CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, motokuryelerle TBMM'nin yanındaki Milli Egemenlik Parkı'nda motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüyle ilgili açıklama yaptı. Ağbaba, “Görüntü ortaya çıktı. Adli Tıp’ın raporları ortada. Mutlaka bu insan yargılanmalıdır. Onun elini kolunu sallaya sallaya kaçmasına göz yuman iktidar da bunun hesabını vermelidir. Hükümet bu olayın altını kapatmak istiyor. Olağanüstü bir skandal. Bunu Almanya’da yaşayamazsınız. Almanya’da bir vatandaşın yüzünü çizseniz cezasını çekersiniz. Türkiye, kendi yurttaşına göstermediği şefkati yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın evladına göstermektedir” dedi. Geçirdiği kazada bacağı kırılan motokurye Mehmet Akif Çiğdem ise “Biz ‘Kurallara uymuyorlar’ dediğiniz kuryeleriz. Maalesef bu kurallara uyduğum zaman bu kaza benim başıma geldi. Kırmızı ışıkta beklerken, alkollü bir sürücü arkadan gelip vurdu. Denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. Biz artık biraz daha güvende çalışmak istiyoruz” diye konuştu.

Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: ÜNAL AYDIN
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, motokuryelerle TBMM'nin yanındaki Milli Egemenlik Parkı'nda motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüyle ilgili açıklama yaptı. Ağbaba, “Görüntü ortaya çıktı. Adli Tıp’ın raporları ortada. Mutlaka bu insan yargılanmalıdır. Onun elini kolunu sallaya sallaya kaçmasına göz yuman iktidar da bunun hesabını vermelidir. Hükümet bu olayın altını kapatmak istiyor. Olağanüstü bir skandal. Bunu Almanya’da yaşayamazsınız. Almanya’da bir vatandaşın yüzünü çizseniz cezasını çekersiniz. Türkiye, kendi yurttaşına göstermediği şefkati yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın evladına göstermektedir” dedi. Geçirdiği kazada bacağı kırılan motokurye Mehmet Akif Çiğdem ise “Biz ‘Kurallara uymuyorlar’ dediğiniz kuryeleriz. Maalesef bu kurallara uyduğum zaman bu kaza benim başıma geldi. Kırmızı ışıkta beklerken, alkollü bir sürücü arkadan gelip vurdu. Denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. Biz artık biraz daha güvende çalışmak istiyoruz” diye konuştu.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, motokuryeler ile birlikte bugün TBMM Çankaya Kapısı'nın yanında bulunan Milli Egemenlik Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Ağbaba’ya, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Kayışoğlu ve CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut eşlik etti. Ağbaba, motokuryelerin yaşadığı sıkıntılara ve Somali Cumhurbaşkanı’nın arabasıyla çarpmasının ardından hayatını kaybeden motokurye Yunus Emre Göçer’e değindi. Ağbaba, şunları söyledi:
“MOTOKURYELER GÜNLÜK 100-150 KM YOL YAPIYORLAR. YÜZDE 90’I KAYIT DIŞI VE GÜVENCESİ ÇALIŞIYOR. ÇOĞU SENDİKASIZ, İŞ KOLLARI BELİRSİZ”
“Gece gündüz, yaz kış demeden, bütün Türkiye’de herkesin hizmetinde olan, mal değil can taşıyan motokuryelerle beraberiz. Türkiye’deki yaklaşık sayıları 1 milyon civarında. CHP, en başından beri hayatımızın her alanında var olan ama kayıtları, örgütlülükleri, güvenceleri olmayan motokuryelerin sorunlarını gündeme getirmeye çalışıyoruz. Son günlerde bir olayla tekrar Türkiye’nin sıcak gündemine oturdu. Maalesef hala çözülebilmiş bir sorunları motokuryelerin yok. Motokuryeler günlük 100-150 km yol yapıyorlar. Yüzde 90’ı kayıt dışı ve güvencesi çalışıyor. Çoğu sendikasız, iş kolları belirsiz. İş yerinin baskısıyla günde 15-16 saat çalışıyorlar. Çalışma saatleri uzun. Ücretleri az. Kaza geçiren motokurye bazen aylarca çalışamıyor. Evine ekmek götüremiyor. Dertleri çok, maalesef devlet bu arkadaşlarımızı duymuyor. Motokuryelerin en büyük sorunlarından birisi ‘kurtlar sofrası’ modeli olarak adlandırılan esnaf kurye modeli. Yani ‘kendi işinin sahibi ol, aracını al gel’ diye sunulan kuryelere sömürü ve güvencesiz çalışma modeli. Esnaf kurye modelinde çalışan kuryelerin yasal hiçbir hakkı bulunmamakta. Ayrıca esnaf kuryeler dağıttıkları gönderi başına ücret almaktadır. Masrafları çıktığında çoğu zaman bu ücret asgari ücretin bile altında kalmaktadır.
