"Ulus-Devlet" ve "Millet-Devleti" Bağlamında "Yeni-Anayasa"

"Ulus-Devlet" ve "Millet-Devleti" Bağlamında "Yeni-Anayasa"

Doç. Dr. Kemal ÇİFTÇİ

Günlük kullanımda "Millet" yerine "Ulus" ifadesini kullanmaya dikkat etmekte fayda vardır. "Ulus", Ankara'nın Birinci ve İkinci Meclis'in, CHP'nin ilk genel merkezinin ve Osmanlı Devleti öncesine uzanan ve Türklerle ilişkilendirilen Anadolu uygarlık eserlerinin bulunduğu semtinin adıdır. 1934'ten itibaren "Ulus" adıyla yayımlanan bir gazete vardır. "Ulus" ifadesi, Türkçe ‘de anlam bulmuş bir ifadedir. Avrupa Aydınlanması ile ortaya çıkan modern Ulus/Nation kavramına uygundur.

"Millet" ise Arapçadan gelen ve aynı dine inananları ifade eden bir kavramdır. Zamanla anlam genişlemesine uğramıştır; ancak, dini içerikli anlamını muhafaza eder. Vurgusu, Avrupa Aydınlanması değil İslamiyet'in doğuşu ve sonrasıdır. Bu nedenle Türkçü-İslamcı ve İslamcı çevrelerin siyaseten ortak bir anlayışta kolaylıkla buluştuğunu görürüz.

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran "Türkiye halkı" yaklaşımı ve inşa süreci, Avrupa Aydınlanmasından esinlenmeye ve uygar dünyanın oluşturucusu olma maksadı vs. "Ulus’a’’ işaret eder. Devlet, özellikle 1970'lerden bu tarafa, belirli bir tarih ifade etmek gerekirse, 1975'te kurulan Milliyetçi Cephe hükümetinden bu tarafa, “Ulus’tan Milet’e’’ doğru bir zihniyete bürünmeye ve toplumu da bu yönde oluşturmaya başlamıştır.

Bugünkü "yeni-Anayasa" yaygarası yapan zihniyetin de esasında "Ulus” un yerine "Milet’i’’ koyma çabası içinde olan İslamcı ve Türkçü-İslamcı çevreler olması dikkat çekicidir. Resmî ideoloji olarak ifade edilen "Kemalizm’in’’ yerini de "Türk-İslam Sentezi" anlayışı almaya başlamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk ve kurduğu "Devlet”, “Ulus-Devlet"tir; "Millet-Devleti" değildir.

Yapılmak istenen "Ulus-Devletin’’ yerine "Millet-Devleti"nin ikame edilmesidir ve her ikisinin zihinsel tahayyülü arasında tezatlık vardır.

Bu sebeple, kendisine "Atatürkçü", "Kemalist", "Türkçü", "Sosyal-demokrat", "Liberal", "Sosyalist", "Modernist", "Çağdaş" vb. şeklinde tanımlayanlar, “yeni-Anayasa’nın "yeni-Anayasa" olmayacağını, hatta modern anlamda bir "Anayasa" bile olamayacağını kavramalı, kandırılmamalı ve siyaseten tam karşısında konumlanmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetsin diye kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu "yeni-Anayasa" safsatasına karşı siyaseten güçlü bir pozisyon alması, muhalefetin öncülüğünü yapması ve "yeni-Anayasa" yerine, parlamenter rejimi ve "Ulus-Devleti’’ esas alan bir “Çağdaş Anayasa" söylemini dillendirmesi gerekir.


:


📌 Dipnot / Hukuki Uyarı:

Bu metin, anayasa yapım süreci, devletin ideolojik yapılanması ve kavramlar üzerine yapılan kişisel bir değerlendirmedir. İfade edilen görüşler; yazarın bireysel düşüncelerini, akademik yorumlarını ve siyasal analizlerini yansıtmaktadır. Herhangi bir kişi, kurum ya da devlete yönelik hakaret, kin veya düşmanlık amacı taşımamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi çerçevesinde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.