DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCISI TARAFINDAN HSK’YA YARGIDAKİ ÇETELEŞME VE RANT ÇARKI İÇİN YAPILAN BAŞVURUYU HER FIRSATTA DİLLENDİRECEĞİM DEMİŞTİM, YİNE BUGÜN HATIRLATIYORUM”
“Geçtiğimiz hafta 3 Aralık’ta, ‘Türkiye’ye DEVA’ dedik. Yerel seçimlerdeki yol haritamızı kamuoyuyla paylaştık ve ilk etapta 51 belediye başkan adayımızı vatandaşlarımızla buluşturduk, tanıttık. ‘DEVA Türkiye için burada. Umut DEVA’da. Güzel günler gelecekse DEVA ile gelecek’ dedik. Her gün yaşıyoruz, görüyoruz ülkemiz gerçekten zor dönemlerden geçiyor. Sadece ekonomik anlamda değil, siyasi ve hukuki anlamda da zor günlerden geçiyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HSK’ya yargıdaki çeteleşme ve rant çarkı için yapılan başvuruyu her fırsatta dillendireceğim demiştim, yine bugün hatırlatıyorum. Bugün önümüzdeki yerel seçimleri, kötüye giden ekonomiyi veya yargı darbesini konuşmayacağım. Bugün sadece coğrafyamızı kana bulayan, anne karnındaki bebekleri öldüren, binlerce sivil insanın hayatına kast eden vahşeti konuşacağım. Bu vahşet sadece Gazze ile de sınırlı değil.
"ÖYLE BİR SAVAŞ DÜŞÜNÜN Kİ AMERİKA’DA YAŞAYAN VATANDAŞLARDAN TAM 2 MİLYON 400 BİNİ ÖLDÜRÜLMÜŞ OLSUN”
İsrail devleti, yıllar boyu hapishanelere doldurduğu Filistinlilere işkence ediyor. Copla, tazyikli suyla, plastik mermilerle Filistinliler her gün işkence görüyor. Gazze, zaten bir açık hava hapishanesiydi. 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda, can kaybı şu ana kadar 16 bini geçmiş durumda. Yaralanan insan sayısı da 40 binin üzerinde. Gazze’de yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Hayatını kaybeden ve yaralanan Filistinlilerin sayısını, nüfusa oranla Amerika nüfusuyla mukayese edelim. Amerika’nın nüfusu 340 milyon. Öyle bir savaş düşünün ki Amerika’da yaşayan vatandaşlardan tam 2 milyon 400 bini öldürülmüş olsun. Öyle bir savaş düşünün ki tam 6 milyon Amerikan vatandaşı yaralanmış olsun. Amerika ile karşılaştırıldığında aslında ne kadar büyük bir katliam olduğunu, ne kadar büyük bir insanlık faciası olduğunu bize daha iyi anlatıyor bu sayılar.
"İNSANLARI DARACIK BİR ALANA SIKIŞTIRIP SIKIŞMIŞ ALANDA DA HER GÜN ÜZERİLERİNE UÇAKLARLA BOMBA YAĞDIRIYORSUNUZ”
Gazze’de bu ağır bombardıman altında uzuvlarını kaybeden, yaralanan, can çekişen insanlara yardımcı olmak için çırpınan sağlık çalışanlarından tam 281’i hayatını kaybetmiş durumda. Gazze’de olan biteni dünyaya duyurmaya çalışan, oradaki zulmü, katliamı dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışan basın çalışanlarından tam 73 kişi, İsrail saldırılarında ölmüş durumda. Yine Gazze’de yaşayan 1 milyon 800 bin kişi evinden çıkıp Gazze içerisinde başka bölgelere sürülmüş durumda. Yani Gazze nüfusunun yüzde 80’i şu anda evsiz, barksız. Bu da yetmedi, 7 günlük aradan sonra İsrail, saldırılara tekrar başladığında, ‘Buradan gidin’ diyorlar. Zaten Gazze’nin kuzeyini işgal ettiniz, ‘Buradan gidin’ dediniz. İnsanlar güneye doğru hareket etmek zorunda kaldı. Şimdi güneyden de kuşatıyorsunuz, insanlara yine ‘Gidin’ diyorsunuz. Nereye gidecek bu insanlar? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? İnsanları daracık bir alana sıkıştırıp sıkışmış alanda da her gün üzerilerine uçaklarla bomba yağdırıyorsunuz.
