ÜSTAD YORUMU "BİR İSTİFA HİKAYESİ"

İstifa tek taraflı, kişisel tercihtir. Önceden bu ülkede bazen istifalara tanık olurduk. Bugün 5 Aralık Talat Halman'ın 9'ncu ölüm yıldönümüdür.

ÜSTAD YORUMU "BİR İSTİFA HİKAYESİ"

İstifa tek taraflı, kişisel tercihtir.

Önceden bu ülkede bazen istifalara tanık olurduk.

Bugün 5 Aralık Talat Halman'ın 9'ncu ölüm yıldönümüdür.

Bu abide kişiliği rahmetle anarken kimilerince masal gibi algılanabilecek ama yüzde 100 gerçek olan onun istifa hikayesini bu günün anısına yazmaya çalışayım.

Şimdilerde sizlere garip gelebilir ama işte böyle siyasetçileri de bu ülkede gördük, yaşadık..

*****

Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman'dır.

1931 İstanbul Kadıköy doğumlu, emekli amiral Sait Halman'ın oğlu.

Robert Kolej'i bitirdikten sonra yüksek lisansını Columbia Üniversitesi'nde tamamladı.

Askerlik için yurda döndükten sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nın kuruluşunda yer aldı.

Yüksek Planlama Teşkilatı'nın ilk raportörü oldu.

1969-1971 yıllarında Abdi İpekçi'nin yönettiği Milliyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptı.

Bilkent Üniversitesi'de dekanlık ve bölüm başkanlıkları yaptı.

1966 yılında Princeton Üniversitesi'nde dersler verdi.

İngiltere Kraliçesi Elizabeth kendisine "Sir" ünvanını kazandıran "Büyük Haç Şövalyelik" nişanı taktı.

Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Mehmet Akif Ersoy Üniversiteleri kendisine fahri doktora ünvanı verdi.

Talat Halman 1991-1995 yılları arasında dünyanın en prestijli kurumlarından UNESCO'da Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.

Türk edebiyatından Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Veli başta olmak üzere bazı şair ve yazarlarımızın eserlerini İngilizce'ye çevirerek Türk yazarlarını dış dünyaya tanıttı.

Aynı şekilde Şekspir başta olmak üzere dünyaca ünlü bazı edebiyatçıların eserlerini Türkçe'ye çevirerek kültür hazineleri kazandırdı.

Özetle.. Türkiye değil dünya çapında bir aydındı.

İnsanlık alemine olumlu katkılarda bulundu.

5 Aralık 2014 günü aramızdan ayrıldı.

*********

Suna Kan.

1936 Adana doğumlu keman virtüözü.

Türkiye'nin yetiştirdiği ve 1948 yılında İdil Biret ile birlikte haklarında özel yasa çıkarılan gerçek bir "Harika Çocuk".

Babası da viyola sanatçısı olan Suna Kan, Paris Konservatuvarı'nı 1952 yılında birincilikle bitirdi.

Çeşitli ülkelerde ayakta alkışlanan resitaller verdi. 

Çağdaş Türkiye'yi dünyaya tanıttı.

Bir çok ülkeden madalyalar, ödüller aldı.

1957 yılında Türkiye'ye döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın başkemancısı oldu.

Suna Kan'a 1971 yılında "Devlet Sanatçısı" ünvanı verildi.

Suna Kan genç ve çağdaş Türkiye'nin yetiştirdiği, onurlu, ilkeli, her sanatçının olması gerektiği gibi dik duran, gurur duyduğumuz bir Cumhuriyet kızıdır.

2017 yılında sağlık sorunlarını ileri sürerek kemanının kutusunu kapatarak Ankara'da bir dinlenme evine geçti ve kısa bir süre önce, 11 Haziran 2023'de aramızdan ayrıldı.

*********

Talat Halman ve Suna Kan..

"Kel alaka" diyenler olabilir.

Anlatmaya çalışayım.

İki Cumhuriyet çocuğu.

Her ikisi de laik, demokratik, çağdaş Türkiye'nin yetiştirdiği gururlarımız.

Her ikisi de yüce Atatürk'ün ilke ve inkılaplarını ciğerlerinin en ücra köşelerine kadar solumuş gurur kaynaklarımız.

Türkiye'yi tüm dünyaya tanıtan medeniyet elçilerimiz.

Her ikisi de Atatürk düşünce ve eylemlerinden zerre ödün vermeyen su katılmamış sek aydınlarımız.

