altına elimizi birlikte koymalıyız diyoruz. Ateşe su taşıyan karınca misali, küçük büyük demeden yardımlarını Gazze’ye ulaştırmaya çalışan, iyilikte yarışanlardan olan vatandaşlarımıza selam göndermek istiyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da türlü söylemlerle insanlarımızı birbirinden ayırmaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Her kesimin otokratı var. Önce biz barış için birlik olacağız ki Filistin kazansın, Gazze kazansın, insanlık kazansın.”
"DÜŞMAN İLAN ETTİĞİNE ERTESİ GÜN GİDİP ‘DOSTUM’ DİYE SARILAN BİR İKTİDARIN DIŞ POLİTİKAYLA İLGİLİ SÖYLEDİKLERİNİN BİR KIYMETİ OLMAZ”
Babacan, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır” sözlerine ilişkin şunları söyledi:
“Ülkelerin askeri gücü, çok önemli bir caydırıcıdır. Ancak bundan ya bahsedilmez ya da konuşuluyorsa gereği yapılır. Defalarca Yunanistan’a hitaben ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de Yunanistan ziyaretinden bir gün önce, bir Yunan gazetesine ‘Ben o lafı Yunanistan için etmemiştim, teröristler için etmiştim’ deyip u dönüşü yapıp daha sonra da İsrail- Filistin meselesiyle ilgili askeri müdahaleden bahseden bir kişinin sözüne kimse itibar etmez. Sürekli zikzak yapan, düşman ilan ettiğine ertesi gün gidip ‘dostum’ diye sarılan bir iktidarın dış politikayla ilgili söylediklerinin bir kıymeti olmaz.”
"OSMAN KAVALA MESELESİ, TAMAMEN BİR İNAT MESELESİDİR”
Babacan, Avrupa Parlamentosu raportörü Nacho Sanchez Amor’a Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala’yı ziyaret izni verilmesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Osman Kavala meselesi, tamamen bir inat meselesidir. Şu anda Osman Kavala’nın ve benzer durumda olan pek çok kişinin bırakın tutuklu yargılanmasını, herhangi bir şekilde yargılanmasını gerektiren somut sebepler dahi yok. Dolayısıyla hukuk konusunda yanlış bir yola girilmişken raportör ister gitsin ziyaret etsin, ister etmesin bunların sonuca faydası olmaz. Türkiye Avrupa Konseyi’nin tam üyesi, AİHM sistemine entegre olmuş bir ülke. AİHM bizim dışımızda değil, biz AİHM’e ortağız. Buradan hükümete çağrım: Hukuka uymak. İmza ettiğiniz uluslararası anlaşmalara uymak ve sözünüzün eri olmak.
"İSTANBUL, HERKES İÇİN PAHALI SADECE BDDK ÇALIŞANLARI İÇİN DEĞİL”
Babacan, İstanbul’da yaşayan BDDK personeline tazminat verilmesine ilişkin kanun teklifiyle ilgili şunları söyledi:
“İstanbul, herkes için pahalı sadece BDDK çalışanları için değil. Bu bir adalet değil. İstanbul’da çalışan bir memuru, bir polisi düşünün; ortalama kiraları da gözünüzün önüne koyun. Bu insanlar nasıl geçinecek, nasıl hayatını sürdürecek hesap tutmuyor. Kaldı ki bu adaletsizliği gördükleri için bunu Genel Kurul aşamasında geri çekmeyle ilgili bir irade oluştuğunu da dün duyduk. Burada hem çalışanlar hem de emekliler için çok adil bir özlük hakkı sistemi gerekiyor Türkiye’ye. Bütün dengeler altüst oldu. Cumhurbaşkanına ulaşıp da ona, ‘Şunların derdi var’ diyenler, onun talimatını alırsa orada lokal bir çözüm oluşuyor. Cumhurbaşkanına ulaşamayan kesimlerin herhangi bir şekilde haklarını alma ihtimali yok.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Dervişoğlu: "Kırmızı Kartı PKK'nın Metnine Gösteremeyenlere Soru Sormak Gerek"

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, terörle mücadele konusunda sert açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, partisi adına yaptığı açıklamada, terör örgütlerinin metinlerini ve söylemlerini yeterince analiz edemeyen ve kırmızı kartı gösteremeyenlere yönelik eleştirilerde bulundu. Bu eleştiriler, terör örgütlerinin ideolojisinin ve hedeflerinin tam olarak anlaşılmasının önemine dikkat çekiyor.