“2023 YILINDA TÜRKİYE’DE TAM 430 ÖLÜMLÜ MOTOR KURYE KAZASI OLDU. HER HAFTA EN AZ BİR KURYE ÖLÜYOR VE BU KAZALARDA ÖLENLERİN ÇOĞU 19-27 YAŞ ARALIĞINDA”
Motokuryeler, emeklerinin karşılıklarının ve anayasal hakları olan sendika haklarının tanınması için mücadele ediyorlar. Bu taleplerin hepsi anayasal bir haktır. Günde 14-15 saat iki tekerlek üzerinde, hayatlarını hiçe sayarak çalışmak zorunda kalan motokurye emekçilerinin talepleri kabul edilmelidir. Çalışma standartları belirlenmeli, mesleki yeterlilik sistemi zorunlu hale gelmeli, kayıt dışı motokuryeler güvence altına alınmalı, paketler için süre kısıtlaması esnetilmeli, puanlama sistemi kaldırılmalı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı motokurye mesleğini iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin iş tanımlarından ‘çok tehlikeli’ olarak sınıflandırılmalıdır. Esnaf kuryeler iş sağlığı ve güvenliği kapsamına dahil edilmeli ve motokuryeler insanca yaşayabilecek bir ücret elde etmelidir. Artık motor kuryeler ekmeğin derdinde olmayı da geçti canının derdine düştü. 2023 yılında Türkiye’de tam 430 ölümlü motor kurye kazası oldu. Her hafta en az bir kurye ölüyor ve bu kazalarda ölenlerin çoğu 19-27 yaş aralığında.
“MOTOKURYELER, ARTIK MESLEKTAŞLARI İÇİN YAS TUTMAK, EYLEM YAPMAK İSTEMİYORLAR”
Motokuryeler her gün ‘Benim de ölüm haberim yapılacak’ mı diye düşünmektedir. Motokuryeler diyor ki ‘Bir gün benim resmimi de o çerçeveye koyacaksınız. Haber yapacaksınız diye çok korkuyorum. Bir gün başıma bir şey gelir haberimi yaparsanız 3 yaşındaki oğlum önce Allah’a, sonra size emanet. Her sabah eşimle çocuklarımla helalleşerek işe başlıyorum. Artık alıştım sıra bana ne zaman gelecek diye beklemekteyim’ diyor. Bunları maalesef motokuryeler söylüyor. Bu söyledikleri her gün bir bir başlarına gelmeye devam ediyor. Motokuryelerin aileleri, evlatları, eşleri bugün başına bir şey gelmeden eve dönsün diye dua ediyorlar. Motokuryeler, artık meslektaşları için yas tutmak, eylem yapmak istemiyorlar. Biz artık motor sürmekten ayağı yere değmeyen, ölümü peşinen kabul ederek iki teker üzerinde gece gündüz demeden çalışan motokuryelerimizin ölüm haberini almak istemiyoruz.
“MOTOKURYELERİMİZİN CANI BU KADAR DEĞERSİZ Mİ? SON 1 HAFTADA 3 MOTOKURYE HAYATINI KAYBETTİ”
Her meslek grubundan insanlar motokurye olarak Türkiye’nin hizmetinde. Kimisi mühendis, kimisi öğretmen. Çok çeşitli alanlarda motokurye hizmet vermeye devam ediyor. Motokuryelerimizin canı bu kadar değersiz mi? Son 1 haftada 3 motokurye hayatını kaybetti. 29 Kasım günü 20 yaşındaki Muhammed Ela, 25 yaşındaki Ömer Furkan Ekinci sipariş götürürken yaşadıkları kazalar sonucunda yaşamını yitirdi. Buradan bir çağrıyı da trafikteki araç sahiplerine yapmak istiyorum. Motokuryeler canlarını dişine takarak hizmet vermeye çalışıyor. Lütfen onlar araç kullanırken onları taciz ve rahatsız etmekten vazgeçmeye, daha dikkatli olmaya davet ediyorum.
“MOTOKURYENİN ÖLÜMÜNÜN SORUMLUSU CUMHURBAŞKANI’NIN OĞLU AMA ONA CEZA VERMEYEN, CEZASIZLIĞI GETİREN DE BU HÜKÜMETTİR”
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin gündemine giren motokurye Yunus Emre Göçer, bir kazaya kurban gitti. Motokurye Göçer’in avukatı ‘Kaza yapan kaçabilir, tutuklayın’ dedi. Ama maalesef Cumhurbaşkanı’nın oğlu elini kolunu sallaya sallaya ülkesine gitti. Adalet Bakanı ölen kuryenin hakkını savunmak yerine Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu sorusuna utanmadan ‘Gündem Filistin’ dedi. Gündem Filistin ama ölen motokuryeler ve bir gencecik insanı öldürüp ülkesine kaçan bir Cumhurbaşkanı’nın oğlu. Mutlaka bu olayın takipçisi olacağız. Maalesef önce intihar dediler, üzerini kapatmaya çalıştılar. Kamuoyunun bilgilenmesiyle beraber yoğun bir kamuoyu oluştu. Bu motokuryenin ölümünün sorumlusu Cumhurbaşkanı’nın oğlu ama ona ceza vermeyen, cezasızlığı getiren de bu hükümettir. Motokuryelerin sesini duyurmaktan uzakta olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yaklaşık sayıları 1 milyon, aileleriyle 5-6 milyon olan insanların bir iş tanımı yapılmalıdır. Motokurye yaşamın her alanında var. Gece gündüz, yaz kış, bayramda, pazar günleri, hafta içleri var. Ama nerede yok? Devletin kayıtlarında motokurye diye bir şey yok. Onların dertleri, sorunları çok.”
