Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, "Ciddi destekler veriliyor ama bunlar bu işi yapmak için yeterli değil. Sosyal şartların iyileştirilmesi ve bunların cazip hale gelmesi lazım artık. Bu sene de Aksaray'da bir 600-700 civarında üretici işletmenin kapandığını gördük. Üreticinin de para kazanır hale getirilmesi lazım" dedi.

AKSARAY DAMIZLIK KOYUN KEÇİ YETİŞTİRİCİLER BİRLİĞİ BAŞKANI MAHMUT AKTÜRK: "BU SENE AKSARAY'DA 600-700 ÜRETİCİ İŞLETME KAPANDI. HAYVANCILIKTA PLANLAMA YAPILMALI"

KEMAL ONUR ATALAY

Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, "Ciddi destekler veriliyor ama bunlar bu işi yapmak için yeterli değil. Sosyal şartların iyileştirilmesi ve bunların cazip hale gelmesi lazım artık. Bu sene de Aksaray'da bir 600-700 civarında üretici işletmenin kapandığını gördük. Üreticinin de para kazanır hale getirilmesi lazım" dedi.

Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, küçükbaş hayvancılığında yaşanan sorunlara değinerek, hükümetin üreticiyi koruyacak adımlar atması gerektiğini söyledi. 

BU SENE DE AKSARAY'DA BİR 600-700 CİVARINDA ÜRETİCİ İŞLETMENİN KAPANDI”

Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, şöyle konuştu:

"İnsanlar bu işi yapıyorlardı, herkes kendi hayvanının bakımını güdümünü kendi yapıyordu. Çünkü iş imkanı konusunda ciddi kısıtlar vardı. O yüzden hayvancılıkta ciddi bir geriye doğru dönüş başladı. Geçen sene 600 küsür firma bu işi bırakmıştı. Bu sene de Aksaray'da bir 600-700 civarında üretici işletmenin kapandığını gördük. Küçükbaş hayvanların da kesime gittiğini gördük, hayvan sayısının azaldığını gördük. Eskiden her köyde evlerde 50-60 koyun, 3-5 büyükbaş olurdu. Şimdi ne oldu? Artık evlerde köylerde 50-100, işletmelerde 300-500 var. Artık büyük köylerde mesela Aratol köyünde 3 kişide koyun var. Koyun eskiden 300 kişide vardı. Acıpınarlıyım ben bizim köyde her kapıda vardı koyun, onlarca sürüler vardı. Şimdi bu sürüler toplanmaya, aile işletmeleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Belki bizler de 3-5 sene sonra bu işi bırakma noktasına gelirsek, 10-20 bin başlı Avrupa'daki gibi büyük dev işletmeler büyük sermayelerin eline geçecek gibi duruyor." 

"CİDDİ DESTEKLER VERİLİYOR AMA BUNLAR YETERLİ DEĞİL" 

İş imkanlarının sürmesi ve hayvancılığın devam edebilmesi için bu sorunların çözülmesinin önemli olduğunu söyleyen Aktürk, "Çözüme karşı bir adım var mıdır? Mutlaka vardır ama hayata dair veya fiziken hissettiğimiz adımlar yok. Sadece destekleme boyutu var. Bu işin ağıl yapımına, mandıra yapımına hibe veriliyor. Çoban desteği veriliyor, ciddi destekler veriliyor Allah razı olsun hükümetimizden. Ama bunlar bu işi yapmak için yeterli değil. Sosyal şartların iyileştirilmesi ve bunların cazip hale gelmesi lazım artık. Bu enflasyon oranında tabii ki tüketiciyi yormadan ama üreticinin de para kazanır hale getirilmesi lazım" diye konuştu.

