Kadına Yönelik Şiddet: Toplumsal Bir Sorunun Kökleri

Kadına Yönelik Şiddet: Toplumsal Bir Sorunun Kökleri

DUYGU DAŞDEMİR

 Ne yazık ki güncel gündemimizin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Bu durumun kökenlerinde, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kültürel normlar, ekonomik bağımlılık ve şiddetin normalleştirilmesi gibi birçok faktör yatmaktadır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Yükü:

* Erkek egemenliği: Toplumumuzdaki derinlemesine yerleşmiş erkek egemenliği anlayışı, kadınları ikinci plana atmakta ve onlara yönelik şiddeti meşrulaştırıcı bir zemin oluşturmaktadır. Cinsiyet rolleri: Kadınlara atfedilen geleneksel roller (bakım, ev işleri) ve erkeklere atfedilen roller (ekonomik sağlayıcı) arasındaki dengesizlik, kadınların güçsüzleştirilmesine ve şiddete daha açık hale gelmesine neden olmaktadır.

* Kültürel normlar: "Namus" gibi kavramların yanlış yorumlanması namus kavramının sadece kadına ait olduğu dillendiren vir zihniyet  ve şiddeti meşrulaştırıcı bir araç olarak kullanılması, kadına yönelik şiddeti besleyen önemli bir faktördür.

Ekonomik Bağımlılık ve Güçsüzlük:

* Ekonomik bağımsızlık: Kadınların ekonomik olarak bağımsız olmamaları, şiddetten ayrılmalarını güçleştirmekte ve onları şiddet uygulayan erkeklere bağımlı hale getirmektedir.

* Eğitim seviyesi: Eğitim düzeyi düşük kadınların şiddete maruz kalma riski daha yüksektir. Eğitim, kadınlara ekonomik bağımsızlık ve bilinçlenme imkanı sunarak şiddet döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir.

Şiddetin Normalleştirilmesi:

* Medya ve popüler kültür: Medya ve popüler kültürde şiddetin romantize edilmesi ve normalleştirilmesi, toplumda şiddete karşı duyarlılığın azalmasına neden olmaktadır.

* Aile içi şiddet: Çocukluk döneminde şiddete tanık olan bireylerin ilerleyen yaşlarda şiddet uygulayıcı veya mağdur olma olasılığı daha yüksektir.

Çözüm Önerileri:

* Eğitim: Okullarda cinsiyet eşitliği ve şiddetin önlenmesi konularında kapsamlı eğitim programları uygulanmalıdır.

* Yasal düzenlemeler: Kadına yönelik şiddete ilişkin yasal düzenlemeler güçlendirilmeli ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

* Sığınma evleri: Kadın sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve bu evlere maddi ve manevi destek sağlanmalıdır.

* Medya: Medya kuruluşları, şiddeti normalleştiren içeriklerden kaçınmalı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda duyarlı bir dil kullanmalıdır.

* Sivil toplum kuruluşları: Sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi ve farkındalık çalışmalarına destek verilmelidir.

Sonuç: 
Kadına yönelik şiddet, sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunu. Bu sorunun çözümü için bireysel, toplumsal ve devlet düzeyinde ortak bir çaba gösterilmelidir"Bir Kadın Fısıldarsa, Biz Bir Ordu Gibi Çığlık Atarız"

Toplumumuzda derin yaralar açan kadına yönelik şiddet, ne yazık ki hala güncelliğini koruyor. Bu kabul edilemez durum karşısında biz kadınlar, sessiz kalma lüksüne sahip değiliz. Artık tek ses olmaktan çıkıp, birleşerek güçlü bir çığlık atmanın zamanı geldi.