Özlenen Milliyetçi Siyasetin Anka Kuşu Burcu Köksal Mı?
Özlenen Milliyetçi Siyasetin Anka Kuşu Burcu Köksal Mı?

NİLGÜN EGE
Güzellik yarışmasındaydım; etraf canlı, ortam hareketliydi.
Derken telefonuma Dinçay Hocam’dan bir mesaj düştü:Dinçay Hocam “Burcu Köksal 22:10’da TV 100’e çıkacak, uzun sürmez, 5-10 dk sürer, kısa az-öz konuşur. Bu programı muhakkak izle. “ diye mesaj attı.
Arkadaşlarımız haberin yapmıştı.
Sadece kadın dayanışması değildi, siyasi söylemleri,
siyaset tarzı hoşuma gidiyordu.
O yüzden özel ilgi ve takip alanımdaydı. .
Saat gelince dışarı çıktım, kulaklığımı taktım, izlemeye
başladım.
Önce kendini ve siyasi yapısını anlattı. Ardından
Cumhuriyet Halk Partisi’ni daha sonra da sonra Esenyurt’ta neden olmadığını, DEM
Partisine mesafesini ve nedenlerini anlatarak “Benim kırmızı çizgim Gazi Mustafa Kemaldir. Son nefesime kadar da
Atatürk’ün yolundan ayrılmayacağım“ dedi.
Bizimde haberini yaptığımız "Nerede ne zaman olacağımı başkaları değil ben bilirim. Gel
deyince gelen git deyince giden, sorgulamadan hareket edenlerden olmadım. Bizi
kendinizle karıştırmayın. Habur'da davulla zurnayla teröristleri
karşılayanların, Bebek katili Apo'nun Gazi Meclise çağrılmasına 'aman beni
görevden alırlar' diye tek kelime edemeyenlerin, sümüklü Fetö'nün önünde
fotoğraf çektirmek için birbirini ezip sıraya girenlerin benim milliyetçiliğimi
sorgulamak haddi de değildir hakkı da değildir" twetini kime, niçin yazdığını
söyledi.
Kayseri’den Milletvekili aday adayı olan Sinan Burhan
isimli gazetecinin aklınca köşeye sıkıştırma amaçlı, maksatlı sorularına ise
büyük bir sabırla açık açık cevaplar verdi.
Sinan Burhan, Köksal’ı Özgür Özel’in Ahmet Türk’ün
görevden alınması üzerine Mardin’e gitmesini, birlikte mitinge katılması
üzerinden provokatif sorularına da O’nu çamaşır gibi silkeleyen cevaplar verdi.
Ben
Afyonkarahisar belediyesini Afyon ittifakıyla kazandım. Bu Afyon ittifakının
içerisinde ülkücü vardı, muhafazakâr vardı, Dindar vardı, Sosyalist vardı,
sosyal demokrat vardı. Ben Afyonkarahisar Belediyesini Afyonkarahisar halkıyla
yöneteceğim dedim, öyle de yapıyorum.
Tarzı, sabrı, düşüncesi, kendisine olan özgüveni,
birleştiriciliği, bütünleştiriciliği hoşuma gitti mi, gitti.
Ve şöyle düşündüm: Acaba
MHP’de Devlet Bahçeli’nin sürekli sorun haline gelen söylemlerine olan öfkeyle
batan milliyetçilik güneşi acaba Afyonkarahisar belediye başkanı Burcu Köksal
ile Anka kuşu1 gibi yeniden mi doğuyor diye düşünmekten kendimi
alamadım.
Siyaset rüzgârının kimi nereye nasıl sürükler, bilinmez.
Daha düne kadar iktidar için söylemediklerini bırakmayan,
Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Hulki Cevizoğlu, Korkmaz
Yiğit, Doğu Perinçek, Sinan Oğan siyaseten nerelerdeydiler nerelere geldiler.
Onların ve onların gibilerin siyasette yarattıkları
erozyona karşı kirlenmemeye, siyaseten aşınmamaya, kirlenmeyen, çok kişinin
konuşmaktan imtina ettiği Atatürk milliyetçiliğinde direnen, Atatürk’ün yolu
yolumdur diyen Burcu Köksal’ın yarın birgün nereye, nerelere tırmanacağını
tahmin etmek hiç zor değil.
Çünkü siyaset dünyamızda aşınmayan çok az siyasetçi
kaldı.
Çünkü milliyetçi siyaset liderini bekliyor.
Ve Burcu Köksal kendine has milletin özlediği tavırla
Anka Kuşu gibi etrafını yapılandıra yapılandıra etrafıyla, kendine inanlarla
kendilerine uçuyorlar, kendilerini üretiyorlar.
ANKA KUŞU1:
Anka kuşu diğer adıyla Simurg, (Türk mitolojisinde Anka
Tuğrul kuşu) bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.
Kuşlar, Simurg’a
inanır ve zor durumda kaldıklarında onları kurtaracağını düşünürlermiş. Bir gün
kuşlar dünyasında her şey ters gitmeye başladığında, kuşlar Simurg'un
geleceğini düşünerek beklemeye koyulmuşlar.
Fakat Simurg ortada görünmemiş. Her şeyin bittiğini
düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Simurg’un kanadından bir tüy
bulunmuş.
Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup hep
beraber Simurg’un yuvasına gidip ondan yardım istemeye karar vermişler.
Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağının tepesindeymiş.
Oraya varmak içinse birbirinden çetin, İrade, Aşk, Cehalet, İnançsızlık,
Yalnızlık, Dedikodu, Ben isimli yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekiyormuş.
Aşk Denizinden geçmişler, Ayrılık Vadisinden uçmuşlar,
Hırs Ovasını aşıp, Kıskançlık Gölüne sapmışlar. İsteği ve sebatı az olanlar,
dünyevi şeylere takılanlar, söylenenler, şikayet edenler, yorulanlar, düşenler
olmuş. Simurg’un yuvasına ulaşanlar öğrenmişler ki Farsça "si",
"otuz", "murg" ise "kuş" demekmiş. Yani
"Simurg – otuz kuş" demekmiş. Her biri Simurgmuş. Anlamışlar ki
aradıkları aslında hükümdar değil kendileriymiş.
Gerçek yolculuk kendinize yaptığınız yolculuktur.
Tek kurtarıcı sadece kendinizsiniz. Kahramanınız
sizsiniz!
(ALINTIDIR)
İlk Yorum yapan siz olun!