"GAZZE’DEN GELEN ÖLÜ SAYILARININ HER BİRİNİN BİR HİKÂYEYE, BİR YÜZE, BİR HATIRAYA SAHİP OLDUĞUNU HİÇ UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR”
Gazze’den gelen ölü sayılarının her birinin bir hikayeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Rakamlar çok şey anlatır, doğru. Ekonomiye dair çok şey anlatır, bize bir ülkenin nasıl yönetildiğiyle ilgili önemli ipuçları verir. Bir davanın kaç ay sürdüğü, sokak ortasında birini öldüren çete üyesine ne kadar ceza verildiği de yine rakamlardan ibarettir. Kiralar, öğrencilerin aldığı burslar, asgari ücret hepsi birer rakam, birer veridir. Fakat söz konusu insan yaşamı olduğunda rakamlardan fazlasını konuşmak gerekiyor. Yiyecek ekmeğe, içecek suya ulaşmanın her geçen saat zorlaştığı, artık şu saat itibarıyla hiçbir hastanesinde ameliyat yapılamadığı, tıbbi malzemelerin ve yakıtın güç bela bulunabildiği bir bölgeye dair sadece rakamları konuşmak, orada yaşam mücadelesi veren insanları bir zayiata indirgemek demektir. Söz konusu Gazze ise ses çıkartmayan, sessiz kalan herkes bu zulme, bu suça ortaktır. Bunun için konuşuyoruz, konuşmak zorundayız.
"AVRUPA’DA SOKAĞA ÇIKAN BİNLERCE İNSAN, GAZZE İÇİN SES YÜKSELTMEYE ÇALIŞSA DA ASLİ GÖREVİ İNSANI YAŞATMAK OLAN DEVLETLER SESSİZ”
Gazze’dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderileri yasaklıyorlar. İnsanlar Gazze ile ilgili paylaşımlarından dolayı işinden oluyor. Bu Avrupa’da, Amerika’da oluyor. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Basın da ağır bir baskı ve kontrol altında olduğu için her şeyi basından da öğrenemiyoruz. Avrupa’da sokağa çıkan binlerce insan, Gazze için ses yükseltmeye çalışsa da asli görevi insanı yaşatmak olan devletler sessiz. Sessizliği bırakın, birçok kurum ve kuruluş kendilerini İsrail hükümetinin yaptıklarını meşrulaştırmaya adamış durumda. Batı’nın 50 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atarken ‘vicdan’ diyenler, ‘insanlık’ diyenler bugün nerede, bilmiyorum. Devlet binalarında, muhalif partilerin bürolarında, derneklerde sarkıtılan İsrail bayrakları görüyoruz. Onlar için Gazze’de yaşananlar izledikleri Hollywood filmlerinden farksız.
"ABDULLAH BEY, OĞLU MAHMUT’U İKİ KEZ DEFNETMEK ZORUNDA KALDIĞINDA YIL 2009’DU”
Bir psikolojik ambargoya alınmışlar. Özellikle siyasetçiler, devletleri yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla baskı altına alınmış durumdalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlılar bile değil. Dua ederken evinde öldürülen Lulin’den, futbolu seven Taha’dan, arkadaşları tarafından bir türlü evine gönderilemeyen çalışkan doktor Mithat’tan, Büşra’dan, anne karnında ölen Davut’tan, 10 yaşındaki Eymen’den bahsetmek istiyorum size. 3 aylık hamile Fatma, kızları Farah ve kardeşi Zekeriya ile yemek sofrasında katledildiğinde yıl 2006’ydı. Abdullah Bey, oğlu Mahmut’u iki kez defnetmek zorunda kaldığında yıl 2009’du. Abdullah Bey önce çoraplarından teşhis edebildiği oğlunun bedeninin bir bölümünü bir kere defnetti. Birkaç gün sonra, evladının bedeninin bir başka bölümünü teşhis etti ve onu ikinci kez defnetti. Ve 14 yaşındaki oğlunu iki kez defnetme acısı, bir baba için çok ağır. Hamad, annesinin kollarında, uykusunda kaybetti hayatını, roket saldırısıyla o da 14 yaşındaydı.
"İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”
Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir. İsrail, içine girdiği bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamak zorunda. Siz İsrail’in güvenliğini böyle sağlayamazsınız. Mazlumlara zulmedip ondan sonra kendiniz huzur ve güvenlik içinde yaşayamazsınız. Bunu anlayın. 70 yıldır olmadı, 700 yıl geçse yine olmayacak.
"BEBEK KATİLİ NETANYAHU VE ELİ KANLI SAVAŞ KABİNESİ, TÜM DÜNYADAKİ YAHUDİLERİ, ASIRLARCA SÜRECEK BİR UTANCA MARUZ BIRAKMAKTADIR”
Bu suçların failleri er ya da geç yargı önünde hesap verecekler. Nasıl Bosna’da zalimler çıktılar, mahkeme önünde hesap verdiler, aradan onlarca yıl geçse de vicdanların adaleti bunu unutmadı; bugün Gazze’de yaşananları da insanlık vicdanı unutmayacak. Buradan ben İsrail halkına ve tüm dünyadaki Yahudilere de seslenmek istiyorum: Bu bebek katili Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesi, aslında tüm dünyadaki Yahudileri, asırlarca sürecek bir utanca maruz bırakmaktadır. Adeta topyekun bir failliğe şu anda Netanyahu, tüm Yahudi toplumlarını hapsetmeye çalışıyor. Sadece Filistinliler için değil, şu andaki İsrail hükümeti Yahudiler için de artık bir tehdit haline gelmiştir. Yahudi toplumları itirazlarını daha güçlü bir biçimde ortaya koymalı ve bu canilere artık ‘dur’ demelidir. ABD ve birçok Avrupa ülkesi anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kilise bombalamanın, sivil alt yapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini artık anlamalıdır.
"TÜRKİYE’DEN SON 60 GÜNDE, YÜZLERCE GEMİNİN SEVKİYATIYLA İLGİLİ EN UFAK TEDBİR, BİR YAVAŞLAMA DUYDUNUZ MU?”
Buradan Amerikan yönetimine ve pek çok Avrupa ülkesinin hükümetlerine seslenmek istiyorum: Filistin halkına karşı onlarca yıldır sürdürülen tecrit, baskı ve zulüm devam ettiği sürece, yerleşkelerin inşası devam ettiği sürece, ilahi dinlerin kutsal mekanları her gün taciz edildiği sürece İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış asla sağlanamaz. Dertleri İsrail’in güvenliğiyse zulüm, işkence, taciz bitmeden güvenlik sağlanamaz. Arap Birliği ile İslam İş Birliği Teşkilatı ortak bir toplantı yaptı. Bütün liderler oradaydı, Sayın Erdoğan da oradaydı. Yaptıkları açıklamaya bakın, somut ne var? ‘Kınıyoruz’, ‘uyarıyoruz’, iyi de somut olarak ne yapıyorsunuz? Türkiye’den son 60 günde, yüzlerce geminin sevkiyatıyla ilgili en ufak tedbir, bir yavaşlama duydunuz mu? Para söz konusu olunca herkesin gözünde o yeşil dolar işaretleri beliriyor. İslam ülkeleri, Gazze’ye insanı yardımları ulaştırma ve yaşanan insanlık dramına son verme konusunda bedeli ne olursa olsun hep birlikte kararlı adımlar atmalılar.
"HÜKÜMET DİPLOMATİK ADIMLARIN YANI SIRA, İSRAİL’E YÖNELİK EKONOMİK YAPTIRIMLARI DA DERHAL DEVREYE SOKMALIDIR”
Tam da bu noktada Türkiye'ye çok önemli bir rol ve sorumluluk düşüyor. Masum insanların kanı dökülürken Türkiye, hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorunda. İktidar, Gazze’de yaşananların bir iç siyasi, hamasi söylem malzemesi olmaktan öte aktif bir oyuncu olarak barış için görev almak zorunda. Önceliğimiz kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır. Arkasından kapsamlı bir çözüm için derhal kollar sıvanmalıdır. Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır. Dikkat ettiyseniz hükümet, buradaki İsrail Büyükelçisini geri göndermedi; İsrail, büyükelçisini geri çekti.