Terörün Kök Nedenleri ve Analiz İhtiyacı
Dervişoğlu, terör örgütlerinin söylemlerini ve ideolojisini derinlemesine anlamanın, etkili bir mücadele için kritik olduğunu belirtti. Terör örgütlerinin propagandasının ve hedeflerinin anlaşılmaması durumunda, mücadelede önemli eksiklikler yaşanabileceği vurgulandı. Bu kapsamda, terör örgütlerinin metinlerinin ve söylemlerinin dikkatle incelenmesi gerektiği, bu analizlerin de halkı bilinçlendirmesi gerektiği ifade edildi.
"Kırmızı Kartı Gösteremeyenlere Soru Sormak Gerek"
Genel Başkan Dervişoğlu, yaptığı açıklamada, "Cebimde gezdirdiğim kırmızı kartı, PKK'nın metnine gösteremeyenlere soruyorum" ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Dijital Ödeme Platformlarında Gelir Arayanlar da Vergi Yükümlülüğünü Yerine Getirmeli

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışı ekonomiye karşı mücadelenin dijital platformlarda da devam ettiğini bildirdi. Özellikle sanal POS cihazları ve diğer dijital ödeme sistemleri aracılığıyla gelir elde edenlerin de vergi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği vurgulandı.
Sanal POS Kullanıcılarına Vergi Uyarı
Bakan Şimşek'in açıklamalarına göre, sanal POS cihazları ve mobil ödeme sistemleri üzerinden yapılan satışlardan elde edilen gelirler de vergilendirme kapsamındadır. Bu platformları kullanarak gelir elde eden işletmelerin ve şahısların, elde ettikleri gelirleri beyan ederek vergi yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu durum, özellikle küçük işletmeler ve serbest çalışanlar için büyük önem taşımaktadır.
Gönüllü Uyuma Teşvik, Aksi Takdirde İnceleme
Hazine ve Maliye Bakanlığı, işletmeleri ve şahısları gönüllü olarak vergi uyumuna geçmeleri konusunda teşvik ediyor. Vergi dairesine kayıtlı olmayan ve düzenli olarak vergi beyannamesi vermeyenler için gönüllü uyum süreci, vergi incelemesi ve cezai işlem sürecini önleyebilecek bir fırsat sunuyor. Bu süreç, işletmelerin olası cezaları ve ek maliyetleri en aza indirmelerine yardımcı olabilir.
Vergi İncelemesi ve Cezai İşlemler
Vergi uyumuna gönüllü olarak uyulmaması durumunda, vergi dairesi tarafından vergi incelemesi başlatılabilecek. İnceleme sonucunda tespit edilen eksiklikler ve usulsüzlükler nedeniyle ek vergi ödeme yükümlülüğü doğabilir. Ayrıca, gecikme faizi ve cezai işlem uygulanabilir. Bu nedenle, vergi mükelleflerinin kayıt dışı faaliyetlerden kaçınarak, vergi yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeleri büyük önem taşımaktadır.
Örnekler ve Detaylar
* Sanal POS kullanıcıları: Online satış yapan işletmeler, freelance çalışanlar ve diğer sanal POS kullanıcıları, elde ettikleri geliri düzenli olarak beyan etmek zorundadır.
* Mobil ödeme uygulamaları: Mobil ödeme uygulamaları aracılığıyla gelir elde eden kullanıcılar da vergi yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
* Kripto para alım satımı: Kripto para alım satımı yoluyla elde edilen gelir de vergilendirme kapsamındadır.
DEM Parti İmralı Heyeti Öcalan’ın Mesajını Paylaştı: “Bozulan, Türk-Kürt kardeşliğidir”

📍Ankara – 18 Mayıs 2025
Terör örgütü PKK'nın kendini feshetme kararı sonrası gündeme gelen temaslar kapsamında DEM Parti İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı Adası’na gitti. Görüşme sonrası kamuoyuyla paylaşılan mesajda, Öcalan “Türk-Kürt ilişkisinin mahiyeti bambaşkadır. Bozulan kardeş ilişkisidir. Kardeşler kavga eder ama birbirisiz olmaz” ifadelerini kullandı.