Ağbaba, Adli Tip Kurumu’nun raporuna göre Somali Cumhurbaşkanı’nın asli kusurlu olduğunun anımsatılması üzerine şunları söyledi:
“TÜRKİYE, KENDİ YURTTAŞINA GÖSTERMEDİĞİ ŞEFKATİ YABANCI BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI’NIN EVLADINA GÖSTERMEKTEDİR”
“Görüntü ortaya çıktı. Adli Tıp’ın raporları ortada. Mutlaka bu insan yargılanmalıdır. Bu insan mutlaka cezasını çekmelidir. Onun elini kolunu sallaya sallaya kaçmasına göz yuman iktidar da bunun hesabını vermelidir. Bu konuda kusurlu kim varsa polisi, emniyeti bunun cezasını çekmelidir. Her şey çıplakça gözümüzün önünde gerçekleşiyor. O kayıtlar ortaya çıkmamış olsaydı bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un söylemiş olduğu sözler gerçek olacaktı. Burada cezasızlık egemen. Hükümet bu olayın altını kapatmak istiyor. Olağanüstü bir skandal. Bunu Almanya’da yaşayamazsınız. Almanya’da bir vatandaşın yüzünü çizseniz cezasını çekersiniz. Türkiye, kendi yurttaşına göstermediği şefkati yabancı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın evladına göstermektedir. Bu her zaman böyle. Türkiye’de gazeteciler cezaevinde yatıyor. Almanya Başbakanı’nın telefonuyla gazeteci serbest bırakılıyor. Aynı telefon, bir motokuryenin ölümüne yol açan bir katilin yurt dışına gitmesine, serbest bırakılmasına yol açıyor. Bunun da takipçisi olacağız.”
“DAVETLE CUMHURBAŞKANI’NIN ÖZEL UÇAĞINI GÖNDERİN. GELSİN, YARGILANSIN, GERİ GÖNDERELİM”
Ağbaba, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Somali adli makamları ile de görüşme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde sanığın Türkiye’ye gelmesi ve adli makamlara çıkması gündemde olacak” sözlerine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Türkiye’nin düştüğü hal bu. Rica ediyorlar ‘Gelip yargılanabilir misiniz?’ Ey Yılmaz Tunç, sen Adalet Bakanı’sın. Bu memlekette yaşayan 85 milyonun hukukundan, can güvenliğinden sen sorumlusun. İnsan bu sözleri söylerken biraz utanır, yüzü kızarır. Davetle Cumhurbaşkanı’nın özel uçağını gönderin. Gelsin, yargılansın, geri gönderelim.”
Geçirdiği kaza sonrası bacağı kırılan motokurye Mehmet Akif Çiğdem, şunları söyledi:
“O ÇERÇEVEYE BİZİM RESİMLERİMİZ BİR KAZA NETİCESİNDE GİRMESİN”
“Yaklaşık 1 ay önce geçirdiğim kaza neticesinde bacağımı kırdım. Biz ‘Kurallara uymuyorlar’ dediğiniz kuryeleriz. Maalesef bu kurallara uyduğum zaman bu kaza benim başıma geldi. Kırmızı ışıkta beklerken, alkollü bir sürücü arkadan gelip vurdu. Denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. Hem bizim hem diğer araçlar için. Biz artık biraz daha güvende çalışmak istiyoruz. O çerçeveye bizim resimlerimiz girmesin artık. Bir kaza neticesinde girmesin.”
Ağbaba, Çiğdem’e “Çalışabiliyor musun? Eve ekmek götürebiliyor musun” diye sordu. Çiğdem, “Şu an çalışamıyorum. Bu ayakla çalışamam. Ben sigortalı çalışıyordum. Esnaf kurye değildim. Ben bir iş görememezlik ödeneği alacağım ama maalesef o da benim raporum bittikten 15 gün sonra yatıyormuş. 45 gün rapor var. 2 ay çalışamadığımız için eve bir giriş yok" yanıtını verdi.
“BİZ KAZA YAPTIĞIMIZDA EVİMİZE EKMEK GÖTÜREMİYORUZ”
Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Burkay Yıldırım ise şöyle konuştu:
“Bizde iş kolları ikiye ayrılıyor. Sigortalı kurye ve esnaf kurye. Sigortalı kuryelerin primleri en düşükten yattığı için, arkadaşımız gibi asgari ücretten prim yattığı için aldığı maaş da bunun üzerinden oluyor. Bu kuryeler günlük kazançla kazancını aldığı için. 2 aylık süreçte yattığı süre boyunca evine herhangi bir ödenek olmayacak. Önümüzde 6 ay var. Ayağın kaynaması, motorun tamiri. Sıkıntılar aynı. Biz kaza yaptığımızda evimize ekmek götüremiyoruz. Bunun standartları belli. Esnaf kurye modelinde günlük paket atma yoğunluğu var. Paket atamazsa kurye para kazanamıyor. Bu arkadaşımız hastalandığında ve olası bir durumda işe gitmediği zaman hiçbir ücret alamıyor. Biz bu yüzden esnaf kuryelerin bir güvencesinin olmasını, belli bir standartlara gelmesini, saatlik ücretlere geçilmesini istiyoruz.
“SON BİR SENEDE 430 ARKADAŞIMIZ VEFAT ETTİ”
Trafikteki önlemlerin daha fazla alınması, tüm kuryelerin belli standartlarda eğitim alması lazım. ‘Çok tehlikeli meslekler’ sınıfına geçtiğimiz zaman yıpranma paylarının olduğuna inanıyoruz. Hepimiz günlük işlerde çalışırken kelle koltukta gidiyoruz. Evden çıkarken hepimiz ailemizle helalleşip çıkıyoruz. Son bir senede 430 arkadaşımız vefat etti. Bunların kayıtları elimizde mevcut.”
Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkan Yardımcısı İnan Aydoğdu, şunları söyledi:
“EVDE ÇOCUĞUNUZ AÇKEN, KOMŞUNUZDAN ÖNCE BİZ AKLINIZA GELİYORSAK YOLLARDA DA BİZİ GÖRMEZDEN GELMEYİN”
“Ben bu bölgenin kuryesiyim, Kızılay-Çankaya. Çankaya genelinde birçok yere gidip geliyorum. 14 yaşında bir çocuğun elektrikli bir scooter ile hayatını kaybetmiş olması, 14 yaşında bir çocuğun kuryelik yapıyor olması… Ölümlü kazalar, insanların can güvenliğinin olmaması… Evde çocuğunuz açken, komşunuzdan önce biz aklınıza geliyorsak yollarda da bizi görmezden gelmeyin.”