"FİLİSTİNLİLERİN KENDİ KADERLERİNİ SEÇİMLE BELİRLEYECEKLERİ BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI VE SEÇİM SONUÇLARINA HERKES SAYGI GÖSTERMELİDİR”
3 hafta sonra, yeni bir yıla, 2024’e gireceğiz. Bundan 10 yıl sonra karşınıza geçip üzerinde başka isimlerin yazılı olduğu sayfalar, yine böyle gösterilmesin. Gazze’deki masumların talepleri iktidarın ayrı, muhalefetin ayrı hamasi söylemleri arasında kaynayıp gitmesin. Filistinlilerin kendi kaderlerini seçimle belirleyecekleri bir sistem oluşturulmalı ve seçim sonuçlarına içeride, dışarıda herkes saygı göstermelidir. Çatışma çözümünün ara bulucularından birisi olarak ülkemizi temsilen barış için gayret gösteren çok sayıda heyete başkanlık yapmış birisi olarak, Türkiye’deki iktidar partilerine, muhalefet partilerine ve özellikle Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Hamaset çözüm üretmiyor. Diplomasiyi iyi çalıştırmanız gerekiyor. Hem yaptırım gücünüzü iyi kullanmanız ama bir yandan da siyasi diyalog kapılarını sürekli zorlamanız gerekiyor. Sağduyuyla hareket edilmeli ve hep beraber, iktidar-muhalefet demeden taşın altına elimizi birlikte koymalıyız diyoruz. Ateşe su taşıyan karınca misali, küçük büyük demeden yardımlarını Gazze’ye ulaştırmaya çalışan, iyilikte yarışanlardan olan vatandaşlarımıza selam göndermek istiyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da türlü söylemlerle insanlarımızı birbirinden ayırmaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Her kesimin otokratı var. Önce biz barış için birlik olacağız ki Filistin kazansın, Gazze kazansın, insanlık kazansın.”
"DÜŞMAN İLAN ETTİĞİNE ERTESİ GÜN GİDİP ‘DOSTUM’ DİYE SARILAN BİR İKTİDARIN DIŞ POLİTİKAYLA İLGİLİ SÖYLEDİKLERİNİN BİR KIYMETİ OLMAZ”
Babacan, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır” sözlerine ilişkin şunları söyledi:
“Ülkelerin askeri gücü, çok önemli bir caydırıcıdır. Ancak bundan ya bahsedilmez ya da konuşuluyorsa gereği yapılır. Defalarca Yunanistan’a hitaben ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de Yunanistan ziyaretinden bir gün önce, bir Yunan gazetesine ‘Ben o lafı Yunanistan için etmemiştim, teröristler için etmiştim’ deyip u dönüşü yapıp daha sonra da İsrail- Filistin meselesiyle ilgili askeri müdahaleden bahseden bir kişinin sözüne kimse itibar etmez. Sürekli zikzak yapan, düşman ilan ettiğine ertesi gün gidip ‘dostum’ diye sarılan bir iktidarın dış politikayla ilgili söylediklerinin bir kıymeti olmaz.”
"OSMAN KAVALA MESELESİ, TAMAMEN BİR İNAT MESELESİDİR”
Babacan, Avrupa Parlamentosu raportörü Nacho Sanchez Amor’a Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala’yı ziyaret izni verilmesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Osman Kavala meselesi, tamamen bir inat meselesidir. Şu anda Osman Kavala’nın ve benzer durumda olan pek çok kişinin bırakın tutuklu yargılanmasını, herhangi bir şekilde yargılanmasını gerektiren somut sebepler dahi yok. Dolayısıyla hukuk konusunda yanlış bir yola girilmişken raportör ister gitsin ziyaret etsin, ister etmesin bunların sonuca faydası olmaz. Türkiye Avrupa Konseyi’nin tam üyesi, AİHM sistemine entegre olmuş bir ülke. AİHM bizim dışımızda değil, biz AİHM’e ortağız. Buradan hükümete çağrım: Hukuka uymak. İmza ettiğiniz uluslararası anlaşmalara uymak ve sözünüzün eri olmak.