“Yeni bir kardeşlik sözleşmesine ihtiyaç var”
DEM Parti yetkilileri, görüşmenin ardından Öcalan’ın kaleme aldığı açıklamayı kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, özellikle “kardeşlik hukuku” vurgusu öne çıktı:
“Kardeşlik hukuku üzerinde yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var. Yaptığımız şeyler büyük bir paradigma değişikliğini ifade ediyor. Türk-Kürt ilişkisinin mahiyeti bambaşkadır. Bozulan şey kardeşliktir. Kardeşler kavga eder ama biri diğerisiz olmaz.”
“Tuzakları temizliyoruz, bozulan köprüleri onarıyoruz”
Öcalan, mesajında geçmişte yaşanan kırılmalara da değinerek, ortak yaşamın yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı:
“Bu ilişkiyi bozan tuzakları, mayınları tek tek temizliyoruz. Bozulan yolları, köprüleri onarıyoruz.”
“Sırrı Süreyya Önder’le bir kez daha konuşamamak içimde ukde kaldı”
Mesajda, eski milletvekili ve sanatçı kimliğiyle bilinen Sırrı Süreyya Önder’e de özel bir paragraf ayrıldı:
“Sırrı Süreyya Önder ile son bir defa daha konuşamamak içimde ukde kaldı. Türkiye için bilge bir kişiydi. Onun boşluğunu hissettirmeyeceğiz.”
Zizek ve Badiou’ya selam
Açıklamanın devamında, uluslararası entelektüel çevrelere de teşekkür edildi. Öcalan, sosyalist ve enternasyonalist mücadeleye destek veren isimlere özel teşekkürlerini iletti:
“Heyetimiz aracılığıyla bana ve geliştirdiğimiz barış sürecine dair mesajlarını ileten tüm aydınlara; Alain Badiou ve Slavoj Zizek şahsında teşekkür ediyorum. Ortak enternasyonal çalışmalarda buluşmayı diliyorum.”
Okan Buruk: “5. Yıldızı Kazanmak Bu Sezonun En Büyük Gururuydu”

Trendyol Süper Lig'de bitime iki hafta kala Kayserispor'u 3-0 mağlup ederek üst üste 3., toplamda 25. şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray’da Teknik Direktör Okan Buruk, tarihi başarı sonrası duygularını basın mensuplarıyla paylaştı. “5 yıldızı kazandığımız için çok mutluyum” diyen Buruk, Avrupa’da yaşanan talihsizliğe rağmen, iki kupayla tamamlanan sezondan gurur duyduklarını belirtti.
“Hak Edilen Bir Şampiyonluktu”
Okan Buruk, sezon boyunca gösterilen performansa dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Oyun olarak da puan olarak da her anlamda hak ettiğimiz bir şampiyonluğu kazandık. Oyuncularıma emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Sezon boyunca çok çalıştık ve bu emeklerin karşılığını aldık. Hafta içinde Türkiye Kupası’nı kazandık, ardından Süper Lig şampiyonluğu geldi. 4 gün arayla iki kupa kaldırmak büyük bir mutluluk.”
“Taraftarımız Bu Başarının En Büyük Mimarı”
Galatasaray taraftarına da özel bir teşekkür sunan Buruk, tribünlerin sezon boyunca hiç boş kalmadığını belirtti:
“Sezonun başından itibaren kapalı gişe oynadık. Deplasmanlarda, havaalanlarında, sokaklarda yanımızda oldular. Onların yüzündeki mutluluğu görmek benim için en büyük ödül. Taraftarımıza kazandırdığımız kupaların yanında, kulübe kazandırdığımız yeni bir nesil taraftar kitlesi de ayrı bir değer.”
“İlk İki Sene İcardi, Bu Sene Osimhen Lokomotif Oldu”
Okan Buruk, takımın gol yollarındaki liderliğini üstlenen yıldız isimlere de değinerek, “İlk iki sezonda lokomotifimiz İcardi’ydi, bu sezon ise Osimhen öne çıktı. Her iki isim de bu camiaya büyük katkı sundu” dedi.