"HAYVANCILIKTA PLANLAMA YAPILMALI"

Hayvancılık cephesinde planlamanın şart olduğunu söyleyen Aktürk sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"800 hayvanı olanın bin 500 hayvan yapmasına müsaade etmemek lazım ama 300'e düşürmesine de izin vermemek lazım. Ne kadar ete, ne kadar süte ihtiyaç var? Bunu nereden kazanacağız, nereden ne kadar sağlıyoruz? Şu kadar sığır, şu kadar koyundan. Bunun planlamasını yapmak ve mutlaka sözleşmeli tarım ve hayvancılık yapmak zorundayız. Bu hayvan sayılarında ani yükselişlere, ani geri dönüşlere müsaade etmemek lazım. Bu işi yapan kimse onlara destek verip, bu işi onlara yaptırmak lazım. İsteyen istediği şekilde hayvancılığa girebiliyor, adamın gayrimenkulü varsa 50-100 milyonluk, devletten 20-50 milyonluk çok düşük faizle krediler kullanıyor hibeler alıyor. Bunların önüne geçmek lazım, yoksa bu sektör iniş ve çıkışlara ani artış ve azalışlara karşı dayanıksız. Bizim üreticimiz çok zengin değil ki, işte bir rüzgarda yel alıyor, sel alıyor, işi kapatıp gidiyor. Bunların para kazanabileceği, para kazandığı zaman üretimi artıracağı, kaliteli ürün üreteceği, sağlık koşullarına daha çok dikkat edeceği, hayvanlarına iyi bakacağı, birim hayvandan daha çok nasıl ürün alırım bunun peşine düşeceği ortamın sağlanması lazım. Bu sene kuzu 5 bin lira, 2021 yılında bizim koyunumuz 3 bin liraydı. 2022'de bin 500-bin 800 liraya satıldı. Şimdi bir koyun 7 bin-8 bin TL. Böyle anormal inişler ve çıkışlar var. Bunlara müsaade etmemek lazım. Çünkü bu sektör bu rüzgarlara dayanamıyor, mutlaka istikrarı yakalamak zorundayız."

"YEM FİYATLARININ YERİNE OTURMASI GEREKİYOR" 

Mesleğinin baba mesleği olduğunu ifade eden Ahmet Erkek, yemden hayvanların ıslahına kadar birçok noktada problemler yaşandığını belirterek şunları söyledi:

"Yem fiyatları çok uçuk bir şekilde yükselip gidiyor. Ete iki lira zam geldiği zaman millet itiraz ediyor. Ama biz de insanız, belli bir yere kadar dayanabiliyoruz. Yakın zamanda bırakacağız herhalde böyle olursa. Ondan sonra millet kendi yetiştirip yiyebilir mi bilmiyorum. Yem fiyatları yerine oturması gerekiyor, yukarıdakiler yem fiyatlarını bir dengeye sokarlarsa bizim de giderimiz ona göre olursa hayvanı ona göre yetiştiririz. Fiyatlar o zaman yükselmez. Fiyat yükselmediği zaman zaten çoban sıkıntısı yaşıyoruz, çobanların aylıkları aldı başını gidiyor. Yem fiyatları öyle. Biz artık işin içinden çıkamıyoruz, bırakmayı düşünüyoruz. 700-800 civarı hayvanımız var bizim 3 Afgan çobanımız var ama genel olarak aile olarak yapıyoruz." 

"BIÇAK KEMİĞE DAYANDI ARTIK NEREYE KADAR GİDER BİLMİYORUM" 

Yerli işçi bulamadıklarını, iyi maaş vermelerine rağmen vatandaşın artık hayvancılıkla uğraşmak istemediğini söyleyen Erkek, "Gecesi yok gündüzü yok. Diğer çalışan işçiler burada kalmak istemiyor. Her şey pahalandı, yem pahalandı, saman pahalandı, her şey pahalandı. Bıçak kemiğe dayandı artık nereye kadar bilmiyorum. Artık damızlıklar da kesiliyor, biraz dişi kuzum var onları da kestireceğim. Aslında damızlık olur ama millet damızlık almayı düşünmüyor, onun için kesime gidecek" dedi.