"İSTANBUL, HERKES İÇİN PAHALI SADECE BDDK ÇALIŞANLARI İÇİN DEĞİL”
Babacan, İstanbul’da yaşayan BDDK personeline tazminat verilmesine ilişkin kanun teklifiyle ilgili şunları söyledi:
“İstanbul, herkes için pahalı sadece BDDK çalışanları için değil. Bu bir adalet değil. İstanbul’da çalışan bir memuru, bir polisi düşünün; ortalama kiraları da gözünüzün önüne koyun. Bu insanlar nasıl geçinecek, nasıl hayatını sürdürecek hesap tutmuyor. Kaldı ki bu adaletsizliği gördükleri için bunu Genel Kurul aşamasında geri çekmeyle ilgili bir irade oluştuğunu da dün duyduk. Burada hem çalışanlar hem de emekliler için çok adil bir özlük hakkı sistemi gerekiyor Türkiye’ye. Bütün dengeler altüst oldu. Cumhurbaşkanına ulaşıp da ona, ‘Şunların derdi var’ diyenler, onun talimatını alırsa orada lokal bir çözüm oluşuyor. Cumhurbaşkanına ulaşamayan kesimlerin herhangi bir şekilde haklarını alma ihtimali yok.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Silivri’de Kayıp Vatandaş Sağ Olarak Bulundu

Silivri’nin Büyükkılıçlı Mahallesi’nde kaybolan bir vatandaş, İstanbul AFAD’ın koordinesinde yürütülen yoğun arama-kurtarma çalışmaları sonucunda sağ olarak bulundu.
AFAD Koordinesinde Ortak Çalışma
Kaybolma ihbarının ardından harekete geçen ekipler, İlçe Jandarma Komutanlığı, Silivri Belediyesi Arama ve Kurtarma (SAK) ekibi, sivil toplum kuruluşları (STK) ve gönüllülerin katılımıyla bölgede kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Koordineli arama çalışmaları sayesinde vatandaş kısa sürede sağ olarak bulundu.
Sağlık Kontrolleri İçin Hastaneye Sevk Edildi
Bulunan vatandaş, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye sevk edildi. Sağlık durumunun kontrol altında olduğu öğrenildi.
“Tüm kurumlara teşekkür ediyoruz”
Silivri Belediyesi’nden yapılan açıklamada, sürece katkı sağlayan tüm kurum, ekip ve gönüllülere teşekkür edilerek şu ifadelere yer verildi:
“Süreç boyunca özveriyle görev yapan tüm kurumlarımıza, ekiplerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyor; hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Esenyurt Adliye Sarayı İçin İlk Adım Atıldı

Esenyurt’ta uzun süredir beklenen Adliye Sarayı projesi için önemli bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yapılan görüşmenin ardından sürecin resmen başladığı duyuruldu.
Yıl Sonuna Kadar Temel Atma Hazırlıkları Başlıyor
Görüşmeye Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Togay Çoban ve Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy katıldı. Yapılan istişareler sonucunda, yıl sonuna kadar Esenyurt Adliye Sarayı’nın temel atma hazırlıklarının başlayacağı açıklandı.
“Vatandaşlarımız Adalet Hizmetlerine Daha Kolay Ulaşacak”
AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, ilçenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan Adliye Sarayı’nın hayata geçirilmesiyle hem vatandaşların adalet hizmetlerine daha kolay erişebileceğini hem de Esenyurt’un kurumsal kimliğine değer katacağını vurguladı.
“Proje Bakanlığın Desteğiyle Hızla İlerleyecek”
Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ise, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un desteğiyle projenin hızla ilerleyeceğini ifade ederek, yıl sonu itibarıyla çalışmaların somut şekilde başlayacağına dikkat çekti.
“İlçeye Büyük Katkı Sağlayacak”
Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy da, ilçenin böylesine önemli bir yatırıma kavuşmasının Esenyurt için büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
Modern ve Hızlı Hizmet Sunacak
Bakan Tunç’un onayıyla kısa süre içerisinde temeli atılacak olan Esenyurt Adliye Sarayı, ilçedeki adalet hizmetlerini tek çatı altında toplayarak vatandaşlara modern ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Teşekkür
Son olarak, böylesine önemli bir eserin Esenyurt’a kazandırılmasında gösterdiği güçlü irade ve destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ifade edildi.
