Toplumsal Çürüme: Dal Budak Sarmadan Önlem Alınmalı

NİLGÜN EGE
Türkiye’deki sosyal çürüme, ekonomiden siyasete, toplumun her kesiminde kendini hissettiriyor. Vicdanlardaki yozlaşma, ihmaller ve denetimsizliklerle birleşerek toplumun temel değerlerini aşındırıyor. Bu çürüme durdurulmazsa, gelecekte daha büyük sorunlar kapıda.
Sokak röportajlarına önem veren sosyal medya takipçileri
hatırlarlar diye düşünüyorum; ufak tefek bir kadın metro
çıkışında kendine uzatılan mikrofona “şu
anda Türkiye’de sosyal çürüme var” demişti.
O ufak tefek kadın kendinden çok büyük laf etmiş ama o “sosyal ve çürüme” içerikli derin bir
tahlilin sonucunu ifade eden sözünü toplum hemen almış, o kısa sokak röportajı
tıklanma, paylaşma rekoru kırmıştı.
O sempatik kadın giyimiyle kuşamıyla, o sade konuşmasıyla
o kadar bizden biriydi ki söyledikleri toplumda hemen karşılık bulmuştu.
O bizden biri olan mütevazi kadın kendine uzatılan
mikrofona tamamını hatırlamasam da mealen “Dünya tarihinde iktisat her
zaman topallar, sendeler, bunlar olur. Ama eninde sonunda kendini toparlar.
Kapital kendini yok etmez. Fakat
Türkiye’de
ekonomi düzelmiyor. Oysa bu kadar mücadeleye, kararlara, tedbirlere rağmen düzelmesi
gerekir. Düzelmiyor çünkü toplumda sosyal çürüme var” demişti.
Bir kaç gün önceki ''Güvensizlik Metan Gazı Gibidir'' yazımda Sinan Ateş cinayeti ve mahkemesinin sonucu, Narin Cinayetinin sürüncemede kalan soruşturma süreci, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri-tecavüzleri, sürekli artan mülteci sayısına itirazlara yetkililerin sağır kalması, grev-yürüyüş-protesto gibi doğal hakları ararken insanların şiddet/baskı/engelleme görmesi, emeklilerin-asgari ücretlilerin açlık sınırında maaş almaları ve özel hastanelerde yeni doğan bebeklerin üzerinden sağlık çetelelerinin oluşmasından bahsettikten sonra toplumda iktidarıyla-muhalefetiyle siyaset kurumuna, siyasetçilere, bürokratla güvensizlik oluştuğunu bunun neticesinde korku sebebiyle dillendirilmeyen ama hal ve davranışlarla belli edilen kaygı oluştuğunu, bu kaygıların güvensizliğin toplumda metan gazı gibi biriktiğini, patlamaya doğru gittiğini ifade ederek bu güvensizlik sarmalından acilen çıkmamız gerektiğini belirterek yazımı bitirmiştim.
En son çıkan ortaya yenidoğan çetesiyle ve tarım
bakanlığının sürekli gündeme getirdiği taklit ve tağşiş ifşaları ile öğrendik
ki sosyal çürüme, vicdan çürümesi, dünün ihmali denetimsizlik çürümesi
neticesinde öyle bir safhaya gelindi ki “biz,
bizi biz yapan hasletleri” çürütmüşüz.
Toplumda din referanslı iktidar ve Türklük
referanslı ortağı olan parti sosyal çürümenin mimarı olarak görülürken
Türkiye’nin kurucusu olan parti (CHP) de bu çürümeyi ifade etme, gündeme
getirme, siyasete çevirmede (bence iç çalkalanmalarından dolayı) yetersiz görülüyor.
Bu yazdıklarım hepinizin, hepimizin çevresinde halkın
konuştuğu konuşmalar.
Demokratik toplumlarda gazetecilik halkın konuştuklarını,
yaşadıklarını, bildiklerini, kendi arasında ifade ettiklerini vs. vs. vs.
kâğıda dökmektir…
Kendi aramızdaki konuşmalarımızda arkadaşlarımız bazen
diyor ki “Yav kardeşim CHP hiç iktidara gelmedi ki bu sosyal çürümede vebali
olsun.”
İşte kazın ayağı öyle değil. CHP, sosyal çürümenin
biriktirdiği metan gazı neticesinde halkın iktidarı değiştirme patlamasından en
çok nasiplenecek parti…
İşte bu süreçte iktidarı dibe çeken sosyal çürümenin
müsebbibi spekülatörlerin (kapitalin, sermayenin, kirliliklerin) yeni yöneldiği
parti CHP… Bunlar AK Partiye de daha önceki merkez sağ ve sağ partilerden
gelmişlerdi.
İşte CHP (spekülatörlerin partisi olmaz) bilinciyle
bugünkü çürümenin ve yozlaşmanın müsebbiplerinden kendini arındırması gerekir.
Bir üzüm salkımındaki çürüklerin ayıklanmasını ihmal
ederseniz o çürüme kısa bir süre sonra üzüm salkımını hatta koskoca bağı
çürütebilir.
Ben böyle yazdığım için içinizde iktidardan muhalefetten
bana kızanlar olacak.
Yine biliyorum ki George Orwell’in
dediği gibi "Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği
söyleyenlerden o kadar nefret eder."
Herkes; ''çürüme, iyice dal budak sarmadan'' tedbirini alsın…
Gazetecinin de görevlerinden biri de zaten bu
değil mi?
İlk Yorum yapan siz olun!