KADIN HAKLI BEYLER

Günümüzde kadın hakları, toplumun önemli bir parçasını ilgilendiren ve her geçen gün daha fazla önem kazanan bir konu haline gelmiştir. Ancak, kadın haklarının mücadelesini tarihsel bir perspektifte incelendiğimizde, bugünkü kazanımlarının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

KADIN HAKLI BEYLER

Tarih boyunca, kadınlar genellikle toplumun arka planında kalmış, hakları ihlal edilmiş ve potansiyelleri sınırlanmıştır. Fakat, bu durumu değiştirmek için çeşitli dönemlerde cesur kadınlar tarafından başlatılan mücadeleler, kadın haklarının korunması adına önemli adımları beraberinde getirmiştir.

Antik Roma döneminden itibaren, kadınlar genellikle ikinci sınıf vatandaşlar olarak görülmüş ve sınırlı haklara sahip olmuşlardır. Örneklendirmek gerekirse; Geleneksel Roma evliliğinde kadın manus altındaydı. Kadın manus'lu evlilik yaptığında, hak ehliyetini ve malvarlığını kaybederdi. Manus altında bulunan kadının kocası, onun üzerinde hukuken egemenlik hakkına sahipti. Bir başka örnek de ise Kadınlar, Orta Çağın başlarında Avrupa'da ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyorlardı ve babalarının veya kocalarının malı gibiydiler. Kadın kamusal yaşamda görev alamazdı. Ancak, 19. yüzyılda kadın hakları konusunda dünyada bir dönüm noktası yaşanmıştır. Özellikle 1930’lu yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazı Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin meclisi tarafından çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Dünya ülkeleri arasında Türk kadının, hakları için mücadele etmesine gerek duymaksızın kazanmış olduğu vatandaşlık ve özlük haklarının değeri elbette paha biçilmez kıymet taşımaktadır. 1857 yılının Amerika’sında işçi kadınlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi adına verdiği mücadele sonucunda yaşanan yüzlerce can kayıplarını düşünecek olursak, kurucu liderimizin biz kadınlar için nasıl bir hediye sunmuş olduğunu bir nebze de olsa anlamış olabiliriz. Sonrasında Avrupa’da düzenlenen Seneca Falls Konvansiyonu, kadınların oy hakkı taleplerini dile getirmiş ve bu talepler, zamanla birçok ülkede gerçekleşen kadın hakları hareketlerine ilham kaynağı olmuştur.

20.yüzyılın ortalarında, kadınlar iş dünyasında ve siyasette daha fazla varlık göstermeye başladılar. Ancak, bu dönemde bile cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlik devam etti. Feminist hareket, kadın haklarının genişletilmesi için mücadele etti ve birçok ülkede eşitlik konusunda önemli kazanımlar elde etti.

Kadın hakları mücadelesi sadece oylama hakkı veya iş dünyasındaki eşitlikle sınırlı değildir. Aynı zamanda kadınların eğitim, sağlık, güvenlik ve diğer temel haklara erişimi de içerir. Örneğin, 1979'da Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, kadınların haklarını korumak adına küresel bir çaba olarak önemli bir dönemeçtir. Günümüzde bile, birçok ülkede kadınlar hala cinsiyet temelli şiddetle, ücret eşitsizliğiyle ve diğer zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu nedenle, kadın haklarının korunması sadece bir hedef değil, aynı zamanda sürekli bir mücadele ve toplumsal bir sorumluluktur.

Kadın haklarının korunması, sadece kadınların değil, toplumun genel refahı için de önem teşkil eden bir husus olup, gelişmiş medeniyetlerin harcında kadının katkısı yadsınmamaktır. Bu bilince varan toplumların iktidar olan güç odakları, kadın varlığının avantajlarını lehlerine kullanma konusunda oldukça profesyonel çalışmalar yapmakta ve bunu yasalaştırarak kadınların özlük haklarının genişletilmesi, ayrıca mevcut haklarının da devlet eliyle koruma altına alınmasını sağlamaktadır. En nihayetinde sosyal devlet anlayışının da gerekliliği doğal sürecinde kendi işlevini yerine getirmiş olmaktadır. İşte tüm bu çerçeveden bakıldığında kadın haklarının korunması ve zamana uygun revize edilmesi hususu sadece kadınlarla ilgili olmayıp, girift bir organizasyon biçiminde devlet politikası olarak karşımıza gelmektedir. Kimi ülkeler bu politika sınavından başarıyla geçerken, kimilerinin sınıf tekrarı acı tecrübelerle dolmaktadır.