AK Parti Esenyurt’ta “Türkiye Yüzyılı Buluşması” Düzenlendi

AK Parti Esenyurt İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Buluşması”, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın, AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ve çok sayıda partili katıldı.
“Milletin iradesine karşı devlet dimdik duruyor”
Buluşmada konuşan AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban, Esenyurt’un kayyum tarafından yönetildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Esenyurt ilçemiz şu an kayyum tarafından yönetilmektedir. Kayyum, devletin ta kendisidir! Milletimizin emaneti olan belediye, devletimizin güvencesi altındadır. Bu durum bir kez daha göstermiştir ki aziz milletin iradesini yok saymaya kalkan anlayışa karşı devletimiz dimdik durmaktadır.”
“Her kesime dokunuyoruz”
Çoban, Esenyurt’un demografik yapısına değinerek teşkilatın gücünü vurguladı:
-
İlçede yaklaşık 110 bin üyenin bulunduğunu söyledi.
-
Kongre sonrası 2 bin 746 yeni üyenin katıldığını açıkladı.
-
Üyelerin yarısının kadın, yarısının erkek olduğunu, ayrıca 7 binden fazla gencin AK Parti çatısı altında yer aldığını belirtti.
Çoban, “Bu tablo AK Parti’nin Esenyurt’ta her kesime dokunduğunun en güçlü ispatıdır. Dokunmadığımız tek bir yürek, girmediğimiz tek bir ev bırakmamaya kararlıyız. Ak noktamızda sürekli vatandaşlarımızla bir araya geliyor, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkes ile yan yana oluyoruz.” dedi.
“Güçlü teşkilat kurduk”
Çoban, konuşmasında mahalle başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kollarının fedakârlıklarını anarak teşekkür etti. İl Başkanı Abdullah Özdemir’in vizyonu ve liderliğinin İstanbul teşkilatına güç kattığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Çoban, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel olarak teşekkür ederek şunları kaydetti:
“Onun güçlü liderliği, vizyonu ve milletimiz için gece gündüz demeden ortaya koyduğu gayret bizlere daima yol göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade sayesinde Türkiye, yalnızca kendi vatandaşlarının değil, aynı zamanda tüm mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.”
“Esenyurt Türkiye’dir”
Konuşmasını birlik ve beraberlik mesajıyla tamamlayan Çoban,
“Biz sadece bir siyasi hareket değiliz. Biz bu milletin umudu, geleceği, birliği ve kardeşliğiyiz. Esenyurt için, AK Parti için, Türkiye için hep birlikte haykırıyoruz: Bir olacağız! İri olacağız! Diri olacağız! Hep birlikte güçlü olacağız! Esenyurt Türkiye’dir, Türkiye Esenyurt’tur!” sözleriyle salondaki coşkuya ortak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ABD’de Yoğun Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitabının yanı sıra çok sayıda liderle görüşmeler gerçekleştirdi, uluslararası konferanslara katıldı ve önemli iş birliği mesajları verdi.
Türk Yatırım Konferansı: “100 milyar dolarlık ticaret hedefi sürüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül’de Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türk Yatırım Konferansı’na katıldı. Enerji ve savunma sanayi iş birliğini öncelikli alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 2019 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin sürdüğünü vurguladı.
Filistin Konferansı: “1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin”
BM’de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’i tanıyan ülkeleri tebrik ederek şu mesajı verdi:
“Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Yoğun Lider Diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York temasları çerçevesinde birçok lider ve üst düzey temsilciyle görüştü:
-
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.
-
Kanada Başbakanı Mark Carney ile enerji, savunma sanayi ve NATO müttefikliği üzerine görüştü; Kanada’nın Filistin’i tanımasından memnuniyetini dile getirdi.
-
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile ticaret ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulundu.
-
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya’da kalıcı istikrar ve güvenlik için Türkiye’nin desteğini vurguladı.
-
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Türkevi’nde yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması mesajını verdi.
-
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile ikili ilişkiler, AB süreci ve Filistin meselesini ele aldı. Macron’un Filistin’i tanıma kararını memnuniyetle karşıladı.
