Boş vermişliğin aynasından

Bugünkü yaşımız kadar yeni yıl yaşadık. Öyle tek başına ne acılar geride kaldı, ne de umutlar, sevinçler… Tam tersi akın akın üstümüze yığıldı. Her şeyden biraz yaşadık. Ölenle öldük de kalanla da her zaman öyle ayaklarımız yerden kesilecek kadar sevinemedik bir türlü…

Boş vermişliğin aynasından

Boş vermişliğin aynasından

Bugünkü yaşımız kadar yeni yıl yaşadık. Öyle tek başına ne acılar geride kaldı, ne de umutlar, sevinçler… Tam tersi akın akın üstümüze yığıldı. Her şeyden biraz yaşadık. Ölenle öldük de kalanla da her zaman öyle ayaklarımız yerden kesilecek kadar sevinemedik bir türlü… Tıpkı geçmiş yıllarda oluğu gibi… Yeni yıl geldi diye ne savaşlar ne ölümler geri durdu. Ne de dünya dönmekten vazgeçti. Biz her yıl olduğu gibi yeni gelen yılda da yine hikâyemizi yazmaya başladık. Aslında, her giden ve yeni gelen yılın başkahramanıyız. Ne yaşarsak yaşayalım, aslında hep kazançlı çıkanız. Neden mi, çünkü öğreniyoruz. Nasıl duracağımızı, nasıl baş edeceğimizi, yeni kelimelerle konuşmayı, hayatımıza kimi sokup çıkaracağımızı, yanlış yapmayı veya yapmamayı öğreniyoruz. Öğrendikçe de güçleniyoruz. Çoğu kez, canımız yansa da bu döngü rutininde değişmeyecek tek şey öğrenmek…

Giden Yıla Minnet, Yenisine Hürmet

Her gelen yeni yılla, bazen sert rüzgârlar karşısında savrulmayı bazen asırlık bir çınar gibi toprağa kök salıp dimdik durmayı öğreniyoruz. Bunu nasıl, ne zaman ve kime yapacağımızı bilme gücüne sahip oluyoruz. Öyle ki, bizi öldürmeyen dert güçlendirir diyerek boş vermişliğin aynasında kendi kendimize felsefeler üretiyoruz. 

Her yeni yıla biraz daha farklı, farkında ve güçlü giriyorsak, bu bize giden yılın bir armağanı aslında. Bütün bunları bize öğreten eski yıl, az da olsa minneti, teşekkürü hak etmiyor mu? Bazen olayların yılını bir türlü hatırlayamayız. Aslında yıllar da insanlar kadar hatırlanmayı ara sıra da olsa hak eder… Ne de olsa en iyi öğretmenimizdir, eski yıllar.

Yeni Yılın Gücü             

Yeni bir hikâye, yeni bir yılla yazılmaya başlanacak. Eskinin tecrübesi ve bilgeliğiyle… Yeni yepyeni, içinde bizim olduğumuz hikâyelerimiz olacak… Veremediğimiz, verip te tutamadığımız sözlerimiz olacak. Tüm öğrendiklerimizle daha güçlü baktığımız yarınlarımız yer alacak hikâyelerimizde. Birilerinin verdiği mücadele diğerimize ilham olacak…  Hep arayacağız ama hep bulamayacağız…

Anlayacağız ki, her yeni yıl yeni öğretileriyle geliyor. Kabul ettiğimiz kadarını bize sunuyor. Sonunda da en güzel hediyeyi, bilgelik tacını başımıza koyarak da veda ediyor. Bize diyor ki; “doğmakla kazanan ey insanoğlu, ölürken de ölmeyi öğreteceğim sana. Çünkü sen ancak böyle mutlu olursun...”