“Muslera’nın Golüne Verilen Takım Tepkisi Birlikteliğimizin Göstergesiydi”
Takım içindeki uyum ve kardeşlik duygusuna da vurgu yapan Buruk, “Muslera’nın golünden sonra tüm takımın sahaya koşması, o duygusal anlar, bu takımın ne kadar kenetlendiğini gösterdi. Oynayan oynamayan herkes aynı hissi yaşadı. Bu da teknik direktör olarak beni ayrıca gururlandırıyor” dedi.
“Avrupa’da Daha İleri Gidebilirdik, Ama 5. Yıldız Her Şeye Değer”
Avrupa kupalarında hedeflenen başarıya ulaşamadıklarını da samimiyetle ifade eden Buruk, şöyle konuştu:
“Bu sezonun en büyük üzüntüsü Avrupa’da bu güçlü kadroyla devam edememekti. Ocak-şubat dönemi istediğimiz gibi geçmedi. Ancak 5. yıldızı kazanmak bizim için çok değerliydi. Bu, Galatasaray tarihine altın harflerle yazılacak bir başarı. Üç şampiyonluk bana nasip oldu, bu da benim için çok özel.”
Esenyurt'ta Gülbahçe Mesire Alanı Bakıma Alındı

Esenyurt Belediyesi, Gülbahçe Mesire Alanı'nda vatandaşların keyifli vakit geçirebilmesi için kapsamlı bakım ve iyileştirme çalışmalarına başladı. Alanın daha bakımlı, yeşil ve düzenli hale getirilmesi amacıyla yürütülen çalışmalar, vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandı.
Kapsamlı Bakım Çalışmaları
Gülbahçe Mesire Alanı'nda gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, çalı çapası, form budaması, tamirat, temizlik ve sulama gibi çeşitli işlemler yapıldı. Bu sayede, alanın doğal güzelliği korunurken, aynı zamanda daha düzenli ve bakımlı bir görünüm kazandırıldı. Önemli olarak belirtilen, bu çalışmaların amacı, vatandaşların daha huzurlu ve keyifli bir ortamda vakit geçirmesini sağlamaktır.
- Çalı çapası çalışmalarıyla bitki örtüsü düzenlendi.
- Form budamasıyla ağaç ve bitkilerin sağlıklı gelişimi desteklendi.
- Alan içerisindeki hasarlı bölgeler onarıldı.
- Temizlik çalışmalarıyla çevre düzeni sağlandı.
- Sulama sistemleri kontrol edilerek bitki örtüsünün ihtiyacı olan su sağlandı.
Yeşil Alanların İyileştirilmesi Devam Ediyor
Esenyurt Belediyesi, ilçenin yeşil alanlarını iyileştirme ve güzelleştirme çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Bu kapsamda, Gülbahçe Mesire Alanı'nın yanı sıra diğer parklar ve yeşil alanlarda da benzer çalışmaların yapılması planlanıyor. Belediye yetkilileri, Esenyurt'u daha yaşanabilir bir ilçe haline getirmek için yeşil alanların önemine dikkat çekiyor. Vatandaşların önerileri doğrultusunda, yeşil alanların daha da geliştirilmesi hedefleniyor.
Vatandaşların Memnuniyeti
Gülbahçe Mesire Alanı'ndaki iyileştirme çalışmaları, vatandaşlar tarafından olumlu karşılandı. Alanı ziyaret eden bazı vatandaşlar, yapılan çalışmaların bölgeye değer kattığını ve daha keyifli hale geldiğini ifade etti. Çalışmaların düzenli olarak devam etmesi ve alanın korunması konusunda beklentiler dile getirildi.
Beylikdüzü'nde Kırlangıç Gençlik Festivali Başladı

Beylikdüzü Belediyesi, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın coşkusunu yaşatmak amacıyla bu yıl 4'üncü kez Kırlangıç Gençlik Festivali'ni başlattı. Festival, Beylikdüzü'nün önemli yaşam alanlarından Yaşam Vadisi 1. Etap'ta düzenleniyor.
Festival Programı ve Etkinlikler
Festival kapsamında, gençlere yönelik çeşitli etkinlikler ve programlar düzenleniyor. Bu etkinlikler arasında konserler, yarışmalar, spor aktiviteleri ve daha birçok eğlenceli aktivite yer alıyor. Festivalin tam programı ve detaylı etkinlik bilgileri için Beylikdüzü Belediyesi'nin internet sitesi ziyaret edilebilir.