-
Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong ile Filistin konusunda ortak duruşu değerlendirdi.
BM Genel Kurulu’nda Dünya Liderlerine Mesajlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
“Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern silahlarla donatılmış düzenli ordu, diğer yanda masum siviller vardır. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.”
Erdoğan, ayrıca Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, KKTC’nin tanınması ve BM reformu gibi başlıklarda da önemli mesajlar verdi.
ABD’de Türk Toplumuyla Buluşma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından düzenlenen akşam yemeğine katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık temelinde ilerlediğini belirten Erdoğan, Başkan Trump’ın ikinci döneminde kurumlar arası diyaloğun hız kazandığını söyledi.
Trump ile Zirve Görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının sonunda Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüştü.
İki liderin görüşmesi 2 saat 20 dakika sürdü. Erdoğan, F-16 ve F-35 projeleri, Halkbank davası ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını gündeme getirdi.
Görüşme kapsamında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, iki ülke arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
BM İklim Zirvesi: 2035 için emisyon hedefi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlamayı hedeflediğini ve yenilenebilir enerji payının yüzde 60’ın üzerine çıktığını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki Özel Bakım Merkezi İçin Kapatma Kararı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Beylikdüzü’nde faaliyet gösteren özel bir bakım merkezine yönelik basında yer alan iddialar üzerine açıklama yaptı. Bakanlık, iddiaların ardından kurum hakkında derhal inceleme başlatıldığını, sorumluların görevden alındığını ve merkezin kapatıldığını duyurdu.
İnceleme ve Soruşturma Başlatıldı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, söz konusu özel bakım merkeziyle ilgili iddiaların tespit edilmesinin ardından il müdürlüğü tarafından acil denetim sürecinin başlatıldığı ifade edildi.
İhmali bulunan kişilerin iş akitlerinin feshedildiği ve haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Engelli Bireyler Başka Merkezlere Yerleştiriliyor
Bakanlık açıklamasında, merkezin kapatma kararı alındığı ve burada hizmet alan engelli bireylerin güvenli şekilde başka merkezlere yerleştirilme sürecinin başlatıldığı vurgulandı.
“Süreci Titizlikle Takip Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ihmali bulunanların en ağır cezayı alması için sürecin bizzat takip edildiğini açıkladı:
“İhmali bulunanların en ağır cezayı alması için bizzat suç duyurusunda bulunduğumuz ve müdahil olduğumuz dava sürecini titizlikle takip edeceğiz.”
Bakanlık, kamuoyuna saygıyla duyuruda bulunarak gelişmelerin yakından izleneceğini belirtti.
Saral’dan mahkeme görüntülerine tepki: “Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda çekilen görüntülere tepki gösterdi. Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu için “bu kalıpsız” ifadesini kullanarak mahkeme salonuna görüntü cihazlarının sokulmasına sert sözlerle karşı çıktı.
“Davalar basına kapalı yapılır”
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda mahkeme salonundan paylaşılan görüntüler sosyal medyada gündem olurken, Oktay Saral bu duruma tepki gösterdi. Saral, davaların basına kapalı olarak yapılması gerektiğini hatırlatarak, telefon ve kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulmasının yasak olduğunu vurguladı.
Saral, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu kalıpsıza bu şovları kim yaptırıyor? Davalar basına kapalı olarak yapılır. Telefon ya da video kamera gibi cihazların duruşma salonuna sokulması yasaktır. Hal böyle iken bu çekimlerin yapılmasına göz yuman mahkeme heyeti acilen açığa alınmalıdır. HSK’yı göreve davet ediyorum.”
HSK’ya çağrı
Saral’ın bu paylaşımında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu (HSK) göreve davet etmesi dikkat çekti. İmamoğlu’nun duruşmalarında çekilen görüntülerin sosyal medyada geniş yankı uyandırması ve binlerce yorum almasının ardından yapılan bu çıkış, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Gürsel Tekin’den CHP’den İhraç Kararına Sert Tepki: “Bizi Değil, Vicdanlarını İhraç Ettiler”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partiden ihraç edilmesine sert tepki gösterdi. Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir. Bizi değil, kendi vicdanlarını ihraç ettiler” ifadelerini kullandı.