Eski Ankara Kuryeler Dernek Başkanı Abdullah Taşkan ise şöyle konuştu:
“16 SAAT ÇALIŞAN BİR ADAMIN NE EVİNE NE DE ÇOCUKLARINA AYIRACAK ZAMANI YOK”
“Bir kurye 12 saatten az çalıştığında para kazanamıyor. 14-15-16 saat çalışan arkadaşlarımız var. Özellikle esnaf kurye modelinde, garabet bir sistem. 16 saat çalışan arkadaşlar var. Sosyal yaşantısı sıfır. 16 saat çalışan bir adamın ne evine ne de çocuklarına ayıracak zamanı yok. Esnaf kuryelerde kayıt dışı çalışan çok arkadaş var. Kayıt altına alınması lazım. 1 milyon 200 bin gibi bir sayıdan söz ediyoruz. Mesleki yeterlilik belgesi zorunlu olmalı. Tehlikeli meslekler sınıfına mutlaka alınmamız lazım.”
Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Burkay Yıldırım, motokurye Mehmet Akif Çiğdem’in nasıl kaza geçirdiğini Ağbaya’ya şöyle anlattı:
“Alkollü sürücü arkadan vurdu. Havada iki takla açtı. Bacakta kırık var. Motor tamamen pert. 80 bin liraya yakın bir masrafı var, karşılayamıyor. Kaza Batıkent’te oldu. Gece son siparişini verirken, kırmızı ışıkta beklerken alkollü sürücü çarptı. Motorla arasında bacağı kaldı. Bacağı iki yerden parçalı kırık. Ameliyat oldu. Kolda ve sırtta zedelenme var.
“ALKOLLÜ ARKADAŞ ‘POLİSİ ARAMASAN MI, KENDİ ARAMIZDA MI ANLAŞSAK?’ DİYE YERDE YATAN ARKADAŞIMIZA PAZARLIK TEKLİF EDİYOR”
Olay anında biz geldik. Geldiğimizde alkollü arkadaş ‘Polisi aramasan mı, kendi aramızda mı anlaşsak’ diye yerde yatan arkadaşımıza pazarlık teklif ediyor. Para falan sunmaya çalışıyor. Araç sürücüsü bizi arayıp ‘Kendi aramızda halledelim. Motorun masraflarını karşılayalım’ diyor. Bu arkadaşımız 6 ay evde yatacak. Evi kira, çocuğu okula gidiyor. Günlük masrafları var. Şimdi nasıl geçinecek. Aslında biz varız ama yokuz. Güvencemiz yok.”
Ağbaba, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin bitmesinin ardından motokuryelerin sorunlarına ilişkin bir araştırma önergesi vereceklerini söyledi.
Yıldırım, Yunus Emre Göçer olayına ilişkin şöyle konuştu:
“FREN İZİ BİLE YOK. YA BİR TELEFONLA UĞRAŞIYORDU YA BİR ŞEYE BAKIYORDU”
“Yunus Emre olayında biz görüntüleri izledik. Arkadaşımız sağ tarafta. En sağ şeritten arkadan vuruluyor. Normalde trafikte araçların bile arasında mesafe olması lazım. Kaza görüntülerini gördüyseniz direkt vuruyor. Fren izi bile yok. Fren izi bile olmayan bir yerde nasıl bir şekilde kaza olabilir, siz de bilirsiniz. Ya bir telefonla uğraşıyordu ya bir şeye bakıyordu. Bunun başka bir açıklaması olacağına ben inanmıyorum.”
Basın açıklamasının ardından, motokuryeler kask bırakma eylemi yaptı. Motokuryeler, Yunus Emre Göçer'in anısına karanfil bıraktı.
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan Dikkat Çeken Açıklamalar: “Hukuksuzluk Devam Ediyor, Türkiye Yüksek Tansiyon Politikasıyla Yıpratılıyor”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır’ı ziyaret etti. Ziyaret sırasında hem kendi tutukluluğu sürecine dair değerlendirmelerde bulundu hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuk, adalet ve güvenlik meselelerine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
"Silivri’de Rehin Tutuldum, Remzi Çayır Yanımdaydı"
Özdağ, ziyaretin ilk bölümünde, beş ay süren tutukluluğu sırasında kendisine verilen desteğe dikkat çekerek şu sözleri kullandı:
“Silivri Cezaevi'nde hukuksuzca hürriyetim gasp edildi. Bu, sadece şahsıma değil, ifade özgürlüğüne ve muhalefete karşı açık bir baskıydı. Bu süreçte Sayın Remzi Çayır ve arkadaşları beni yalnız bırakmadı. Duruşmalarıma geldi, Zafer Otağı’na destek verdi. Kendilerine ve Milli Yol Partisi mensuplarına teşekkür ediyorum.”
"Anayasa’nın 10. Maddesi Askıya Alındı"
Prof. Dr. Özdağ, açıklamalarında Türkiye’de hukuk sisteminin çifte standartlarla işlediğini savunarak şunları dile getirdi:
“Anayasa’nın 10. maddesi tüm yurttaşların eşitliğini garanti eder. Ancak bugün iktidar mensupları ile muhalefet için ayrı hukuk uygulanıyor. Kızılay Genel Müdürü’nün kızı tutuksuz yargılanabiliyor ama aynı durumda bir muhalefet mensubunun çocuğu olsaydı, tutuklanırdı. Bu adalet değil, bu düşman ceza hukukudur.”
