HEPİMİZ BİRER POLYANNA'MIYIZ

Polyannacılık psikolojide mutluluk oyunu olarak adlandırılır. Bu ilkeyi benimseyen insanlar hep bardağın dolu tarafına odaklanmayı tercih ederler. Bireyler böylece kendine kişisel savunma mekanizması oluşturduğuna inanır.

HEPİMİZ BİRER POLYANNA'MIYIZ

Polyannacılık ilkesi ile ilgili 1970’lerde yapılan araştırmalarda insanların gözle görülür şekilde pozitif eğilimde olması ve olumluya odaklanması gözlenmiştir. Olumlu olayların, hafızaların kalitesini optimal düzeyde yükselttiği gözükmektedir.

Ancak herşeyin fazlası zarar olduğu gibi Polyanna düşünce yapısının fazlası zarardır; şöyle ki zorlu süreçlerle karşılaştığımızda krizleri yönetmekte güçlük çekeceğimiz aşikardır. Gerçekliğimizi yitirmeden olumsuzlukları tecrübe ettiğimizde, buradan yeni şeyler öğrenerek ders çıkartıp hayatımıza devam etmeliyiz. Her acının içinde bir mutluluk, her mutluluğun içinde bir acı vardır. Hayatımızda acı ve mutluluğu siyah ve beyaz olarak düşünmeliyiz. Eğer siyah ve beyazı kesiştirirsek ortadaki alanda ne siyah kalır ne beyaz… Kesişim skalasının rengi gridir. İşte bu alanda kalmak hayatımızın dengede olduğunu göstermektedir.

Hayatta her şeyin bir dengesi olduğu gibi düşünce yapımızın da dengesi olmalıdır. Evet olumlu psikoloji her zaman ilham vericidir, ancak başımıza gelenleri kontrol edemeyiz. Eğer başımıza gelen olumsuzluklarla, realiteyle yüzleşip onları sindirebilirsek, o zaman neyimiz olduğuna odaklanıp, olanla yetinip, belirsizlikten uzaklaşırız. Rutinlerimize tutunmak belli bir seviyede kalmamıza yardımcı olur.

Tüm bu nedenlerden  ötürü Polyannacılık sağlıklı bir yaklaşım değil, bir tür inkar mekanizmasıdır. Nasıl ki her şeyin kötü tarafını görmek hayatı çekilmez hale sokuyorsa,Polyannacı yaklaşım, sorunlar karşısında uyum adaptasyon sürecini sağlamımızı zorladığı çok açıktır.