“Bu karar CHP tarihine gölge düşüremez”
Gürsel Tekin, açıklamasında partideki geçmişine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ömrümü verdiğim partidem, suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir.
Biz bu partinin emektarlarıyız. Bu partiye yıllarımızı, alın terimizi, mücadelemizi verdik. Bizimle aynı yolda yürüyen binlerce yol arkadaşımızın emeğini yok sayarak kendi düzenlerini sürdürmeye çalışanların vereceği hiçbir karar CHP tarihine gölge düşüremez.”
“CHP, şaibelerden arındığında daha da büyüyecek”
Tekin, ihraç kararını partinin geleceği açısından da değerlendirdi:
“Bugün bizi ihraç edenler bilsinler ki aslında ihraç ettikleri biz değiliz; ihraç ettikleri kendi vicdanlarıdır, partinin onurlu geçmişidir. Bizim varlığımızı yok edemezsiniz. Çünkü biz CHP’nin vicdanıyız, kökleriyiz, hafızasıyız.
Sizler bu partiden gittiğinizde, bu partiyi şaibelerden, kişisel hırslardan arındırdığınızda Cumhuriyet Halk Partisi daha da büyüyecek. Çünkü CHP, birkaç kişinin koltuğunu korumak için tasfiye ettiği insanların değil, Mustafa Kemal’in izinden giden milyonların partisidir.”
“Mücadelemiz sürecek”
Partiden ihraç edilmesinin kendisini susturamayacağını vurgulayan Gürsel Tekin, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:
“Bizler, partimizi namussuzlardan, şaibelerden ve kirli düzenlerden temizlemek için mücadelemize devam edeceğiz. İhraç kararlarıyla bizi susturamazsınız. Tarih, bugün alınan bu haksız kararları değil, bu kararların karşısında dimdik duran bizleri yazacaktır.”
İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı!

İzmir’de “Twerk” Rezaletine 2 Gözaltı
İzmir’de bir eğlence mekanında çekilen ve sosyal medyada büyük tepki toplayan görüntüler sonrası soruşturma başlatıldı. Görüntülerde tesettürlü bir kadının, erkek dansçılarla birlikte twerk yaptığı anlar yer alıyordu.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen polis ekipleri, kimlikleri tespit edilen 2 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili incelemeler sürerken, gözaltındaki şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Sosyal medyada kısa sürede yayılan görüntüler, toplumun farklı kesimlerinden yoğun tepki aldı.
Ava Gitme” Dedi, Katliam Yaşandı: Annesini Av Tüfeğiyle Öldürdü!

“Ava Gitme” Dedi, Katliam Yaşandı: Annesini Av Tüfeğiyle Öldürdü
Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde aile içi tartışma kanlı bitti. Edinilen bilgilere göre 22 yaşındaki S.S., ava gitmesine karşı çıkan annesiyle tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine öfkelenen genç, evde bulunan av tüfeğini alarak annesini başından vurdu.
Ağır yaralanan anne olay yerinde hayatını kaybederken, mahallede büyük üzüntü yaşandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede kadının yaşamını yitirdiği belirlendi.
Olay sonrası S.S. jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınırken, cenaze otopsi için Muğla Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Bursa’da Metroda Can Pazarı: Yaşlı Adam Raylara Düştü, Mucizevi Şekilde Kurtuldu!

Bursa’da Metroda Can Pazarı: Yaşlı Adam Raylara Düştü, Mucizevi Şekilde Kurtuldu
Bursa’da metro istasyonunda yaşanan olay, yürekleri ağza getirdi. İddiaya göre, peronda metro bekleyen iki öğrenci şakalaştıkları sırada 60 yaşındaki Abdulkadir Kavaklıgil’e çarptı. Çarpmanın etkisiyle dengesini kaybeden Kavaklıgil, raylara düştü.
O sırada istasyona yaklaşan metro makinisti, durumu fark ederek anında fren yaptı. Tren, raylara düşen Kavaklıgil’e çarpmadan durmayı başardı. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı adam hastaneye kaldırıldı.
Abdulkadir Kavaklıgil’in sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, olayla ilgili inceleme başlatıldı.
İlk Yorum yapan siz olun!