Yaşam Vadisi'nde Gençlik Coşkusu
Beylikdüzü Belediyesi, Yaşam Vadisi projesiyle bölgeye modern ve yaşanabilir yaşam alanları kazandırmayı hedefliyor. Yaşam Vadisi 1. Etap, festivalin düzenlendiği nokta olarak, gençlerin bir araya gelerek eğlenebileceği ve sosyalleşebileceği bir ortam sunuyor. Bu yılki festival, Yaşam Vadisi'nin canlılığını ve gençlere sunduğu imkanları bir kez daha gözler önüne seriyor.
19-Mayıs Coşkusu
Festival, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın anlamını vurgularken, gençlerin bayram coşkusunu doyasıya yaşamasını amaçlıyor. Beylikdüzü Belediyesi, bu etkinliklerle gençlere unutulmaz bir bayram yaşatmayı hedefliyor.
- Konserler
- Yarışmalar
- Spor Aktiviteleri
- Sürpriz Etkinlikler
Festivalle ilgili daha fazla bilgi ve detaylı program için Beylikdüzü Belediyesi'nin resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Hamit Cilalı’dan 19 Mayıs’ta Şehitlere Vefa: “Haklarınızı Helal Ediniz, Bizler Vatan Nöbetindeyiz”

📍 İstanbul
Milli Yol Partisi İstanbul İl Başkanı Hamit Cilalı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında Edirnekapı Şehitliği’ni ziyaret ederek anlamlı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Cilalı, şehitlikte yaptığı konuşmada aziz şehitleri rahmet ve minnetle anarken, “Haklarımız sizlere helal olsun ama aslolan sizlerin bizlere haklarınızı helal etmenizdir” dedi.
“Şehitlerimizin Kutlu Mücadelesi Sayesinde Bu Topraklardayız”
Hamit Cilalı, şehitlerin canları pahasına vatanı savunarak en kutsal mertebeye ulaştıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Ülke çıksın diye dardan, candan geçen siz aziz şehitlerimiz; sizler bu vatan bölünmesin, bayrak inmesin, ezan susmasın diye can verdiniz. Sayenizde bu kutsal coğrafyada huzurla yaşıyoruz.”
“Bizler Bu Vatanın Yılmaz Delileriyiz”
Cilalı, Türkiye’yi bölmek için 50 yıldır süren kirli senaryolara dikkat çekerek, Milli Yol Partisi'nin bu tür girişimlere karşı dimdik durduğunu vurguladı:
“Kim olursa olsun, bu toprakları bölme cüreti gösteren her yapının karşısındayız. Bizler bu vatanın yılmaz delileriyiz. Bizler vatan nöbetindeyiz.”
“Kapalı Kapılar Ardında Neler Vaad Ettiniz?”
Basın açıklamasında güncel siyasi tartışmalara da yer veren Hamit Cilalı, kamuoyunun merak ettiği soruları gündeme taşıdı:
“Kapalı kapılar ardında PKK ile DEMlenerek anayasa planları yapanlara sesleniyoruz. Binlerce Türk evladının canına kıymış bir terör örgütüne ne vaat ettiniz ki bugün silah bırakma açıklamaları yapılıyor? Aziz milletimiz bu soruların cevabını beklemektedir.”
“Şehit Liderimiz Yazıcıoğlu’nun Yolundayız”
Hamit Cilalı, açıklamasında merhum şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun kararlı ve milli duruşunu da hatırlattı:
“Bizler onun gerçek yol arkadaşlarıyız. Genel Başkanımız Sayın Remzi Çayır önderliğinde, onun hayallerini yaşatmak ve tamamlamak için mücadele veriyoruz.”
“Güvenlik Güçlerimizin Yanındayız”
Cilalı, başta polis, asker, korucu ve bekçiler olmak üzere tüm güvenlik güçlerinin yanında olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Bu kutsal vatan topraklarını savunmak için gerekirse canımızı ortaya koyarız. Milli Yol Partisi’nin tüm teşkilatları güvenlik güçlerimizin yanındadır.”