"Hukuksuzluk, Ekonomiyi de Bitiriyor"
Sözlerini ekonomi üzerinden sürdüren Özdağ, hukuksuzluğun Türkiye ekonomisine olan etkisine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Vatandaş sabah buzdolabını açtığında ‘yeni anayasa var mı?’ diye bakmıyor. Peynir, zeytin, tereyağı var mı diye bakıyor. Ve artık yok. Çünkü hukukun olmadığı yerde ekonomi olmaz, yatırım da olmaz. Bu yüksek tansiyon politikası Türkiye’ye zarar veriyor.”
"Silah Teslimi Süreci Şeffaf Yönetilmiyor"
PKK’nın silah bırakacağı yönündeki iddialara da değinen Özdağ, bu sürecin yanlış ve şeffaf olmayan şekilde yürütüldüğünü söyledi:
“PKK'nın elinde hangi silahların olduğunu biliyor muyuz? Hayır. O halde 5 kalaşnikof teslim edilip fotoğrafları servis edildiğinde bunun ne anlamı kalır? Orta Doğu'da silah bulmak çok kolay. Ayrıca YPG ve PJAK'ın elindeki silahlar ne olacak? Türk halkı gerçekleri öğrenmeyi hak ediyor. Bu sürecin yönetimi facia.”
Özdağ ayrıca son haftalarda yaşanan ve kamuoyuna duyurulmayan bazı saldırılara dikkat çekerek, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklama yapmamasını da eleştirdi.
"İttifak Süreci Değil, Tarihsel Sorumluluk Dönemi"
İttifaklara ilişkin sorulara ise Özdağ net bir şekilde cevap verdi:
“Şu anda bir seçim atmosferi yok. Bu nedenle somut bir ittifaktan söz edemeyiz. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar birlik olmayı zorunlu kılıyor. Bu kişisel değil, tarihsel bir sorumluluktur. Herkes kendi önceliklerini değil, milletin geleceğini düşünmelidir.”
"Yeni Muhalefet Stratejisiyle Sahaya Dönüyoruz"
Zafer Partisi’nin yol haritasına da değinen Özdağ, 5 Temmuz’dan sonra sahaya yeniden ineceklerini açıkladı:
“Tutukluluğum sona erdi ama mücadelemiz bitmedi. 5 Temmuz’dan sonra yeni bir muhalefet stratejisiyle Zafer Partisi yeniden sahada olacak. Arkadaşlarımız tutukluluk dönemimde de bu mücadeleyi sürdürdü. Şimdi daha güçlü bir şekilde yola devam ediyoruz.”
Adıyaman’da Şok Cinayet: Sinan Çelik Darbedilerek Öldürüldü, 5 Kişi Tutuklandı

HABER/MEHMET ELÇİ
Adıyaman’da yaşanan trajik olay hem sanat camiasını hem de kamuoyunu derinden sarstı. Türk halk müziğinin güçlü sesi Kahtalı Hamido’nun oğlu Sinan Çelik, görev yaptığı Eğriçay Parkı’nda ölü bulundu. Yapılan soruşturmada, ölümün şüpheli değil, cinayet olduğu ortaya çıktı.
Parkta Hareketsiz Yatarken Bulundu
27 Haziran sabahı Adıyaman merkez Sümerevler Mahallesi’ndeki Eğriçay Parkı’nda sabah yürüyüşü yapan vatandaşlar, parkta hareketsiz yatan bir kişiyi fark ederek durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. Gelen ekipler, yerde yatan kişinin Adıyaman Belediyesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan 52 yaşındaki Sinan Çelik olduğunu ve hayatını kaybettiğini belirledi.
Cansız Bedeninde Darp İzleri Tespit Edildi
Olay yerinde yapılan ilk incelemelerde Sinan Çelik’in vücudunda çok sayıda darp izi tespit edildi. Bunun üzerine olay, cinayet şüphesiyle soruşturulmaya başlandı. Çelik’in cenazesi otopsi yapılmak üzere Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
Cinayet Büro Harekete Geçti: 6 Gözaltı
Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde çok yönlü bir çalışma başlattı. Kamera görüntüleri, tanık beyanları ve teknik takip sonucu, Çelik’in ölümünden sorumlu oldukları iddia edilen 6 kişi tespit edilerek gözaltına alındı.
5 Şüpheli Tutuklandı
Adliyeye sevk edilen şüphelilerden M.G.S., E.S., M.İ.S., S.G. ve G.T. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diğer şüpheli E.E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Sözlü Tartışma Kavgaya Dönüştü
Şüphelilerin ifadelerinde, olay gecesi parkta alkol aldıkları ve güvenlik görevlisi Sinan Çelik ile aralarında sözlü tartışma yaşandığı, tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüştüğü öğrenildi. Saldırı sonrası Çelik’in aldığı darbelerle hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
Adıyaman ve Sanat Dünyası Yasta
Olay, sadece bir cinayet değil; aynı zamanda Adıyaman’ın kültürel hafızasında derin bir yara olarak kayıtlara geçti. Kahtalı Hamido’nun oğlu olarak tanınan Sinan Çelik, çevresinde çalışkanlığı ve mütevazı kişiliğiyle sevilen bir isimdi. Ölüm haberi, ailesi başta olmak üzere, sanat camiasında ve halk arasında büyük üzüntüye neden oldu.
Soruşturma Sürüyor, Gözler Yargıda
Kamuoyu, bu vahşi cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyor. Soruşturma ve yargı süreci Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından titizlikle yürütülüyor.
