Özcan ve Gültekin

Kirli siyaset, kirli medyanın son ürünleri… Günlerdir hiç şaşırmadan, "aaa bu da olur mu?" demeden gündemi izliyorum. Gündemi dediysem, zamlar, TİP Milletvekili Can Atalay'ın Anayasa’nın amir hükümlerine rağmen cezaevinde rehin tutulması, içeriğinden saptırılmış montaj videolar ile tutuklanan Gazeteci Merdan Yanardağ, TELE1’in 7 gün karartılması gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Toplumu susturmaya, nefes almasını engellemeye, halkın gerçekleri öğrenmesinin önünü tıkamaya özellikle de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik iktidar kaynaklı, yazarı oyuncuları figüranları belli üretilmiş senaryo gündemden söz ediyorum.

Özcan ve Gültekin

On gün önce Tanju ÖZCAN çıktı sahneye. CHP'nin Bolu Belediye Başkanı. Tam bir sokak kabadayısı. Racon kesen mafya babası edasıyla, sokakta her hangi birinin yüzüne söylese eşek sudan gelene kadar dayak yemesine neden olacak kelime ve üslupla Kılıçdaroğlu’na saldırıyor.  İktidar medyası, Sözcü TV ekranları yürüyüp yürümediği belli olmayan Özcan'a açıldı. Sosyal medyada AKP li troller gaz verdi. CHP Genel Merkezi önüne Bolu'dan kaldırılan otobüslerle adam taşındı. 

Diktatör diyebilecek kadar hadsizleşebilmek…

Toplumun, halkın yaşam hakkına yönelik uygulamalar nedeniyle iktidar partisinin ilçe binası önüne bile gitmeyen, Erdoğan’ın heykelini dikmek için Erdoğan'dan izin isteyen bu siyasetin ilginç figüranı, CHP Genel Başkanı’na "Diktatör " diye bağırdı. Otobüsün üstünden koltuğu parti merkezinin önüne fırlattı, "buyur bir çay iç" davetlerini reddetti, makam aracına binip Bolu'ya döndü. 

Dağın fare doğurduğu bu sözde eylemden, akıllarda şunlar kaldı;  

Sadece 3 dönem vekillik bir dönem belediye başkanlığı yapan, 

Belediye meclisinde bir kadın üyeye söylediği ahlaksız sözler nedeniyle geçici ihraç edilen, 

Cezası bitince parti tüzüğüne aykırı eylem ve söylemleri nedeniyle kesin ihracı istenen bir siyasi figürün duyduğu her zurna sesinde göbek atan görüntüleri akıllardan silinmeyecek…

Muharrem İNCE ve Memleket Partisi elemanlarının yoğun çırpınmalarına rağmen hedeflerine bir santim bile yaklaşamayanlar, bu kez bir medya figürünü sahneye sürdü. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olması için çırpınışları sonuçsuz kalınca Kılıçdaroğlu ve Millet ittifakına yönelik algı operasyonlarına hız veren Levent Gültekin. Siz, gazeteci yorumcu yazar diyebilirsiniz ben sadece bir sosyal medya figüranı diyorum. "Gittim Kılıçdaroğlu ile görüştüm, ülke bitti hiç birimizin kurtarma şansı yok" dedi paylaşımı yaptı.

 

Gültekingiller bitemiyor

CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan kurtulmak isteyen iktidar, elinden geleni de ardına koymuyor. Beşli çete ve sözde maskeli Atatürk'çülerin hedefine koyduğu Kılıçdaroğlu'na yönelik itibarsızlaştırma senaryosu da gündemin ilk sırasına oturdu. Neler mi yapmadılar?

İnek hırsızı Osmanların linç etmek yakmak istedi.

Adalet Yürüyüşünde, dinci terör örgütünün kendisine saldırı hazırlığı yaparken yakalandı. 

Güney doğu gezisinde içinde bulunduğu konvoya terör örgütü PKK'nin silahlı saldırıda bulundu.

CHP Kurumsal olarak "görüşme doğru diyalog hayali" dedi ama Gültekingillerin her adımını hesaplayarak yaptıkları manevralar devam ediyor. Gültekin, sahibi olduğu YouTube kanalında trol desteği aldıkça "dedim dedi" diyor. 

CHP den vekil adaylığı kabul edilmeyen, Uğur Dündar abisinin en büyük Atatürk'çüsü Sedef Kabaş, Kılıçdaroğlu dediyse istifa etsin diye senaryoda rol kapıyor. Ve Gültekin “yeni video ekledim izleyin” diyor. Sahte hesaplar üzerinden tescilli troller koşuyor. Amaç,  izlenme rekoru kırılsın… . Ve Gültekin bu kez "Kılıçdaroğlu ile yüzleşelim" çağrısı yapıyor. Yani, "Belgem yok kanıtım yok ama Kılıçdaroğlu ile bir araya geleyim ki bir süre daha gündem de kalayım, bunun getirisini toplayayım..." diyor… Kısacası yaşadıkları akıl tutulmasının dibine vuruyorlar.

Yüzleşmek; onurda eşitlenen arasında olur

Konuyu çok uzattım. Yayın sorumlusu Nilgün Ege ve Nur Öztürk İlk "yine uzun" diye  saçlarını yolmadan son sözü söyleyeyim; Yüzü olmayan biriyle kim neden yüzleşsin ki. CHP kurumsal olarak gerekli açıklamayı yaptı. Her önüne gelenin kendine gazeteci dediği, "aylar yıllar önce Kılıçdaroğlu bana dedi ki" diyecek, hayal ürünü denince de ‘yüzleşelim’ diyecek. 

Peki,  Kılıçdaroğlu bu tiplerin popüler olma aracı mı? Yüzleşme ne demek? Levent Gültekin günlerce gündemde kalacak, kendi kanalında abone tıklanma sayısı artacak. Troller, AKP ve MHP'liler ile maskeli oldukları tescilli CHP’liler alkışlayacak… Kanıtlamak "Evet duydum gördüm" diyene aittir ama öyle "dedim dedi" değil. İddian sağlamsa, maddi kanıtlarını çıkarıp koyacaksın ortaya. Lafla youtube kanalı da bir yere kadar yürüyor…

Sadece gazetecilikte değil, yaşamın her alanında ve anında "dedim dedi..." tarzının dürüstlükle, ahlakla ilgisi yoktur.  Dedikodudur ve bir amaç için yapılır. Kişisel ederi ve beklentisi olanların kurduğu tezgâhtır.  Böyle bir cümle varsa gazetecisin kanıtlarsın. Hem sesle hem görüntüyle. 

Tamam, son cümle; 100 yıllık TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE, siyaset ve gazetecilik sayenizde hiç bu kadar kirlenmemişti...