Neler oluyor?
Ülke olarak öyle bir duruma gelmişiz ki halk olarak nedeni bilmediğimiz
açıklayamadığımız her şeye tesadüf demeye alışmışız oysa akılı bir uygarlık içinde yaşanan hiç bir şey tesadüf değildir..
Hepimizin bildiği gibi geçen haftalarda Diyarbakırlı ramazan
hoca olarak bilinen bir kişi acımasızca bıçaklanarak katledildi isterseniz daha önce tanıdığımız halde bu
şahsı bir tanıyalım ramazan hoca Diyarbakırlı bir genç 43 yaşlarında biri bildiğimiz kadarıyla bir kaç yıl adalet
okuduktan sonra kendini dine vermiş ve kendince araştırıp doğru bildiği dini
ona soranlara bildiği gibi anlatan kendi halinde ailesi ablası babası olmasına
rağmen evsiz yetim kimsesiz gibi son derece sıradan bir insan Diyarbakır ulu
caminin önünde sorulan soruları cevap verip dini sohbetler yapan bu şahıs hiç bir siyasi partiye üye yada
taraftar değildi internete bazı
konuşmalarında en başta ülke kurucu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'e eleştiriyor
laiklik ilkesini eleştiriyordu..
Aynısı siyasi
partiler içinde söylüyordu siyasi
partiler arasında onun için biri diğerinden iyi değildi CHP’yi de AKP'yi de HDP’yi
de aynı derecede eleştirip kendince İslami inanca ters olduğunu söylüyordu
doğru yada yanlış ayrı bir tartışma konusu o
öyle inanıyordu hatta bazı
konuşmasında Selahattin Demirtaş’ı yerden yere vuruyordu buna rağmen bir tek Atatürkçü yada bir HDP‘li bu adamı hedef göstermedi,
tehdit etmedi, haddini bil demedi. Bu ülkede onca deist ve ateistlerin dahi
ondan rahatsız olduğunu duymadık çünkü
bu adam kimseyi rahatsız etmiyordu gençlerin kahvesini dökmüyordu. Geçen açık giymiş herhangi bir bayana sövmüyordu
hakaret etmiyordu insanlara kıyafeti yüzünde dini ve inancı kafasına göre yorumlamıyordu
kimsenin kapısına dayanıp kapıyı çalıp riyakârlık yapmıyordu dini anlatmayla
bir çıkar bir gelir sağlamıyordu.
Kimseyi bir tarikata
cemaate siyasi partiye davet etmiyordu yetim garip kimsesiz bir deri bir kim
yanık bir yüz yırtık ayakkabı ve solgun elbiselerinden başka hiçbir şeyi yoktu.
Ne arkasında bir dini cemaat ne arkasında güçlü bir akrabası
vardı.
İnsanlar kendi
kendine onu dinlemeye gidiyor sorular soruyor bu sohbetlerinde ve cevaplarında
kimseden para talep etmiyordu.
Herhangi bir kurumdan
para kazanmıyordu geçimini tesbih satarak sağlıyordu ve en sonunda bir arkadaşı
ona geçimini
Sağlaması için
İstanbul'da mütevazi bir çay ocağı açmış İstanbul'a taşınmış ama ne olduysa bu adam
cemaatler ve tarikatlara dokununca eleştirince böyle oluşumların dinde Kuran'da
yeri yok deyince tehdit edildi hedef gösterilmeye ona destek veren din adamları
dahi tehdit edildi ve sosyal medyada ramazan hocaya verdiği destek yorumları
dahi silmek zorunda kaldılar. Bunlarda yetmediler
sonunda acımasızca öldürüldü. Bir dakika bu adam iktidarı muhalefeti ve hatta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü eleştirince kimse bir şey demiyor tarikatlara
dokunca hedef gösteriliyor tehdit ediliyor.
Bu konuda videoları konuşmaları mevcut katil zanlısının ifadelerine
bakınca son derece bilinçli ve kurgusal önceden ezberletilmiş öğretilmiş bir
ifade olduğu rahatlıkla anlaşılıyor
Peki soruyorum ramazan hoca en başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e
eleştirdiği ve hakarete yakın sözlerinden dolayı ifadesi alınması gerekmiyor muydu?
En azından ifadeye çağrılması ve ifade vermesi gerekmiyor uydu?
Fakat bunların hiçbiri
olduğunu görmedik bu yönde kendisinin de herhangi bir açıklamasını ‘da görmedik.