Tayfun Ercan’a Tehditte Soruşturma Başlatıldı
Küçükçekmece’de
bir okul müdürünün gazeteci Tayfun Ercan’ı tehdit etmesi üzerine harekete geçen
Basın Platformu, planladığı 'siyah çelenk bırakma' eylemini, yetkililerin
hızlıca soruşturma başlatması nedeniyle iptal etti. Platform, sürecin takipçisi
olacaklarını ve basın özgürlüğünün yanında duracaklarını açıkladı.
Küçükçekmece Belediye Anaokulu
Müdürü Hasan Kuşçu'nun, sosyal medyada yaptığı paylaşım sonrası gazeteci Tayfun
Ercan'ı telefonla tehdit ettiği ve ağır hakaretlerde bulunduğu iddiası gündeme
oturdu. “Seni bulacağım, konum at” gibi ifadeler kullandığı belirtilen okul
müdürü hakkında şikâyet üzerine resmi soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Basın Platformu, yaşanan olayla
ilgili siyah çelenk bırakma kararı almış; ancak Küçükçekmece Kaymakamı Mustafa
Anteplioğlu ile İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı’nın sürece duyarlı
yaklaşarak hızla soruşturma başlatması üzerine, bu eylemin ertelendiğini
duyurmuştu. Platformdan yapılan açıklamada, “Devletimize güveniyoruz, hukuki
süreci kararlılıkla takip edeceğiz” mesajı verildi.
Basın açıklamasına bildiriyi
okuyan Basın Platformu Başkanı M. Remzi Tanış, tehdit edilen Gazeteci Kent
Yaşam Haber Müdürü Tayfun Ercan, Kent Yaşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi Celal
Karaali ve Şok Gazetesi İmtiyaz Sahibi Taner Altun katıldı.
Basın Platformu’nun Basın açıklaması
şöyle;
Saygıdeğer Kamuoyu
Bilindiği gibi meslektaşımız
Tayfun Ercan Küçükçekmecede bir okul müdürü tarafından tehdit ve hakarete maruz
bırakılmıştı. Küçükçekmece Kaymakamı Sayın Mustafa Anteplioğlu'nun talimatı ve
Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Emin Çıkrıkçı'nın duyarlılık
gösterip işlemleri başlatmış olduğunu öğrenmemiz nedeniyle, planladığımız siyah
çelenk koyma eylemini iptal etmenin daha doğru olacağına kanaat getirdik. Bu
sebeple düşüncelerimizi buradan ifade etmek ve Sayın
Anteplioğlu ile Sayın
Çıkrıkçı'ya duyarlılıkları için teşekkür etmek istiyoruz.
Bizler de meslektaşımıza
yönelik saldırgan tutumun takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz.
Normalde yapmayı düşündüğümüz
basın açıklamasını aşağıda kamuoyuyla paylaşıyoruz:
Küçükçekmece Belediye Anaokulu
Müdürü Sayın Hasan Kuşçu’nun, sosyal medyada ironiyle yaptığı paylaşım
nedeniyle meslektaşımıza ve üyemize yönelik ağır hakaret ve tehditlerde
bulunması, sadece kişisel bir saldırı değil; kamu görevlileri ile basın
arasındaki hassas dengeyi zedeleyen ciddi bir durumdur.
Bir gazeteci olarak görevini
yaparken, okulların servis taşıma ihalelerinde yaşanması muhtemel usulsüzlük
iddialarına dikkat çeken meslektaşımız, Küçükçekmece’deki ihalelerin temiz,
şeffaf ve hakkaniyetli yürütüldüğüne dair inancını paylaşmış ve emeği geçenlere
teşekkür etmiştir.
Ne yazık ki, Küçükçekmece
Belediye Anaokulu Müdürü Hasan Kuşçu, sosyal medya paylaşımının ardından
telefonla meslektaşımızı arayarak “seni bulacağım”, “konum at” gibi tehdit ve
hakaret içeren ifadeler kullanmış; meslektaşımıza, ailesine ve annesine yönelik
küfürler savurmuştur.
Toplumda çocuklarımıza örnek
olması gereken, kamu görevi yürüten bir eğitimcinin bu tür yaklaşımlarda
bulunması kabul edilemez. Meslektaşımıza küfür edenin annesine küfür edilmez;
çünkü o da hepimizin annesidir. Eşine ve çocuklarına küfür edilmez; onlar hepimizin
ailesidir. Bu hakaret ve tehdit diline aynı şekilde karşılık verilmesi
reddediliyor, meseleyi medeni ve hukuki yollarla çözmek istiyoruz.
Ayrıca, Hasan Kuşçu’nun bağlı
bulunduğu sendikanın yöneticilerinin, okullardaki servis ihalelerinden önce
bazı servis şirketlerinin sahipleriyle birlikte okulları ziyaret ettikleri
yönünde dedikodular dolaşmaktadır. Yetkili kurumların, bu çirkin ve kamu vicdanını
zedeleyen iddiaların üzerine kararlılıkla gitmesini bekliyoruz.
Bu süreçte Küçükçekmece Kaymakamı Sayın Mustafa Anteplioğlu’nun adaletine ve
sürecin hukuk zemininde şeffaf şekilde ilerleyeceğine güveniyoruz.
Basın Platformu olarak, bu olayın hukuki takipçisi olacağımızı ve sürecin asla
takipsiz kalmasına izin vermeyeceğimizi açıkça beyan ediyoruz. Kamu
görevlilerinin sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerektiği inancıyla, az
sonra Küçükçekmece Belediye Anaokulu önüne siyah çelenk bırakıyoruz.
Halkın doğru bilgilendirilmesi ve basın özgürlüğünün korunması için
kararlılıkla mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.
