TÜRKÇE İLE GURUR DUYUN
CAHİT ÇATALOĞLU
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları fırsat buldukça güzel
Türkçemize saldırırlar, alay etmeye yeltenirler.
Kendi komik ve tıka basa cehalet dolu bedenleriyle Türkçeye
laf sokuşturma cüretini gösterirler.
Bununla da kalmaz, fonetik açıdan son derece kaba bir dil
olan Arapçayı kutsallaştırmaya çalışırlar.
Bunu 50 defa anlatsan yine de bir türlü anlamak istemezler
ama olsun.
Hicaz peşrevi makamında anlatmaya devam.
Öncelikle, kutsalmış gibi söylenen şu "Selam ün
aleyküm" selamlaşmasından başlayalım.
Sanki İslamiyet’in şirin ve vazgeçilmez bir anahtarcığı gibi
algılanıp Hacivat gibi duruşla sağ el kalp üzerinde, gözler ve kafa 45
derecelik açıyla toprağa bakarken "Esselamüm aleyküm" kelimesi.
Bak kardeşim.
Selam ün aleyküm kelimesinin İslamiyet’le uzaktan yakından
bir bağlantısı veya atıfı yoktur.
Bu kelime İbranicedir.
Yahudilerin has ve en eski selamlaşmasıdır.
İslamiyet’le uzaktan yakından kökeni ve zilliyet ilişkisi
yoktur.
Yahudiler birbirleriyle lehçe farkıyla "Selam ün
aleyküm" diye selamlaşırken henüz İslamiyet yeryüzüne inmemişti.
Dahası, Hz. Muhammet ana rahmine bile düşmemişti.
Neyin kutsalı ?
Arap ırkının başka bir selam kelimesi türetemedikleri için İbranice
‘den aşırarak kullanmaya başladıkları kelimedir.
Bu durumda Türkçe ve medeni bir insan olarak
"Günaydın" diye hitap etmek nerenize batıyor?
Gelelim Arapça’ ya.
Arapçayı mezzo soprano veya alto kadın sesiyle dinlesen
mahalle pazarında kavga var sanırsın.
Arapçayı bas-bariton erkek sesiyle dinlesen daha da berbat.
Hır çıktı, çıkacak dersin.
Erkek tiz sesle dinlesen, efemine ses tonuyla bir
travestinin arkadaşıyla dertleştiğini falan sanırsın.
Nerede Türkçenin akıcı, inişli çıkışlı ve (Ç) ile (Ş)
harflerinin bolca kullanıldığı için şiirsel lezzete kavuşup akıp gitmesi,
nerede böğürür gibi konuşulan kaba Arapça?
Yazım konusu ve harfler ise başka olay.
Dünyanın genel kabul ettiği Latin harfleri dururken, Çince
ve Japonca gibi şekil ve noktalamalarla yazmaya çalışmak neyin özentisidir?
Bu arada kağıt üzerindeki Arapça bol sinkaflı küfürleri ayet
gibi algıladığı için 3 defa öpüp başının üzerine götüren içimizdekiler ise
bambaşka bir komedi görüntüsü.
Şimdi gelelim diğer gerçek ayrıntılara.
Dünyada günümüzde 6.900 ile 7 bin arasında dil konuşulduğu
kabul edilir.
Kesin veri yoktur.
Bunların yüzde 90'dan fazlasını yöresel diller ve lehçeler
oluşturur.
Yabancı diller konusunda iki farklı sıralama vardır.
Bunlardan ilkinde söz konusu ülkelerin resmi dili esas
alınır.
UNESCO'nun 2022 başındaki ilk 10 listesine bakıldığında,
nüfus yoğunluğu açısından Çince ilk sırada gelir.
Listede sırasıyla; İngilizce, İspanyolca, Hintçe, Arapça,
Rusça, Malayca, Bengalce, Portekizce ve Fransızca yer alır.
Türkçe 85 milyon vatandaşıyla resmi dil listesinde 15'nci
sırada gelmektedir.
Ancak bir de anadil sıralaması vardır.
İnsanların anadiline göre yapılan sıralamada Türkiye ilk 10
arasında 5'nci sırada yer alır.
İlk sırada Çince gelir.
İngilizce bile Türkçe'nin arkasında 7'nci sırada yer alır.
Türkçe'nin Çin Seddi'nden Akdeniz'e, Hindistan'dan
Sibirya'ya tüm Orta Asya ve Avrasya bölgelerinde anadil olarak en az 420 milyon
kişi tarafından konuşulduğu kabul edilir.
Alfabeler değişik ve kelimeler farklı olsa bile "Öz
Türkçe" genel tanımlamasıyla bir şemsiye altında buluşur.
Örneğin KKTC'de yerli halkın konuştuğu Türkçe'yi Türkiye'den
gelenlerin çoğunluğu anlayamaz.
Arapça Suudi Arabistan, Kuveyt, Irak, Suriye, Mısır, Ürdün
ve Lübnan'da 248 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Türkçe konuşan insan sayısı Arapça konuşanlardan 172 milyon
fazladır.
Bunları ben söylemiyorum uluslararası kayıtlar böyle diyor.
Anladın mı şimdi hacı?
Beni daha fazla yorma.
Bilmemek suç değil ama öğrenmemek büyük ayıptır..
İlk Yorum yapan siz olun!