OLMANIN HALİ

OLMANIN HALİ

Sükûnet, en yüksek farkındalık hâlidir.

İnsan bir noktada, neyin eksik olduğunu değil, neyin fazla geldiğini fark eder.

Sürekli aradığı şeyin dışarıda değil, kendi içinde olduğunu anlar.

Ve o an, her şey sessizleşir.

Ne kanıtlamaya, ne anlatmaya, ne de inandırmaya gerek kalır.

Çünkü insan, sonunda kendi varlığının tanığı olur.


Kendini bulmak bir keşif değil, bir hatırlayıştır.

Kendini dışarıda aramaktan vazgeçtiğinde, içeride zaten var olduğunu görürsün.

Bu farkındalık, coşkulu değil, sakindir.

Çünkü artık bilirsin: hiçbir şeyin peşinden koşmak zorunda değilsin.

Sana ait olan seni bekler; olmayan ise zaten hiç gelmemiştir.


Zamanla öğrenirsin, insanın değiştiği yer kayıp değil, farkındalıktır.

Bir şeyleri kaybettim sandığın anlarda aslında kabuklarından sıyrılırsın.

O eski hâllerin, sesin, alışkanlıkların, insanlar...
Hepsi birer geçici hatıraymış.

Asıl sen, geriye kalan sessizliktedir.
Kendini bulmak, büyük cümleler kurmak değildir.

Aksine, gereksiz kelimeleri geride bırakmaktır.

Suskunluğun bir anlam kazandığı yerde, düşünceler sadeleşir.

Artık hiçbir şey seni sarsmaz,
 çünkü artık her şeyin gelip geçici olduğunu bilirsin.
Kendini bulmuş insan, dramatik değildir, durudur.

Ne umutla bağırır, ne hayal kırıklığıyla çöker.

O sadece görür.

Ve görmenin kendisi yeterlidir.


Bir gün, hiçbir şeyi açıklamadan gülümsüyorsan, 

hiç kimseye kırılmadan uzaklaşıyorsan,

artık sustuğunda bile içinin konuştuğunu hissediyorsan,

işte orada, kendini bulmuşsundur.


Kendini hatırlamak, yeni biri olmak değil.

Aksine, kim olduğunu hatırlamaktır.

Ve o an geldiğinde fark edersin:
 Zihnin değil, ruhun artık yürüyordur senin yerine.
Yol aynı, ama sen değişmişsindir.

Artık sakinlik, boşluk değil; bilgeliktir.




Anlarsın sonunda; yolun varacağı bir yer yokmuş,
çünkü hep yolun kendisiymişsin. 



Zeynep Şimşek