EKONOMİK KRİZİN HUKUKİ BOYUTU

KREDİ VE KREDİ KARTLARI BORÇLARI Ülkemizde her geçen gün artarak devam eden ekonomik krizin farklı bir yüzü olan kredi ve kredi kartı borçları vatandaşı bir hayli zora sokmaktadır. Ne yazık ki bu şartlarda dar gelirli vatandaşların kredi kartlarına veya ihtiyaç kredilerine mahkum olması beklenir bir durum. Üstelik hayat koşullarının zorlaşmasıyla birlikte kredi ve kredi kartı borçlarının zamanında ödenmesi de zorlaşmaktadır. Zamanın da ödeme yapmayan borçlu öncelikle bankada kara listeye alınmakta, kredi puanı düşmekte, kredi sicili bozulmakta ve de ödeme yapamaması durumda ise icra takibiyle karşılaşmaktadır. Yapılan icra takipleri de ne yazık ki borç miktarını faiz,dosya masrafı ve vekalet ücretiyle birlikte neredeyse ikiye katlamaktadır

EKONOMİK KRİZİN HUKUKİ BOYUTU

Tüketici Birliği Federasyonunun “Cüzdanımda ne var” adlı araştırmasına göre tüketicilerin yüzde 33’ü kredi kart hesap özetinin tamamını ödeyememektedir. Borcunu öteleyen tüketiciler 20 milyonu bulurken üç aydır bu sayıda ciddi bir  artış yaşanmaktadır. Yine yapılan kamuoyu araştırması sonucuna göre, 36 milyon kredi kartının limiti dönem bitmeden dolmaktadır. Manav, kasap, bakkal ,market, sağlık ve eğitim alışverişleri büyük oranda kredi kartı ile yapılmakta, hatta semt pazarlarında dahi kredi kartı kullanımının yoğunlaştığı tespit edilmektedir. Bu sonuç, kredi kartı harcamalarının büyük oranda tüketicinin yaşamını sürdürmesi için zorunlu olarak satın almak zorunda olduğu kalemlerde gerçekleştiğini ortaya koyan ve sonuç olarak ekonomide yaşanan krizi gösteren başka bir durumdur.

Kredi ve kredi kartı borçlarının 90 gün boyunca ödenmediği durumlarda bankalar, 10 yada 15 gün daha beklemeye devam eder. Ancak, bu sürenin de bitmesiyle beraber kişinin dosyası, banka tarafından avukat aracılığıyla icra dairesine aktarılır. Bir başka deyişle, kişi, kredi kartı borcundan dolayı icralık olmuştur. Kişiye ilamsız icra dediğimiz icra takibi başlatılır. Yapılan takibe itiraz mümkündür. Ancak bazı ayırımlara tabidir, şöyle: Yukarıda bahsettiğim ilamsız takiplerde, 7 gün içinde takibin yapıldığı yer icra dairesine itiraz etmek mümkündür. Bunun için ya doğrudan doğruya takibin yapıldığı yer icra dairesine sözlü veya yazılı olarak başvurulur ya da o icra dairesine gönderilmek üzere herhangi bir icra dairesine başvurulur. Ancak bu başvuru mutlaka ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır, aksi halde takip kesinleşir ve dosyanın kesinleşmesiyle birlikte de maaşı varsa ¼’üne , banka hesaplarına, taşınır taşınmaz tüm mal varlığına haciz koyulmaktadır. Buna ek olarak ise ev ve işyerine gidip mahalde de haciz işlemleri yapılmaya devam edilmektedir. Bu durumda hem birçok aile ve çalışan hem de bu görevi ifa etmekle yükümlü olan avukatlarda sıkıntı yaşamaktadır.