BASIN PLATFORMU
Hz. Muhammed’e Hakaret İçeren Karikatürü Yayımlayan Leman Dergisinin Müessese Müdürü Gözaltına Alındı

İstanbul – 1 Temmuz 2025
Emniyet güçleri, Hz. Muhammed’e (S.A.V.) yönelik hakaret içeren karikatürün yayımlandığı dergiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında önemli bir gelişme yaşandığını duyurdu. Skandal karikatürün yayımlandığı derginin Müessese Müdürü olduğu belirlenen A.Y. adlı şahıs, güvenlik güçleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
Yetkililer, halkın dini değerlerini aşağılayıcı içeriklerin hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurgularken, olayla ilgili adli sürecin titizlikle sürdürüldüğünü belirtti.
Gözaltına alınan A.Y.’nin emniyetteki işlemleri devam ederken, kamuoyunda büyük tepki toplayan bu yayının sorumlularına karşı geniş çaplı bir soruşturma yürütüldüğü öğrenildi.
Olay, toplumun her kesiminden büyük bir infial uyandırırken, vatandaşlar sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getirerek sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.
Ülkü Ocakları’ndan Orman Yangınlarına Karşı Seferberlik Çağrısı: "Yeşili Korumak, Vatanı Korumaktır"

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, yaz aylarında artış gösteren orman yangınlarına karşı toplumun tüm kesimlerini dikkatli ve duyarlı olmaya davet eden yazılı bir açıklama yayımladı. “Yeşilin yanmaması, milletimizin ciğerlerinin sönmemesi için var gücümüzle mücadele edeceğiz” diyen Yıldırım, vatan sevgisinin doğayı korumaktan geçtiğini vurguladı.
“Ormanlar Gözümüzün Gibi Korunmalı”
Açıklamada, ormanların yalnızca yeşil örtü değil; nefesimiz, yaşam alanımız ve geleceğimiz olduğu vurgulandı. Ülkü Ocakları olarak her yaz mevsiminde karşılaşılan orman yangınlarına karşı yüksek bir hassasiyetle mücadele yürüttüklerini belirten Yıldırım, yangınlarla mücadelede görev alacak gençlerin eğitimli ve koordineli şekilde göreve hazır olduğunun altını çizdi.
“Devletimizin Her Kurumuyla Omuz Omuza”
Yıldırım açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Devletimizin her kurumu ile omuz omuza, bu yeşil vatana sahip çıkmak boynumuzun borcudur."
Vatandaşlara da çağrıda bulunan Yıldırım, özellikle ormanlık alanlarda dikkatli olunması, şüpheli durumların anında yetkililere bildirilmesi gerektiğini söyledi. “Ormanda yakılan bir izmarit, unutulan bir şişe, ihmal edilen küçük bir kıvılcım; binlerce canlının ve yılların emeğinin yok olmasına sebep olabilir,” dedi.
“Vatanı Sevmek, Sadece Ağaç Dikmek Değil; Geleceği de Korumaktır”
Yıldırım, ormanların korunmasının yalnızca çevreci bir refleks olmadığını; aynı zamanda vatanperverlik ve gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğuna işaret etti. Gençlere yönelik mesajında ise çevre duyarlılığı konusunda eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceklerini bildirdi.
Unutulmamalıdır ki:
🔹 Vatan en çok seven, görevini en iyi yapandır.
🔹 Ve bu görev, ormanı, ağacı, yeşili korumaktır!
Adıyaman'da Torununu Kurtarmak İsteyen Dede Boğularak Hayatını Kaybetti

HABER/MEHMET ELÇİ
Adıyaman’ın merkez Akpınar Köyü’nde yürek burkan bir olay yaşandı. Atatürk Baraj Göleti'nde torununun boğulma tehlikesi geçirdiğini gören 65 yaşındaki Bahattin Şahin, onu kurtarmak isterken boğularak hayatını kaybetti.
Torununu Kurtardı, Kendisi Boğuldu
Edinilen bilgilere göre, serinlemek amacıyla Atatürk Baraj Göleti’ne giren küçük çocuk bir anda çırpınmaya başladı. Durumu fark eden dede Bahattin Şahin hemen suya atladı. Torununu sağ salim kıyıya ulaştırmayı başaran Şahin, su içinde çırpınarak gözden kayboldu.
Cansız Bedenine Ulaşıldı
Olay yerine ihbar üzerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Vatandaşların da yardımıyla torun kurtarıldı. Ancak Bahattin Şahin için başlatılan arama çalışmaları kısa sürede acı sonla sonuçlandı. Göletten çıkarılan Şahin’in hayatını kaybettiği belirlendi. Cansız bedeni Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
Soruşturma Başlatıldı
Olayla ilgili jandarma ekipleri tarafından soruşturma başlatıldı. Bahattin Şahin’in kahramanlığı, gözü yaşlı ailesi ve köy halkını derin yasa boğdu.
Samsat Karayolunda Feci Kaza: 5 Ölü, 1 Yaralı

HABER/MEHMET ELÇİ
Adıyaman'ın Samsat karayolunda meydana gelen trafik kazasında can kaybı arttı. İlk belirlemelere göre 4 kişinin yaşamını yitirdiği kazada, hastaneye ağır yaralı olarak kaldırılan bir kişi de tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Böylece kazada hayatını kaybedenlerin sayısı 5’e yükseldi.
Kazada 5 Kişi Hayatını Kaybetti
Sabah saatlerinde meydana gelen kaza, Adıyaman-Samsat karayolunda büyük üzüntüye neden oldu. İhbar üzerine olay yerine sağlık, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin yaptığı ilk müdahalede 4 kişinin olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan 2 kişiden biri ise tüm çabalara rağmen yaşamını yitirdi.