Sırf birilerine
dokunduğu için tarikatlara cemaatlere
dokunduğu için hedef gösteriliyor ve öldürülüyor bunlar kim kendilerini
Türkiye Cumhuriyetin hukukundan adaletinde savcısından hakimden askerinden
polisinden anayasasından daha güçlü
gören kimler??
Bunlar kimdir ki
kendilerine dokunulduğunda adaleti yargının üzerinde görüyor insanları ortadan
kaldırıp ya göstermelik failler gösterir yada faili hiç bir zaman ortaya
çıkmıyor.. Şimdi anlatacağım bazı olaylarda ne alakası var duyar gibiyim tarih
24 Ocak 1993 çoğumuz henüz olan biteni hiç anlamayacak yaslardaydık
Haberlerde bir araç bombayla param parça oluyor yer Ankara
narlı sokak,
Öldürülen kişi Türkiye’nin
en değerli gazeteci yazar Uğur mumcu! Katlettiğinden
bugüne kadar 30 yıl geçti ve failler hala bulunmadı bir kaç kişi ifade vermiş
olsada göstermelik bir şekilde tutuklanmış olsada bunların arasındakiler asla
ortaya çıkmadı.
Yine 17 Şubat yıl 1993 eşref Bitlis sır dolu bir ölümle
suikast şüpheleri olduğu sır dolu
bir ölümü hale gizemini koruyor ardından
hemen aynı yıl 17 Nisan Turgut Özal'ın sır dolu
ölümü ardından 24 Ocak 2001
Diyarbakır emniyet genel müdürü günün ortasında her yerde emniyet
mensupları olduğu bir yerde silahlı adamlar elini kolunu sallayarak uzun
namlulu silahlarla görevi başında şehit edip yakalanmadan ortadan kayboluyor
nerdeyse 24 yıl aradan geçmesine rağmen hala failler bulunmadı..
18 Aralık 2002
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu,
evin önünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybediyor.
Nerdeyse 22 yıl geçti!
Failler kim??
Ancak bu karanlık ve gizemli suikastlar ve ölümler hiç
bitmek bilmedi ardı ardına devam etti..
Bu defa iyi okuyun olayların karanlığı hakkında çok derin
düşünmemiz gerekir benzer sır dolu bir kaza
Tarih 30 Kasım 2007
Isparta'da bir uçak kazası oluyor ilk başta kazanın doğal
bir uçak kazası olduğu sanılıyor daha sonra uçakta bulunan kişilerin konumuna
baktığımızda hiçte doğal bir kaza olduğu gibi
görünmüyor..
O Uçakta yaşamını yitiren yolcular arasında, bu defa kimler
vardı kimler hedefti?
Türkiye'de toryum,
Türk Hızlandırıcı Projesi, Bilim Kenti ve CERN süreciyle ilgili önemli
çalışmaları olan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Engin Arık ile araştırma
görevlisi Özgen Berkol Doğan, yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş
Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve
araştırma görevlisi Mustafa Fidan var
17 yıl geçmesine rağmen hala bu kaza gizemini koruyor...
Tarih 24 Mart 2009'zu
gösterirken Muhsin yazıcı oğlu gizemli bir kadar sır dolu ve belki hiçbir zaman
gerçeği kamuoyuna açıklanmayacak bir kazayla vefat etti.
Ocak Şubat ve Mart
ayı Türkiye'de bu failleri ortaya çıkmayan tüm suikast ve ölümler bu aylarda oluyor
peki bunlar kim adalet hukuk yargı bunlara karşı etkisizleştiriliyor mu acaba?. Bilmediğimiz karanlık insanlar tarafından baskılanıyor
diye düşünmeden edemiyor insan
Türkiye Cumhuriyeti
devleti hukukun üstün olduğu savunduğumuz bir devlet bu olayların üstesinden gelemiyor
mu??
Bu ölümler sır dolu gizemli kazalar ardından gelişen olaylar
ordudaki subayların tasfiyeleri ve bugün gelinen durum bunlar tesadüfen oluşan olaylar
mı? Yoksa sadece olayların derinliği sorgulamaktan çekindiğimiz için tesadüfe
ve kadere mi bağlıyoruz bu saydıklarımızın
birinin failleri araştırılırsa hepsinin failleri aynı kişiler olduğu nu mu ortaya çıkar bu karanlık eller kim kimler
atamızın bize armağan etiği bu cennet gibi ülkemizi nereye götürmek isteniyor...
İlk Yorum yapan siz olun!