Vicdanı hür, fikri hür, irfanı hür bu iki önemli insanımız günün birinde birbirlerine ters düştüler.

Günümüzde pek çok kişinin gülüp geçebileceği, inanmayacağı bir nedenle birbirlerine adeta düşman oldular.  

********

Komutanların Süleyman Demirel'e verdiği 12 Mart Muhtırası'ndan sonra Başbakanlığa Nihat Erim getirildi.

Galatasaray Lisesi'nden abimiz Nihat Erim de çağdaş Türkiye'nin özenle yetiştirdiği ideal bir aydın idi.

Bakanlar Kurulu'na Cumhuriyet tarihimizde ilk kez "Kültür Bakanlığı"nı ekledi ve Talat Halman'a ricada bulunarak bu göreve atadı.

Talat Halman Türk sanat musikisine ve klasik eserlerimize de ilgi duyan, keyifle dinleyen birisiydi.

Bakan olduktan hemen sonra Galata Mevlevihanesi'nde sema gösterilerine izin veren bir kararname imzaladı.

Bu karar Türk aydınlarının kafasında soru işareti yarattı.

Hemen ardından Itri Efendi'nin 259'ncu ölüm yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonunda bir klasik Türk müziği anma gecesi düzenledi.

İşte bu karar bazı deneyimli sanatçılarımız arasında infial yarattı.

Zira bu karar, piliç restorantında balık sofrası kurmak veya camide oturak alemi yapmaya benziyordu!..

Atatürk'ün direktifiyle kurulan, gazinin çok sık izlediği ve repertuvarı belli olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın Itri'den veya klasik Türk müziğinden eserler icra etmek, smokinle dağ yürüyüşüne çıkmak gibi örneklendi.

İlke ve işleyişe terstti. 

Sanatçıya saygısızlıktı.

*********

Suna Kan, Başbakan Nihat Erim'i arayarak rahatsızlığını sert sözlerle dile getirdi.

Başkemancısı olduğu Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası her kim isterse istesin ilke ve uygulamalarından her ne koşulda olursa olsun taviz veremezdi.

Şayet bir kez taviz verilirse bunun önüne geçilemezdi.

Suna Kan Başbakan Erim'e karar değişmezse kendilerinden yeni aldığı devlet sanatçısı ünvanını geri iade edeceğini söyledi.

Başbakan Erim bu kararlı sanatçının sert çıkışı karşısında dondu kaldı, ne yapacağını şaşırdı.

Deyim yerindeyse "İki ucu pis değnek" elindeydi.

Kültür Bakanı Talat Halman'ı çağırarak durumu anlattı.

Talat bey ertesi gün Suna Kan'ı arayarak hiç bir gizli ajandası olmadığını, bu girişimin Türk müziğini zenginleştireceğini, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının bundan böyle çok daha fazla ilgiyle izleneceğini öne sürdü.

Ama Suna Kan'ı ikna edemedi.

Suna hanım kararlıydı, kızgındı ve ısrarcıydı. 

Senfoni orkestramız klasik Türk müziği çalamazdı. 

Bu görevi yapacak çok değerli orkestralarımız, müzisyenlerimiz elbette vardı. 

********

Talat Halman'ın o gece uykusu kaçtı, etraflıca düşündü ve kararını verdi.

Vee... Ertesi gün çok saygı duyduğu Başbakan Nihat Erim'i ve mensubu olduğu hükümeti zor durumda bırakmamak, Suna Kan gibi yeri zor doldurulur bir sanatçımızı üzmemek ve elbette Türk aydınları ile sanatçıları arasında olası yanlış anlaşılmalara ve anlamsız tartışmalara zemin hazırlamamak adına nazik dille istifasını Başbakan'a sundu.

Bu onurlu istifayla kendisi dahil, pek çok kişinin saygın duruşuna ve cumhuriyetimizin eğilmez ilkelerine olumlu katkıda bulundu.

Bu ülkede böyle aydınlar, sanatçılar, bakanlar vardı.

Bu ülkede istifa denen bir uygulama vardı.

İnsana şimdi garip geliyor ama yakın geçmişimizde bunlar aynen yaşandı.

İstifa etmeyi asla düşünmeyen bazı odun kafalılara sunarım.

Bu ülkeden işte  böyle siyaset ve devlet adamlarıyla sanatçılar geldi geçti.