ALİ BABACAN: "DÜN ELİNİ TUTTUĞUNUZA BUGÜN ‘DÜŞMAN’ DERSENİZ, DÜN 'ADAYIMDIR' DEDİĞİNİZE BUGÜN 'KORKAK' DERSENİZ, GÜVEN OLUŞTURAMAZSINIZ"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Biz muhalefet bloku olarak büyük bir inançla girdiğimiz genel seçimlerde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamadık. Seçim sonuçları sadece muhalefeti destekleyen seçmenlerde değil, aktif siyaset yapan birçok insanda da hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattı bunun da farkındayız. Seçim sonrası muhalefet partilerin kendi iç tartışmaları, partilerin birbirlerini suçlama yarışı bu hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor. Şurada seçime üç ay kalmış daha dün masada oturanların birbirleriyle ilgili neler söylediklerini neler yaptıklarını büyük bir hicapla izliyoruz. Dün elini tuttuğunuza bugün 'düşman' derseniz güven oluşturamazsınız. Dün 'adayımdır' dediğinize bugün 'korkak' derseniz güven oluşturamazsınız” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Biz muhalefet bloku olarak büyük bir inançla girdiğimiz genel seçimlerde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamadık. Seçim sonuçları sadece muhalefeti destekleyen seçmenlerde değil, aktif siyaset yapan birçok insanda da hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattı bunun da farkındayız. Seçim sonrası muhalefet partilerin kendi iç tartışmaları, partilerin birbirlerini suçlama yarışı bu hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor. Şurada seçime üç ay kalmış daha dün masada oturanların birbirleriyle ilgili neler söylediklerini neler yaptıklarını büyük bir hicapla izliyoruz. Dün elini tuttuğunuza bugün 'düşman' derseniz güven oluşturamazsınız. Dün 'adayımdır' dediğinize bugün 'korkak' derseniz güven oluşturamazsınız” dedi.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Babacan Türkiye'de yakalanan çete liderlerinin vatandaşı olduğu, ülkelerin haritasını göstererek, şunları söyledi:
"Suç örgütü atalarımızın şu andaki hali bu bunlar sadece yakalananlar bir de yakalanmayan var. Onlar bu haritada nereleri dolduracak bilmiyoruz. İçişleri Bakanı'na sormak lazım. Asıl soru bu. Ne tür bağlantıları var. Ne tür ayrıcalıklar kullanarak Türkiye'de geziyor bunlar. Ülkenin Cumhurbaşkanına soruyoruz, nihai sorumlu sizsiniz. İçişleri Bakanlığı'nın biri geliyor biri gidiyor. Bugün 21 Aralık Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması başlayalı bugün tam 2 yıl oldu. 2023'te ülkemiz asrın doğa felaketini yaşadı. Asrın ekonomik felaketi de bu Kur Korumalı Mevduat olacak dedim. Rahmetli Özal'ın 1980'lerde kaldırdığı, 'Bu ülkede enflasyonun müsebbibi budur. Gençlere vasiyetim budur, asla bir daha bu ülkenin başını böyle bir belaya sokmayın' dediği bir uygulamayı 40 sene sonra şapkadan tavşan çıkarırcasına sayın Erdoğan çıkardı, ülkenin başına musallat etti. Yeni ekonomi yönetimini bundan kurtulmaya çalışıyor. 125 milyar dolara çıkan KKM uğraştılar 6 ayda indirebildikleri rakam 94 milyar. 2023 Temmuz'una kadar KKM ödenen kur farkı 312 milyar TL. Merkez Bankası ne kadar kur farkını ödediğini açıklamıyor, hani şeffaflık.