Soruşturma Başlatıldı
Yetkililer, kazayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldığını bildirdi. Kazanın nasıl meydana geldiği, sürücü hatası mı yoksa yol koşulları mı etkili oldu, yapılacak teknik incelemelerin ardından netleşecek.
Adıyaman Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü, olayla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve kamuoyunu bilgilendireceklerini açıkladı.
Beylikdüzü'nde Vergi Denetim Bürosuna Polis Operasyonu: 3 Gözaltı

İstanbul’un Beylikdüzü ilçesi Yakuplu Mahallesi’nde bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu İstanbul Vergi Kaçakçılığı-3 Denetim Daire Başkanlığı’na ait bir ofise, sabah saatlerinde polis ekiplerince operasyon düzenlendi.
Edinilen bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nün desteğiyle büronun bulunduğu adrese baskın yaptı.
Operasyonda 3 Gözaltı, Materyallere El Konuldu
Operasyon kapsamında ofiste yapılan aramalarda bazı dijital materyallere el konulurken, ilk belirlemelere göre 3 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan şahısların kimlikleri ve haklarındaki suçlamalarla ilgili resmi bir açıklama henüz yapılmadı.
Operasyonun içeriği ve soruşturmanın detayları hakkında emniyet birimlerinden ve savcılıktan açıklama bekleniyor.
Vergi Denetmenlerine Yönelik Soruşturma mı?
Olayın, vergi kaçakçılığı, usulsüz denetim uygulamaları ya da rüşvet iddialarıyla ilgili olabileceği öne sürülse de, bu iddialar henüz resmi makamlarca doğrulanmadı.
46 İlde FETÖ Operasyonu: 361 Şüpheli Gözaltına Alındı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla, FETÖ terör örgütüne yönelik son iki haftada 46 ilde düzenlenen operasyonlarda 361 şüphelinin yakalandığını duyurdu.
Operasyonlar, Cumhuriyet Başsavcılıkları, Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı, KOM ve İstihbarat Başkanlıkları ile İl Emniyet Müdürlükleri TEM ve KOM şubeleri koordinasyonunda gerçekleştirildi.
FETÖ Şüphelilerine Yöneltilen Suçlamalar
Yakalanan şüphelilerin, şu suçlamalar kapsamında arandığı belirtildi:
-
FETÖ’nün güncel yapılanması, askeri mahrem yapılanması, finans ve eğitim yapılanmaları içinde faaliyet yürütmek,
-
Ankesörlü telefonlar aracılığıyla örgüt içi iletişim sağlamak,
-
Örgütün kripto haberleşme programı ByLock kullanıcısı olmak,
-
Sosyal medya üzerinden FETÖ propagandası yapmak,
-
Sınavlarda usulsüzlük yaparak mülakatlarda avantajlı şekilde kodlanmak.
Ayrıca, bazı şüphelilerin haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu, aranma kaydı olduğu veya ifade ve teşhislerde adlarının geçtiği belirtildi.
Operasyonun Gerçekleştirildiği 46 İl
Adana, Aksaray, Ankara, Antalya, Amasya, Ardahan, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Niğde, Ordu, Sakarya, Samsun, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Trabzon ve Tekirdağ.
Bakan Yerlikaya: “Mücadelemiz Kararlılıkla Sürecek”
Bakan Yerlikaya açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Valilerimizi, operasyonları koordine eden Cumhuriyet Başsavcılıklarımızı, İl Emniyet Müdürlerimizi ve operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Milletimizin birlik ve beraberliğine, devletimizin bütünlüğüne, vatandaşlarımızın huzuruna kastedenlere karşı mücadelemize aralıksız devam ediyoruz.”
Ümit Özdağ: "Kadın Cinayetleri Artıyor, Bu Şiddet Diliyle Mücadele Etmeliyiz"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Antalya Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, Fadim Temirhanoğulları davasına katılmak üzere bulunduğunu belirterek kadın cinayetlerine karşı güçlü mesajlar verdi.
❝Kadın Cinayetlerinde Azalma Yok, Artış Var❞
Antalya’da görülen dava öncesinde konuşan Özdağ, kadın cinayetlerine karşı toplumsal duyarlılığın artmasına rağmen, olayların sayısında bir düşüş yaşanmadığını vurguladı:
“Ne yazık ki kadın cinayetleri ne kadar konuşulsa da cinayetlerin sayısında, şiddetin sayısında azalma olmuyor. Aksine yukarı doğru ciddi bir tırmanmayı yaşıyoruz.”
❝Şiddeti Reddeden Bir Duruşun Temsilcisiyiz❞
Zafer Partisi olarak her türlü şiddeti, vatan savunması ve nefsi müdafaa dışında reddettiklerini ifade eden Özdağ, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı:
“Bir zamanlar eşi olmuş, çocuklarının annesi olmuş bir kadına yönelik şiddet ve cinayet anlaşılabilir ve izah edilebilir olmaktan çok uzak.”
Eğitim Desteği Verilecek
Ümit Özdağ, davaya ilişkin bilgileri aileye yakın partililerden aldığını belirtti. Ayrıca Zafer Partili bir kişinin, annesini kaybeden genç bir kızın yurt dışı eğitim masraflarını üstlenme sözü verdiğini de kamuoyuyla paylaştı:
“Kendisinin ismini gizli tutmamı rica etti ama bu duyarlılığı sizlerle paylaşmak istedim.”
“Kadın Cinayetleriyle Psikolojik ve Eğitim Temelli Mücadele Gerekli”
Özdağ, konuşmasını şu temenniyle noktaladı:
“Dilerim kadın cinayetleriyle daha etkili, hem psikolojik hem eğitim boyutuyla mücadele edebileceğimiz bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ederiz.”
İlk Yorum yapan siz olun!