Bu durumla ilgili ise 13 yılın en kapsamlı sicil affının geleceği kredi ve kredi kartları borçları konusunda kara listede bulunan vatandaşların sicil affından yararlanacağı birkaç aydır duyumlar arasındadır. Fakat yapılan net bir açıklama olmamakla birlikte her geçen gün icra daireleri kredi ve kredi kartı borçluları açısından yeni dosya eklenen bir yer haline gelmektedir. Sicil affı veya alınacak başkaca önlemlerin acilen hayata geçirilmemesi durumunda aileleriyle birlikte milyonlarca tüketici kısa bir süre sonra yasal takipler nedeniyle ekonomik anlamda zor günler geçirecek ,haciz baskısı ile karşı karşıya kalacaktır. Bir hukukçu ve vatandaş olarak tek temennim ekonomik açıdan zor günlerin atlatılması ve de kimsenin haciz baskısı altında ödemeyeceğinden fazla yükün altına girmemesidir. 

Tüketici Birliği Federasyonunun “Cüzdanımda ne var” adlı araştırmasına göre tüketicilerin yüzde 33’ü kredi kart hesap özetinin tamamını ödeyememektedir. Borcunu öteleyen tüketiciler 20 milyonu bulurken üç aydır bu sayıda ciddi bir  artış yaşanmaktadır. Yine yapılan kamuoyu araştırması sonucuna göre, 36 milyon kredi kartının limiti dönem bitmeden dolmaktadır. Manav, kasap, bakkal ,market, sağlık ve eğitim alışverişleri büyük oranda kredi kartı ile yapılmakta, hatta semt pazarlarında dahi kredi kartı kullanımının yoğunlaştığı tespit edilmektedir. Bu sonuç, kredi kartı harcamalarının büyük oranda tüketicinin yaşamını sürdürmesi için zorunlu olarak satın almak zorunda olduğu kalemlerde gerçekleştiğini ortaya koyan ve sonuç olarak ekonomide yaşanan krizi gösteren başka bir durumdur.

Kredi ve kredi kartı borçlarının 90 gün boyunca ödenmediği durumlarda bankalar, 10 yada 15 gün daha beklemeye devam eder. Ancak, bu sürenin de bitmesiyle beraber kişinin dosyası, banka tarafından avukat aracılığıyla icra dairesine aktarılır. Bir başka deyişle, kişi, kredi kartı borcundan dolayı icralık olmuştur. Kişiye ilamsız icra dediğimiz icra takibi başlatılır. Yapılan takibe itiraz mümkündür. Ancak bazı ayırımlara tabidir, şöyle: Yukarıda bahsettiğim ilamsız takiplerde, 7 gün içinde takibin yapıldığı yer icra dairesine itiraz etmek mümkündür. Bunun için ya doğrudan doğruya takibin yapıldığı yer icra dairesine sözlü veya yazılı olarak başvurulur ya da o icra dairesine gönderilmek üzere herhangi bir icra dairesine başvurulur. Ancak bu başvuru mutlaka ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır, aksi halde takip kesinleşir ve dosyanın kesinleşmesiyle birlikte de maaşı varsa ¼’üne , banka hesaplarına, taşınır taşınmaz tüm mal varlığına haciz koyulmaktadır. Buna ek olarak ise ev ve işyerine gidip mahalde de haciz işlemleri yapılmaya devam edilmektedir. Bu durumda hem birçok aile ve çalışan hem de bu görevi ifa etmekle yükümlü olan avukatlarda sıkıntı yaşamaktadır.

Bu durumla ilgili ise 13 yılın en kapsamlı sicil affının geleceği kredi ve kredi kartları borçları konusunda kara listede bulunan vatandaşların sicil affından yararlanacağı birkaç aydır duyumlar arasındadır. Fakat yapılan net bir açıklama olmamakla birlikte her geçen gün icra daireleri kredi ve kredi kartı borçluları açısından yeni dosya eklenen bir yer haline gelmektedir. Sicil affı veya alınacak başkaca önlemlerin acilen hayata geçirilmemesi durumunda aileleriyle birlikte milyonlarca tüketici kısa bir süre sonra yasal takipler nedeniyle ekonomik anlamda zor günler geçirecek ,haciz baskısı ile karşı karşıya kalacaktır. Bir hukukçu ve vatandaş olarak tek temennim ekonomik açıdan zor günlerin atlatılması ve de kimsenin haciz baskısı altında ödemeyeceğinden fazla yükün altına girmemesidir.