"KENDİLERİNE BİR GÜN KÜRTLERİ BİR GÜN SIĞINMACILARI HEDEF ALIYORLAR"
Türkiye'de bazıları sadece hamasetten ibaret görüyor. Siyaset eşittir hamaset onların gözünde. Bunlar ülkesi için zerre faydalı iş yapmayan insanlar. Tüm insani değerleri ayaklar altına alıyorlar. Kendilerine bir gün Kürtleri bir gün sığınmacıları hedef alıyorlar. Onlar kendi kimliklerini düşmanlıklar üzerine inşa ediyorlar... Fikir üretmeyenler çareyi düşman üretmekte buluyor. Bunun en son örneğini bütçe döneminde de yaşıyoruz. Önce bir Kürtçe krizi yaşadık. Bir partinin Eş Genel Başkanı, Genel Kurul görüşmelerinde Kürtçe konuştu. Çok büyük ayıp değil mi? Ülkemizde en çok konuşulan ikinci dil bu Meclis çatısı altında yasak sayılıyor. Tutanaklara 'X' yazıyorlar. Fransızca’yı, İngilizce’yi bilenler konuşulduğunda tanıyanlar. Ülkemizde milyonlarca insanın konuştuğu dilin hangi dil olduğunu bilmiyor... Bu konuşların benzerini Meclis çatısı altında muhalefetten de görüyoruz. Bizim mücadelemiz bir zihniyet mücadelesi. Biz ayrımcı, otokrat, otoriter zihniyeti toptan reddediyoruz. En son örneğini Milletvekili George Aslan'ın ülkemizde yaşayan Rum, Ermeni ve Asuri Süryanileri Noelini ana dilinde kutladıklarında gördük. İki cümle Süryanice 'ye de tahammül edemedi bazıları. Bizim demokrasi hedefimizde Kürt, Türk, Arap, Çerkez fark etmez. Müslüman, gayrimüslim fark etmez Sünni, Alevi fark etmez. Muhafazakar, seküler fark etmez. Milliyetçi, liberal sosyalist hiç fark etmez. Hangi mahalleden hangi görüşten olursa olsun herkes bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşıdır.
"DÜN 'ADAYIMDIR' DEDİĞİNİZE BUGÜN 'KORKAK' DERSENİZ, GÜVEN OLUŞTURAMAZSINIZ"
Son altı aydır yaşadığımız bir gerçeği de buradan ifade etmek istiyorum. Biz muhalefet bloku olarak büyük bir inançla girdiğimiz genel seçimlerde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamadık. Seçim sonuçları sadece muhalefeti destekleyen seçmenlerde değil, aktif siyaset yapan birçok insanda da hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattı, bunun da farkındayız. Seçim sonrasında muhalefet partilerin kendi iç tartışmaları, partilerin birbirlerini suçlama yarışı bu hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor. Şurada seçime üç ay kalmış daha dün masada oturanların birbirleriyle ilgili neler söylediklerini neler yaptıklarını büyük bir hicapla izliyoruz. Bu tür tutumlar güven oluşturmaz. Dün elini tuttuğunuza bugün 'düşman' derseniz güven oluşturamazsınız. Dün 'adayımdır' dediğinize bugün 'korkak' derseniz güven oluşturamazsınız. Ülkemizdeki bu kötüye gidişi durdurmak, milletimize hizmet için en etkili yol meşru demokratik siyasettir. Bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe itirazı olanlara, yüreği vatan sevgisiyle dolu olan herkese, tüm demokratlara seslenmek istiyorum, asla siyasetten vazgeçmeyin. Siyaseti ülke yönetimini kifayetsizlere bırakmayın.
Gelecek hafta Ankara'da ikinci grup belediye başkanları adaylarını tanıtacağını duyuran Babacan, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINA UYULMAYAN BİR ÜLKEDE SADECE FAİZLERİ YÜKSELTMEK SADECE SICAK PARAYA DAVETTİR"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, dün TBMM Genel Kurul'daki ekonomi ile ilgili sözleri ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in cemaatlerle protokollerin devam edeceğine ilişkin sözleri konusunda yöneltilen sorular üzerine Babacan şunları söyledi:
"KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerde çok büyük artış olduğu için, bütün milletten vergi toplandığı dolayısıyla vergi gelirlerinin arttığı bir gerçek. Aynı zamanda bunun içerisinde bir enflasyonun olduğunu da rakamların şişmiş enflasyona uğramış rakamlar olduğunu da görmemiz gerekiyor. Ancak şunu da unutmayalım ki yapısal reformların yapılmadığı, hukuk ve adalette dişe değer, kayda değer hiçbir gelişmenin olmadığı tam tersine yargıyla ilgili sorunların büyüdüğü Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmadığı bir ülkede sadece faizleri yükseltmek sadece sıcak paraya davettir.
"MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NIN EN ÖNEMLİ SORUNU ŞEFFAFLIK SORUNUDUR"
Ben geçen haftaki konuşmalarımda da ‘vakıflara, derneklere pek çok oluşuma bütçeden ne kadar destek veriliyor yazılı değil’ demiştim. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu tasarrufuyla ilgili en önemli sorun şeffaflık sorunudur. Yani Milli Eğitim Bakanlığı birileriyle bir şey yapıyorsa bunu açık ve şeffaf yapmalıdır. Bu protokollerin ne anlama geldiği fiili uygulamasının ne olduğunu bu millet bilmek zorundadır."
İlk Yorum yapan siz olun!