“Ruhları Şad, Mekanları Cennet Olsun”
Konuşmasını duygusal bir vefa mesajıyla tamamlayan Hamit Cilalı, şu ifadelere yer verdi:
“Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere, vatanın bekası için mücadele etmiş tüm atalarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gençlerle İstanbul'da Buluştu

İstanbul'da düzenlenen GENÇFEST programı kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarınlarımızın mimarları olarak gördüğü gençlerle bir araya geldi. Etkinlikte, Türkiye'nin dört bir yanından katılan gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin enerjisi ve potansiyeliyle Türkiye'nin geleceğine dair umutlarını dile getirdi.
GENÇFEST Etkinliği: Gençlerin Buluşma Noktası
GENÇFEST, gençlerin sosyalleşebileceği, bilgi edinebileceği ve geleceğe yönelik vizyonlarını geliştirebileceği bir platform olarak tasarlandı. Etkinlikte konserler, söyleşiler, atölye çalışmaları ve çeşitli eğlence aktiviteleri yer aldı. Bu yılki GENÇFEST, gençlerin ilgi alanlarına ve ihtiyaçlarına yönelik geniş bir yelpazede içerik sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gençlere Yönelik Mesajları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında gençlerin Türkiye'nin geleceği için taşıdığı önemi vurguladı. Gençlere, ülkenin sorunlarına çözüm üretmekten, bilimsel ve teknolojik gelişmelere katkıda bulunmaktan ve kültürel değerleri yaşatmakta önemli roller üstlenmeleri gerektiği mesajını verdi.
Erdoğan, gençlere yönelik şunları ifade etti: "Sizler, geleceğimizin teminatısınız. Ülkenizin geleceğini şekillendirecek olan sizlersiniz. Sizlerin enerjisi, potansiyeli ve azmiyle Türkiye'nin daha parlak bir geleceğe ulaşacağına inanıyorum."
Gençlerin Geleceği İçin Yatırımlar Devam Ediyor
Hükümetin gençlerin eğitimi, istihdamı ve sosyal gelişimine yönelik çeşitli yatırımlar yaptığı belirtildi. Bu yatırımların, gençlerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına ve Türkiye'nin geleceğine daha etkin bir şekilde katkıda bulunmalarına olanak sağlayacağı ifade edildi.
- Eğitim Reformları: Gençlerin daha iyi bir eğitim alabilmeleri için eğitim sisteminde sürekli iyileştirmeler yapılıyor.
- İstihdam Teşvikleri: Gençlerin iş hayatına girmelerini kolaylaştırmak için çeşitli istihdam teşvikleri uygulanıyor.
- Girişimcilik Destekleri: Genç girişimcilere yönelik destek programları ile yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi teşvik ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere "Kendinize inanın, hayallerinizin peşinden gidin ve Türkiye'nin geleceğine umutla bakın" şeklinde bir çağrıda bulundu.
Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu’ndan 19 Mayıs Mesajı: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!”

📍Silivri – 18 Mayıs 2025
Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla anlamlı bir mesaj yayımladı. 19 Mayıs’ın Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirten Balcıoğlu, “O gün yanan meşale, bugün de yolumuzu aydınlatıyor” dedi.
“106 Yıl Önceki İnançla Yürümeye Devam Ediyoruz”
Başkan Balcıoğlu, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş hareketinin, sadece bir askeri hamle değil, aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunun simgesi olduğunu vurguladı.
“Tıpkı 106 yıl önce olduğu gibi bugün de umutluyuz. Samsun’a çıkan o inancın, kararlılığın ve cesaretin izindeyiz. Anadolu’nun dört bir yanında özgürlük meşalesini yakan kahramanlar gibi kararlıyız” ifadelerini kullandı.
“19 Mayıs, Bir Ulusun Ayağa Kalkışının Sembolüdür”
19 Mayıs’ın yalnızca bir tarih değil; bir milletin yeniden ayağa kalktığı, birlik ve beraberlikle umudu büyüttüğü bir gün olduğuna dikkat çeken Başkan Balcıoğlu, şöyle konuştu:
“Bandırma Vapuru’ndan başlayan o büyük yolculuk, bugün de bizlere ilham veriyor. 19 Mayıs, umudunu yitirmeyenlerin, geleceğe inananların bayramıdır. Bugün, o yolculuğun 106. yılında, aynı inanç ve azimle geleceğe yürümeye devam ediyoruz.”
“Milli Bayramlar, Geçmişten Geleceğe Taşınan Ruhun Adıdır”
Balcıoğlu, milli bayramların yalnızca bir gün değil, toplumsal hafızanın canlı tutulduğu özel anlar olduğunu belirtti:
“19 Mayıs, geçmişten güç alarak geleceğe yürüdüğümüz, toprağımıza ve bağımsızlığımıza sahip çıktığımız gündür. Bugün bir kez daha haykırıyoruz: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!”
“Gençlik, Cumhuriyetin Teminatıdır”
Gençlere seslenen Başkan Balcıoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ı gençliğe emanet etmesinin ardındaki derin anlamı hatırlattı:
“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek hepimizin görevi. Çünkü bu ülkenin yarınları, gençlerimizin hayalleriyle şekillenecek. Sizler bu büyük milletin gerçek mirasçılarısınız.”
“Atatürk ve Silah Arkadaşlarını Minnetle Anıyoruz”
Mesajının sonunda başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere istiklal mücadelesinin tüm kahramanlarını saygı ve minnetle anan Bora Balcıoğlu, tüm gençlerin ve milletin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Enerji Bağımsızlığına Yönelik Kararlılık Sürüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin enerji alanında tam bağımsızlığa ulaşma hedefine ulaşana kadar çalışmaların aralıksız devam edeceğini belirtti. Erdoğan, eleştirilere ve engellere rağmen bu hedefe ulaşma kararlılığını vurguladı. Enerji bağımsızlığının Türkiye'nin ekonomik ve stratejik çıkarları açısından büyük önem taşıdığı belirtiliyor.
Enerji Politikalarında Devam Eden Dönüşüm
Türkiye, son yıllarda enerji üretiminde ve tüketiminde önemli dönüşümler yaşıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar, yerli kaynakların kullanımı ve enerji verimliliğinin artırılması gibi adımlar, enerji bağımsızlığı hedefine ulaşma yolunda atılan kritik adımlar arasında yer alıyor. Örneğin, son yıllarda güneş enerjisi santrallerinin sayısı ve kapasitesi önemli ölçüde artırıldı.
Yerli ve Yabancı Yatırımların Rolü
Enerji bağımsızlığı hedefine ulaşmak için hem yerli hem de yabancı yatırımların teşvik edilmesi gerekiyor. Türkiye, yatırım ortamını iyileştirerek ve cazip teşvikler sunarak bu alandaki yatırımları artırmayı hedefliyor. Bu yatırımlar, yeni enerji projelerinin hayata geçirilmesine ve yerli kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlayacak.
Karşılaşılan Zorluklar ve Çözüm Yolları
Enerji bağımsızlığı yolunda ilerlerken çeşitli zorluklarla karşılaşılması kaçınılmaz. Bunlar arasında finansman sorunları, teknolojik eksiklikler ve dış müdahaleler sayılabilir. Bu zorlukların üstesinden gelmek için Türkiye, farklı stratejiler izliyor:
- Yerli teknoloji geliştirme: Enerji sektöründe kullanılacak teknolojilerin yerli olarak üretilmesi için destek sağlanıyor.
- Uluslararası işbirlikleri: Enerji alanında deneyimli ülkelerle işbirliği yapılarak bilgi ve know
- how aktarımı sağlanıyor.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanma: Güneş, rüzgar, hidroelektrik ve jeotermal gibi kaynakların daha fazla kullanılması hedefleniyor.
Ekonomik ve Stratejik Avantajlar
Enerji bağımsızlığına ulaşılması, Türkiye'ye önemli ekonomik ve stratejik avantajlar sağlayacak. Enerji ithalatına olan bağımlılığın azaltılması, cari açığın düşürülmesine ve ülke ekonomisinin güçlenmesine katkıda bulunacak. Ayrıca, enerji güvenliğinin artırılması, Türkiye'nin dış politikada daha etkin bir rol oynamasına olanak tanıyacak. Enerji bağımsızlığı, Türkiye'nin bölgesel ve küresel arenadaki konumunu güçlendirecek önemli bir faktör olarak görülüyor.
İlk Yorum yapan siz olun!